Deniz ve denizcilik farklı bir dünyadır; yaşayana... Aslında sınırlıdır her şey deniz de, ancak içerisinde sonsuz gibi gelir, herşey... Su'yun gücüne karşı koyamaz insanoğlu, kenarından kenarında kullanır, onu sadece. Denizdir, bu; yanlışı ve kuralsızlığı affetmez. Bu kitabımızda; deniz'e dair ne varsa, edebiyat açısından ele alınmıştır; şiir, anı, makale... Özellikle denize sevdalılarının, denizcilerin ve deniz profesyonellerin göz önüne alması bir eserdir. Kitabımız bir açıdan "Türk Deniz Edebiyatı" içi

Yazınsal türler arasında özel ilgimin deneme türüne kaydığını sezdiğimden beri, tatlı bir huzursuzluk yaşamaya başladım. Kimi zaman o denli ileri gittim ki, ister şiir, ister roman ya da öykü olsun, her okuduğumdan denemeden aldığım tatları (insancıl, estetik, dilsel vd) özüme katma çabasına girdim. Nermi Uygur Hocanın dediği gibi, denemeci de sanatçı: Denemeci kimi zaman şiir de yazabilir; öyküye de sapabilir, ya da bir romandan alındığı izlenimini veren bölümler, sözgelimi ruhsal çözümlemeler içeren bölüm

Deneme türüne olan yakın ilgimi ve tutkumu beni tanıyanlar bilir. Amacım neydi? Ben de hemen bütün deneme yazarları gibi, insanın bu evrende, dünyalılaşma, uygarlaşma ve özellikle insanlaşma serüvenine takıldım, bu serüveni kendimden yola çıkarak izlemeye başladım... İşte denemelerim bunun tanıkları/tanıklıkları yerine geçiyor. Ben okumayı ve yazmayı kimi yaşamsal zorlukları aşarak, bu işe özel zamanlar ayırarak sürdürüyorum. Özetle kendimle uğraşıyorum, özümle söyleşiyorum. Benim denemelerim öyle beklendiğ

"İstanbul ve Ötesi" adlı bu eser bir doğa, dil ve kültür aşığı olan Sakine Esen Eruz'un binbir kültürü içinde barındıran İstanbul'u odak alarak tarih, doğa ve kültür üzerine, sanki, günümüzün bir seyahatnamesi niteliği taşıyor. Eser Türkiye'nin çokkültürlü coğrafyasının dilsel ve görsel haritasını çiziyor; ve bu cennet coğrafyanın ve zenginliğin korunması için ne yapabiliriz sorusunun izini sürüyor. Olaylar, bu coğrafyada yaşayan insanlar, onların geçmişleri ve gelecekleri üzerinden anlatılıyor ve görseller

KİTABEM Küçük küçük parçalar halinde avucuna mahkûm ettiğin şey bendim. Bir zahmet birleştiripte, ne yazıyor bakmadın bana. Oysaki ben diye sakladığın şeye, seni yazmıştım. Anlıyorum ki tenezzül etmediğin ben değil, Yüzleşemediğin senmişsin. ... Ben öylece bir yerlerde hep sana yazılı kalacağım.

Bu kitap roman (ve öykü) yazmak isteyenlere bu tekniklerin ipuçlarını vermeyi amaçlamaktadır. Ayrıca bu teknikleri bilmenin okurlara da bir kitabı okurken neleri göz önünde bulundurmaları gerektiği konusunda yardımcı olacaktır. (...) Yazmak, ölüme meydan okumanın, gelecekte yaşamanın,"dünyaya ve geleceğe kazık çakma"nın, ve belki de bir yandan "o kazığa tutunma"nın, kendini, düşüncelerini anlatmanın ve dünyayı değiştirme çabalarının bir yoludur. Kimi insanlar doğanın kendilerine çekirdek halinde verdiği

Bu kitap genel olarak bağlanmaya; yani anne-bebek, ebeveyn-çocuk, kardeşler, yakın arkadaşlar ya da akraba ilişkilerine ve romantik bağlanmaya; yani aşka, romantik ilişkilere ve evliliğe odaklı filmlerdeki karakterlerin ve karakterler arası ilişkilerin psikolojik analizlerine dayanmaktadır. Ayrıca kitapta romantik ilişkiler, aşk, evlilik ve aile temalı 5000den fazla filmden seçilen 750ye yakın filmin kısaca tanıtıcı bilgilerine de yer verilmiştir. Günümüzün karizmatik erkeği Alper ve Adası ile Issız Adam. N

