Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 385 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Hz. Peygamber ilahi emirleri tebliğ etmekle kalmamış, dini bilfiil yaşamış ve tatbik etmiştir. Ne var ki, Müslümanların en tabii hak ve vazifesi olan Peygamberini olduğu gibi tanıma keyfiyeti, hadis diye uydurulan sözlerle güçleştirilmiştir. İşte elinizdeki bu kitapta hadis uydurma hareketinin ne zaman başladığı, insanları hadis uydurmaya sevkeden amillerin neler olduğu etraflıca incelenmiş, hadislerin uydurulmasında ve yayılmasında rol alanların durumları araştırılmıştır. Ayrıca, hadis uydurma hareketi ka
Özgün ismiyle Fıkıh, modern karşılığıyla İslâm hukuku; bireysel, toplumsal ve toplumlararası hayata ilişkin amelî yani eyleme bağlı İslâmî hükümleri tesbit eden ve yorumlayan ilim dalının genel adıdır. Müslüman birey ile Allah arasındaki iletişim anlamına gelen ibadetler ile bireyin ve toplumun siyasî, iktisadî ve hukukî eylemlerini düzenleyen kurallar ve bunların özel kaynaklardan çıkarılma yöntemleri bir bütün halinde bu ilmin çerçevesini çizer. Elinizdeki kitap, İslâm hukukuna ilgi duyan ve onu kurum
Hadis hakkındaki oryantalist çalışmalar bize neler söyler? Onlara göre hadisler nasıl nakledilmişti? Özellikle hadislerin tek râvili tariklerle nakledilmesi onlar için ne ifade ediyor? Elinizdeki kitap bu gibi soruları cevaplamayı hedefliyor. 19 yüzyıl itibarıyla ivme kazanan akademik oryantalizm çalışmaları içerisinde hadis araştırmaları önemli bir yer tutar. Ancak hadis alanındaki baskın oryantalist söylem, hadis literatürüne yaklaşım bakımından İslâm medeniyeti içerisinde geliştirilen hareket tarzından o
İslam iktisadı fikri, daha âdil bir dünya kuramayan ve böylece insanlığın refaha ve felaha kavuşmasında öncülük edemeyen ekonomik sistemlere bir tepki olarak doğmuştur. Bu sistemlerden komünizm fıtrata aykırı hareket ettiği için çökmüştür. Kapitalizm uyguladığı ekonomi politikaları nedeniyle dünyanın adalet ve merhamet kodlarını bozmaya devam etmektedir. Bu kitap, dünyanın yeni bir ekonomik sistem ihtiyacını karşılamaya aday olan İslam iktisadının diğer ekonomik sistemlerden zihniyet olarak farkını ve fıkıh
Görüşlerini incelediğimiz kelâmcılar, mensup oldukları dinlerinin gereği olarak aslı itibariyle mucizenin imkânı ve vukuu hususunda bir tereddüt izhar etmemişler, ancak kimi mucizelerin sıhhati ve algılanması gerektiği şekil noktasında doğal olarak farklı birtakım tavırlar geliştirmişlerdir. Yaşadıkları çağın etkisini hisseden bu zevâtın karşı karşıya kaldıkları duruma verdikleri tepki elbette birbirinin aynı olmamıştır. İslâm’ın daha güçlü bir şekilde anlatılması derdinde birleşen bu şahsiyetler, kurtuluş
Elinizdeki eserin başlıca özellikleri şöyledir: Metinler edebiyat ve medyadan seçildi. Seçilen metinlerin hem edebi güzellik taşımasına hem de talebeyi manevi yönden geliştirici olmasına dikkat edildi. Talebeye edebi metinleri sevdirmek için, şiirler dâhil, seçilen metinlerin sade ve anlaşılır olmasına gayret gösterildi. Bütün metinlerin Türkçe çevirisi kitabın sonunda verildi. Kitap haftada iki saatten on dört haftalık bir ders dönemi içinde bitecek şekilde tertip edildi. Bu sebeple on dört metne yer veril
"Medâru'l-İslâm" terimi hicrî üçüncü asırdan itibaren kimi muhaddislerce ya bütünüyle İslâm'ı ya da İslâm'ın fıkıh, âdâb, beşeri ilişkiler gibi herhangi bir alanını bir kaç hadis-i şerif ile kavrayıp yorumlamanın mümkün olduğunu anlatmak üzere kullanılmaya başlanmıştır. İmam Nevevî (v. 676) ise, me'sur duaları topladığı el-Ezkâr adlı meşhur eserinin sonuna el-Ehâdisü'l-leti aleyhâ medâru'l İslâm başlığı altında, kendisinin ilavelerini de kapsayan 30 hadislik müstakil bir kısım eklemiştir. Dinimizin i
