Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 115 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Bakî’den sonra gelen Şairler Sultanı Üstad Necip Fazıl’ın; “İşte, şiir kitabım, bu, hepsi bu kadar!” dediği; bir Şaheser olan Çile. Üstad’ı okumaya yeni başlayanların; uzun zamandır okuyanların, yahut babadan, dededen miras kütüphanelerindeki kitapları ezberleyenlerin vazgeçemediği eserlerden. Büyük Doğu Yayınları olarak okuyucularımızın bu eseri Mehmed Kısakürek’in Üstad zamanında, 1978’de tasarladığı kapaklarla kütüphanelerine koymalarının, onlar için ne kadar kıymetli olduğunu bilerek; hem klasik kapak
Tükendi
Belh sultanıyken tacını tahtını terkedip dervişlik yoluna düşen, Veliler kervanının şanlı öncülerinden İbrahim Ethem Hazretlerinin hayatından sahneler…
TohumTohum: (3 Perde ) Muhsin Ertuğrul, bir yemekte "Niçin bir piyes yazmıyorsun?" sualiyle, tiyatroyu, "hayatın (kantite) gibi değersiz ve geçici yüzünü değil, (kalite) gibi derin ve sonsuz şahsiyetini zapteden ve onu molozlarından ayıklayarak tasfiye eden, tıpkısını, fakat başka türlüsünü gösteren mistik bir ayna" olarak gören Necip Fazıl'ın yıllardır içinde gömülü bir hasrete dokunur. O anda, Şehir tiyatrosuna bir eser teslim etmek için sadece 20 günlük bir süre kalmıştır. Hemen kararını verir ve 7 gün
(5 Perde )Piyesin baş aktörü, "hayata hakim küçük tedbirlerin, miskin hesapların adamı" bir Banka Patronudur. Para kazanmak uğruna herşeyi meşru görür; ama asla, ahlâksızlığının üstünü örterek namuslu görünmek gibi riyakâr bir tavır içine girmez. Hasılı, ahlâksızlığında samimi bir adamdır. Ayrıca, aile fertlerinden başlayarak, yanında çalıştırdığı ve toplumun çeşitli kademelerinde ilişkide bulunduğu namuslu ve dürüst görünen insanların çoğunluğunun samimi olmadığının da farkındadır. Piyes'te gelişen hâdisel
Necip Fazıl, bu kitabın birinci bölümünü teşkil eden “İzahlı Nasreddin Hoca Fıkraları“nı Tercüman gazetesinin 27 Ağustos - 22 Eylül 1976 tarihleri arasındaki “Ramazan Sayfası“ içinde “Gülebilsek“ ve “Ağlatan Mizah“ başlığı altındaki nükteleri ise Büyük Doğu Dergisi’nde yayınlamıştır.
Hiçbir aklî teftiş, tespit ve ispat gayretine düşmeden, mutlak doğru üzerine hissî ve teessürî bir çatı kurduğu sanat eseri Çöle İnen Nur! Bu eser Üstad’ı okumaya yeni başlayanların; uzun zamandır okuyanların, yahut babadan, dededen miras kütüphanelerindeki kitapları ezberleyenlerin vazgeçemediği eserler. Büyük Doğu Yayınları olarak okuyucularımızın bu eseri Mehmed Kısakürek’in Üstad zamanında, 1978’de tasarladığı kapaklarla kütüphanelerine koymalarının, onlar için ne kadar kıymetli olduğunu bilerek; hem
Tükendi
