Eserlerinde, insanının korku ve kaygılarını, yalnızlığını,
çevresiyle
iletişimsizliğini
ve
kendi
yabancılaşmasını dile getiren Kafka,
Bir Köpeğin Araştırmaları adlı öyküsünde bunu bir
köpek üzerinden dile getiriyor. Kafka, ölümünden iki yıl
önce kaleme aldığı öyküsünde, uzun süre insanların
etkisi altında kaldığı için gerçek köpeklere ve onların
yaşamına yabancılaşmış bir köpeğin gözünden "hayatı"
ve sanattan beslenmeye, birbirinden önemli olguları
sorguluyor.
"'Araştırmalarının gitgide daha açık hale koydu
OTTLA'YA VE AİLEYE MEKTUPLAR
Babasının gölgesinde olmaktan duyduğu huzursuzluk, kendini adamak istemediği ofis yaşantısı,
tutkunu olduğu yazma alışkanlığıyla dünya ve hayat hakkındaki düşüncelerini billurlaştıran ama
yazdıklarını paylaşmaktan çekinen Franz Kafka, belki yaşadığı günlerde değil ama yakalandığı
veremden dolayı erken ölümünden sonra, modern edebiyatın en önemli isimlerinden biri haline
geldi.
En sevdiği kız kardeşi Ottla'yla, özellikle hastalığının ortaya çıkması ve farklı sanatoryum ve kür
yer
Yasanın
ne
olduğunu
bilen
yoktur.
Yalnızca
çiğneyen bir hükümlü ve bir de hükmün açıklanışını başlı
başına infaza dönüştüren bir ceza aygıtı. Adı bilinmeyen
bir adada, yaprak kımıldamayan ıssız bir vadiye kurulan bu
korku nç makine son bir kez daha çalışacaktır. Kafka'nın
Ekim 1914'te, Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı sırada
kaleme aldığı bu uzun öykü, bütün Avrupa'yı etkisi altına
alan şiddetin yanı sıra, Şeytan Adası'nda mahkûmiyetle
sonuçlanan ünlü Dreyfus Davası'nın Yahudi topluluğu
üzerindeki etkisin
Bir kardeş cinayeti; fare halkının zorlu yaşamı
içinde tek şarkı söyleyebilen Josefine; bir taşra
do ktoru; ölülere misafir olan bir adam; maskesi
düşen
bir
sahtekâr
hikâyeleri. Kafka'nın en etkileyici öykülerinden
özel bir seçki.
"Bizimkisi
huzursuz
bir
beraberinde sürprizler, kaygılar, umutlar ve
korkular getiriyor, arkadaşların sürekli, gece
gündüz desteği olmasa insan bütün bunlara
mümkün değil dayanamazdı, yine bile çoğu
zaman dayanmak oldukça güçtür; tek bir kişinin
omzuna yüklenenlerin altında bazen
"Yine de özlem için edilen gürültü patırtı kadar büyük değil özlemin kendisi. Saçma bulacaksın, ama
değil! Bak: ‘En çok seni seviyorum,' diyorum, ama gerçek sevgi bu değil belki, ‘Sen bir bıçaksın, ben de
durmadan içimi deşiyorum o bıçakla,' dersem gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki."
Milena'ya Mektuplar, Franz Kafka'nın öykülerinin Çekçeye çevirilerini yapan Çek asıllı gazeteci, yazar
ve çevirmen Milena Jesenská'ya Kafka'nın bizzat yazdığı mektuplardan oluşur. Kafka'nın bu eşsiz
kadına duyduğu derin bağl
"Oysa sabahleyin kapılar kilitliyken herkes onun yanına gelmek için ne diller dökmüştü. Şimdi ise
kapılar açılmış olduğu halde kimse gelmiyor, üstelik kapıları dışarıdan kilitliyorlardı."
20 yüzyılın önemli roman ve hikâye yazarlarından Franz Kafka tarafından kaleme alınmış olup ilk kez
1915 yılında yayımlanan bu hikâyede gezici bir satış temsilcisi olan Gregor Samsa'nın sıradan olması
gereken bir sabah işe gitmek üzere uyandığında kendisini dev bir böceğe dönüşmüş halde bulmasını
takip eden olaylar dizisi
"Benim bu yasadan haberim yok," dedi K.