Bu kitap ilköğretim okulları matematik proje ödevlerinin hazırlanmasında öğrencilere ve öğretmenlere yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır. Projelerin başlangıcından itibaren, nasıl bir yol izlenmesi gerektiği konusunda, hem öğretmenler hem de öğrenciler için yararlı bir kaynak niteliğindedir. Kitap içerisinde her sınıf düzeyi için farklı projeler verilmiştir. Öğretmenlerimiz kitapta yer alan projeler üzerinde, gerekli gördüğü takdirde kendisine has düzenlemeler yapabilir. Öğretmenlerimiz müfredatı ve sınıf

Her insan biricik. O nedenle herkesin öyküsü de biricik. Her aşk, her dostluk, her serüven, her keder, kısacası her yaşam biricik. Herbiri biricik olan insanların herbirinin yaşantısı, en az bir ikinci kişinin varlığıyla anlam kazanıyor. Sevgi, dostluk, aşk, özgürlük, bağımsızlık, inançlar, ayıplar, övünçler, hedefler, idealler, başarılar, utkular, kıskançlıklar, tutkular İnsana dair tüm kavramlar başka insanların olmadığı bir yerde, tek başına yaşanırsa nasıl bir anlam taşıyabilir ki!... Bunları içeren den

Dilce adlı bu kitabımız ünlü dilcimiz Yusuf Çotuk söken'in Türkçe üzerine yazdıklarından derlenmiştir. Çotuk Söken bu yazılarında Türkçenin kullanımı bağlamında karşımıza çıkan kimi sorunları olası çözümleriyle birlikte dile getirmiş, kimi dille ilgili kavramlara farklı bir yaklaşımla eğilmeye çalışmıştır. Türkçeyi kullanan her duyarlı yurttaşın söylemlerini geliştirip sergilerken, her şeyden önce duru ve temiz bir Türkçeyi amaçlaması gerekmektedir. Bu da yetmiyor, Türkçenin yapısını, işleyişini, incelik ve

Bu kitap bir dönem Babıâlide gazetecilik ve daha sonra Avrupa Konseyinde basın sözcülüğü ve protokol müdürlüğü yapan İzzet SEDESin anıları gibi görünse de, aslında bir döneme ışık tutan bir tarih kitabı gibidir. Babıâli ve Avrupa Konseyinde yaşanmış birçok olayı, bizden birisi, hem bir gazeteci hem de Konseyde yetkili görevlerde bulunmuş saygın uluslararası diplomat hocamızın sade bir dille ele aldığı önemli bir eserdir; Türk ve yabancı devlet adamlarının Avrupa Konseyini ziyaretlerinde yaşamış olduğu birç

Bu kitapta dilbilim, Türkçe, yabancı dil öğretimi ve genel olarak eğitim konusundaki yazılar bir araya getirilmiştir. Yazar, ilkokuldan üniversiteye çeşitli eğitim basamaklarında öğrendiği, tanıklık ettiği sorunları özellikle dilbilimci gözü ile yeniden değerlendirmekte, okurlarını bu konularda düşünmeye çağırmaktadır. Bu tartışmalarda öne çıkan temel görüş, dil-eğitim-aydınlanma arasında vazgeçilmez bağlar bulunduğu ve bu bağlantıların anlaşılması için dil konularında kişisel tutum yerine bilimsel bakış a

Tarih geçmişi değil, geleceği okumamıza yardımcı olursa bir işe yarar. Kutsal inançların gereği olan ibadeti yedi asırdan beri, konuşmadığı ve anlamadığı bir başka yabancı ulusun diliyle yapmaya kandırılmış ve bilimin de kendi dili Türkçe ile yapılamayacağına inandırılmış olması, Türk ulusunun gelişmiş ülkeler düzeyine çıkmasına, düşünce ve yaratıcılığın açarı olan ortak dil Türkçe'nin korunmasına ve işletilmesine en büyük engeldir. Anadilinin olanaklarını iyice bilmeyen, üstelik tek bir yabancı dili bi

Sanatın hiç olmadığı bir dünya nasıl bir dünya olurdu? Yazının işlevi ve konumu nedir? Günümüzde roman, öykü, şiir, tiyatro gibi temel yazınsal türler nasıl bir gelişim gösteriyorlar? Yaşadığımız gerçeklerle bir hesaplaşmaya girebiliyorlar mı, girebiliyorlarsa nasıl, olanakları ve sınırları nedir? Geleceğe yönelik nasıl bir yatırım yapıyorlar? Daha somut bir deyişle, bilgisayar dünyası içinde doğup yetişen yeni kuşaklara ulaşmak, onları okumaya özendirmek ve ilgilerini uyandırmak için ne tür yayınlar sunulm

