Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 561 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8
Şia'nın itikad, ibadet ve siyaset boyutlarına dair Doğulu bir hakim ile Batılı bir felsefecinin arasında geçen bu mülakat ve müzakereler, genelde Şii geleneği, özelde ise çağdaş Şia'nın dünyaya bakışı konusunda inceleme yapacaklar için oldukça yeni bir metin özelliğini taşımaktadır. Felsefe, irfan ve tefsir alanlarında kıymetli ve yetkin eserler vermiş olan çağdaş alim Allame Tabatabai'nin bu konudaki görüşleri, günümüzde tartışılan birçok konuda zihinlerimize ışık tutacaktır.
Tükendi
Allah'ın görülebilirliği düşüncesi -bir şekilde tutarlılık ve anlamlılığı gösterilebilirse- teolojinin Allah hakkında konuşurken karşı karşıya geldiği çıkmazlara bir çıkış yolu ve genel bağlamda da din diline önemli bir katkı sağlayabilir. Çünkü sonlu ile sonsuz arasındaki temel ilişki biçimi olan iman; büyük ölçüde soyut, öznel, kalbî ve içe dönüktür. Oysa ki Allah'ın görülmesi düşüncesinde, somut ve dışa dönük bir ilişki biçimi önerilmektedir. Rü'yetullah olgusunun herhangi bir anlam boyutunda tutarlılığı
"Seksenli yılların başında Şerif Mardin'den Sosyal Değişme dersi almıştım. Hoca değişmeyi değil, sürekliliği anlatarak başlamıştı derse. ‘Değişme'ye âdeta kutsal bir anlam yükleyen modernleşme kuramlarını okuduğumuz bir dönemde, sürekliliği vurgulayan bir giriş... Ardından ‘Sınıfımızda toplumsal sürekliliğin çok bariz bir örneği var' deyip susması ve cevabını bizden beklemesi... Bu sürekliliğin benimle ilgili olduğunu hemen anlamıştım. Hoca için başörtüm, nevzuhur bir uygulama değil; toplumsal sürekliliğin
İslâm düşünce geleneğini bütüncül bir tarzda anlamaya yönelik yayınlar, tarihî birikime yönelik basite indirgenmiş genellemeci kritiklerin etkisi karşısında teorik yetersizliği aşmaya yardımcı olacaktır. Pakistanlı ünlü ilim adamı ve filozof Mian Muhammed Şerif'in derlediği bu eser, İslâm düşünce tarihi ile ilgili olarak oryantalistlerce yayınlanmış eserler karşısında geleneği yeniden yorumlama arayışlarının ciddi bir misalini teşkil etmektedir. Bölüm yazarlarının büyük kısmının inceledikleri akım ve şahsiy
Tükendi
İslâm düşünce geleneğini bütüncül bir tarzda anlamaya yönelik yayınlar, tarihî birikime yönelik basite indirgenmiş genellemeci kritiklerin etkisi karşısında teorik yetersizliği aşmaya yardımcı olacaktır. Pakistanlı ünlü ilim adamı ve filozof Mian Muhammed Şerif'in derlediği bu eser, İslâm düşünce tarihi ile ilgili olarak oryantalistlerce yayınlanmış eserler karşısında geleneği yeniden yorumlama arayışlarının ciddi bir misalini teşkil etmektedir. Bölüm yazarlarının büyük kısmının inceledikleri akım ve şahsiy
Tükendi
İslâm düşünce geleneğini bütüncül bir tarzda anlamaya yönelik yayınlar, tarihî birikime yönelik basite indirgenmiş genellemeci kritiklerin etkisi karşısında teorik yetersizliği aşmaya yardımcı olacaktır. Pakistanlı ünlü ilim adamı ve filozof Mian Muhammed Şerif'in derlediği bu eser, İslâm düşünce tarihi ile ilgili olarak oryantalistlerce yayınlanmış eserler karşısında geleneği yeniden yorumlama arayışlarının ciddi bir misalini teşkil etmektedir. Bölüm yazarlarının büyük kısmının inceledikleri akım ve şahsiy
Tükendi
Seyahatnâmeler, hususiyetle tarih, sosyoloji, siyaset bilimi, etnoloji, coğrafya gibi bilimler alanındaki araştırmalar için paha biçilmez hazinelerdir. İşte elinizdeki çalışma, böylesine kıymetli hazineler arasında belki de en üst sıralarda yer alan on yedinci yüzyılın büyük İslam entelektüeli ve gezgini Evliya Çelebi'nin Seyahatnâme'si üzerine bir çalışmadır. Hep seyahatler yapmayı arzu eden ve bu arzusunu rüyasına taşıyıp rüyasında Hz. Peygamber'e "Şefaat ya Rasulallah!" diyeceğine "Seyahat ya Rasulallah!