"Çok yazık doğrusu," dedi Gözcü.
"Herhalde bu yasa yalnızca sizin kafanızda var," diye yanıtladı K.
Tutuklandığını, ancak günlük yaşamına, yani normalde ne yapıyorsa onu yapmaya devam
edebileceğini ani bir haberle öğrenen Josef K., niçin tutuklandığı hakkında bilgiyi ise hangi kapıyı
çaldıysa bir türlü öğrenememektedir. K., bu tutuklanma haberini takip eden günlerde nasıl olduysa
herkesin haberdar olduğu bu davanın peşinde oradan oraya sürüklenirken kendisini kaynağın
Açlık sanatçısı, bir kafeste günlerce aç kalarak izleyicilerine ve kendisine ruhsal doyum sağlayan bir gösteri sunmaktadır. Fakat zamanla azalan seyirci, sanatçının hevesini baltamalakla birlikte, işine daha da tutkuyla sarılmasına sebep olmuştur.
Son durağı olan sirkte, hayvan kafeslerinin yanında, artık kimsenin umursamadığı son bir gösteri yapacaktır. Sanatçılara verilen değeri gösteren Açlık Sanatçısı, Kafka'nın ölmeden önce yayımlanan son eseridir. Gözlem ise Kafka'nın 1904-1912 yılları arasında yazdı
Kafka'nın Birinci Dünya Savaşı'nın karanlık günlerinde yazdığı Ceza Kolonisinde isimli öyküde, bilinmeyen bir adadaki koloniyi ziyarete giden bir gezgin, tüyler ürpertici bir sistemle karşılaşır.
Köy Öğretmeni öyküsünde dev bir köstebeğin varlığını kanıtlamak için mücadele eden bir tüccarla bir köy öğretmeni ansızın kendilerini amansız bir rekabetin içinde bulurlar. Şarlatan gibi görülen bu ikilinin, kendilerini soktukları rahatsız edici durumdan çıkabilmeleri çok zor olacaktır.
Ateşçi öyküsünde ise on al
Bir sabah tedirgin düşlerden uyanan Gregor Samsa, devcileyin bir böceğe dönüşmüş buldu kendini. Bir zırh gibi sertleşmiş sırtının züerinde yatıyor, başını biraz kaldırınca yay biçiminde katı bölmelere ayrılıp bir kümbet yapmış kahverengi karnını görüyordu bu karnın tepesinde yorgan, ehr an kayıp tümüyle yere düşmeye ahzır, ancak zar zor tutunabilmeketydi. Vücudunun kalan bölümüne oranla acınacak kadar cılız bir sürü bacakçık, ne yapacaklarını şaşırmış, gözlerinin önünde aralıksız çakıp sönüyordu."Bana da n
‘'Neyse ki şu dünyada orantısızlıklar sadece sayısal bir şeymiş gibi görünüyor.''
Kaleme alınma tarihleri (1917-1918) Birinci Dünya Savaşı'nın etkisiyle dünyanın ve verem
sebebiyle de bizzat kendisinin zor zamanlardan geçtiği bir döneme denk gelen Aforizmalar,
Avrupa'nın içinde bulunduğu karamsar ortamda Kafka'nın hayata dair sorgulamalarını içerir.
