Gilbert Ernest Hubbard'ın 1916 yılında Edinburgh'da William Blackwood and Sons'da basılan "Gulp to Ararat -An Expedition Through Mesopotamia and Kurdistan-" adlı kitabı, genel araştırma konusu kapsamında okunup incelenen kitaplar arasındadır. Kasr-ı Şirin Antlaşması ile Kürdistan coğrafyası Osmanlı ve İran arasında paylaşılmıştı. Bu kitap, bu antlaşma'dan kaynaklı egemen iki ülke sınır anlaşmazlığına çözüm bulabilmek için 1913 yılında Osmanlı, İran, Rusya ve İngiltere arasında imzalanan protokole göre oluşt

Li kolanen evina te Welat bi welat Li gunehen te dipirse Bajar bi bajar Diçe serdana evindaren te Gund bi gund Guleyen di singa te de dijmere

Hayat Yürüdü ben de yürüdüm Yürüdü taş dağa Ağaçlar yapraklara yürüdü Bülbül şarkısı gibi bir güzellik Dolaştı ellerimin çizgisine, yürüdü Sol yanıma bir bakış fırladı Nasıl olduysa atlar yürüdü İsimler yinelenen bir hayat gibiydi, yürüdü Bu görülen benim açık ağzım, o da yürüdü Ve dediğim, demediğim Olup da olmadığım yürüdü Sekmeyen kurşun sesimdeki utanç Çoğalıp çoğalıp yürüdü. Ey köüren akarsu! O dağ gülleri sesine yürüdü

Ev pirtuka di dest we de, xeyal u fikren romaneke ne, an ji perçak. Ji rastiya jiyane ye? Ya rast ew e ku hun ve biryare bihelin pişti xwendina we. Bele, li gori min ev pirtuk hem ji rastiya jiyanek xweru u taybet ya ku di qonexeke xuyayi de li welateki tiji kul u derden civaki u netewi hatiye avakirin. U hem ji ji xewn u xeyalen lehengen romane hatiye avakirin u ji heviyen wani heja hatiye xemilandin. Ew heviyen ku bi tirej in, bi şewqa xwe tariya 12 Rezbere qulkiriye u roni daye asoya welateki bexwedi. E

Ew kese ku di nav agire xwe de disoje, dişewite u dibe mistek xweli u hewaye ve berba dibe, ji goşten xwe pak bike, weki ku Hafiz dibeje: 'Difirim, xweliye min bi hewa dikeve, de veguheze min' Heke mirovek ji xweliye xwe veguheze xwe, ew edi ji goşt u heltiye pe ve tişteki din e. "Mebesta jiyane xwelibun e, tunebun e yani?" "Ji bo evindare rasteqin, bele. Guh bide ez axaftineki di navebera pervane u finde bejim te re. Perwane ji finde re dibeje, evindar ez im, şewalt li min te, ye bi ax u nalinan bi giriye

Devlet yaklaşımının esasında "PKK'nin silahsızlandırılmasıéna odaklandığı görülüyor. Yıllarca geleneksel askeri yöntemlerle PKK'yi bitirmeyi hesaplayan devlet kurumları, özellikle son yıllarda bu yaklaşımlarını sürdürmekle birlikte, bunun tek başına yetmediği görüşünde. Bu nedenle "PKK'yi silahsızlandırma'nın başka yollarının peşinde. Buradan hareketle gündeme getirilen yaklaşım da "tasfiye" odaklı olarak karşımıza çıkıyor. "Kürt sorununun görünür bir hal almasında silahlı mücadelenin önemli olduğu" görüşün

Bi rasti ji bun baran... Dema min di sala 2002'yan de bume. Çima? Tevi ku bi salan bu wek kurdeke ez ji şareşe haydar bum ji; bi ve berheme min rastiya şoreşe, eş u xweşiyen şoreşe his kir. Lewre, berhema "Em bun baran" ji aliye şoreşgerek heja u leheng ve hatibu nivisin. Mizgin Ronaka ku ji temene pir ciwan de bere xwe dabu nav refen şoreşe; bi jiyin, raman, hest u xeyalen xwe berhmek şoreşe afirandibu. (Arka Kapak)

"Luamu, sevgili kulum. Heykel ve diğer sembol temsiller, temsilini yaptığı şeylerin iktidarının alameti olabilirler; bu doğru. Ama sembol temsiiler, doğru temsile her zaman gerçek yanıtı vermezler. Şunu bil; bir yerde sembol temsillere abartılı yer verilmişse, asıl bu düşündürmeli; neden abartıya ihtiyaç duyulmuş diye?.." benim adıma alınan iktidar, benim adıma kurulan sistem, benim adıma inşa edilen devlet, benim mezar kazıcım olmuş!..

