Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 85 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Dinmedi fırtınan, içimde durur Bazen beni oradan oraya savurur İster heyecan de, istersen gurur Seni sevdiğimi söyleyemedim
Tükendi
Bu kitap boyundan büyük işe kalkışıyor ve Türkiye'ye "Perestroyka" çağrısı yapıyor. Her alanda yeniden yapılanmayı istiyor. "Açıklık" ve "şeffaflık" istiyor. Cumhuriyeti demokrasiyle barıştırmayı hedefliyor. Ekonomik alanda daha zengin bir Türkiye, dünyaya açık bir nesil istiyor. Devletin kurumlarıyla, bürokrasiyle halkı kaynaştırmak, dokunulmazlıkları sadece siyasi alanda değil tüm kurumlarda kaldırmak istiyor. Yılların alışkanlıkları, gizemleri, faili meçhulleri bitsin artık. İmtiyazlı sınıflar istemiyoru
Tükendi
... Siz aklaşan saçlarınızın Gölgesine saklanın Zülüflerinizden güvercinler uçurun Ama sizi iyi tanırım Her aynaya bakışınızda Çirkinleşen yüzünüz vardır Her yunduğunda kirlenen düşleriniz Ve şımarık bir rengi vardır Dönüşünüze taktığınız gülün... ...
Tükendi
Bireysel, toplumsal, kültürel ve evrensel bir realite olan dinin, bilimsel yöntemlerle öğretilmesi, küreselleşen dünyamızda bugün her zamankinden daha çok önem arz etmektedir. Çağımızda gerçekleşecek sosyal değişim ve özellikle AB sürecinin ortaya çıkaracağı yeni gelişmeler ülkemizde din öğretiminin hem felsefesini hem de uygulanmasını gözden geçirmeyi zorunlu kılacaktır. Zira Türkiye için Avrupa Birliği'ne üyelik süreci her şeyden önce farklı din ve kültürlü bir toplumla karşılaşmak demektir. Bu üyeliğin
Tükendi
Elinizdeki bu kitap asırlar önce sergilenmiş çok yüksek bir hoşgörü belgesidir.Ne yazık ki insanlık yirmi birinci yüzyılda henüz bu hoşgörünün eşiğine bile gelememiştir.Hoşgörü ve tahammül kavramları bugünün yoğun çıkarcılığı altında adeta kaybolmuştur. Milattan sonra sekizinci asırda Abbasi halifesi Mehdi ile Nesturi patriki I.Timataus(Timoteos) el Cailik arasında dini bir muhavere cereyan etmiştir.Önce Tabiat-ı İlahiye´den ve Onun Ezeliyet´inden bahsederken,Halife Mehdi tarafından sorulan sorular ve bu s
Tükendi
Japonyanın ekonomik açıdan gelmiş olduğu nokta, ötedenberi Türkiye´de farklı düşün geleneğine mensup aydınların yakından ilgisini çekegeldi. Başta muhafa­zakar ve modernist İslama çevreler olmak üzere, II. Meşrutiyet döneminde İttihatçılar, Japonların başarı­larından büyük ölçüde etkilendiler. Japon mucizesi Türkiyedeki çeşitli çevreleri Cumhuriyet dönemi boyunca da etkilemeye devam etti. Japonya örnek alınarak ekonomik kalkınmanın tüm dünya toplumlarında sağlanabileceği tezi, sadece Türkiye´de değil, Batı
Tükendi
Amerikalı bir mücahidin Üsame Bin Ladin´in eğitim kamplarından FBI ve CIA´li Kontra - Terörizme inanılmaz yolculuğunın gerçek öyküsü Bu, hem hükümetler yıldırma siyaseti yaparken masumların terörist diye adlandırdıkları global çatışmaların, hem de kötü biçimde politize edilmiş bürokrasiler içinde kapana kısılmış iyi insanlarla dolu CIA ve FBI´in dikkat çeken yetersizliklerine dokunaklı ve detaylı bir kuş bakışıdır. Bu mücahidi tanıyor ve O´nu takdir ediyorum. O sadık bir Amerikalı, inançlı bir Müslüman
Tükendi
Yazarımız bu çalışmasında; çok yüksek bir gözlem gücü ve İlk görüşün kazandırdığı orjinalitiyle bugünkü Kırgız toplumunu sosyolojik derinlikleriyle resmetme girişiminde bulunuyor. Bu amaçla en küçük sosyal görünüm ve etkileşim kırıntılarını değerlendirmekten geri durmuyor ve bunlardan hareketle tüm canlılığıyla sosyal hayatin akışını gözümüzün önüne seriliyor. Dahası bu bulgularını dinden siyasete; ekonomiden kültüre, sosyolojinin makro alanlarıyla ustalıklı bir şekilde birleştiriyor. Sonuç olarak; gelenek
