Kimse bilmez bir Orfeus hikâyesiyiz aslında Ben çaldım mahşeri bir kalabalığın arasından Sendin gelen nağmelerime suçumuz ne? Ben seni gelişinden tanıdım İri iri kocamandı gözlerin Sen beni nağmelerimden Kıvrım kıvrım hasretli Mavi bir sızı gibi adeta
Son kez arkama bakmasaydım ebedi saadet bizim olacaktıAma dedim ya Orfeustum yani tanrılar yazmıştı kaderimi Ve baktım
Bu kitapta hangi besteyi çaldıysanız onu dinleyeceksiniz
Wagnerden, Zolaya, Weberden Dostoya, Hugodan Hafıza, Fuzuliden Bakiye, Ahmet Hamd
Bir insanın veya toplumun, mensubu bulunduğu ırk sebebiyle diğer insanlardan üstün olması fikrine dayanan ırkçılık düşüncesi, hangi açıdan bakılırsa bakılsın, gayr-ı insani ve gayr-ı ahlaki bir yaklaşımdır. Tarih boyunca toplumları bölüp parçalayan, devletleri yıkan, insanlar arasında kin ve nefret tohumları eken önemli etkenlerin başında ırkçılık gelir.
Özellikle XIX. yüzyılda zirveye ulaşan bu fikir; en kanlı ihtilallerin, en alçakça cinayetlerin meşruiyet temelini oluşturmada etkin bir yol olarak kullanı
Osmanlı sultanları arasında gerek şahsiyeti, gerekse de yönetim tarzı anlamında en tartışmalı isimlerden biridir, Sultan II. Abdülhamid...
Saltanatı döneminde hemen hemen tüm etkin şahsiyetlerin kendisine karşı olduğu Abdülhamid, yaşadığı dönemde dahi ağır ithamlara maruz kalmıştır. Kan içici vampir, eli kanlı katil, diktatör ve kızıl sultan gibi isimlendirmelerle anılan ve saltanatı süresince gün yüzü gösterilmeyen sultan, meşhur bomba olayında suikastla ortadan kaldırılmaya da çalışılmıştır.
Ölümünden son
Terör ve terörizm, tüm dünya devletlerinin ortak sorunu haline gelmiş olmasına rağmen ciddi anlamda hâlâ bir tarifi yapılamamış kavramlar olmaya devam etmektedir. Çeşitli tanımlar getirilmiş olmasına karşın, uluslararası düzeyde, yasal mevzuata girmiş bağlayıcı yönü oluşturulmadığı sürece bu belirsizliğin giderilemeyeceği de açıktır.
Türkiyenin özellikle son 30 yılında on binlerce cana ve en iyimser tahminle altı-yedi yüz milyar dolar ekonomik kaybına mal olan terör, bu belirsizlik sebebiyle dünya kamuoyuna
Arap dünyasına Batılı düşünce ve yaşam tarzını öneren Lübnanlı Corci Zeydan, bu düşünce etrafında entelektüel bir çevrenin yetişmesinde ciddi anlamda pay sahibidir.
Yazım alanının hemen her dalında; romandan hikayeye, tarihten siyasete, dinî hayattan sosyal ilişkilere kadar geniş bir yelpazede eserler veren Zeydan, İslâm Medeniyeti Tarihi gibi kitaplarıyla Türk okuyucuları tarafından da tanınan bir isimdir.
Zeydan'ın İttihat Terakki yanlısı bir bakış açısıyla kaleme aldığı ve Sultan II. Abdulhamid ve Osma
Kahraman mı terörist mi?
Kitap bittiği zaman şaşıracak, bu devirde böylesine bir aşk, bu kadar büyük bir fedakârlık karşısında inanmakta zorlanacaksınız.
Raşide ve Rüstem. Biri romantik, ama gerçekçi bir şair, diğeri ömrü çilelerle örülmüş bir kadın. Hiç beklenilmeyen bir anda kesişen hayatlar.
Aşkın, terörün, yitik hayatların ve umutsuz sevdaların hikayesi. Polisiye, şifre, günlük, mektup ve intihar güncesi.
Üç polis ve kırılması gereken zor bir şifre..
Bu romanı seveceksiniz.
