Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 79 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Bir aşk erbabı Yaman Dede... Mevlânâ'nın dizeleriyle karşılaştığı gün yanmaya başlıyor: "Dinle, bu ney neler anlatıyor? Ayrılıklardan nasıl şikâyet ediyor?" Kendini yitiriyor. Bu hayata göz yumup başka bir âleme göz açıyor. Artık kendini kalbini tanımaya, anlamaya, bilmeye adıyor. Ve yalnızca O'nunla can buluyor... Sadık Yalsızuçanlar'ın ustalıklı kaleminden Diyamandi, bir arayıştan ibaret olan insanın kâinat kadar büyük bir mutluluğa ermesinin hikâyesi... "Anladım ki O'nun sadece lütfu var, biz bazıs
Gerçeğin, anlamaktan çok hissedilebileceğine inanan Gazzâli şöyle diyordu: “Bir durumu veya insanı sadece Allah değiştirebilir. Bize düşen, bunun önündeki engelleri ortadan kaldırmaktır. Allah’a ulaşan yolun üzerindeki manileri gidermek… İşte ilmin işlevi buydu, bu olmalıydı. Faydasız ilimden Allah’a sığınmayı öğrenmiştim. Allah’tan önce nefsimin ıslahını diledim. Diledim ki, başkalarına da yararım olabilsin.” *** Sadık Yalsızuçanlar’ın birbirinden kıymetli öyküleri, “İrfan Pınarından Öyküler” çatısı altınd
Müslümanların hayatını düzenleyen İslam hukukunun (fıkıh) temel referansları Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet-i Nebevî’dir. Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılabilmesi için Sünnet-i Nebevî’nin anlaşılması zarureti vardır.Zira Resûlullah (s) Kur’ân-ı Kerîm’in mübelliği olduğu gibi hem mübeyyini hem de müfessiridir. Gerek Kur’ân-ı Kerîm’den gerekse Sünnet-i Nebevî’den hüküm çıkarabilmek (istinbât) için usûl ilmini bilmek gerekir. Bu açıdan usûlü’l- hadîsi yani hadîs usûlü önemlidir. İmam Şafiî’den bu yana Ehli Sünnet’in hadîs
"Gölgeye bir daha dönmemek üzere ayrıldım. Kendimden kurtuldum artık. Ondan bundan kurtuldum. Hiçbir hançer yaramaz tenimi, şerha şerha yarıldım. Bundan böyle orada, birinci semanın feleklerinde arayın beni. Şimdi sadece gözüm kamerde, şemste, zuhalde. Senin belirdiğin yerde, ayan olduğunda." "Hiç" olma yolunda "şey"e varan bir yolcu... Hakikati yıldızlarda arayan Hayyam'ın hiçbir şeyin anlamının kalmaması için kendisini tümüyle aradan kaldırması gerektiğini anladığı anlar ve onun gözünde "şey"lerin a
Selimiye’ye gidiyorum. Caminin kubbesinde, duvarlarında, büyük mimarın sesi çınlıyor: “Ters lale istedim ki herkesin dikkatini çeksin, Selimiye için nazarlık olsun, buraya gelenlerin keskin nazarlarını üzerine çeksin. Öyle meşhur olsun ki bu muhteşem eseri bile gölgede bıraksın. Selimiye Camisi’ni görmeye gelen, ilk önce ona koşsun. Koşmakla kalmayıp ona dokunsun. Zaman içinde o dokunmalar sebebiyle mermere kazınmış ters lale silinecek hale gelsin. Kaybolmaması için muhafaza altına alsınlar. Koca cami, parm
“Dünya, geçici bir ticaret yeri, her gün dolup boşalan bir misafirhane, gelip geçenlerin alışverişi için yol üstüne kurulmuş bir pazardır. Allah’ın, sürekli yenilenen, kader kalemiyle yazdığı ve sonra bozduğu bir kitabıdır. Her bahar, yaldızlı bir mektuptur. Her yaz bir şiirdir. Allah’ın isimlerinin belirtilerini yansıtan bir aynadır. Öte dünyanın fidanlığı, rahmetin çiçekliğidir.”Adeta bir irfan pınarından kaynayan hikmet dolu ve birbirinden anlamlı öykülerle geçmişe, bugüne, geleceğe ve dünya ötesine dair
"Ali," dedim, "Kabbanî büyük şairler için neden, aslında tek mısra yazıp ölenlerdir, diyor?" "Çünkü," dedi, "şiirin görevi, her şeyi açıklamak değildir. Uzun açıklamalar, papağanların, morukların ve haber bültenlerinin yaptığı bir şeydir."
