Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 181 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Abdülkadir-i Geylânî, Hz. Peygamber’den tevarüsen gelen, kendi ifadesiyle “zâhir ve bâtın fıkhını” tahsil, zatında tahakkuk ve ameli ile âşikâr kılmakla İslâm dünyasında geniş bir coğrafyaya yayılmış “irfan” ve “yol”un pîridir. Günümüze kadar kesintisiz bir silsile ile devam eden Kadirî yolunun pîri ve tarikatlar üstü bir şahsiyet olarak şöhretinin sırrını, Fethu’r-rabbânî’deki şu güzel sözlerinden anlıyoruz: “Dilsizliği alışkanlık edin, şöhretsizlik elbiseni kuşan, insanlardan kaçmak yegâne hedefin olsun.
Tükendi
Bu kitap İslâm'da insanı dünya ve âhiret mutluluğuna eriştirecek Allah inancını konu edinmiştir. Zihni ve gönlü gerçeklere açık olan kimselere hitap eden eserde kâinatın yaratıcısı ve yöneticisinin varlığını ispatlamanın yöntemleri hakkında bilgi verildikten sonra O'nun birliği konusu işlenmiştir. Ardından duygu ve düşüncelerimizle yönelip dua edeceğimiz yüce varlığın bize lutuf ve inayetlerini gösteren, aynı zamanda O'nun bizi kabul ediş mertebelerini yansıtan isimleri anlatılmış, son olarak da diğer inanç
Fıkıh usulü, dinî metinlerin (Kur’an ve sünnet) anlaşılması ve yorumlanması konusunda İslâm geleneği içinde müslümanlar tarafından oluşturulmuş yönteme ilişkin disiplindir. Genel bir anlama ve yorumlama teorisi oluşturma gibi bir iddia taşımamakla birlikte böyle bir genel teori, tefsir, hadis, kelâm gibi diğer disiplinler için dil, anlama ve yorumlama konusunda zengin bir bilgi birikimini ve çeşitli tartışmaları içermektedir. Usul tarihi açısından bakıldığında bu alanda iki yöntemin oluştuğu görülmektedir.
Çağdaş din felsefesinde Tanrı inancının rasyonelliği problemi, “dinî epistemoloji” başlığı altında mütalaa edilmektedir. Genel anlamıyla dinî inançların da diğer inanç türleriyle aynı epistemik statüye sahip olduğunu savunan dinî epistemoloji, din felsefesinin ruhuna uygun bir şekilde doğrudan dinî inançların rasyonel olduğunun gösterilmesinden ziyade bu inançların rasyonel biçimde tartışılabileceği bir alan olarak görülmektedir.Bu çalışma, bir taraftan dinî epistemoloji alanına giriş niteliği taşırken, diğ
Daha çok Hanefî fıkıh klasiği el-Hidâye üzerine yazdığı en-Nihâye adlı şerhiyle tanınan Hüsâmeddin es-Siğnâkī, Hanefî-Mâtürîdî geleneğinin kendi dönemindeki önemli temsilcilerinden biridir. Siğnâkī’nin bu şerhi, Hanefî-Mâtürîdî kelam geleneğinde önemli bir yeri bulunan Ebü’l-Muîn en-Nesefî’nin (ö. 508/1115) kelam eseri et-Temhîd li-kavâidi’t-tevhîd üzerine yazılmış tek şerh olma özelliğine sahiptir. Siğnâkī, et-Tesdîd adlı bu şerhinde başta müellifin Tebsıratü’l-edille’si olmak üzere, Mâtürîdî geleneğin di
Selâhaddin Eyyûbî gibi büyük bir kahraman, örnek bir devlet adamı tarafından kurulan Eyyûbî Devleti, kısa ömürlü olmasına rağmen İslâm ve dünya tarihinde önemli rol oynamıştır. Bu devletle Ortadoğu’da kuvvetli bir siyasî birlik ortaya çıkmış, bunun sonucu olarak 1187 yılında Kudüs ve Haçlılar’ın işgalindeki birçok yer geri alınmış, daha sonra yapılan Haçlı seferleri başarısızlığa uğratılmıştır. Yine bu siyasî birliğin devamı olan Memlükler zamanında 1260 yılında Moğollar’a büyük bir darbe vurulmuş, doğudaki
Bu kitap, İsrâiloğulları tarihinin kurucu dönemlerine karşılık gelen, İbrâhim peygamberin döneminden Ezra’nın yaşadığı döneme kadar olan İsrâiloğulları tarihini (m.ö. y. 2000-400) bilhassa monoteist gelenek bağlamında konu edinmektedir. Kitabın ana çerçevesi ve takip edilen kronoloji, Yahudi kaynaklarında yer alan anlatımı ve kronolojiyi temel almaktadır. Fakat bu anlatıma ait bilgiler Kur’ân-ı Kerim’de ve ilgili İslam kaynaklarında yer alan bilgiler ve farklı görüşler, aynı zamanda tarihî-arkeolojik bulgul
İstanbul Kadı Sicilleri Rumeli Sadareti Mahkemesi 80 Numaralı Sicil (H. 1057-1059/M. 1647-1649). / Fuat Recep, Rasim Erol , Arapça metin Mehmet Akman , kontrol eden Fikret Sarıcaoğlu , proje yönetmeni M. Akif Aydın , ed. Coşkun Yılmaz. -- İstanbul : Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM), 2011.
