"İnsanları mutlu edecek biricik araç, onları birbirine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi gereksinimlerini karşılayan hareket ve enerjidir. Dünya barışı içinde insanlığın gerçek mutluluğu; ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve başarılı olmasıyla mümkün olacaktır." M. Kemal Atatürk
Bu Kitap bu güne kadar Atatürk üzerine yazılmış farklı bir kitaptır. Bu kitap, Atatürk'ün insan yönünü ortaya çıkaran, insanlığa verdiği değeri gözler önüne seren önemli bir kitapt
"Bu kitap benimdir hiçbir korku içermez. İçindeki bilgiler kan gözyaşı ve terle elde edilmiştir.
Büyü benim tutkum ruhum benim rehberim Tanrıça kitabı kutsal ışıkla kutsadı.
Sadece onun çocukları onu doğru okuyabilir Sadece onlar gerçeği görebilir.
Bu benim dileğim dileğimin olmasını sağla."
(Gölgeler Kitabı'ndan)
İlkçağlardan bu güne kadar varlığını bir şekilde sürdüren Paganlar ve Paganizm hakkında her ne kadar bir çok kitap ve bilgi olsa da, ayrıntılı bir şekilde yeterli bir çalışma yapılamamıştır.
SAVAŞTA VE BARIŞTA TÜRK KADINLARI
Derya Yelkenkaya
Bizim Kitaplar
"Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa
ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim, diyemez. "
Mustafa Kemal Atatürk
Türk kadını, ırkına özel vasıflar taşır.
Evinde mükemmel bir anne, savaşta adını tarihe altın harflerle yazdıran eşsiz bir kahraman, sosyal
hayatın her alanında var olan, edindiği meslekte zirveye tırmanan, devlet yönetiminde ve
bürokraside etkinliğiyle adından söz
Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar
Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını savaşa gönderen analar
Göz yaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır
Mustafa Kemal Paşa
Ankara, 18 Mart 1934
Biz Gelibolu Yarımadasından T
İçinde üç imparatorluk barındırmış, gezmeye ve görmeye doyulmayan muhteşem bir şehirdir İstanbul. Ve bir o kadar surların içindeki yaşam da göz alıcıdır.
Yazar N. İlham Seyyale bu ikinci kitabında da yine okurları büyülü bir yolculuğa çıkarıyor İstanbul sokaklarında. Kitabı okurken, her gün gördüğümüz, bildiğimiz, aşina olduğumuz bir semtin ve o semtin içinde yaşayanların hikayesiyle farklı bir İstanbul'la tanışacaksınız.
İstanbul sur içinde yaşanmış ve yaşanmakta olan hayatlar, sizleri çok eskilere götürm
İşgalci yunan güçlerine karşı büyük mücadele vermiş ve önemli roller üslenmiş olan Çerkes Ethem, daha sonra Ankara hükümetiyle arasının açılması ve Mustafa Kemal Paşanın liderliğindeki orduya katılmayı reddetmesiyle birlikte kendi kaderini de değiştirmiştir.
Çerkes Ethem Milli Kurtuluş Savaşı'nın kritik aşamasında Mustafa Kemalin komuta ettiği Türk ordusunun emri altına girmeyi kabul etseydi ismini Milli Kurtuluş Savaşı tarihimize bir kahraman olarak yazdıracaktı.
Uzun yıllardır, ismi etrafında ve b
1974 Kıbrıs Barış Harekatı öncesi Kıbrıs Türklerinin Rumlar tarafından uğradıkları zulüm, katliam ve işkenceler tarihe bir kara sayfa olarak geçmiştir.
Kıbrıs barış harekâtı, Kıbrıs'taki Türkler için esaretten kurtuluş olmuştur ama Rumlar arzularından asla vazgeçmemişlerdir.
Emellerini gerçekleştirmek için yoğun bir şekilde halen çalışmaktadırlar.
