Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
“Bu kitapta yer alan denemeler, Afrika’nın günümüz dünyasındaki yerine dair ortak bir endişeyi paylaşıyorlar. Kıtaya dair herhangi bir tartışma, Afrika’nın içinden çıktığı derinlikleri ve köle ticaretinden köleliğe, sömürgecilikten borç esaretine kadar pek çok konuda mücadele etmek zorunda kaldığı dünya güçlerini hesaba katmak durumundadır. Tüm imkânsızlıklara rağmen pek çok güzel şey de oldu. Bu da umut etmek için bir sebep. Öte yandan, kıtaya dair yürütülen bu türden tartışmalar, Afrika’nın yapmayı başara
Tükendi
Laleş, Nora İstanbul Bir Hiçtir’de bize hafıza çekmecesinde saklanan bir aşkın gün dökümünü anlatıyor. Cezayir Sokağı’na seslerini bırakıp kendi denizlerine dönen Martılar... Yalınayak geçilen denizler... Köknar yapraklarına emanet edilen kalpler... Ve karanfilli hakikat!.. Nora İstanbul Bir Hiçtir, sır cümlelerle dolu bir Aşkşiir.
Tükendi
“Leeson ikna edici argümanlarla ve çok farklı toplumlardan verdiği örneklerle, tersyüz edilmiş bir idarenin islevlerini ve bu gibi bir idarenin devlete kıyasla nasıl daha iyi sonuçlar ortaya çıkardığını göstermektedir. Tüm ekonomistler için etkileyici olan bu kitap, diğer pek çok kişinin de ufkunun genişlemesini sağlayacak.” Avinash Dixit, Princeton Üniversitesi Elinizdeki kitap çeşitli makalelerden oluşmaktadır. Bütün makalelerdeki ortak motifse engelsiz bir anarşi fikridir. Ekonomi ve hukuk profesörü
Tükendi
Çağımızın en çok takip edilen ve tartışma yaratan düşünürlerinden biri olan Slavoj Zǐzěk, Adını Söylemeye Cesaret Eden Bir Sol’da ününe yakışır bir biçimde yakın dönemin en önemli konu başlıklarını sıra dışı bir üslupla ele alıyor. Küresel ekonomik kriz dalgasının yarattığı kaostan cinsel özgürlük mücadelesine, sağ ve sol popülizmlerin yükselişinden siyaseten doğruculuğa, Trump dönemi ABD’sinden Çin’de sürmekte olan gerilimlere dek açılan geniş bir yelpazede politik gündeme müdahil oluyor. Bir yanda Katalon
Tükendi
“Doktora için gittiğim Paris’te doğrudan deneyimler yaşayarak çok daha derin bir okuma ve öğrenme sürecinde bilgimi geliştirmem mümkün olmuştur. Fransa’ya dair okumamı gerektiren çok şey vardı ama aynı zamanda Fransa’da okuyacaktım. Kısacası, Fransa’da Okumak ve Fransa’yı Okumak yaşantımı önce biçimlendiren, sonra önemli ölçüde yönlendiren bir etmen olmuştur. Kimi zaman zorluklarla dolu ama aynı zamanda keyifli bir süreçti. Umarım bu incelemeyi okuyacaklar da Fransa’yı siyasette farklı kılan temel bir öğe v
Elinizdeki kitap ilkel sanatın temel özelliklerinin analizini sunmaya yönelik bir girişimdir. İnsanlık mağara duvarlarına ellerinin silüetlerini ve av sahnelerini resmettiği ilk andan itibaren çevresini ve sahip oldukları şeyleri güzelleştirmek için çaba harcamıştır. Dolayısıyla elimizdeki bulgulara dayanarak, bizim uygar toplumumuzda olduğu gibi ilkel insanların da güzele yönelik bir beğeni duyduklarını söylememiz mümkündür. Bir antropoloğun tam olarak ne yaptığını düşünecek olursak vereceğimiz cevap, b
Tükendi
Nietszche’nin tüm kesinlikleri ve dogmaları parçalama kararlılığıyla kendisini eli çekiçli bir filozof olarak gördüğü yerde, Bloch sınırları aşma ama aynı zamanda yaratma kararlılığına sahip orak çekiçli bir filozof olup çıkıverir muhtemelen. Peter Thompson 20. yüzyılın başlarından itibaren, kendine özgü düşünsel ve yazınsal tavırla ayrışmaya başlayan “Batı Marksizmi” içinde bile ayrı duran bir filozof Ernst Bloch. Kuşkusuz onun bu ayrıksılığında birçok etkenden söz edilebilir: en başta yazım tarzı, d