Ülkemizde daha önce şiirleri kitap olarak yayımlanmış, Türkiyeye ve başta Nâzım Hikmet olmak üzere Türk şiirine gösterdiği ilgiyle bilinen, özellikle son 15 yıl içinde Türkiye ve Danimarka arasında oluşturulan, iki ülke ozanlarını her yıl ortak etkinliklerde buluşturmayı üstlenen şiir köprüsünün kurucuları arasında yer alan Erik Stinus, günümüz Danimarka edebiyatının olduğu kadar, Batı şiirinin de en önemli temsilcilerinden biri. Ozanın hem kendini, hem başkalarını anlama çabası olarak görüyor şiiri. Yazm

Yapısalcılık ve göstergebilim, bu yüzyılda inceleme alanının en anlamlı ve gelişmiş dizgesi olmuştur. Günümüzde şaşırtıcı oranda inceleme alanı ve disiplinlerin çekim merkezi olmuştur. Dili bir göstergeler dizgesi olarak incelemek insanoğlunu toplumsal, tarihi ve bir toplumun nasıl işlev gördüğünü anlamak için yeni bir çığır açmıştır. Elinizdeki eser, göstergebilim ve yapısalcılığın labirentlerinden geçen kapsamlı ve duru bir yol göstericidir. Bu yapıt, Barthes ve Kristeva gibi yazarlarca üretilmiş en son k

Yazarın bize özgü düşünceler üretmemize yol açması, denemelerindeki en önemli ayrıcalıklarından biri. Bence bu özellik, denemelerini ulusal felsefemizle çok yakından ilgili kılmakta. Osman Bolulunun denemelerinin başka bir ayrıcalığı da dildeki özgünlüğü. Dilde özgünlük, bir başka deyişle düzyazıda tek, biricik olma ve tümcelerle sözcüklerin bilinen dizimlerini, dil kurallarını bozmadan yepyeni bireşimde kullanabilme özelliği, dilin düşünceyi nasıl yoğurabildiğinin açık seçik kanıtıdır. Bu denemelerdeki

Çağdaş Arap Şiiri Antolojisi: Türkiyede bugüne kadar Arap şiiriyle ilgili hazırlanmış en kapsamlı antolojidir. Bu antolojinin en büyük özelliği bütün Arap ülkelerinin çağdaş ve önde gelen şairlerini bir araya getirmesidir. Ayrıca gerek ünü ülkesinin dışına taşmış usta şairler: Adonis, Mahmud Derviş, Nazik El Melaike, Nizar Kabbani, Fetva Tukan, Abdüllatif El Laabi ve Muhammed Benis gibi; gerekse ülkelerinde kimlik kazanmış genç kuşak tam: Abdelmenum Ramadan, Hasan Nemci, Abbas Baydun, Amcat Nasır ve Ayşe Ba

Şiir, bütün sanatların yapağı gibi, verili hayati "bir yeniden" üretir. Verili hayatı bir yeniden ürettiğine göre, onun muhalifidir. Öylesine köklü ve erdemli bir muhalefet anlayışına sahiptir ki şiir, kendisini var kılan önemli öğelerden biri olan anlam'a bile muhalefet edebilir. Şiirin, kendisini var kılan önemli öğelerden biri olan anlam'a bile muhalefet etmesi, bir 'üst anlam'a ulaşabilmesi içindir. Öyleyse, şiirin muhalifliğini, muhalefet meraklısı... güya marjinal bir yapıya sahip olmasıyla değil; muh

Şiir bir başka şiirin kılavuzudur, nedenselliği, eski deyimle esbab-i mücibesi. Her şiir nebula gibidir, sözcüklerinin arasında irili ufaklı yıldızlar barındırır. Bu yıldızlar bir başka şair tarafından fark edilir ve simgelere dönüştürülürler. Taklit edilir, evet. Bu, onun poetik göçüklerini onarır, yaşayan ve daha dünyaya duhul etmemiş görece büyük şairlerin de önünü açar. Aslolan ne yaşanandır, ne şairin tikel macerası, estetize edilmiş hayatlardır. Belki söylemek bile fazla: Estetize edilmiş her şey kamu