Türkiyenin yakın siyasal tarihine bakıldığında, sürekli olarak din istismarından, dinin siyasete alet edildiğinden, dinin politikada çıkar amacı olarak kullanıldığından, bazı partilerin veya politikacıların dini kötüye kullandıklarından, irticadan, gericilikten söz edildiği ve din istismarı üzerinden politika yapıldığı görülür. Bugün bu durum değişmiş görünmekle birlikte tesirleri hala hissedilmektedir.
Esasen din istismarı konusu, soyutluğu ve belirsizliği ölçüsünde ve de hukuksallaştırıldığı, anayasa ve y
Zamanın toplumsal gerçekliğinin ele alınıp anlaşılmaya çalışıldığı bu kitapta, toplumsal bir gerçeklik olarak zamanın, insanlar için hayatî bir önem taşıdığı vurgusu öne çıkmaktadır. Gerçekten de zaman, sosyal hayatın ayrılmaz bir boyutudur.
Toplum, zamanla o derece irtibatlıdır ki, sadece değişim geçirirken zamansallık sergilemez; toplumun zamansallığı, toplumsal değişimle sınırlandırılamayacak derecede toplumla geniş boyutlarda ilintilidir. Zaman, toplum açısından sadece tarih ve değişim için değil, dura
Bu eser, Osmanlı Devleti'ndeki hilafet ile diğer devletlerdeki hilâfet arasında karşılaştırma yapan ve Arap asıllı bir yazar tarafından Arapça olarak kaleme alınan ilk eserdir. Ayrıca bu eserde Osmanlı Devleti'ndeki halifeliğin meşru olduğu ve bu devletin İslam halifeliğine ehil olduğu fikri desteklenmiştir.
Yazar, Ezher Üniversite'sinde rektörlük yapmış büyük âlimlerden birisidir. O, aynı zamanda 19. yüzyılda Mısır'daki ıslahat öncülerinden birisidir. Bu özellik, esere ayrı bir önem ve ağırlık kazandırmakt
Poetika, Aristoteles'in en canlı eserlerindendir. Hiçbir eseri zeki bir yorumcular grubunun dikkatini bu eser kadar çekmemiştir. Yine onun eserlerinden hiçbiri bu eseri kadar önemsenerek tartışılmamıştır. Bize aslî ilgi alanlarından alabildiğine uzak olan bir konu üzerine bu küçük fragmandan başka bir şey bırakmamış olsa bile, yine de bu fragmanın yazarını analitik düşünürlerin en büyüklerinden biri olarak kabul etmeliyiz.
Poietike terimi Aristoteles'te birden fazla anlama sahiptir. En genel anlamıyla o
Milyonlarca öğrencinin eğitim gördüğü, yaklaşık 600.000 öğretmenin istihdam edildiği eğitim-öğretim faaliyetinin en önemli öğesi hiç kuşkusuz öğretmenlerdir. Bununla birlikte öğretmenlerin hayatının olumlu-olumsuz yönleriyle ilgili çok fazla ve ciddi yayın bulunmamaktadır. Öğretmenlerin, işlerinden beklediklerini elde edip edemedikleri, iş tatminine ulaşıp ulaşamadıkları ülkemizin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır.
Bu çalışmada Osmanlı eğitim tarihi genel olarak ele alındıktan sonra, Cumhuriyet dön
Muallim Naci, Sakız'da görevli iken Tercüman-ı Hakikat'e yazılar gönderir; Ahmed Midhat Efendi de bunları gazetesinde yayımlar. Naci'nin tayiniyle kesilen yazışmaları, Ahmed Midhat Efendi'nin birkaç girişiminden sonra tekrar başlar ve aralarında oniki mektup gidip gelir.
Muallim Naci'nin Sakız'dan gelip de Tercümân-ı Hakikat'ın yazı işlerini üstlendiği zamana kadar geçen süre içerisinde teati edilen mektuplar önce, Tercümân-ı Hakîkat'te yayımlanır. Bazı dostlarının isteği üzerine daha sonra da kitap halind
Trablusgarb vilayeti ve Fizan, Osmanlı'nın son zamanlarında neredeyse tamamen bir sürgün yeri olarak kabul ediliyordu. Elinizdeki kitap okuyucularını, bugün Libya toprakları içinde yer alan Trablus ile daha güneydeki Fizan'ı ve aradaki çöl yollarını göstermek ve tanıtmak üzere uzun ve takat kesici bir sahra yolculuğuna çıkarıyor.
