KENDİME BAKIYORUM, KEMİKLERİM ETLE ÖRTÜLÜYOR, DAMARLARIM YENİDEN YAPILIYOR, SİNİRLERİM YENİDEN FİLİZLENİYOR,BAKIYORUM BENİM GİBİ DAĞILMIŞ OLAN NESNELER YENİDEN FIŞKIRIYOR . NESNELERİN YOKLUKTA SABİT OLUŞU HALİNDE, BU BİR ESİNLE ANLAŞILABİLEN KADER SIRRINDAN MIDIR DİYE SORDUĞUM İÇİN BU SIR BANA AÇIKLANMIYOR . BU GİZ SADECE SANA AİTTİR. BU SENDEDİR . YOKLUK DA BU YÜZDEN İMKÂNSIZDIR . KADERİ SENDEN BAŞKA KİM BİLEBİLİR ? NESNELERİN ÖZLERİ NEREDEDİR ? DENEME,ARAŞTIRMA,ROMAN VE SENARYO GİBİ BİRÇOK YAZI ALANINDA

Seninle doğrulur doğrulturduk saatlerimizi. Vakti gelince kızıl bir hülya halinde şehrimizi, şehrin bize ait olmayan çehresini, giderek bize ait olduğunu öğrendiğimiz yer yüzünün yüreğini kana boyardık . Bir güneş gibi batarken ne solgun, ne sararmış, ne soylu sesimiz olurdu. Seninle çiğnediğimiz bu toprak, şimdi gözlerini kılcal sözlerden de çekerek öte dünyaya taşıdı. Seninle içitiğimiz suyun sesi paslandı, sindi dört unsurun hakikati, sinik bir ses kaldı eylül sokağında kuru yapraklarda.

BİR GÜN ÇÖLDE RASTLADIĞI KAYS'A ADAMIN BİRİ. ?EY VEFALI SEVGİLİ!' DEDİ . ?GÖZÜN AYDIN OLSUN, LEYLA'NIN KABİLESİNE GİDİYORUM. SÖYLEYECEK BİR SÖZÜN, BİR HABERİN VARSA GÖTÜREYİM ONA.' KAYS, ?SAKIN!' DİYE ATILDI, ? ONUN YANINDA BENİM ADIMI ANMA . ONUN BULUNDUĞU YERDE BENİM ADIMIN ANILMASI MANASIZDIR. BENİM ONUN DIŞINDA VARLIĞIM, ONDAN BAŞKA BİR ADIM YOKTUR.'

ÖÇ ALIR GİBİ SOĞUK MEKTUPLAR YAZIYORSUN. MÜREKKEBİN ISLAKLIĞINI GİDERMEK İÇİN TOPRAKLIYOR , YAZ RÜYALARINDA AÇIK RENKLİ ELBİSELER GİYİYORUM .HAYATIMA SON VERMEK İSTEDİĞİMİ NEREDEN ÇIKARIYORSUN , ANLAMIŞ DEĞİLİM. GERÇEĞİN IŞIĞINI ÖRTE

"İki dervişin, Anadolu'da gezerken yolu bir beldeye uğrar. Sokakta yürürken bir kilisenin önünden geçerler. Aylardan Ramazan'dır. Kapıda duran Papaz efendiye selam verirler. İçeri davet eder. Daveti geri çevirmez, girerler. Papaz efendi dalgındır. Ramazan olduğunu unutmuştur. Dervişler seferî olmalarına rağmen o gün oruçludur. Papaz, bu zarif gezginlere ikramda bulunmak ister. ?Dibek kahvem var, size elceğizimle pişireyim.' diyerek ocağa geçer. Dervişler birbirine bakar. Biri, diğerine, ?Altmış bir güne haz

Sadık Yalsızuçanlar'dan Niyazi Mısri'yi bugünlerde gezdiren müthiş bir roman... 'İlkin gezginliğe çıkmak gerek; ancak sonra yurduna dönebilir, o zaman ötekileri anlayabilirsin...' der Wittgenstein. Anka, bu gezginlerden birinin, bilgeler bilgesi Niyazi Mısri'nin Aspuzu'da başlayıp Limni'de son bulan, gerçekte âlemlerde olup biten gezisinin öyküsü. Anka'yı ilginç kılan, yalnızca tarihi bir anlatı olmakla kalmaması. Yalsızuçanlar, İslam bilgelerini bugünde yaşayan kahramanların hayatlarına dolayarak özgün