Tükendi
Yüzyıllardır tanınan ve üzerinde çok konuşulan bir tarikat olan Mevlevilik etrafında oluşmuş literatür büyük oranda el yazması kitaplarda bulunuyor. ‘Mevlevilerin Tarihi' isimli kitap bu tarikatın daha iyi tanınması ve yüzyıllar boyunca yaptığı yolculuğun anlaşılması için el yazması eserleri günümüz Türkçesine çevirerek insanların kullanımına sunmayı amaçlamakta. ‘Dede'lik mertebesine çıkmış bir Mevlevi tarafından Osmanlıca ile kaleme alınmış bu el yazması eserde, Mevlevilik düşüncesi d aha net bir biçime a
Campbell'ın geleneksel anlatıda teşhis ederek literatüre eklediği "kahramanın yolculuğunun" modern dönemdeki etabının ele alındığı bu kitapta Gökdemir İhsan modern edebiyatta yolculuğun anlamsızlaştığını, hatta giderek yolculuk fikrinin dahi yok olduğunu iddia ediyor. Modern kahramanın yolculuğunu bir "düşüş", daha yöneltik bir ifadeyle "kendi içine düşüş" olarak tarif eden yazar, farklı zamanlarda ve farklı ülkelerde yazılmış hikayeler, romanlar ve şiirler üzerinden aydınlanma, din, bireysellik, modernite
Modernitenin İslam tefekkür tarihinde güçlü bir tahakküm alanı tesis etmeye başladığı bir dönemde, geleneksel ilim ve hukuk anlayışına sadık bir biçimde fıkhî meselelerin temellendirilmesi hususunda çaba sarf eden Muhammed Enver Şah el-Kevserî, İslam hukuk geleneğinin savunucusu olarak öne çıkan Hindistanlı bir âlimdir. Kırk yılı aşkın eğitim ve öğretim hayatı boyunca dinî-hukukî metinlerin anlaşılması üzerine mesai harcamış, norm-amaç ilişkisini tespit etmeye çalışmış, bağlı bulunduğu Hanefî mezhebinin tem
Adab-ı muaşeretten şehir hayatına, mimariden müziğe, mutfak kültüründen uluslararası siyasete kadar her alanda karşımıza çıkan medeniyet, son iki asırdır gündemden düşmeyen ve bir o kadar da örselenen ve tüketilen bir kavram. Savaş çıkartmak isteyenler de barış yapmak isteyenler de aynı kelimenin arkasına sığınıyor. "Medenîleştirme misyonu" adı altında yapılan barbarlıklar, modernitenin karmaşık tarihini yeniden ele almamızı zorunlu kılıyor. Barbarlığın, modernliğin ve medenîliğin aynı anda tecrübe edildiği
Bu çalışmanın asıl hedefi bir yandan kendi manevî ve mitik kökenlerini neredeyse unutmaya başlayan Batı'nın bu aşamaya nasıl geldiğini, öte yandan bilginin yeni yollarının Gelenek'in mesajını yeniden keşfetmeye nasıl davet ettiğini okuyucuya fark ettirmektir. Bu açıdan, Gelenek yalnızca geçmişte kalan, dolayısıyla aşılmış bir değerler toplamı değil; aksine hayata "yeni bir anlam" katarak dünya görüşünü yenileyen bir etkendir. Yazarın, kitapta vurguladığı ana tema ise şudur: "Felsefe, yaşayan Gelenek’i, h
"Sûfîler tarafından sıkça zikredilen "Allah'a ulaşan yollar yaratılmışların sayısıncadır." deyişi uyarınca, her mizaçtan insanın kendisini yakın hissedebileceği manevî bir yol bulunmaktadır. Bu kişisel farklılıklar, Müslüman topluluklardan örülü kumaşta atkı ve çözgüler gibidir. Söz konusu farklılıklar, mozaiği andıran bir yapılanmadan çok doku liflerini andırmaktadırlar. Tümünü tek bir potada eritip söz konusu yapılara genellemelerle yaklaşmak, bir anomaliyi de beraberinde getirmektedir." Bu kitap Kolomb'u
İnsanlık tarihinin coğrafi taksimatında yer alan Doğu ve Batı algısı, ister istemez iki farklı teşekkülün ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Bu durum ben ve öteki diye iki farklı algılamayı kaçınılmaz hale getirmiştir. Tarihin hemen her döneminde var olan bu tartışma, Edward Said'in Doğu'yu sistematik bir biçimde ele almasıyla birlikte araştırmanın nesnesi olmaya başlamıştır. E. Said'in ortaya koyduğu bu yaklaşım, mazlumlara ve suskunlara umut ışığı olmuştur. İşte Oryantalizme karşı bir refleks olarak da kab