Tükendi
“Bu kitap, akışkan modern korkuların (gayet ilkel, eksik) bir envanteridir. Ayrıca, bunların ortak kaynaklarını ve keşfedilmesi yoluna yığılmış olan engelleri arama ve bunları işlemez hale getirme ya da zararsız kılma şekillerini bulmak için (gayet ilkel, cevaptan çok soru bakımından zengin) bir teşebbüstür. Başka bir deyişle bu kitap bir reçete kitabı değil, hareket etmeyi düşünme ve düşünceli bir şekilde hareket etme davetidir. Tek amacı bu yüzyılın çoğunda (bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istem
Tükendi
Elias Canetti, 1930/31 kış aylarında tek romanı Körleşme’yi yazdığı sırada, Kafka’nın “Dönüşüm” ve “Bir Açlık Sanatçısı” öykülerini okur. Bu öykülerin romanının daha sonraki gelişiminde etkili olduğunu notlarında belirten Canetti, Kafka’ya yönelik ilgisini yaşadığı sürece canlı tutmuştur. Canetti’nin edebî bir tür haline getirdiği notlarında Kafka’ya sık sık rastlarız. Bu notlarda Canetti, Kafka’nın eserlerine ve kişiliğine yönelik yorumlarda bulunur, kimi zaman kendi hayatıyla paralellikler kurar, dahası k
Yansımalar romanı, başkarakteri Marc’ın hesapta olmayan ve apansız gelişen olaylarla mücadele ederek hayatını eski düzeninde tutabilme, daha da önemlisi “suçlu” olmadığı için kendisini “suçlu” ilan ettirmeme azmine odaklanmakta. Bu kadar da olur mu dedirtecek türden olaylarla; bir değil, tam iki cesedin –farklı zamanlarda– katili değil, ama adeta üzerine kaldıkları bir çeşit muhatabı olmak Marc’ın hayatına gerilim ve hızı dahil eder. Bu yönüyle Yansımalar romanı, polisiyeye kapı aralanan zengin bir anlatıya
Tükendi
(1880-1918) Modern şiirin geçtiğimiz yüzyılın başlangıcında karşı karşıya kaldığı gerilime en güçlü yanıtlardan biri 1913’te yayımlanan Alkoller kitabıyla Apollinaire’den gelmişti. Modern yaşamın getirdiği yeni gerçeklik öğelerini sözcüğün tamamen özgürleştirildiği alışılmamış bir imge düzeninde parçalayarak şiire dönüştüren Alkoller, kendine özgü benzersiz temalara odaklanırken “yerleşik yazı düzenini” de sarstı. İlk kez Apollinaire tarafından kullanılan “gerçeküstü”nün, karanlık bilinçaltı yoluyla yaşantı
Tükendi
Ses tonu bir harikaydı, meleksi bir sesti onunki, duyanı ağlatırdı. Büyük ayinlerde ya da törenlerde duanın giriş bölümünü okurken tüm kiliseyi titretir, dinleyen herkesin adeta içine işlerdi. Duası, yakarışı, kiliseden taşar gölün üstünde asılı kalır, dağın eteklerine konardı. Hele ki cuma ayinlerinde okunan “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” duasına sıra geldiğinde tüm köy halkını poyraz ayazı esmiş gibi bir titreme alırdı. Adeta nesiller boyu annelerin kederlerini dibine bıraktığı o eski çarmıhtaki
Tükendi
“Tomurcuktan çiçeğe, çiçekten meyveye ulaşan sihirli bir döngünün ortasındaydım.” Ülkelerinin, ailelerinin hasretini göze alıp tutsaklıktan kaçan ve kaçtıkları yerde aşkın büyüsüyle tanışıp bir kez daha hayata tutunanların hikâyesi…Farid ve Perin’in aşkları, ortak kültürlerin getirdiği acılarla yoğruluyor, dönemin Paris’inde, tüm güzelliğiyle mayalanıyordu. Ülkelerindeki darbelerden kaçıp geldikleri Paris, onlara önce yuva, sonra da koca bir belirsizlik olacaktı.Sahi, gerçek aşk, sonunun ne olduğunu bilmese
Tükendi