Yazarın ölümünden sonra eserlerini okurlarla buluşturan arkadaşı Max Brod'un ilk kez 1931
yılında yayımladığı, aynı zamanda ‘'Günah, Acı, Umut ve Hakikat Yolu Ü
Düşle gerçeklik arasında gidip gelen Bir Köy Hekimi adlı öyküsünde Franz Kafka, bizi her zamanki gibi öyküsündeki hekim gibi ikilimde bırakır. Öykü o kadar masum ve inandırıcı bir şekilde başlar ki hekim birden Rosa ve ona saldıran seyise geçer, sonrasında ise hastanın yarasını kabullenmesini ve sessizliğe gömülmesini anlatır. Sonra birden işin içine hekimin endişeleri ve korkuları karışır ve öykü işin içinden çıkılmaz hale geldiğinde birden arabasına koşulan atlar mucizevi bir şekilde, sanki tüm bunlar bir
Bir sabah uyandığında kendini bir böceğe dönüşmüş halde bulan pazarlamacı Gregor Samsanın öyküsüdür bu. Elbette burada sorgulanması gereken kimlerin ve nelerin dönüştüğüdür. Dönüşen kişi Gregor Samsa mıdır yoksa modern çağın getirdiklerine daha fazla direnemeyen toplum, aile ve ilişkiler midir?
Ve ayın parlak ışığını benim üzerime göndermiş olması da çok güzel diye düşündüm. Mütevazılıktan uzak halde köprünün kemerinin altında uzanmak üzereydim ki ayın elbette her şeyin üzerine parladığı geldi aklıma. Bende ayın tadını çıkarmak için sevinç içinde kollarımı açtım. Yorgun kollarımla yüzme hareketleri yaparken acı ya da zorluk hissetmeden ilerlemeye devam ettim. Bunu daha önce neden denememiştim? Başın serin havada süzülürken, sağ dizim herkesen önce uçar gibi gidiyordu. Sağ dizimi elimle okşayarak t
Franz Kafka aforizmaların büyük kısmını 1917 Eylülü ile 1918 Nisanı arasında Zürauda yazmıştır. O Sırada verem teşhisi konulduktan sonraki kısa bir ara verme ümidiyle kız kardeşi Ottlayı ziyaret etmiştir. Aforizmalar Kafkanın ölümünden yedi yıl sonra dostu Max Brod tarafından Betrachtungen über Sünde, Hoffnung, Leid, und den wahren Wag adı altında 1931 yılında basılmıştır. Kafkanın aforizmaları içinde hem derin bir anlam hem de bir gizem barındırır.
Kafka’nın birçok çalışmasında olduğu gibi, Babama Mektuplar yazarın kanun ve düzen konusundaki ilginç görüşlerini anlatıyor. Kafka mektubunda babası Hermann Kafka ile olan ilişkisini sık sık mahkeme, mahkûmiyet ve suç gibi hukuk terimleriyle tarif eder. Kafka’nın, toplumsal kontrol sistemlerine karşı bir ilgisi vardı ve Mektup’ta babasını ailenin hükümdarı ve hâkimi olmakla eleştirir. Kafka, bunu yaparken, hâkim rolünü gasp ederek babası üzerinde entelektüel bir üstünlük elde eder. Ancak argümanı agresif gö
Bir tropez sanatçısının aç kalma öyküsü.
İnsanların, sanatçı üzerindeki ne zaman yemek yiyecek düşüncesiyle yaptığı psikolojik baskıyı konu alan, gece-gündüz yorulmak bilmeden sanatçının başında acaba yemek yer mi düşüncesiyle deyim yerindeyse nöbet tutma süreçlerini ve bir süre sonra bu sanatın revaçtan düşmesiyle birlikte yeni, ilgi duyulan sanatsal çalışmalara yönelinme sürecini konu alır.
1922 yılında yazılan bu kitap, içerisinde dört öykü barındırır ve bunlardan kitaba adını veren Açlık Sanatçısı Kaf
Gecenin geç bir vakti köye vardı, K. Köy karlara gömülmüştü. Şatonun bulunduğu tepeden iz
eser yoktu ortada; sis ve zifiri karanlık tepeyi kuşatıyor, büyük şatoyu ele veren en sönük bir
ışık seçilmiyordu. K., anayolu köye bağlayan ahşap köprüde uzun süre dikildi, gözlerini
kaldırıp yalancı boşluğa baktı. Ardından geceyi geçireceği bir yer aramak üzere yürüdü.
Oteldekiler henüz uyanıktı. Geç vakit bir müşterinin çıkıp gelmesine hayli şaşıran otelci, K.'ya verecekleri bir odaları bulunmadığını, ancak onun ist
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.