Tükendi
İstanbul Kadı Sicilleri Rumeli sadareti Mahkemesi 56 Numaralı Sicil (H. 1042-1043/M. 1633). / Fuat Recep, Sabri Atay , Arapça metin Mehmet Akman , kontrol eden Fikret Sarıcaoğlu , proje yönetmeni M. Akif Aydın , ed. Coşkun Yılmaz. -- İstanbul : Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM), 2011.
Tükendi
Her şey Hira mağarasında ilk vahyin gelmesiyle başladı. Kur’an-ı Kerim daha sonraki yirmi üç yıl içinde muhataplarının hayatlarını adım adım değiştirip yeni bir dinî nesil oluşturdu. Vahyin indiği ortamdan ve nesilden uzaklaşıldığında, Kur’an’ın geldiği zamanda olanlar, diline ait özelikler, indiriliş süreci ve mushaf haline gelişi ve benzeri konular hakkındaki bilgiler, onu tanımak isteyen sonraki kuşaklar için gerekli oldu. Bu sebeple söz konusu bilgileri derli toplu olarak sunan eserler hazırlandı. Elini
Hadislerin ortaya çıktığı dönemi tespit etmek üzere Batı’da uygulanan tarihlendirme yöntemleri, oryantalist paradigmanın, hadis literatürünün büyük kısmının uydurma haberlerden müteşekkil olduğu şeklindeki öncülüne dayanarak geliştirilmiştir. Bu çalışmada söz konusu paradigmanın öncüllerinin, hadis tarihlendirmesine etkisi örneklerle tahlil edilmekte, oryantalistlerin bakış açısı farklılığından kaynaklanan yorumları ele alınmaktadır. Çalışmanın tenkitten ibaret kalmaması ve hadis usulüne katkıda bulunabilme
Orduların gücüyle büyük askerî zaferler ve geniş topraklar kazanılabilir. Ama bu topraklar üzerinde yaşayan insanları uzun yıllar bir devlet çatısı altında tutmak için sadece orduların gücü yetmez. Bu insanları bir arada tutacak bir devlet ve hukuk düzenini, beraber yaşama arzusunu da hayata geçirmek gerekir. Osmanlı Devleti’ni kuranlar ve büyütenler bunu başarmışlar, güçlü bir devlet yapısını, âdil bir hukuk düzenini ve beraber yaşama arzusunu destekleyen sosyal bir yapı oluşturmuşlardır. Elinizdeki kit
Müslüman Türkler’le XI. Yüzyılın başlarında tanışan Hint alt kıtası (Hindistan, Pakistan, Bengladeş) XV. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlılar’la çok güçlü irtibatlar tesis etmeye başlamıştır. Özellikle sömürgecilik çağı olan XIX. yüzyılın ikinci yarısından sonra kendi geleceklerini ve onurlarını Osmanlılar’ın varlığında gören Hindistanlı müslümanlar bütün çaresizliklerine rağmen Osmanlı Devleti’nin bekası için harekete geçmiş ve 1924’te hilafetin ilgasına kadar ellerinden gelen her türlü fedakârlığı ya
Zeydiyye ve Mu‘tezile’nin mezhep esasları büyük ölçüde birbiriyle örtüşür. Ayrıştıkları temel nokta “imâmet”in “el-menzile beyne’l-menzileteyn” ilkesiyle yer değiştirmesidir. Nitekim bu hususu Şehristânî, Hâdî b. İbrâhim el-Vezîr ve Makbilî gibi âlimler dile getirmiş, günümüzde de bazı araştırmacılar benzer görüşleri ifade etmiştir. Ancak bahsedilen görüş sahipleri, Zeydiyye ve Mu‘tezile’nin mezhep esaslarındaki benzerliği vurgulamışsa da ikisi arasındaki ilişkinin gelişim sürecine pek değinmemiştir. Bu ça