Kur’an’ın özgün telaffuz biçimini kayıt altına almayı amaçlayan Tecvid İlmi bünyesinde sayısız eser kaleme alınmış, bu eserlerden bazıları sonraki çalışmalar için temel metin olma vasfı elde etmiştir. Bunlardan biri de İbnu’l-Cezerî’nin el-Mukaddime fî-mâ alâ’l-Kârii en Ya‘lemeh isimli recez formundaki manzum eseridir. Gerek tecvid eserlerine vakf-ibtidâ ve Mushaf imlası gibi başlıkların girmesine öncülük etmesi gerekse de vecizliği, manzum oluşu ve Kur’an okuyucusunun ihtiyaç duyduğu temel bilgileri içeriy
Değerli okuyucular, günümüzde gerek eğitim kurumlarımızda gerekse özel dil kurslarında Arapça öğretilirken maalesef gramer derslerinde cümle tahlillerine, yani i'râba hiç yer verilmemekte veya çok az yer verilmektedir. Bugün genellikle yurt dışında bastırılan ve daha ziyade sokakta Arapça konuşturmayı hedef alan ve içinde köklü gramer konuları bulunmayan kitaplar okutulmaktadır. Bu bilgilerle belki biraz pratik kazandırılabilir, ancak ciddi Arapça metinleri çözmek bize göre mümkün olmaz. Bu arada üniversite
Fıkıh mezhebleri, hicrî ikinci asrın ortalarında başlayıp dördüncü asrın ilk çeyreğine kadar devam eden bir zaman diliminde teşekkül süreçlerini tamamlamışlardır. Dört büyük Sünnî fıkıh mezhebinden birisi olan Şâfiîlik, belli bir tarihten itibaren Hanefîlikle birlikte en yaygın iki fıkıh mezhebinden birisi olarak kabul edilmiştir. Mezhebin imamı olan Şâfiî, Mekke ve Medine'de dönemin önde gelen Ehl-i Hadis temsilcilerinin derslerine katılmış, daha sonra gittiği Bağdat'ta Ehl-i Re'y birikimiyle tanışmıştır.
İbn Sahnûn, hicrî üçüncü asırda ilim ve kültürün Kuzey Afrika da yayılmasına ve gelişmesine hizmet eden şahsiyetlerden biridir. Zamanın zor şartlarına rağmen çeşitli sahalarda 28 eser kaleme almış olması onun dinî ilimlerde ulaştığı noktayı gösterir. Bir talimatname diyebileceğimiz nitelikte ve devrindeki temel eğitimle ilgili bazı meseleleri dile getirdiği görülen ve eğitim tarihi açısından dikkatimizi çeken Âdâbu l-Muallimîn adlı eserini tercüme ettik ve "Eğitim ve Öğretimin Esasları" adını verdik. Müelli
Hz. Peygamber’in hayatına dair her dönemde farklı coğrafyalarda yüzlerce kitap yazılmıştır. Oysa bir insanın biyografisinin zamana veya coğrafyaya göre değişmesi mümkün değildir. Dışarıdan bakıldığı zaman aynı konu ve içerikte pek çok kitabın yazılmasının temelde bir anlamı olmadığı ileri sürülebilir. Ancak her siyer yazarı Hz. Peygamber’in hayatını kendi dönemine, yaşadığı coğrafyanın kültür çevresindeki insanların anlayabilecekleri dilden aktarmaktadır. Üstelik konu ve içerik aynı olsa da her yazara
Harflerle ilgili mahrec ve sıfat bilgileri verildikten sonra harflerin harekelerinde, sukûnlarında, şedde ve idğâmlarında ağız ve dudak şekillerine değinildikten sonra harf talimi uygulamasına ağırlık verilmelidir. Harflerin önce resimleri, isimleri, musemmâları iyi öğretilmelidir. Sâkin, şeddeli ve harekeli, hattâ medli okunuşları hoca tarafından uygulamalı olarak gösterilmelidir. Sonra doğru telaffuzlar alınana kadar talebeyle beraber okunmalı, daha sonra diğer okumalara geçilmelidir. Diğer tecvid konular
