Ölüm: Ruhun bedenden ayrılması olayına "Ölüm" denir. İnsan, beden ve ruhun birleşmesinden meydana gelen bir varlıktır. Bedenimize canlılık ve hareket veren ruhtur. Allah'ın takdir ettiği zaman gelince, ruh bedenden ayrılır. Ruh, insan bedenini terk ettikten sonra varlığını ölümsüz olarak devam ettirir. Beden ise ruhun onu terk etmesiyle birlikte canlılığını yitirir. "Allah, insanların canlarını ölümleri anında, ölmeyenlerinkini de uykusunda alır; sonra ölmesine hükmedilenlerin ruhlarını tutar, diğerlerini i

Sadece Resul-i Ekrem Sallallahu aleyhi ve Sellem Efendimizin mübarek sözlerinden, gönüllere şifa olan nebevi beyanlarından oluşan bu eseri hazırlamamızın temel amacı, müslümanların Sünnet-i seniyyenin feyiz ve bereketinden gerekli şekilde istifade etmelerine vesile olabilmektir.

Hadisler Resul-i Ekrem Efendimizin mübarek dilinden dökülen rahmet damlalarıdır. O rahmet damlaları yeryüzüne hayat veren yağmur gibi mümünlerin gönüllerine hayat verirler. O rahmet damlalrından istifade edildikçe mükemmele doğru giden yolda mesafeler alınmaya doğru olanlar anlaşılmaya başlanır. Güllerin yeşerip çevreye güzel kokular saçtığı gibi hadislerle amel eden müminler de çevrelerine iman kokuları saçmaya başlarlar. Kısaca hadisler birer gül dmeti gibidirler. Büyük hadis alimi imam Suyuti (ö. 911/15

"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) cilbablarını - örtülerini (dış giysilerini) üstlerine almalarını (vücutlarını örtmelerini) söyle. Onların tanınmasını ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir." -33 Ahzab,59- "(Vakar ile) Evlerinizde oturun. Evvelki cahiliyye devri kadınlarının kırıla, döküle, süslerini göstere göstere yaptıkları yürüyüşü gibi yürümeyin." -33 Ahzab.33-

Hadisler Resul-i Ekrem Efendimizin mübarek dilinden dökülen rahmet damlalarıdır. O rahmet damlaları yeryüzüne hayat veren yağmur gibi mümünlerin gönüllerine hayat verirler. O rahmet damlalrından istifade edildikçe mükemmele doğru giden yolda mesafeler alınmaya doğru olanlar anlaşılmaya başlanır.Güllerin yeşerip çevreye güzel kokular saçtığı gibi hadislerle amel eden müminler de çevrelerine iman kokuları saçmaya başlarlar. Kısaca hadisler birer gül dmeti gibidirler. Büyük hadis alimi imam Suyuti(ö. 911/1505

Kur'ân-ı Kerim'i manasını anlayarak ve O'ndaki yüce hikmetleri düşünerek okumaya çalışmalıyız. Zira Kur'ân, yalnız lafızlarının okunması için inmemiştir. O'nun âyetlerinin tedebbürü, manasının tefekkürü ve kendisi ile amel edilmesi istenmektedir. Kur'ân okurken dilin görevi, ağır ağır ve doğru olarak harfleri telaffuz etmek; aklın görevi, manayı düşünüp anlamak; kalbinki ise bu manalardan gereken dersleri ve tesirleri almaktır. Yani ağız okuyacak, akıl tercüme edip anlaşılır hâle getirecek, kalp de kişinin

Elinizdeki kitap, dua ve zikirler konusunda en önemli kitap olduğu gibi, İslami adapta da gözde kitaplardandır. Her iki konuda da pek çok eser yazılmasına rağmen, el-Ezkar daha çok kabul görmüştür. Eskiden alimlerin: "Evi sat, Ezkar'ı al " demeleri onun ne kadar beğenildiğini gösterir.

Hadis ilmi, dini ilimler içinde büyük bir öneme sahiptir. Çünkü bu ilim dalı bir peygamber olarak efendimiz aleyhisselamın insanlık alemine sunduğu nebevi yolun öğretilerini konu edinen bir ilim dalıdır. Bu ilim dalı, dalına ait kuralların öğrenilmesi kişiye önemli bir seviye kazandırır. Onu iman bakımından olgunlaştırarak yüksek bir konuma taşır. Bu bakımdan hadis ilmiyle meşgul olanlar önemli bir işle meşgul olmuş, onu okuyanlar efendimizi okumuş, onunla birlikte olanlar efendimizle birlikte olmuşlardır.

Sevmek için tanımak gerekir. Ashab-ı Kiram, Resul-i Ekrem Efendimizi tanıma konusunda herkesten daha ileri idiler. Onların kişiliklerini oluşturanların başında ona olan sevgileri gelirdi. Sevgilerinin ölçüsü candan içre olmaktı. Bu sevgi anadan babadan, çoluk çocuktan ve hatta candan içre bir sevgiydi. O kuşak Efendimizi severdi. Öyle ki onunla birlikte bulunabilmek, onun bir tebessümüne ve iltifatına mazhar olabilmek için can atarlardı. Allah resulü onlar için bir rahmetti ve onlar bu rahmetten yudumlamak

İnsanın Yaratıcısına olan ilk ve en önemli vazifesi; O'nu isimleri, zatı ve sıfatlarıyla tanımak, O'na iman etmektir. Sonra da kendisine bir hayat bahşeden, ölümünden sonra kendisini diriltip hesaba çekecek olan Allah'a, emirleri doğrultusunda zatına yakışan bir şekilde kulluk ve itaat etmektir. İslam dini; İtikat, Ahlak, Muamelat ve Ukubat (Hadler) olmak üzere beş ana bölümde toplanmaktadır. Dünya ve ahiret mutluluğu da, ancak bu esasları bilmek ve yaşamakla mümkündür.

Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu; "Anne ve babaya iyilik etmek, ömrü uzatır. Yalan söylemek rızkı eksiltir. Duayı da kazayı (Takdiri) geri çevirir." (et-Tergib ve't-terhib)

Sohbetin dindeki yeri büyüktür zira bu ümmetin en hayırlıları sahabiler sohbetle yetiştiler. Mektep ve medrese eğitimi görmedikleri halde Efendimizin sohbetlerini dinleyerek iman yolunda ilerlediler. Onlar bu sohbetler sayesinde sahabi oldular, insanlığa ışık saçtılar. Yine onlar bu sohbetler sayesinde birbirlerine kucak açıp sarılmayı, birbirleriyle kardeş olup paylaşmayı, omuz omuza verip Allah yolunda savaşmayı öğrendiler. Onlar Efendimizin sohbetleri sayesinde böyle bir kıvama ulaştılar. Bu sohbetler sa

İyi bir insan ve olgun bir mümin olabilmenin yolu güzel ahlak sahibi olmaktan geçer. Sadece maddi zenginlik ve fiziki güzellik iyi bir insan olmaya, hele hele olgun ve kamil bir mümin olmaya asla yeterli değildir. Maddi güzelliğin yanında manevi güzellik denilen ahlak güzelliği de şarttır.

Tercüme işi bir sanat olduğu kadar bir sevgi, bilgi, sabır, fedakarlık birikim ve tecrübe işidir de. Her şeyden önce tercümenin mütercimin üzerinde bir emanet olduğu unutulmamalıdır. Bu yüzden tercüme işi yapılırken sadece eldeki parçanın görünüşüne aldanmamak, satır aralarını okuyarak parçanın düşünce sistemine sızmaya çalışmak oldukça önemlidir. Mütercim tercüme yaparken gerektiğinde farklı sözlüklere bakmaktan, tespit ettiği bu karşılıklardan hangisinin metnin yazarının maksadını yansıtmaya uygun olup o

Hak Teala hazretleri insanı başka bir maksatla değil, sadece kendine kulluk etmesi için yaratmıştır. İnsan bu amaca dikkat eder, yaratıcısına kulluk ederse gerçek değerini bulur, aziz olur yücelir. Unutursa kendini kaybeder, zelil olur küçülür, Onun yaratana kulluk adına atacağı her adım kıymetli, her nefes değerlidir. Bunun bidatla ilgisi yoktur. İşte bu eserde Hindistanın büyük hadis alimi el-Leknevi bu noktaya dikkat çekmekte, Müslümanları Hakka kulluk etmeye davet etmektedir.

Sohbetin dindeki yeri büyüktür. Zira bu ümmetin en hayırlıları olan sahabiler sohbetle yetiştiler. Mektep ve medrese eğitimi görmedikleri halde efendimizin sohbetlerini dinleyerek iman yolunda ilerlediler. Onlar bu sohbetler sayesinde sahabi oldular, insanlığa ışık saçtılar. Yine onlar bu sohbetler sayesinde birbirlerine kucak açıp sarılmayı, birbirleriyle kardeş olup paylaşmayı, omuz omuza verip Allah yolunda savaşmayı öğrendiler. Onlar Efendimizin sohbetleri sayesinde böyle bir kıvama ulaştılar. Bu sohbet

Yıl içine serpiştirilmiş olan ve dini bakımdan hususi bir derğer ve anlam taşıyan, türlü nafile ibadet ve zikirlerle ihya edilmesi teşvik ve tavsiye edilen gün, geceler ve aylar vardır. Aylardan; Recep, Şaban, Ramazan, Muharrem ve Zilhicce ayları gibi, Gecelerden; Kadir, Regaib, Mirac, Berat, Mevlid, bayram geceleri; hususi bir önleme sahip ve yaygın bir şekilde ihya edilen mübarek gecelerdendir. İbadetle geçirilmesi tavsiye edilen mübarek günler ise arefe, aşure (10 Muharrem) günleri, her haftanın Cuma gün

İnsanın fıtratında her zaman birilerinin peşinden gitmek ve birilerini örnek almak tabii bir olgudur. Bu nedenle insanlar tarih boyunca kendilerine birilerini örnek almışlardır. Bir mümin ve bir mümine de tabii olarak bir insan olma hasebiyle birilerini kenidne örnek alma eylemine girer. Fakat bu örnek alacağı kişi, dininin diğer alanlarında olduğu gibi, bu alanda da ancak ve ancak Allah'ın mümin kulları için belirlemiş olduğu, övdüğü, bir kısmını cennetle müjdelemiş olduğu kimseler olmalıdır.

Dinimizin önem verdiği temel konulardan biride huzurlu bir aile yuvasının kurulmasıdır. İnsanların mutluluğunu ve nesillerin dramını sağlamak üzere yapılan evlilik faaliyetlerinin bu yüzden dinimizde büyük bir yeri vardır. Kadın ve erkeğin birbirine muhtaç olarak yaratıldığı göz önüne alındığında, aile yuvası kurmanın önemi daha da iyi anlaşılır. Evlilikle ilgili olarak Kuranda ve sünnette pek çok tavsiye vardır. Başta İslam dini olmak üzere bütün ilahi dinler, insanların huzur ve mutluluğunu sağlamaya çalı