Birkaç Osmanlı sancağının en son merkezi olan Trablus vilayeti, geniş mezralarıyla eski Roma'nın zahire ambarıydı. Halen sahil boyunca ve içeride sahralara doğru yayılıp giden ve
Yakın tarihimizin en karanlık günleri olan Balkan Savaşları konusunda bir Fransız sosyalisti tarafından yazılmış, aynı zamanda Fransız sosyalistlerinin ortak görüşleri olarak da okuyabileceğimiz bu kitap, genel Avrupa görüşüne muhalif görüşleri savunmaktadır. Adının da açıkça ortaya koyduğu gibi Balkan Haçlı Seferinde Avrupa Siyaseti ve Türklerin Felâketinde, Hıristiyan Avrupa devletlerinin bir araya gelerek tarihsel bir husumetle Müslüman bir milleti önce Avrupadan kovmak, ardından da tarihten silmek üzere
Kitapta İnkaların güneş ve ay tutulması karşısındaki davranışları, İspanyolların yazdıkları yazıdan korkup kaçışmaları, uyguladıkları ziraat usulleri, balık tutma şekilleri, Avrupadan gelenlerin parıltılı ufak tefek cam ve teneke parçalarıyla onları kandırıp ellerindeki altın heykelleri alması, Pizarronun bir oda dolusu altınını elinden aldığı İnka Kralı Atahualpayı nasıl hile ile öldürdüğü gibi enteresan hadiseler anlatılmaktadır.
Cajamarca savaşında kıyım yapan İspanyolların işi çok kolay olur. Avrupadan
Gizli Notlar, Osmanlı'nın son döneminde uzun müddet Türkiye'de bulunmuş, Anadolu Kumpanyası ve Osmanlı bankası müdürlükleriyle Reji genel müdürlüğü gibi önemli görevler almış ve nihayet bu ülkede ölmüş (1919) İsviçreli Lui Ramber'in 1895-1905 yılları arasında tuttuğu notlardan oluşmaktadır.
İbrahim Alaeddin Gövsa'nın deyimiyle Sultan II. Abdülhamid devrinin devlet ve hükümet işleri ve birçok makam sahiplerinin seciyeleri hakkında çok bilgili ve nüfuzlu bilgi ve gözlemleri içeren eser, son dönem Osmanlı tar
Allahın El-Alim olması insanın ilim sahibi olması gerektiğinin açık ifadesidir. Kuran-ı kerim2de Cenab-ı Hakkın kullarından dua formunda istediği De ki ya rabbi ilmimi arttır şeklinde formüle edilen tek husus ilimdir. Yüce Allah insanın ve toplumların üstünlük ölçüsü olarak ilim alır. Allah2ı hakkıyla tanımayı ilme bağlar. İlim sahipleri Allahın varlık ve yüceliğine delil olarak gösterilen üç şahitten biridir. İnsanı yeryüzünde halife yapan ve insanı meleklerin üstüne çıkaran tek ölçü ilimdir. İlahi ve evr
Osmanlı İmparatorluğunun geçirdiği bunalımlı dönemlerden biri olan Lale Devri paralelinde Asya ve Avrupa'da da önemli olaylar meydana gelmekteydi. O dönemde İstanbul'da sefir olarak bulunan Venedik elçileri, Osmanlı'ya mahsus bir buhran karakterinin ipuçlarını haber vermekle birlikte İmparatorluğun genel siyasi profili hakkında da son derece etkili gözlemlerde bulundular. Ayrıca elçiler, düzenledikleri raporlarda diplomatik ilişkilerin perde arkasını gayet esprili ve iğneleyici bir üslupla dile getirmişlerd
...
Bir garip yağmadı yağmur
Yaz kuşları gitti
Sarı solgun, bir güz
Tarümar etti
Bağı bahçeyi
Çocuklar
Saçları bir tutam sümbül
Hüzünlü, ürkek
Ovalar boyunca yoksulluğun kucağına
Bağdaş kurup oturmuşlar
Düşlerinde kekik
Karanfil ve gül
Yolları acı keser
Bahçeler ayrılıktır
Bir şiire yürür gönül
Mısra mısra gurbet kokusu
Yayılır damarlara
...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.