1971´de Sıkıyönetimin ilaniyle 15´inci devresini kapatan Büyük Doğu dergisini dört-beş sene sonra tekrar çıkarmaya karar veren Necip Fazıl, daha hazırlık safhasında, genel bir akâmet, iktidarsızlık, fesat ve çürüme ortamiyle karşılaşınca; "Büyük Doğu çıkamaz! Ancak (Rapor 1-2-3..) diye yeni bir tarz düşünülebilir!" hükmüne varır. Raporlar, aylık yazılar şeklinde 1976 - 1980 yılları arasında 13 sayı çıkmıştır. Bu serinin birinci kitabında, ilk iki Rapor, ikinci kitabında 3´üncü, 4´üncü Rapor, üçüncü kitabınd
İmam Kastalanî’nin, Allah Resulü'nün hayatını anlatan «El-Mevahibü’l Ledüniyye» eserini, Gönül Nimetleri ismiyle, Şair Bâki çevirisinden kendi üslubuna dökerek günümüz diline aktaran Necip Fazıl, kitaba yazdığı takdimde, dikkatleri şu noktaya çekmektedir:«Okuyucuların Kainatın Efendisine ait bu eseri, benzerleri arasında en eminlerden biri tanımalarını diler ve bu mukaddes mevzu karşısında haşyetle susmaktan ve eseri tatmaya çalışmak tavsiyesinden başka söz olmadığını bildiririz…»
Tükendi
«Bu eser, bir mevlid mi?.. Hayır! Sadece O’na olan eritici aşkımın ve gevşemez bağlılığımın vecd destanı. » N.F.K.«Kıyamete kadar gelecek mukaddesatçı Türk gençliğine ithaf» edilmiş olan ve sonuna «Vasiyet» bölümü de eklenmiş bulunan, Peygamberler Peygamberinin mukaddes hayatının 63 Levhada manzum olarak anlatıldığı eser, 1960-61 hapsinde yazılmaya başlanmış, son şekline ise 1972 Ramazanında kavuşmuştur.
Tükendi
«Velîler Ordusu» kitabında hayatı anlatılan 333 Velînin içine, «Bir» sayısını Allah Resulüne verdikten sonra mukaddes emaneti O’ndan alıp günümüze kadar getiren, O’nunla beraber 33 büyük velî, esere bilhassa alınmamıştı.İşte, Necip Fazıl’ın kaleminden oraya alınmayan ve hususî bir kolu, «Silsile-i Zeheb-Altun Halka»yı oluşturan 33 mâna kahramanının kelâma bürünebildiği kadarıyla mukaddes hayatları...
Tükendi
Tasavvufî hikmetleri ve evliyâ menkıbelerini anlatan temel eserlerin önde gelenlerinden biri olan, Mevlana Safiyüddin Hazretlerine ait Reşahat isimli eserin, «Necip Fazıl üslûbu» ile sadeleştirmesi ve özleştirilmesi…Eserde Silsile-i Zehebe bağlı velîlerin menkıbeleri yanında, Abdülhalik Gücdevanî Hazretlerinin sistemleştirdiği Yolun Temel Ölçüleri ve Hoca Ubeydullah Ahrar Hazretlerinin hayatı anlatılmaktadır.
Tükendi
Eser, büyük şiirini, dünya edebiyatına "Çile" ile armağan eden Büyük Türk şairinin 1947 yılından başlayarak birçok gazete ve dergide "Ozan" veya "Ozanbaşı" gibi çeşitli isimlerle yayınlanmış satirik mahiyetteki günlük şaka ve fantezileriyle nazım formu içinde anlık tespit ve öfkelerini noktalayan bazı manzumelerinden ibaret olup, "b.d. Yayınları" tarafından derlenmiştir.