Ji Bo Medineye Dinya buye goristanek ji terme jiman. Em di nava ve göristana mezin de dijin. Nobedare ve goristane bave me, birayen me, kalen me ne. Qatilen me ji heman kes in. Şere hezar salan e ku, em li diji van bav u kalan didin. Riya me direj e; Em laşe jinan kom dikin ji kuçeyan, odeyen tari, daristanen dur... Gelo çi dibe? Merek dema jineke dikuje çı hıs dike, kıjan heste xwe tatmin dike? Em li bersiva van digerin. Zayenda civaki hinek bersiven merane jiyane le dike dojeh. Ne pirtukek, xebatek, tevg

Ronahiya esmane şip u şin Mizgini! Ciwan weneyek rengin.. Tu bi xer hati zaroke din Nexşe dayiken rojhilata navin... Ya rast esle esmere Kulilka çiya ya li ser azadiye ye Esmerek bu evina me Nebi nebi, hun nefirinin sere gula min Hemu reng rengareng in me qebul e

5 No'lu zindanda yaşanan savaş, aslında bir tarihin sıkıştırılmış -en yoğun- haliydi. Devlet bütün olanaklarıyla, Kürtler ise bütün olanaksızlıklarıyla hızlı çekim savaşa tutuşmuş, Vietnamvari bir duruşla kendi tarihlerine kafa tutmuşlardır. Bu savaşta, şayet yenilen Kürtler olsaydı, yakın ve hatta orta tarihte Kürtler halk olarak tarih sahnesine çıkmayı ve uluslaşmayı unuturdu.. (s.11) Askerler zincirleri taşıdılar. Ahmet Arif'in şiirindeki prangalar aklıma geldi. Demek o prangalar 1950'li yıllarda, kışla

Tanık oluyorsun işte. 26 yıldır, her gün. Filinta gibi kardeşlerin her iki dağda vurulurken, onlar vuruldukça kan tacirleri semirirken, tacirler semirdikçe kelimeler haysiyetini kaybederken, haysiyet kaybedildikçe faşizmin azı dişlerinden dayanılmaz çürük kokuları yayılırken, seyrediyorsun işte. 26 yıldır, her gün... Dev bir gürzle dağıtmak istiyorsun bu zulüm çarkını, olmuyor. Bir çocuğun eline sığan taş, tanık olanın, seyredenin hayali dev gürzünden daha güçlü çünkü. Ve çünkü bunca caniyle, bunca pislikl

"...Ana hatlarıyla çözdüğüm iflasa uğrayan paradigmanın yerine, doğa ve toplumun akıl özüne dayalı temel bakış açısına daha fazla yaklaştığıma ilişkin kanılarım güçlüdür. Toplumun temel yasalarına göre yaşama güvenim, eskinin yüzeysel güveni ve zayıf yönlerine göre önemli gelişme sağlamıştır. Artık ne güçlü inançlarla ne de güçlü pratik iradeyle yaşama yol almak bana çekici ve çözümleyici gelmemektedir..."

"... Ji van waran Waren dil kiziri Bigihijim wargeha xeyalgeha xwe Dema dikeve re u diçe Ez bi belangazi hiştim pişt xwe Dilemin bi kovani diguveşe..."

Ve ben Haritanın gözlerinden Seslendim kendi cennetini yitirenlere Dedim ki Bu savaşta irade yitimi Ve duygularda başlar ta başlangıç da ilk yenilgi Hiçbir saltanat kalmaz elle tutulur Yürüyemezsin Bitişe yürür özgürlük Kölelik gölgeye açar kanatlarını Çözemezsin yenilgiye götüren sırrın dilini Yeniden bir özgürlük Yeniden yaratmaktan geçer kendini Öyle yaptım ben Öyle yarattım kendimi yeniden Söküp yüreğimin pasını Çözdüm yaşamın ve ölümün sırrını Haritanın gözlerinden

"Açık Deniz", İlhan Sami Çomakın ikinci şiir kitabı. 1994 yılından bu yana cezaevinde olan Çomak, cezaevinde şiir yazmaya başlayanların aksine, cezaevinde yazdığını neredeyse hiç hissettirmiyor okura. Dizelerinde dışarının sıkıntılarına, aşklarına, yaşama çabasına rastlamak bu nedenle. Bir de, cezaevinde olmanın, dışarının sorunlarını yoksayıp kendi içine hapsolmak anlamına gelmediğini biliyor. Şiirlerinden, şiirin ne olduğu üzerine düşündüğünü, şiirin olanaklarını araştırdığını da hissettirdiğine göre, İlh

"Türkiye Barışını Arıyor" kitabının girişinde şöyle deniliyor: "Barışı programlamak, silahların susmasını ve şiddetin son bulmasını vicdanen ve ahlaken istemekten öte, etkili bir eylem planı haline getirmek demektir. Barışı programlamak, siyasi, ekonomik, kültürel, psikolojik boyutları olan toplumsal bir inşa sürecidir." Geçen yıl Ankarada başlayan, İzmir, Mersin, İstanbul, Samsun ve Diyarbakırda gerçekleştirilen barış konferansları, her bölgeden toplumsal çapta temsil özelliği olan çok sayıda aydın, yaza

Komando'nun umrunda değildi. Garip adamdı. Köydeki dul kadınlara takmıştı. Onları her gördüğünde "Bir gün sırtımı yatağınıza dayanacağım" derdi. Kadınlar onun lafına alınmaz, güler geçerlerdi. Kış geceleri bir evde toplanır eğlenirken, Komando kadın kılığına girmiş, lale boyası ile yüzünü gözünü boyamış. Musahibinin karısını öpmeden öbürüne geçince, onu tanımışlar. O anda kıyamet kopmuş. Kadınlar ellerine ne geçerse fırlatmışlar. Komando bu sırada Ası Pınar'ı boylamış bile. (Arka Kapak)