Gazzîzâde Abdüllatîf, medrese kültürüyle tekke kültürünü, zahirî ilimlerle bâtınî olanları birleştirmiş, iki kanatlı bir sûfîdir. Eserlerine göz atıldığında, kapsamlı bir ilmî birikime ve işlek bir zihne sahip olduğu görülmektedir. Gazzîzâde Abdüllatîf yazdığı altmış kadar kitabıyla, İsmâil Hakkı Bursevî?den sonra Bursa?nın en çok esere sahip mutasavvıfıdır. Elinizdeki kitap, bu önemli ama az bilinen şahsiyet hakkında kapsamlı bir giriş ile, Sadrazam Koca Râgıb Paşa?ya ait, Nakşbendiyye tarikatının on bir e
Bir taraftan 'an'ı kutsayan, sündürülmüş bir şimdiki zamanı yaşıyoruz. Diğer taraftan günün, daha biz içinde yaşarken düne itelendiği bir hız hâkim hayatımıza. Bu anafor içinde ne ibnü'l-vakt olabiliyoruz ne başımıza gelenler tecrübeye dönüşebiliyor. Nazife Şişman, Günün Kısa Tarihi'nde 'an'a dikkat çekerken geçmişle bugünü karşılaştıran, ama bugünün içinden yol alan bir yaklaşımı benimsiyor. Geçmiş nostaljik ve uzak bir ülke, bugün de kutsanacak bir nihai durum değil, onun kaleminde. Bir gazete haberi, bi
H ik â y e m N e T u h a ftı r E n d ü lü s lü Ş ü ş t e r î, is m i d a h a ç o k , ü s t a d ı ve ş e yh i İ b n S e b 'în 'le b ir lik t e a n ı la n b ir s u fid ir . İ s m in in b u g ü n h â lâ İ s la m d ü n y a s ı n ı n b irç o k y ö re s in d e b u lu n a n te k k e le rd e a n ı lı y o r o lm a s ı n ı g e rid e b ı rakt ığ ı d iva n ı n a b o r ç lu d u r . Ş iirle ri h â lâ z ik ir h a lk a la r ı n d a teren n ü m e d ilm e k t e d ir . A y r ı ca Ş ü ş t e r î'y i, t a s a v v u fî t e m a la
Tükendi
Rene Guenon'un bu derlemede bir araya getirilmiş olan makaleleri, onun çalışmalarının belki de en "özgün" aynı zamanda çoğu okur için de en şaşırtıcı olan yönünü temsil etmektedirler. Bu kitaba bilinmeyen, ancak tarih-öncesini ve insanlığın ilkçağ tarihini içeren, bir tarihten parçalar ismi verilebilirdi; zira bu tarihin başlangıcını bugünkü insanlığın başlangıç dönemlerindeki tradisyon oluşturmaktadır. Burada sadece, gerek Guénon'un kendisi tarafından gerekse ölümünden sonra onun yazılarını derleyenler ta
"...Kitaba adını veren Gülşen-i Hakîkat (Hakikat Bahçesi), geleneksel İslâmî bahçe sembolizminden alınmıştır. Kur'ân, bahçe sembolünü kullanarak Cennet'e Bahçe şeklinde atıfta bulunmaktadır. Dahası, Kur'ân-ı Kerîm, Cennet'in mertebelerinden bahsetmektedir. Sûfîler bu sembolizmden ilham almış ve Bahçeden sadece cennetvarî hakikatlerin farklı seviyelerini tasvir ediyor olarak değil, ayrıca genelde anlaşıldığı şekliyle Cennet'in ötesindeki İlâhî Hakîkat olarak bahsetmişlerdir. En yüksekteki Bahçe, Zât-ı İlâhî'
Tükendi
Elimizdeki eser, günümüz Avrupalılarının bütün içtenlikleriyle dine inanmalarını güçleştiren neredeyse her hususun kaynağına inmekte olup bunu yaparken de modern insanın kendine has yirminci yüzyıl tarzı bağlamında en tehlikeli şekliyle hurafelerin bir tecessümü olduğunu ortaya koymaktadır. Modern dünyada "Hükümdarın Yeni Elbisesi" masalındakine benzer bir durumla karşı karşıyayız. Bu noktada en elzem şey, birilerinin hakikati haykırmasıdır; elinizdeki kitabın yaptığı şey de budur.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 561 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8