Darağacı kuruldu. Barsisa'yı getirdiler. Cellat, ipini hazırladı. Barsisa gözlerini kaldırdı. Onu tanıdı. Padişah'ın adamıydı bu. Adeta inledi: "Sen misin?" *** Hastalara, zayıf kişilere yardım ederdi Barsisa... O kadar şifa verirdi ki, ünü dört bucağa yayılmıştı. Uzaklardan, ondan derman bulmaya gelirlerdi. Barsisa'nın böylesine ünlü, güçlü bir kişi olması Şeytan'ı rahatsız etti. Bir insanoğlu, insanüstü güç kazanıyordu. Bunu önlemeliydi. Bir insanın, diğer insanlara büyük iyilikler yapması onu tedirgin
"Fisagores yaşlandığında, ‘Bu kadar yüksek ilim kaybolmasın.' deyip, kitaplarını bir mağarada toplayıp tılsım yapmış. Sadece yılda bir kere mağaranın açılmasına karar vermiş. Bundan dolayı bu tuhaf mağara, yılda bir kere, sadece üç saat açık dururmuş." *** Bu fani dünya kime kalmış? Felek, nice büyük şahları asmış, nicelerinin bağrını kebap etmiştir. Nice İskenderleri suya götürüp, susuz getirmiştir. Umma bir zerre vefa alçak felekten, bir içim suyu esirgedi İskender'den... Nice kahramanlar, dünyayı kılıçl
"Sen bu sırrın zerresini bile anlamıyorsun. Gönül âleminde bir iştir oldu, ama onun sırrı sana görünmüyor. Öyle bir iş ki bu, yüzlerce kölenin bile harcı değil..." *** Bütün gece mum gibi yandım, eridim. Gece geçti, gündüz ölüm gelip çatsın başıma. Mum gibi aşkla her solukta güldüm, Ama senin gözüne karşı yine de yüzümü örttüm. Mum gibi canı aşkla dirilen, Gözyaşlarıyla ateş arasında güler durur. Geceleyin, gündüze ait bir ümidim olsaydı, Belki biraz daha az yanardım. Canıma düşen ateşin, bir gün olup
Aşkta yitip gitmiş genç bir adam görüyorum. Gerçek aşkı bulmuş, fakat bu sefer de kendini kaybetmiş birini... Dorukta bir vecd, dipsiz bir kuyuda acı görüyorum..." *** Sadık Yalsızuçanlar'ın gençler için hazırlamış olduğu öykü serisinde, bin yıllık kadim kültürümüzden damıtılıp, gönüllere şifa iksiri olarak sunulan hikmetli öyküler yer almaktadır. Hayata dair anlatılan kıssalardan, gençler kadar tüm yetişkinlerin de çıkaracağı hisselerle bezenmiş bu güzel çalışma, aynı zamanda geçmişle bugün arasında güçl
"Ey genç! Erenler arasında yalan çok ayıptır. Niçin inanmıyorsun? İsteğin helva değil mi? Birkaç sini dolusu kepek getir de bak nasıl helva yapılırmış!" *** Kirman Şahı, civar vilayetlere haber salarak asker istedi. İki yüz bin asker topladı. Ebû Ali de ordusunun başında iken meydana çıktılar. Bir güzel cenk oldu. Ebû Ali'nin askerleri, Şah'ın askerlerini kovarak, getirip Kirman Kalesi'ne tıktılar. Şah, baktı ki iş işten geçti. Bela deryası taştı. Askeri tarumar oldu. Hisara girip, bir burca çıkıp seyretm
"Sinemanın bana uzak anlamlarda tartışıldığı bir dünyada Rüya Sineması yorumunu önemserim ve de samimi bulurum. İnsanların sinema üzerine tartışılabilir de olsa saf ve çıkarsız yorumlar yapması beni her zaman sevindirir. Sadık Yalsızuçanlar'ın Rüya Sineması kitabında Said Nursi'nin bir sözü bu çerçevede beni etkiledi." Zeki Demirkubuz "Yalsızuçanlar heyecanla eğildiği konuda kendi geleneğimizden olduğu kadar dünya sinemasının mistik-metafizik yönelişlerinden de yararlanmaya çalışıyor." Mustafa Kutlu "Sinema
Kanatlarına aldığı çocukları meçhul, esrarengiz, Ucu bucağı olmayan bir hayal âlemine götürüyor. Bu âlem katman katman Her katı ayrı güzel Kattan kata düş merdivenleri kurulmuş. Mecaz ve sembollerle örülmüş bu merdivenlerden Arş-ı âlaya çıkmak mümkün
Tükendi
Asıl akıl üstünlüğü, kalbin işlemesi ve insanın kalbine göre, gönlünce hareket etmesidir. Çünkü kalbin, aklı aşan akılları vardır. Sonsuz, sınırsız, aşkın olan hakikat ise ancak akıllı bir kalple idrak edilir. Zira hakikat sırrına ermek için, aklı yitirmek gerekebilir... Sadık Yalsızuçanlar'ın ustalıklı kaleminden Allah'ın Adamları insanı düşündüren, güldüren, inciten, sarsan; akıl erdiremediğimiz ve bir tahtası "fazla" olan kimselerin; meczup, meclup ve mecnunların hikâyesi...