(...)SENİ GECENİN,SOĞUĞUN VE KALABALIN İÇİNDE GÖRÜNCE DİLİME GELEN BU OLDU :GARİP. SEN GARİPSİN.GÖRÜYORUM. ŞİMDİ BU KANEPEDE OTURURKEN GÖZLERİNE ONLARDAKİ GURBETE BAKIYORUM. GURBETİN BİR RESMİSİN SEN. SENİ SADECE BU SÖZLÜK ANLATABİLİR. GURBET KİMİ İNSANA HAL, KİMİSİNE MEKAN OLURMUŞ. SENİN HALİN GARİP. GARİP BİR MEKANDA DURUYORSUN. SESSİZ, ÖYLECE, SAATLERCE... DENEME,ARAŞTIRMA,ROMAN VE SENORYA GİBİ BİRÇOK YAZI ALANINDA ÖNEMLİ ÇALIŞMALARI BULUNAN, ÖZELLİKLE ÖYKÜ ALANINDA YAPMIŞ OLDUĞU ÇALIŞMALARLA TANINAN V

(...) BANA O SABAH ?YAKLAŞ' DİYE SESLENDİN. EĞİLDİM... ?DAHA ÇOK YAKLAŞ' DEDİN. DAHA ÇOK EĞİLDİM... ?BANA, BENDE OLMAYAN BİR ŞEYE YAKLAŞ' DEDİN. SENDE OLMAYAN BİR ŞEY VAR MIYDI ? ?'BENİMLE ARANDA BİR ŞEY BIRAKMA'' DEDİN. KALBİMİ OKUYORDUN. ?'SENİNLE KALBİNİN ARASINDA BENDEN BAŞKA KİM GİREBİLİR ? DEDİN. DÜŞÜNCEMİ ARADAN KALDIRDIM. SENİNLE ARAMDA BÜYÜK BİR ENGEL VARDI. BEN VARDIM.. DENEME ARAŞTIRMA.ROMAN VE SENARYO GİBİ BİRÇOK YAZI ALANINDA ÖNEMLİ ÇALIŞMALARI BULUNAN. ÖZELLİKLE ÖYKÜ ALANINDA YAPMIŞ OLDUĞU ÇA

'Aşkın Halleri' İbn-i Arabi, İbn-i Sina, Câhız ve Said Nursi gibi 12 önemli İslam düşünürünün' ' hakkında kaleme aldıkları enfes yazılardan oluşuyor. Risalelerden bazısı 1000 sene evvel kaleme alınmış olsa da la ilgili anlatılan haller bugün de geçerli ve insan var oldukça da güncelliğini sürdüreceğe benziyor. Eseri yayına hazırlayan Sadık Yalsızuçanlar ve Mehmet Fatih Birgül kitap için yazdıkları mukaddimede, bütün din ve uygarlıklardan farklı olarak, islam medeniyetini bir 'aşk medeniyeti' olarak tarif

(...) BİR İZ SADECE. ÇOĞALMAYAN BİR SESSİZ OYSA. AKICI DEĞİL SIZICI HİÇ DEĞİL . BİR İZ GİBİ AYRILMIŞ. GEÇİNCE BAZEN BİLİNİYOR , DUYULUYOR BAZEN . SEZİLİYOR OYSA . HEP GEÇİYOR VE GÖRÜLMÜYOR. BİR UYKU . DÜŞ GİBİ GEÇİYOR. RÜZGAR GİBİ SAVRULUYOR.

