Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
31 Aralık 1984 günü, sabah saat 7.30'da öldüm. Mecazi değil, gerçekten de varoluş anlamında söylüyorum. İşte tam o anda bir kâğıt parçasının, yani tahliye emrinin, altına gönülsüzce atılan bir imza ile bambaşka bir dünyaya doğru adım attım. Gözbağımın altından bulanık bulanık gördüğüm satırlar, tıbbi sebeplerle şartlı tahliye edildiğimi ve gardiyanın çok açık bir şekilde anlattığı üzere, bedenimin kimlik tespiti için hapishaneye geri getirildiğini söylüyordu. O gün, sabahın o erken vaktinde öldüğümün farkın
Peter Drucker, Türkiye LGBTİ+ hareketini yakından takip ediyor. Drucker, bu kitapta queer'in bir tarihini sunarken aynı zamanda radikal queer'in radikal solla, yani anti-kapitalizmle harmanlanmasını öneren bir ütopya sunuyor. Queer tarihinin "homoseksüel" kavramı icat edilmeden önceki biçimlerini efeboli, kuşaklar arası cinsellik örüntüsü gibi kavramlara dayanarak ele alırken, bunlara efemine-egemen formasyon diyor. Liberalizm ve sömürgecilik rejimlerine dayanan ve "homoseksüel" kavramının icadına denk düş
Tükendi
Hayat, uzak geçmiş, yakın geçmiş, şimdiki geçmişten oluşan, geniş geçmiş zamanlar geçididir. Segâh Makamı ve Turuncu Zamanlar'dan sonra Esra Kahraman, üçüncü romanı Kör Mağara Balıkları'yla yine bizi 78'lilerin naif, samimi, dost dünyasına götürüyor. Tarihe tanıklığın ötesinde acımasızca tepelenmiş bu kuşakla gelecek kuşaklar arasında bir eşduyum kanalı olsun diye tasarlayıp kurgulamış hikâyesini. Kör Mağara Balıkları'nı okuyunca hem hâlâ "ne güzel çocuklardık ama" diyen o serü- vencilerin heyecanına tanık
Tükendi
Bu kitapta asker kökenli bir 68'linin ordu içindeki devrimci örgütlenme çalışmalarını, Kartal Maltepe'deki 2. Zırhlı Tugay'da görev yaptığı süreçte Mahir Çayan ve arkadaşlarının askeri cezaevinden kaçışına yardımcı oluşunu okuyacaksınız. Yine o dönemde Türkiye işçi sınıfı tarihinin önemli olayları arasında yer alan 15-16 Haziran 1970 olaylarındaki rolüne, 12 Mart 1971 muhtırası sonrası üsteğmen iken emekliye sevk edilip askeri cezaevine gönderilişine ve orada Yılmaz Güney'le olan arkadaşlığına şahit
Tükendi
Tekmeleme, çocukluğumun travması oldu. Polisin o tekmesini nasıl zamanla gazetecilik hayaline dönüştürdüm? Başka nelerden etkilendim kestiremiyorum ama ortaokul yıllarında, "Ben gazeteci olacağım, insanlara kötü muameleleri yazacağım" diye neredeyse sayıklamaya başlamıştım. Yazmak istiyor, "Bu tür insanlık dışı muameleleri teşhir etmeliyim" diyordum. Medyanın Ombudsmanı Saray'ın Medyası adlı bu eserinde, yıllarını gazetecilik mesleğine adamış Faruk Bildirici, Hürriyet gazetesinde "ombudsmanlık" (okur temsi
Tanınmış hukuk tarihçisi Michael Stolleis bu kısa ve özlü kitabında yasaların egemenliğinin simgesi "her şeyi gören göz"ün tarih içinde taşıdığı anlamları hukuk açısından incelemekte. Kitapta yasaların üstünlüğü ilkesinin Eski Mısır uygarlığından günümüze dek göz simgesiyle gösterdiği süreklilik zengin bir görsel malzeme ve dille anlatılmakta. Özellikle çağdaş hukukun kuruluşuna sahne olan 19. yüzyılda "yasanın gözü" hem bilimsel hukuk kitaplarında hem de geniş halk kitlelerine ulaşan resimli ya