Tükendi
Onlar dünya tarihinde büyük isim bıraktılar; cihat yaptılar ve çok çalıştılar. Pek çok şeyler yaptılar, bunlarla birlikte hataları da vardır. Onlar insanlığa övünç müslümanlığa şeref tabloları eklediler. Osmanlı düşmanlığı Arap ülkelerinde ve İslama düşman ekollerin hâkim olduğu Arap olmayan ülkelerde zemin bulmaktadır. Bunun sebebi Osmanlı devletinin müslüman olmasıdır. Bundan dolayıdır ki Osmanlının tarih ve medeniyetini müslümanlığm tarih ve medeniyeti olarak inananlardan başka destekleyen yoktur. Osma
Tükendi
Modern insan, yapay ve gösterişçi bir topumsal ilişkiler ağının ortasında yaşamaktadır. İnsanların, stres içinde yaşadıkları, bunalımla içiçe oldukları, pek çok problemle boğuştukları ve bütün bu olumsuzluklar içerisinde ortaya koydukları davranışlarında, birbirleriyle ilişkilerinde gösterisel ve gösterişsel bir tezahür barındırdıkları görülmektedir. Modern toplumlarda gözlemlenen gösteri, gösteriş ve buna bağlı olarak gelişen yapaylık, moderniteyle birlikte toplumsal hayatta etkin bir şekilde yerini alan
Tükendi
Bir ağustos gecesi, ta oralarda, izlanda´nın, insana üzünç veren İzlanda´nın açıklarında, büyük bir kudurganlık gürültüsü içerisinde onun denizle düğünü yapılmıştı, Eskiden aynı zamanda sütannesi de olan denizle... Deniz, onu ninnilerle büyütmüş, geniş omuzlu, güçlü bir delikanlı hâline getirmiş ve daha sonra, görkemli erkekliği içerisinde, kendisi için onu geri almıştı. Bu tuhaf evliliği büyük bir gizem sarmıştı. Her zaman, bilinmeyen yelkenler üstte dalgalanmış, hareketli ve coşkulu perdeler şöleni gizl
Tükendi
Modernleşmeyle birlikte zorunlu olarak sekülerleşmenin dini gerileteceği veya krize sokacağı biçimindeki tez, bugün dinin ve dindarlığın pek çok toplumda gerilemenin tersine güçlü bir biçimde varlık göstermesi, pek çok yerde dinsel canlanmaların var olması ve dünyanın pek çok coğrafyasında dine meşruiyet aracı olarak başvurulması gerçeğiyle karşılaşılmaktadır... Tarihsel olarak ve günümüzde bakıldığında görülür ki dini meşrûlaştırım aracılığıyla sorumluluk veya mükellefiyetler, ‘kutsal görevler’ olarak g
Tükendi
Bir ipeğin ruhunu ellerinin arasına alıp öptü. Nefesi yabancı bir nefesin yanında yürüdü Rob´un. Damarları aktı uzun uzun. Vadilerin kıvrımlarında titreyip duran ırmakların, denize dokunduklannda ölmeleri gibi serin oldu herşey.Elinde uzun bir değenekle yürüdü Robinson yerin üstüne basa basa. Sonsuz şaşkınlığını dindirecek birşey bulmak için bakmıyordu. Hafızası keskin bir sızıyla kamaşmış ve bütün varlığı kırılıp dökülmüştü. Yürüdü. Günlerin ortasından, patikaların ortasından, hayretten irkilip kalmış uzam
Tükendi
Doğduğumuz ilk günden itibaren yeryüzünde daha sonra ne olacağını bilmeden beklemek tuhaf bir duygu! Yoksa siz benim kadar merak etmiyor musunuz? Hayır mı? Ben, evet! Doğmayı bekleyen bir cenin gibi gerçekten müthiş bir merak içindeyim. Merak ettiğim konuları öğrenmede her zaman aceleci olmuşumdur. Ölüm konusunda da aynı şeyi söyleyebilirim: Öte tarafta ne ile karşılaşacağımızı bilmek istiyorum!" İtiraf tarzındaki bu sözlerinde Françoise Dolto, cesur ve sade ifadelerle çağımızın tabusu konumundaki ölüm kav
Tükendi
Milâdî dördüncü asrın başlarında, Batı Roma´da, Vesta Kilisesi´nin ateşiyle ruhunu aydınlatan genç rahibenin dramı... Arka arkaya gelen talihsizliklerle alt üst olan yaşamının sonunu, yine Vesta mabedine teslim olmakla getiriyor. Kirlendiğine inandığı tertemiz ruhunu kilisenin karanlığına terk ediyor. Kilisenin körlük hastalığında, onun masumiyeti günahın rengine bulanıyor. Bu romanda inancın mukaddes ışığının genç bir bedende vücut bulmasının fevkalade tecellisini seyredeceksiniz.