(4 Perde)Eserde, "en canhıraş sebepleri ve neticeleriyle doktor ve ilacı olmayan hastalığı, 'kumarı' göstermek" istediğini söyleyen Necip Fazıl, Parmaksız Salih ile ilgili olarak kendisine yöneltilen bir suale şu cevabı veriyor: "Eserde ifadelendirmek istediğim tek dava, binbir tezad ve binbir zıt kader cereyanı içinde hakiki fışkırışını bulamamış ve hatta kötülük baskısı altında uyuşmuş bir ruhun, en büyük saike kavuşur kavuşmaz birden şahlanışı ve tam 55 yıl bilmeden hasret çektiği ve daima istekli yaşad
Eser, Anadolu kapılarının Müslüman Türke açıldığı 1071 Malazgirt Zaferinden başlayarak, "Türkiye Tarihi"ne memleketin doğu ucundaki bir köşesinden terkibî bir bakışın temsilidir. 1967´de yazılan piyeste, Altun Halka´nın yedincisi Ebu´l Hasan Harkaanî´nin kabriyle şereflenmiş Kars şehri, zamanın bir sinema şeridi gibi üzerinde canlandığı bir tarih tablosudur.(Yazıldığı tarih 1967)
Müteşabihattan olan âyet-i Kur'aniyenin ve bazı hadîs-i şeriflerin, zahiri anlamları üzere bırakılmasının aklen ve şer'an caiz olmadığını; En'am suresi'nin 74.ayet-i celilesinin de te'vil ve tefsirinin zorunlu olduğunu beyanla kaleme aldığı bu risâlede, Esseyyid Abdülhakim Arvasi Hazretleri, başta Resulullah sallallahu aleyhi vesellem olmak üzere, Hazreti İbrahim ve bütün Peygamberan-ı izâmın ana-baba ve ecdadının Hz. Ademden kendilerine gelene kadar, nesilden nesile küfür ve fısktan, mutahhar, müberra ve m
Son dönemlere ait alışılmış din kitaplarının çok dışında bir anlayış ve anlatışla kaleme alınmış, şekille ruhu, amelle hikmeti birbirine emdirmek gayesi etrafında, en emin ilmihâlle en şaşmaz tefekkürü birleştirme iddiasında büyük eser. 1960-61 hapsinde yazmaya başlayıp «20 yıl müddetle şeklini bulamadan bir rüşeym (protoplazma) halinde» içinde yaşattığı bu eseri 1981 senesinde tekrar ele alır. Eseri ve eserle yapmak istediği şeyi şöyle anlatır: «İman ve İslâm Atlası», her biri aynı kaynaktan tas dolduran k
Tükendi
Bu eser, benim bütün varlığım, vücut hikmetim, her şeyim... Ben, arının peteğini hendeseleştirmeye memur bulunması gibi, bu eseri örgüleştirmek için yaratıldım. Şiirlerim de, piyeslerim de, hikâyelerim de, ilim ve fikir yazılarım da sadece bu eserin belirttiği bina etrafında bir takım müştemilâtdan başka bir şey değil... Güzelim Türkçenin katık tâbiri ne kadar yerinde. Gerçek gıda nân-ı aziz dediğimiz ekmektedir ve gerisi, ona katılmaktan kinaye katık tan ibaret... İçinde yüzde elliden fazla (hidro-karbone)
Tükendi
Bir biyografi yazarı olarak da dikkati çekmesi gereken Necip Fazıl'ın, güttüğü toplum dâvasında Türk tarihi ve sahte inkılâplar bilmecesinin anahtar şahsiyeti gördüğü Abdülhamid Han'ın hayatı, bu eserde bir tez, bir manifest, bir dava çerçevesi halinde ortaya çıkartılmaktadır. Keşif mutlak ve orijinal olarak Necip Fazıl'ındır ve bir aralık sahibini hapse kadar sürüklemiştir. Marifet, büyük kısmı kursaktan doğma uydurmalarla Abdülhamid'i konuşturmakta değil, Abdülhamid hakkında konuşabilmek ve bir sentez ör
Tükendi
Hayatını, Abdülhakîm Arvasî Hazretleri'ni "Tanıyıncaya Kadar" ve "Tanıdıktan Sonra" diye iki ana bölüme ayıran Necip Fazıl, Efendisine doğru kendisini cezbeden hâdiseleri de mânâlandırdığı otobiyografik eseri "O Ve Ben"i 1975'de şöyle takdim etmiştir: Bu eser, dünyaya gelişimden bugüne kadar en hususî renkleri, çizgileri ve sesleriyle hayatımın hikâyesi ve asıl O'nu tanıdıktan sonra mânasını anlamaya başladığım vücut hikmetinin bende tecelli eden yakıcı ifadesidir. Bu bakımdan, kendilerini görünceye kadar
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 115 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1