Kar Uykusu, Neşe Yaşın’ın ilgiyle karşılanan Üşümüş Kuşlar (2016) kitabından sonra şiir dizimizdeki ikinci kitabı. Yaşın, Kar Uykusu’nda okuru bu kez bütünüyle kendine özgü bir düş dünyası ile buluşturuyor. Aşk trajik olana dokunup çekilirken okuyucu da acılı lirik bir söyleyişin eşlik ettiği şiirler aracılığıyla çok katmanlı bir masal dünyasının içine çekiliyor. Kar Uykusu, cinsiyetçi ideolojiyle hesaplaşmanın alttan alta izlendiği tutkulu ama bir yandan da tutkusunun girdabında kaybolmayan, ayırt
Tükendi
Geleneksel medya mevcut güç yapılarına meydan okumuyor. Oysa medyanın, hegemonik düzeni yeniden üretmeye hizmet etmek gibi bir derdi olmaması, aksine ezilenlerin yaşadıklarını ve karşılaştığı engelleri haber yapması gerekmekte. Özellikle Türkiye’de haber ajansları kendilerine verilen bilgileri haber olarak paylaştılar, habercilik yapmadılar ve bu durum halen devam etmekte. Bu anlamda pandemi döneminde alternatif medyanın ne kadar önemli bir görevi yerine getirdiği de bir kez daha gözler önüne serildi…
Tükendi
İçerisinde birincil ve ikincil kaynakların bulunduğu bu kitabın ana stratejilerinden biri, dönemleri, metinleri ve kültürel tarihleri birbirine karıştırarak 19. yüzyıl sanat tarihi alanını oluşturan dahili sınırların aslında var olmadığını vurgulamaktır. Sınırlamalar ve kısıtlamalar, Avrupa'nın sanat üretimi ve sanat üzerine yazma bağlamında bize bıraktığı zengin kültürel mirasın zedelenmesine sebep olmaktan öteye geçemez. Bu kitapta yer alan, antik zamanlardan çağdaş döneme kadar uzanan eserler ve k
Tükendi
Bir vaka analizcisi Michel Foucault'nun 1961 yılında yayımlanan Deliliğin Tarihi eserinin ilk bölümünün yorumlanmasına odaklanan Ali Akay ve öğrencileri eserin neredeyse klasikleşmiş denilebilecek (anti-psikiyatrik çıkış olarak değerlendirilen) okumasının çizdiği sınırların bilhassa dışına taşarak eserdeki sanatsal bakışın içindeki verilerin nasıl kullanılabileceği tartışması üzerine yoğunlaşıyor. Foucault'nun diğer eserlerindeki arkeolojik ve soybilimsel araştırmalarının sonuçlarının da gözetildiği bu soru
Tükendi
Bu çalışma İslam Rönesansı'nın iki önemli düşünürü İbni Sina'nın (980-1037) ve İbni Rüşd'ün (1126-1198) felsefelerinin belirlenimci olup olmadığını araştırmaktadır. İslam ve Avrupa Rönesanslarını şekillendirmiş bu iki düşünürün fizik ve metafizik görüşlerini inceleyerek doğadaki rastlantısal olayların yanı sıra, maddeye ve ilahi takdire dair fikirlerini tetkik eder. Bunun yanında İslam düşüncesindeki Aristotelesçi ve Yeni Platoncu felsefeler ve kelam gibi ilahiyat gelenekleri üzerindeki etkilerini ve bu düş
Tükendi
Hükümdar'ın kahkahası ansızın kesiliverirdi. Sizi lanet olası piçler, kendi açgözlülüğünüz ve sınırsız hırslarınız yüzünden burayı boyladınız! Gerçekten beni devirebileceğinizi mi sandınız? Size söyleyeyim. Buna cüret edecek adam anasının karnından doğmadı daha, doğduysa bile kendisini bir ruha dönüştürmek, sakal bırakmak ve ayaklarından da insan kılları çıkmak zorunda. Asasını tehditkâr biçimde onlara doğrultup, öfkeden ağzından köpükler saçarak bunu bilmiyordunuz tabii değil mi diye eklerdi. Hayali bir A
Tükendi
Sosyoloji (...) şeylerin, eylemlerin, eğilimlerin ve süreçlerin "zorunluluğu" ve "doğallığına" duyulan popüler inançların altındaki temelleri baltalamaya mahkûmdur. Onların oluşumu ve devamlılığına katkı yapan mantıksızlıkların maskesini düşürür. Zahiri kurallar ve normların arkasında yatan durumsallıklarla sözde tek olma iddiası taşıyan (yani diğerlerinin pahasına seçilen) olasılıkların etrafına kümelenmiş alternatifleri açığa serer. Sonuçta sosyolojinin işi, Milan Kundera'nın alegorisini kullanırsak, onla