1974'den sonra doğan Kıbrıslı Türkler, bu sorunları yaşamadıkları ve aileleri de bu konuları çocuklarına yeterince anlatamadıkları için karşı karşıya oldukl
Bir gün Dr. Fazıl Küçük Selçuk Sömek'i Lefkoşa'daki kli¬niğine çağırmış. Türkiye'den Girne'nin doğusundaki bir nok¬taya silah nakliyatı yapılacakmış. Kıbrıs Türklerinin lideri, bü¬yük bir heyecanla:
-"Selçuk! Bu operasyonun mutlaka kazasız-belasız başarıyla gerçekleştirilmesi lazım!" demiş.
Operasyonla ilgili şifreyi beklemişler. Bir saat sonra bekle¬nen şifreli mesaj ellerine ulaşmış.
O anda Fazıl Küçük yoğun bir koşuşturma içerisinde, ağzın¬daki bitmek üzere olan sigarayı fark etmemiş. Selçuk:
-
Ece utanarak başını öne eğdi. Utandığı yanaklarının al al oluşundan belli oluyordu.
Ece ne söyleyeceğini bilemedi Ata'sına. Sonra yavaş sesle söz alarak konuşmaya başladı:
- Ata'm, siz her zaman benim kalbimdesiniz. Kitap okurken uykuya dalmışım, sizi karşımda görünce heyecanlandım efendim.
Atatürk yaşam sanatı ile konuşmasına de¬vam ederek sözlerini şöyle bitirdi:
---Unutmayalım!... Yaşam bir sanattır. Ne Mutlu!... Ne mutlu yaşam sanatçı¬larına!
Ece kızım... Uyan bak kimler geldi...
Ece yarı mahmur yatağında gerinerek uyandı. Annesi başı ucunda Ecem ile ona ba¬kıp gülümsüyordu...
Ecemler, babasının tekrar İstanbul'a, görevi gereği yerleşmek için gelmişlerdi.
Ecem de sürpriz yapmış Ece'lere gelmişti. Birkaç gün onlarda kalacaktı.
Ece sevinçle yatağından fırladı. Dudakların¬dan şu s
Sonra iki arkadaş, dondurma ikramı yaptılar büyüklerine. Kendileri de külaha doldurdukları meyveli dondurmalarını, Ecem'in odasına giderek, pencerenin önündeki çiçek desenli koltukta gülüşerek yemeğe koyuldular, tıpkı çocukluklarındaki gibi. Bir anda her ikisinin de bakışları Ecem'in odasındaki çalışma masasının arka duvarında asılı olan Atatürk Fotoğrafına takıldı.
ATATÜRK ONLARA BAKARAK ŞÖYLE DİYORDU:
BENİ ÖZLEDİĞİNİZ ZAMAN,
ANITKABİRE GELİN...
ATATÜRK OLMAK DEMEK,
TÜRK'ÜN ATA'SI OLMAK DEMEKTİR...
SİZLER
Atatürk, Ecenin şaşkınlığına gülümseyerek, sorusuna cevap verdi:
Evet benim! Bak güzel kızım, şaşırmakta haklısın. Beni böyle aniden görünce biraz
şaşırdın değil mi?
Ece söze girdi:
Evet, evet Atam çok şaşırdım. Burada sizi göreceğimi hiç tahmin etmedim.
Atatürk:
Ben okulunuzu görmek istedim. Aynı zamanda da gençlerin sanata olan ilgisi beni
çok sevindirdi. Sanatı ve sanatı ve sanatçıyı her zaman çok takdir ettim.
Ece sevinçle Atasının eline sarılıp öpmek istedi
Ece ve Ahmetcan öylece kalakalmışlardı. Ahmetcan, babaannesinden bunu daha önce duymuştu ama neresi olduğunu bilmiyordu.
Beraberce açık bahçe kapısından içeri girdiler. Eve doğru yürüdüler.
Tam o sırada arkalarından gelen ayak seslerini duydular. Başlarını çevirdikleri anda onlara sevgiyle bakan bir çift mavi göz ışıltıyla parlıyordu.
Sanki onlara;
"GÖZLERİM ÜZERİNİZDE" diyordu.
Aaaaaa, o da ne?
Ece:
Atam siz buradasınız ve yaşıyorsunuz!
Atatürk:
Merhaba kızım, sen beni tanıyor musun? Evet benim, neden bu kadar
şaşırdın?