(...) BOŞLUK TİTRİYORDU.. İLK SÖYLENİŞİNDEKİ HÜZÜNLÜ SESİ YİTMİŞTİ. CAN SIKINTISI DAĞILMIŞ , HİÇLİK BELİRMEYE BAŞLAMIŞTI . HİÇLİK İLK SÖYLENİŞİNDE HATTAT'A ÇOCUKLUĞUNDAKİ CİBİNLİK ALTINDA UYUDUĞU ,. YANİ UYUYAMADIĞI YAZ GECELERİNİN GULYABANİLERİNİ ÇAĞRIŞTIRMIŞTI ... DENEME ,ARAŞTIRMA .ROMAN VE SENARYO GİBİ BİRÇOK YAZI ALANINDA ÖNEMLİ ÇALIŞMALARI BULUNAN , ÖZELLİKLE ÖYKÜ ALANINDA YAPMIŞ OLDUĞU ÇALIŞMALARLA TANINAN VE ESERLERİNİN BİR KISMI DÜNYA DİLLERİNE ÇEVRİLEN SADIK YALSIZUÇANLAR , "HİÇ" ADLI ESERİYLE O

'Allah var. Büyük Allah var. Her şeyi görüyor, biliyor. Gördüğüne ve bildiğine inanıyorum. Gerisi laf u güzaf. Yapılacak tek şey tebessüm etmektir. Size mal mülk, servet bırakmadım. Yalnız, size, şerefli, namuslu, erkek bir ad bırakabildim. Hiçbir zaman başınız yere bakmayacaktır. Bununla müteselliyim, siz de bununla iftihar edeceksiniz.' Tevfik İleri 24.9.1961, Kayseri Cezaevi Ulaştırma, Milli Eğitim ve Bayındırlık Bakanı olarak yıllarca başarıyla çalışmış, Adnan Menderes'in yakınında bir devre tanıklı

Anadolu, "güneşin doğduğu yer" demektir. Horasan da aynı anlama gelir. Işığın Doğu'dan yükseldiğini, 'Kelâm'ın varlığın özü olduğunu, Anadolu insanının Türkistan'dan gelen Kelâmla mayalanmış ve hâlen mayalanmakta olduğunu öğreniyoruz. Sadık Yalsızuçanlar Anadolu Erenleri'nde Anadolu'yu mayalayan mânâ erlerinin gönül dünyasına davet ediyor bizi. Ebu'l-Hasan Harakânî, Yunus Emre, Mevlânâ, Seyyid Yahya Bakuvî ve Osman Hulusi Efendi gibi nebevî mirasın takipçilerinin Anadolu ruhunu nasıl inşa ettiklerini ele a

YEŞİL GÖZLÜ ADAM, AKŞAM BEYOĞLU'NDA KENDİ TRAJİK YAZGISINA YAKIN BULDUĞU TOMMY FİLMİNİ SEYRETTİ. SALON BOMBOŞTU. TARKOVSKİ HAFTASINDA, AYNA'YI DA ÜÇ KİŞİYLE İZLEMİŞTİ. TOMMY'İ SEYREDEN YENİ TÜRK EDEBİYATI PROFESÖRÜ DOSTU, "MEVLANA ÇAĞIMIZDA YAŞASAYDI BU FİLMİN DİLİYLE KONUŞURDU" DEMİŞTİ. YAĞMURUN İNCİ İNCİ YAĞDIĞI O İKİNDİ ÜZERİ, ÇALIŞTIĞI GAZETEYE UĞRADIĞINDA SANTRAL GÖREVLİSİ BİR ARKADAŞI ANKARA'DAN GELDİĞİNİ, KENDİSİNİ ARADIĞINI, AKŞAM GARDA BEKLEYECEĞİNİ SÖYLEMİŞTİ. GARA GİTMİŞ FAKAT BULAMAMIŞTI ONU.

YOL, O'NUN GÖZLERİYDİ. KALBİ VE HÜVİYETİ SAÇLARININ SESİYDİ. BEŞ YÜZ YIL ÖNCEKİ CENAZEMLE, BEŞ YÜZ YIL SONRAKİ KABRİM KARŞILIKLI DİLLENİP, KISA VE DAR OLAN HAZIR ZAMAN ÇILGINLIĞININ KANATLARINI AÇTILAR. "SEN YANGIN OL" DEDİLER VE YANDIM. (...) ŞEHRİ BİR AVUÇ CENAZE KÜLÜNE DOYURAN YANGINDAN DÜNYANIN YÜKLENDİĞİ TEKNOLOJİYİ UMUTSUZ BİR NAR ÇİÇEĞİ GİBİ EZDİM. GÖZBEBEĞİMDE SAKLADIĞIM KADER SESİ, DÜNYANIN BAĞLANDIĞI KARASEVDA OLACAKTI... DENEME, ARAŞTIRMA, ROMAN VE SENARYO GİBİ BİRÇOK YAZI ALANINDA ÖNEMLİ ÇALIŞM