İnsana bahşedilen meziyetlerden birisi de nutuk'dur. Aklın mahsûlü olan düşünce, dili vâsıta edinerek tezahür etmektedir. Dil, bu mümeyyiz vasfı ile insana diğer mahlûkâttan farklı bir mevki kazandırmaktadır. "İnsanların birbirleri ile olan ilişkilerinde konuşa konuşa mesafe katedecekleri" malum bir hakîkattir. Kısaca, hitâbet kelimesi ile ifadesini bulan bu özellik muâşeret ve ictimâî hayatın da yegâne gereğidir. Beşerî hayatta lüzûmu tartışılmaz olan bu unsur gerektiği şekilde kullanıldığı zaman
Yaşadığımız asrın insanına anlayacağı bir dil ve üslupla Kur'ân'ın hidâyetini sunmak isteyen son dönem İslâm âlim ve aydınları, eski usûlleri de tetkik etmekle beraber, yeni yöntem arayışlarına yönelmişlerdir. Bu yöntem arayışları çerçevesinde, konuları Kur'ân bütünlüğü içerisinde işlemeyi hedefleyen ve bunu yaparken de Kur'ân'ın genel ilke ve prensiplerini devamlı olarak göz önünde bulunduran yeni bir tefsir metodu ortaya çıkmıştır. Bir kısım düşünür ve araştırmacıların, Kur'ânî/İslâmî araştırmaların istik
Müslümanın anadilinden sonra ilk öğrenmesi gereken dil olan Arapçanın KOLAYCA öğrenilmesini sağlamak için 40 küsûr yıldan beri sarfedilen çabanın son ürünü sunulmaktadır. İlk baskısı Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi tarafından yapılan Arapça Dilbilgisi (1969), bu dilin kaidelerini, sistematiğini vermektedir (20. baskı: 2013). Arapça Okuma Kitabı (1971, 2012), bir metin incelenirken tutulması gereken yolu göstermektedir. Arapça-Türkçe Öğretici Sözlük (2013), fiillerin NASIL kullanılaca
Batı'nın din, dil, kültür, sanat, tarih, toplum ve siyaset açısından Doğu'yu incelemesini ifade eden oryantalizm, doğu-batı ilişkilerinin tarihteki derinliklerine kadar götürülse de sömürgecilikle birlikte zirveye ulaşmıştır. Burada söz konusu olan batı ve doğunun sınırları coğrafik anlamda tartışmaya açık olmakla beraber batı ile kast edilen, özne durumundaki egemen ve sömürgeci Avrupa ve onun kültür havzasıdır. Doğu ile kast edilen ise nesne durumundaki sömürülen doğu, daha doğrusu Avrupa dışındaki öteki
Herkesin bildiği bir gerçektir ki, hiçbir meal Kur’ân-ı Kerîm’in bizzat kendisi değildir, onu tam karşılayamaz. Ayrıca ne kadar harfi tercüme yapmaya çalışırsanız çalışın mealinizde şu kelimeyi değil de bunu tercih edecek olmanız sebebiyle yaptığınız meal yine de bir tefsir olacaktır. Bundan olacak ki, bizden öncekiler yaptıklarına tercüme değil isabetle hep meal demişler. Meal, yani bir bakıma bizim anladığımız mana. Kısaca bütün mealler Allah kelamının beşer sözü olarak ifadesidir ve Allah ile beşer arası
Tükendi
Dinî bilgilerin konularına, içeriklerine ve yöntemlerine göre özelleşmeye başladığı 2./8. yüzyıldan itibaren yerleşen kullanıma göre “fıkıh” terimi ile, İslâm’ın ana kaynakları yanında bunların onay verdiği diğer kaynaklara dayanan ve hüküm çıkarabilme gücüne sahip fakihler (müctehidler) tarafından yine bu kaynaklarca reddedilmeyen yöntemler kullanılarak çıkarılmış olan amelî hükümler kastedilmektedir. Amelî hüküm kavramı da ibadetler yanında gerek bireysel gerek toplumsal ve toplumlararası hayatı düzenleme
Her devirde ilmî, iktisâdî, sosyal ve kültürel alanlarda ibadete ve muamelata ait yeni meseleler ortaya çıkmış ve ilim adamlarını meşgul etmiştir. Bu meselelerin ortak özellikleri yeni olmaları, insanların günlük yaşantılarını ilgilendirmeleri, çözümlerinin bulunmamaları, zor anlaşılmaları ve doğru analiz edilmelerinin önünde bazı engellere sahip olmalarıdır. Yeni meselelerin çözümsüz bırakılması İslam’ın evrenselliği ve İslam fıkhının esnekliği ilkesine aykırı görüldüğü için üzerlerinde çalışma yapılması i
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 385 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2