Allah'ın Âlemlere Rahmet Olarak Gönderdiği Son Elçisi Hz. Muhammed (S.A.V.), Peygamber Sıfatıyla İlahî Mesajı Aktarmakla Kalmamış, Aynı Zamanda Bir Beşer, Eğitimci, Aile Reisi, Hâkim, Kumandan Ve Devlet Başkanı Olarak Bu Mesajı Hayatına Yansıtmış Ve Örnek Bir Kişilik Sergilemiştir. Hz. Peygamber Hakkında Nisbeten Çok Yönlü Bilgi Vermeyi Amaçlayan Bu Kitapta, Onun Genel Olarak Hayatı; Yüce Ahlâkı, Günlük Yaşantısı Ve İbadetleri; Ailevî, Siyasî, Hukukî Ve Askerî Kişiliği; Kur'an'a Göre Konumu, Mucizeleri Ve İ
Tarihte olduğu gibi günümüzde de din insanlığın sahip olduğu ortak değerlerin başında gelmektedir. Tarihin değişik dönemlerinde inançsız bir toplum oluşturmak için yapılan baskılar gönüllerden din duygusunu söküp atamamış,baskılar sona erince insanlar içlerinde gizledikleri dinî duyguları dışa vurmaktan geri durmamışlardır.Bu derece önemli bir kurum olan din hakkında doğru ve sağlam bilgiye sahip olmak hem insan hem de müslüman olmanın bir gereğidir. İnanç esasları dinin genel çerçevesini oluşturmakta ve an
Yaşayan Türk tarihçilerinin önde gelen isimlerinden Halil İnalcık 70 yılı bulan akademik hayatında Osmanlı tarihinin bütün dönemleriyle ilgilenerek özgün çalışmalar yapmış ve siyasi tarih, kurumlar tarihi, iktisat ve hukuk tarihi gibi farklı uzmanlık isteyen alanlarda dikkate değer çalışmalar ortaya koymuştur. Elinizdeki kitap İnalcık Hoca'nın TDV İslam Ansiklopedisi'nde yer alan Osmanlı idare ve okonomi tarihiyle ilgili maddelerinin kitaplaştırılmış halidir. Devlet, eyalet idaresi, maliye ve okonmi olmak ü
İslâm'ın iki temel kaynağından biri olan hadislerin anlaşılması sorunu, İslâm tarihinin ilk dönemlerinden itibaren çeşitli ilim sahalarında varlığı hissedilen temel bir problemdir. Hadis ilimleri açısından anlama sorununun mahiyeti, rivayetlerin/metnin anlayan karşısındaki konumunun ne olduğu sorusuna verilecek cevapla yakın bir ilişki içerisindedir. Buradaki ayırım, anlama çabası esnasında bazı âlimlerin rivayeti/metni merkeze alması, bazı âlimlerinse merkezde insan aklını konumlandırmasından doğmaktadır.
Fıkıh usulü dinin temel kaynaklarının nasıl anlaşılması gerektiğini, bu kaynaklardan hareketle ibadet ve hukukla ilgili meselelere hangi metotlarla çözüm getirilebileceğini inceleyen bir ilim dalı olarak tarih boyunca sayısız esere konu edilmiştir. İslâm hukuk düşüncesinin temel ilkelerini ve metodolojisini içermesi bakımından hem aklî hem naklî bir özellik taşıyan bu disiplin, metodolojiyle ilgili çalışmaların her zaman merkezinde yer almıştır. İslam muhitinde yaygın olan ilimlere dair ortak bir metodol
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 181 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1