Yayımlandığı dönemde Tahir Alangu’nun “Son yıllarda iyice tıkanıp daralan gerçekçi hikâye anlatımına yeni bir ufuk açıyor” diyerek karşıladığı Dönemeç’teki öykülerde Ümit Kaftancıoğlu, insanla doğanın, insanla insanın kavgasını anlatır.Kitaba adını veren ve 1970 yılında, öykü dalında TRT Büyük Ödülü’ne değer görülen “Dönemeç” öyküsünde Cilavuz Köy Enstitüsü'ne girebilmek için gerçekleştirilen zorlu yolculuğu, Ulgar Dağı’nda amansız bir kar fırtınası altında yitip giden Kırklar'ın trajik öyküsünü resmeden Ka
Tükendi
Yalnızca yaşadığı çağa değil tüm tiyatro tarihine damgasını vurmuş olan William Shakespeare’i ne kadar tanıyoruz? Ünlü oyun yazarının yaşamı boyunca içinde dolaştığı labirentler onun üretkenliğini nasıl etkiledi? Hangi duygular, hangi tecrübeler metinlerine ilham kaynağı oldu? Shakespeare’in yaşamı kurgu ve gerçeğin gölgesinde nasıl kaleme alındı? Bu zamana dek yazılan Shakespeare biyografileri neden hep eksik kaldı?İngiliz kültürel materyalizm ekolünün kurucularından sayılan ve uzun yıllardır Shakespeare y
Tükendi
“İnsan yaşamında bazı dönemler vardır ki içinde yaşarken de önemli olduğunu hissedersiniz ama yıllar geçtikçe bu önem daha da artar. Sizden bağımsızlaşır. Size ait bir anı olmaktan çıkar ve kendi tarihini yaratır.” (Zülfü Livaneli, Sevdalım Hayat) Bu bir kahramanlık hikayesi değil. Bu yalnızca, zamanın sisleri ardında kalan bir gençlik hatırası. Bu, aynı yolda yan yana yürüyen, ortak hayalleri, idealleri olan bir avuç insanın hayatın kısa bir diliminde paylaştıklarının hikayesi. Çok mu gençtik? Akıp giden h
Tükendi
Söylem ve Hakikat başlıklı bu yeni baskı, Foucault’nun 1982 yılının Mayıs ayında Grenoble Üniversitesi’nde parrhesia üzerine verdiği bir konferansla zenginleştirilmiş, düşüncesinin son döneminde böyle önemli bir yer kaplayan bu kavramın etik ve politik açılımlarını anlamak bakımından eksik bir halka daha tamamlanmıştır. Hayatının büyük bir bölümünü Batı’da “özne” kavramının hangi söylemsel ve pratik süreçlerle kurulduğunu araştırmaya vakfetmiş olan Michel Foucault, bu amaçla eserlerinde delilik, suça eğilim
Tükendi
Hâl diliyle söylenir bunların tümü / Söz diliyle söylenmez bunların tümü / Sözle değil, hâl diliyle söylerse sana / İnan ona imkânsız deme buna / Gönüldeki aşkı gör gönül cânda gizli / Yüz cihan yüzlerce cihanda gizli / İki dünyanın neresinde bir sır varsa / Bu dîvânda yer alır baştan sona
Tükendi
Ana
Maksim Gorki Çehov ve Tolstoy ile birlikte Rusya dışında dönemin en çok bilinen ve okunan Rus edebiyatçısıdır. Hiç kuşkusuz bu konuma erişmesinde basımından sonraki iki yıl içinde, aralarında Türkçe ve Ermenicenin de olduğu on iki dile çevrilen eseri Ana’nın önemli bir rolü bulunmaktadır. Rusya’da proleter romancıların başında gelen isim olarak görülen Gorki, yine aynı romanı sayesinde, Sovyetler Birliği’nde uzun bir dönem resmi edebi akım olarak kabul edilecek sosyalist gerçekliğin de öncüsü olarak kabul
Tükendi
Hardt ve Negri’nin İmparatorluk’u yayımlandığında, dünyadaki muhalif güçler uzun yılların ataletini yeni yeni kırmaya, küresel egemenliğin bu yeni biçimini sorgulamaya başlıyordu. Kitapta yazarlar, emperyalizm teriminin artık günümüzü açıklayamadığını, bunun yerine ulus-devletler kadar ulusüstü kurum, şirket ve STK’ları da içeren, her yere yayılan bir emperyal ağın var olduğunu savundular; bu yeni egemenlik biçimi karşısında ulusal ve yerel eksenli direnişlerin etkisiz kaldığını söyleyip yeni bir enternasyo
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2