Bugünün dünyasına derin bakan gözlerin elbet varacağı sonuçlardan biridir bu. Hz. Hüseyin, Hz. Hasan ve karşılarında Muaviye... Kerbela'da yaşananlar, evveliyle de, ahiriyle de bir ateştir insanoğluna... Öyle bir ateştir ki, Allah'ın buyurduğu, Resul-ü Ekrem'in çağırdığı yolun ışığı ile bunun tam karşısında duran ve yapıp ettikleri kendine süslü gösterilmekle iğreti hayatı Şeytani bir hırsla arzulayıp sapan Muaviye'nin karanlığı vardır onda. Bu iki unsurdan ışığı seçip, dahası ona gönülden bir bağlılıkla y

İlimdir aşk. Bilgilerin en yücesidir. Bütün varlığımız ona adanmıştır. Güneşin ve ayın seyahati, ağacın çiçek açması, yağmurun inmesi, gece ile gündüzün yer değiştirerek akıp gitmesi, şairin söze, âşığın saza, hattatın harfe, ressamın renge, bülbülün güle yönelişi aşk iledir daima... Aşkın ilmiyledir, güzelliğiyledir. Görünen ve görünmeyen her nesnede, her canlıda onun işaretlerini görmek, o işaretlerle coşmak, dile gelmektir. Görmeye göz, yazmaya kalem gerektir aşkı. Kaleme varıncaya, gönülde ateş gerekt

Kapadım telefonu. Fişini çektim. Cep telefonumu kapattım. Çöp kutusuna attım. Döndüm odamdaki komodini açtım. Cüzdanımı çıkardım. Üç kredi kartı. Nüfus cüzdanı. Sekiz tane mağaza kartı. Vesikalık fotoğraflar. Vergi numarası kartı. Hastanelere kayıt numarası kartı. Telefon defteri. İki telefon kartı. Kimlik kartı dışnda ne varsa attım. Bu muskalardan kurtulmalıydım. Attıkça hafiflediğimi hissediyorum. Bir bağı daha kopuyor. Bir bağ daha bir bağ daha... Ne çok bağım var.

"Annemin Yüzüne Baktım. Burun kemiğinin üstünde, gözüne yakın beni ne kadar büyümüştü. Benine baktım. Sanki yabancıya bakıyordum. Uzaktı... Yüzündeki bir yere dikkatle bakınca bütününü unutuyorum. Bütününe ise yakından bakılamıyor." Deneme, araştırma, roman ve senaryo gibi birçok yazı alanında önemli çalışmaları bulunan, özellikle öykü alanında yapmış olduğu çalışmalarla tanınan ve eserlerinin bir kısmı dünya dillerine çevrilen sadık yalsızuçanlar, "yüz" adlı eseriyle okuyucuyu geçmişinden bugününe hayatın

"Aynı Tahta Sırada Oturuyorduk. Aynı Sınıftandık... Teneffüs Zili Çaldığında Pamuk Şekerciye Koşardık. Saçları Kıvırcıktı... Gıvrışıh Derdi Çocuklar. Gıvrışıh Sevim..." Deneme, Araştırma, Roman Ve Senaryo Gibi Birçok Yazı Alanında Önemli Çalışmaları Bulunan, Özellikle Öykü Alanında Yapmış Olduğu Çalışmalarla Tanınan Ve Eserlerinin Bir Kısmı Dünya Dillerine Çevrilen Sadık Yalsızuçanlar, "İlk Aşk" Adlı Eseriyle Okuyucuyu Satırlar Arasında Yeşeren Yeni Yüzler, Yeni Sesler Ve Yepyeni Hikâyelerle Tanıştırıyor...