"Oğlum, istediğin şeyleri elde etmek için güçsüz insanlara zulmetmen, adalet ve insafa sığmaz. Senin bir isteğin için diğer insanların gönlü kırılmamalıdır." Usta kalem Sadık Yalsızuçanlar, doğudan batıya, kuzeyden güneye derin izler bırakmış engin kültür hazinemizden derlediği bin yıllık öykülerle sevgili çocuklarımıza sesleniyor. Bazen bir çocuk, bazen bir şehzade, bazen yaşlı bir teyze, bazen bir kuş, bazen bir tilki dile geliyor ve hayatın gizlerinden devşirilen nezih hisseleri katre katre işliyor kalp
"Yahu koca eğeri vermiş, bir avuç sarımsak almış!" dedi yabancı adam. Yaşlı adam, "İyi etmiş... Sarımsaksız çılbır bir şeye benzemez ki!" diye cevap verdi. Usta kalem Sadık Yalsızuçanlar, doğudan batıya, kuzeyden güneye derin izler bırakmış engin kültür hazinemizden derlediği bin yıllık öykülerle sevgili çocuklarımıza sesleniyor. Bazen bir çocuk, bazen bir padişah, bazen yaşlı bir adam, bazen bir fare, bazen bir tilki dile geliyor ve hayatın gizlerinden devşirilen nezih hisseleri katre katre işliyor kalple
"Akşam beni öyle güzel misafir ettiler ki sorma Hüsmen Ağa. Ama gene de senin ekmeğini paylaşmanın zevki başka bir şeyde yok." Usta kalem Sadık Yalsızuçanlar, doğudan batıya, kuzeyden güneye derin izler bırakmış engin kültür hazinemizden derlediği bin yıllık öykülerle sevgili çocuklarımıza sesleniyor. Bazen bir çocuk, bazen bir padişah, bazen bir çiftçi, bazen bir aslan, bazen bir tavşan dile geliyor ve hayatın gizlerinden devşirilen nezih hisseleri katre katre işliyor kalplere... Çocuklar kadar yetişkinle
"Bak arkadaş, kafanı kullanacaksın kafanı! Sade kol bacak kullanmak yetmez. Eşeğin aklı olsa yük taşır mı? Tilkiye yük taşıtabilir misin?" Usta kalem Sadık Yalsızuçanlar, doğudan batıya, kuzeyden güneye derin izler bırakmış engin kültür hazinemizden derlediği bin yıllık öykülerle sevgili çocuklarımıza sesleniyor. Bazen bir çocuk, bazen bir padişah, bazen yoksul bir adam, bazen bir aslan, bazen bir tilki dile geliyor ve hayatın gizlerinden devşirilen nezih hisseleri katre katre işliyor kalplere... Çocuklar
"Bak arkadaş, kafanı kullanacaksın kafanı! Sade kol bacak kullanmak yetmez. Eşeğin aklı olsa yük taşır mı? Tilkiye yük taşıtabilir misin?" Usta kalem Sadık Yalsızuçanlar, doğudan batıya, kuzeyden güneye derin izler bırakmış engin kültür hazinemizden derlediği bin yıllık öykülerle sevgili çocuklarımıza sesleniyor. Bazen bir çocuk, bazen bir padişah, bazen yoksul bir adam, bazen bir aslan, bazen bir tilki dile geliyor ve hayatın gizlerinden devşirilen nezih hisseleri katre katre işliyor kalplere... Çocuklar
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 79 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1