"Bu kitapta yer alan öykülerin bir birinden farklı içerik ve biçime sahip olduğunu göreceksiniz. Kimi öyküler geleneksel öykü anlayışına bağlanırken, kimilerinde deneysel bir dil bulacaksınız. Bu renklilik elbette olağandır, olması gerekenlerdir. Ne Yazıyorum, sorusuna odaklanmaktan çok Nasıl Yazıyorum, bağlamında oluşan metinler de denilebilir bu öykülere. Bu bağlamda bu kitap, atölye çalışmalarının önemine ilişkin kimi mesajları da taşıyordur, diye düşünüyorum. Aydın Şimşek

Kimilerine göre, 1989'un sonu 1990'nın hemen başında Berlin Duvarı'nın yıkılmsı, Marksizm'in, dolayısıyla da onun edimselleştirme denemesi olan sosyalizmin sonu olmuştur. Sovyetler Birliği'nin dağılması, bu sonu dünya ölçeğinde pekiştirmiştir. Tikel bir olayı saltlaştıran bu görüş, özünde büyük bir çarpıtmadan başka bir şey değildir. Çünkü Berlin Duvarı'nın yıkılması ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla sona eren şey, bizzat sosyalizmin kendisi değil, onun Sovyetler Birliği'nde uygulanan biçimidir.

"Kadın imgesinin çağrışımları çok geniştir. Hem ahlaksal, hem de estetik alanın içeriğindedir kadın. Annedir, sevgilidir, eş ve özveridir o. Ve fakat ötelenendir, gözden ilk çıkartılandır; onuru, kişiliği, kadınlığı baskılanandır. Bu kitapta "öteki kadının", "ötekileştirilen kadının" öykülerini okuyacaksınız. Aslında sizin serüveninizi ucundan, kıyısından, içeriden yakalayan sahici, samimi ve kendisi olan öyküler bunlar..."

Evlilik birliği, kadın erkeke ilişkisini düzene sokan, birlik içindeki taraflara (karı-koca, çocuk...) güven, sevgi ve aidiyet duygusu yaşatan evrensel bir birlikteliktir. Günümüz evrensel hukuku ve toplumsal yaşam tek eşli birlikteliği onaylamakta ve desteklemektedir. En uzun süren ve en yoğun ilişkilerin yaşandığı birliktelikte zaman zaman birliktelik dışından ve içinden etkenlerle (ekonomik, doğal afetler, kaza ve hastalıklar) krizler yaşanabilir. Ancak bunlar yaşamın evrensel gerçekleridir.

Gazete ve dergilerde yazdığı inceleme, eleştiri ve kitap değerlendirme yazılarıyla tanınan Hülya Soyşekerci, bu kez 2004-2007 arasında tuttuğu yazın günlüklerini, bir kitap halinde okurlarıyla paylaşıyor. Bu günlüklerde hem yaşanan zamanın güncel çizgilerine yer veriliyor hem de yazarın okuduğu yapıtlar ve onların yazarlarına açılan araştırma -okuma serüveni izleniyor. Güncel okuma notlarında, yazar günlüklerine de açılan Hülya Soyşekerci, yazar-yapıt ilişkisini aydınlatmaya çalışıyor ve uzun süreden beri i

Nazım Hikmet ve Paul Eluard, kendi dönemlerinde ve kendi ülkelerinde, şiire birçok yenilik getirmeyi başarmış iki devrimci şairidir. Yaşama sevincinin ve direncinin simgesi olmuş ve yürekleri hep "eşitlik", "kardeşlik" ve "özgürlük" diye çarpmıştır. Farklı coğrafyalarda yaşamalarına karşın, insanlık ve onun geleceği asına tek yürek olmuş, aynı ülkü için yaşamları boyu büyük mücadele vermiş ve benimsedikleri diyalektik materyalist görüşü yaşam pratiğine dönüştürmüş iki büyük şairdir Nazım Hikmet ve Paul Elua

"Orhan Veli'nin başarısı, asıl olarak şiir diline özgü olmayan, günlük dile özgü olan düzdeğişmeyeceği kendi şiir dilinde başarıyla yoğunlaştırmış olmasında yatar." "Sanatsal bağdaştırma, dilin anlam eksenleriyle oynamak, sözgelimi eşdeğerlilik eksenindeki ögeyi birleştirme eksenine kaydırmak biçiminde elde edilir. G. M. Hopkins'e göre, "Güzellik, benzeşlikler ve benzemezlikler karışımıdır."

"Makinalaşmak", tek başına yaşamın her alanını etkiliyor. Yıllar geçtikçe etkisi giderek genişliyor ve artıyor. Kim ne derse desin, bu etki, Nazım Hikmet'in seksen üç yıl önce yazmış olduğu "Makinalaşmak" adlı şiirinin önemini günümüze dek, doğal bir biçimde taşıyor. Makinalaşmak trrrrum, trrrrum, trrrrum, trak tiki tak! Makinalaşmak istiyorum! Beynimden, etimden, iskeletimden Geliyor bu! ....

Ben kendi kendimi, kendi çabamla keşfettim. Heraklit Hiç bir şey bilmediğimi biliyorum. Sokrates Biz, felsefeyi etiğin doğrularının ne olduğunu öğrenmek için değil, değerli insanlar olmak için yapıyoruz. Aristoteles Asil insan en çok bilgiye ve dostluğa önem verir; bunlardan birincisi ölümlü bir servet, ikincisi ise ölümsüzdür. Epikur

"Çocuk yazınında; "Çocuk tiyatrosu ve oyunu" üzerine özel bir yere sahip olan Ayfer Öneysan adına gerçekleştirilen yarışmada, "Geze Geze Bitiremedik" adlı dosyasıyla üçüncülük ödülünü alan Nilgün Erdem'in öyküleri, çağdaş yaklaşımın izlerini taşıyor. Geze Geze Bitiremedik, gezi kitabı olmaktan çok, hayatı yorumlayan ve düşünceyi zenginleştirip derinleştiren öykülerden oluşuyor.