Yazar, Atatürkü ve Atatürkün düşüncelerini öykü formatında çocuklara
sunuyor. Bu öyküde Atatürkün gülen yüzünü, çocuk sevgisini ve
fikirlerini bulacaksınız
Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim düşüncelerimi, duygularımı, anlıyorsanız bu yeterlidir...
Mustafa Kemal Atatürk
Ormanın içi yankı yapıyor, söyledikleri her söz onlara geri dönüyordu:
- Lili... Liliiii... Şahane... Şahaneeee...
Merakla ve heyecanla, birazda Şahaneyi ve Liliyi bulamama korkusu ile giderlerken bir takım sesler duyar gibi oldular.
O tarafa doğru yürüdüler. Ağaçlarla çalıların arasında sanki tanıdık bir yüz onlara doğru bakıyo
Ece, sevgiyle Atasına gülümsedi
Onun soracağı soruyu anlamış gibi şöyle dedi:
- Efendim ben konservatuar talebesiyim Hocalarım bir ödev verdiler Konu İstanbulu gezip, görmek Onunla ilgili bir ödev hazırlayacağım Eğer müsait olursanız, bu görevimde bana eşlik edip arkadaş olur musunuz?...
Atatürk şaşkın bir ifade ile Ecenin yüzüne baktı.
Gerçekten çok şaşırmıştı.
Sakin bir ses tonuyla şöyle bir soru sordu Eceye:
- Neden beni seçtin Ece kızım?...
- Atam Sizinle arkadaş olmak istiyorum ve sizi daha yakından ta
Ecede Burcuya doğru kollarını açmış ve yanına gelmişti.
Birbirlerine hasretle sarılıp öpüştüler.
Ece, söze girerek şöyle dedi:
Seni bunca sene sonra görmek ne güzel, gel bak Atamız burada, gel yanına gidelim.
Burcu gördükleri karşısında çok heyecanlanmıştı.
Bu duygu seli içinde göz pınarlarından birkaç damla yaş yanaklarından süzülüverdi.
Ailesinin, öğretmeninin anlatıp ona tanıttığı ve ayrıca da okulunda evinde fotoğraflarını görüp, kitaplarda okuduğu, bilgi sahibi olup, çok sevdiği sevgili Atatürkü şimdi
Atatürk ayağa kalkarak Ecenin yanına geldi ve onu sevgiyle sarıp yanaklarından öptü ve dedi ki:
- Can kızım, iyi kalpli Ecem!.. Sana çok teşekkür ederim. Ne mutlu bana ki!... Seni bu günlerim de tanıdım. Artık sen ve senin gibi çocuklar ve büyükler olduktan sonra, bütün güzellikler yeryüzünü aydınlatıp, ÜLKEMİZİ huzura kavuşturur. Seni çok sevdim!... Bütün çocukları ve herkesi çok seviyorum!...
Ecede atasına sarılmıştı ve dudaklarından şu sözcükler döküldü:
- Hayalim gerçek oldu. Bakın yanınızdayım. ATAM
Ece yatağının kenarına oturdu, annesinin kendi elleriyle ve sevgisini de
her bir ilmiğe katarak ördüğü mavi-beyaz yatak örtüsünü elleriyle
okşadı.
Sonra güzel ela gözleri odada şöyle bir dolaştı, aklına bir şey gelmiş
gibi yerinden fırladı, acele iele yerde duran çantasını açtı ve içinden bir
kitap çıkardı.
KAHRAMANIM ATATÜRK
Gökberkle Ece de Atalarının elini hürmetle tuttu ve öptüler.
Atatürk gülümseyerek şöyle der:
-Söyleyin bakalım çocuklarım ben fotoğrafta nasıl çıkmışım?
Eceyle, Gökberk çok güzel der gibi bir yandan başlarını sallarlarken, bir yandan da
şöyle söylerler:
-Çok güzel çıkmışsınız efendim!..
Ece söze devamla:
-Atam, bensizin fotoğraflarınıza, özellikle salıncaktan sallanırken olana bakarken
gözlerinizdeki çocuğu gördüm
Gökberk evet der gibi başını salladı. Arkadaşını onaylamak için şöyle dedi:
-Atamız Ço
Toplam 115 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.