Tükendi
insanları yetiştirmek demek, aynı zamanda onlara bilgi vermek, eleştiri anlayışı kazandırmak ve gence çocukluğunun sonunda hayata atılırken kendisini anlamasını, temel seçimlerini yapmasını, bu seçimlerden kendisinin sorumlu olacağını, kendisine ve diğer insanlara karşı sorumluluğu olduğunu ona öğretmek demektir; 20. yüzyılın insanlarını yetiştirmek demek, aynı zamanda hayat tarzında ortaya çıkabilecek değişiklikleri göz önüne almaktır. Bunlar çalışma alanlarının, kişisel ve meslekî ilgilerin genişlemesi, e
Tükendi
Lady Montagu, İmparatorluk topraklarının Balkanlarından başladığı gezisine Yunanistan’dan devam ediyor. Batılı bir kadın gözüyle, Doğu’nun, Türkler’in ihtişamının, belki de son pırıltılarını satırlarına döküyor. Bu satırlar arasında Türk kadınlarının son derece asil, bakımlı ve güzel olduklarını, öte tarafta Fransız kadınlarının soluk ve bakımsız çehrelerini açık yüreklilikle söylüyor. Aynı zamanda Türkler´in yabancı birine meraklı ve lüzumsuz sorular sormayacak kadar soylu olduklarını yazıyor. Bu me
Tükendi
Biraz düşünelim: Ne yapıyoruz, ne yapmamız lazım? Mesela bu sefihlerden biri kız kardeşime veya kızıma yanaşmış. Ben onun ne mal olduğunu bildiğim için bir tarafa çekerek: Arkadaş, diyorum, ben senin ne çapkın bir adam olduğunu, gecelerini kimlerle beraber geçirdiğini bilirim. O halde burada işin yok demektir. Burada bulunan kızlar hep namusludurlar. İşte ona söylenecek söz bundan ibarettir. Hâlbuki biz bilakis ne yapıyoruz? Bunlardan biri çıkıp kız kardeşimin veya kızımın belini sararak onunla dans edecek
Tükendi
1700’lü yılların başında pılını pırtısını toplayıp İsfahan’dan ayrılan Özbek, önce Erzurum’a, sonra İzmir’e ve oradan Paris’e yelken açıyor, geride sarayını, cariyelerini bırakarak. İran’ın mahrem gizliliklerinden uzakta, Paris sokaklarında, göğe tırmanan binalar arasında Fransa’nın namahrem güzelliklerini keşfediyor, Persli olmanın cazibesini doyasıya kullanıyor.
Tükendi
1913 Babıali Baskını ile iktidarı ele geçiren ve 1918 yılı sonlarına kadar Osmanlıyı idare eden İttihat ve Terakki Partisine mensup üst düzey kadroların 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesinden sonra nasıl tutuklandıklarının, Bekir Ağa Bölüğünde geçen tutukluk günlerinin ve Malta Adasına sürgün edilişinin, sürgüne gidenlerin anlatımıyla ortaya konulan öyküsü...
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 85 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4