Tükendi
Bir Belgeseli Gerçekleştirmek, kendi çalışmalarınızın gelişimine katkıda bulunacak, zaman aşırı ilkeler sunan, form üzerine kusursuz ve kapsamlı bir çalışma. Belgesel yapmaya hevesli olanlar kadar halihazırda belgesel yönetmenleri için de ideal olanı araştıran Bir Belgeseli Gerçekleştirmek, teorik olduğu kadar pratik açıdan da üretimin ve yeniden-üretimin tüm safhalarını mercek altına almakta: projeler, çekim pratikleri, fikir geliştirme süreçleri kitabın dokusunu oluşturmakta. Belgesel yapım sürecindeki he
Tükendi
Salgın hızla yayılmaya devam ederken dünya sisteminin işleyişi bir kez daha sorgulanır hale gelmiştir. İnsanın bencilliğe eğilimi, ekosisteme verilen zararlar, uzaklaşılan temel değerler... Evvelden beri tartışılanlar bugün yine tartışılmakta ama günbegün artan farklı bir dünya özlemi bizi hâlâ bir araya getirebilmektedir... Acaba ne kadar umut kaldı? Bu salgından kurtulsak bile dünyayı daha yaşanılabilir bir yer haline getirmeye gücümüz yetecek mi? Bir taraftan insanın çaresizliği, bir taraftan yeni anlam
Tükendi
Arnold Joseph Toynbee, 1934’le 1961 arasında yayımlanan A Study of History [“Tarih Üzerine Bir İnceleme”] adlı 12 ciltlik geniş kapsamlı eseriyle, daha somut konuları ele aldığı daha dar kapsamlı sayısız eserini, yani 1973’e kadar dünya tarihini özetlediği, ölümünden sonra yayımlanan bu kitapta insan soyu tarihinin etraflı bir kuşbakışı görünümünü öyküsel bir dille aktarma amacını gütmüş İnsan türünün maddi bakımdan gelişmesinin yanı sıra manevi bakımdan gelişmesine ve onu doğuran “biyosfer” ile, bir başka
Tükendi
Ben, yazma eylemiyle boğuşan bir yazar adayı Ginnie ise titiz bir dansçıdır. 1951’de birbirlerine aşık olmuş ve her ne olursa olsun birbirlerine tutunmaya karar vermiş iki ürkek çocukturlar. Dünya ikisinin de önünde keşfedilmeyi bekliyordur...Bir yanda 1950’lerin New York’unun büyüleyici cazibesi, diğer yanda Hollywood’un yıldızlarla parlayan neşeli şov dünyası: Ben ve Ginnie neon ışıklar arasında birbirlerine duydukları saf, yoğun ve kusursuz aşkı sürdürmeyi başarmışlardır. Bu aşk sonsuza kadar sürmeli, ş
Tükendi
Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni / Ben yanarım gündüz gece, bana seni gerek seniNe varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim / Aşkın ile avunurum, bana seni gerek seniYunus Emre (1240-1320)Anadolu sahasında yetişmiş en büyük Türk şairi ve mutasavvıf. Hayatı hakkında kesin bilgi olmamakla birlikte Sivrihisar’ın Sarıköy adlı köyünde doğduğu, mezarının da oraya yakın bir yerde bulunduğu tahmin edilmektedir. Asıl adı Yunus Emre, mahlası ise Aşık Yunus, Derviş Yunus’tur. Emre kelimesinin türeyişi hakk
Tükendi
Tarih yeniden yazılabilir, tarihteki isimler kayıtlardan silinebilir, sadık işçiler mezbahaya yollanabilir ama insan hafızası unutmaz. Tanklar meydanlara sevk edilebilir ama öyle kritik bir an gelir ki birtakım küçük insanlar o tankların önüne dikilir. Devlet liderleri, ayetullahlar, imamlar fetva vermeye devam edebilir ama aynı anda farklı devrim türleri de gerçekleşebilir. Siyasi ve ahlaki açıdan büyük bir aydın olan George Orwell, Avrupalı aydınların çoğu gibi, yüzyılın eşitlikçi ve proleter devrime yöne
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4