Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 171 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5
Bu küçük eser, ana dilimiz Türkçeyi doğru ve güzel konuşma eğitiminde gerekli olan bilgileri derlemek maksadıyla hazırlanmış olup, hitâbet öğreten bir kaynak veya tiyatro çalışmalarında kullanılacak bir diksiyon kitabı değildir. Bu kitap bir imlâ kılavuzu da değildir. Konuşma diliyle ilgili bir kılavuzdur. Bu sebeple kelimeleri doğru söyletmek ve okutmak için bütün imkânların kullanılmasına çalışılmıştır. Esâsen kitabın yazılmasındaki ana gayemiz, çocuklarımızda ve gençlerimizde millî dil, târih ve kültür ş
Tükendi
Farklı dönemlerdeki yazılı ve sözlü dil örneklerini 3 cilt halinde yaklaşık 3.650 sahife, 61.000 madde, bunlardan türetilmiş 35.000 deyim ile 400 müellifin 1.000 e yakın eserinin taranmasıyla elde edilen 100.000 misalli bu temel başvuru eseri, Türkçemize bir sivil toplum kuruluşunun yaptığı önemli bir hizmet olması bakımından dikkate değerdir. Kubbealtı Lugatı nın ilk bilimsel danışma toplantılarına 1971 yılında ilim ve fikir adamları ile Türk dili üzerinde çalışmış akademisyenlerden oluşan 12 kişilik bir h
Tükendi
İlhancığım, Bu sabah size bir mektup postaladım. Şimdi gece ve saat oldukça ileri... Tahmin eder ve hak verirsin ki içim hüzünlü... Hem de nasıl? Mübârek Mîrac gecesi nerelerde, kimlerleyim? Öğleden sonra o genç mîmar ile Mügül geldiler ve West Minister Kilisesi'ne gitmeyi teklif ettiler. Mâdemki Allâh'ım bu mübârek gecede beni bir kiliseye dâvet ettiriyordu, nasıl hayır diyebilirdim? Gittik. Gece olmuş daha doğrusu hava kararmıştı. Şöyle bir dolaştık. Papazın biri: Üç dakîkalık bir seans var, isterseniz bu
Sâmiha Ayverdi'nin elli yılı aşan yazı hayâtı boyunca, yakın dost ve akrabaları ile devrin mühim edebiyatçılarına imzaladığı kitaplardaki ithafları, üç sene süren bir çalışma sonunda toplayarak, 2002 yılında çok az sayıda basmıştık. Satışa arz etmediğimiz ilk baskının ardından geçen on dört yıl zarfında, elimize çok sayıda yeni ithaf ulaşmış bulunuyor. Bu durum bize, daha geniş kitlelere ulaşacak ilâveli bir ikinci baskı yapmak lüzumunu hissettirdi. Böylece her biri ayrı değer taşıyan ithafların hemen tamam
?Mektubunuzun havasından, dedilerden kodulardan üzülüp sıkıldığınızı hissetmiş gibiyim. Haklısınız. Hazreti Mevlânâ bile, "Cehennemleri yutmaya râzıyım. Tek avâmın dedikodusunu işitmeyeyim" buyuruyor. İnsan oğlu mânâdan yana ham ve câhil kaldıkça, nafakasını da bittabi bu zehirli maddelerde bulacaktır. Fakat siz, bir bakıma çok bahtlısınız. Zîra elinizin altında hamur gibi yoğuracağınız körpe, yumuşak istîdatlar var. Hakîkî hoca, müfredat programının hududları içinde kalan kimse değildir. Kendinde olanı, ka
Din, inanç, dînî hayât, dînî haklar, laiklik, bilim din ilişkisi, dünyâda ve Türkiye'de din devlet ilişkileri... Anayasa hukukçusu Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil, Cumhuriyet'in ilk dönemlerinden itibaren üzerinde en çok tartışılan, istismar edilen bir meseleyi bu kitabında ayrıntılı bir biçimde ele alıyor.
Belgradın fethinde ve aynı zamanda Mohaç Muhârebesinde üstün gayreti olmuş bulunan Bâlî Bey, 1531de Budini muhâsara ederek Avusturya ordusunu kovalayıp zafere ulaştıktan sonra, muvaffakiyetlerini sayıp dökerek, Knûnî Sultan Süleymandan bir tuğ niyaz edince, pâdişah kendisini şöyle cevaplandırmıştır: Berhudâr ol, Allah senden râzı olsun! Benden bir tuğ istiyorsun. Sana emîrül-ümerâlık veriyorum. Lâkin bu yaptıklarına güvenme, ve bir fânî kuldan herhangi bir talepte bulunarak kendini küçültme ve minnet altına
Mes´ud Cemil´in doğumunun 100. yılı münâsebeti ile hazırlanan bu eserde, yazarın babası hakkında kaleme aldığı ve edebî tarafı ağır basan bir biyografi, Uğur Derman´ın bir yazısı, mektuplar, Arif Aşçı´nın hazırladığı Mes´ut Cemil bibliyografyası ve çok değişik fotoğraflar yer almaktadır.
Tükendi
Bu eserde, Sâmiha Ayverdi'nin 1940'lı yıllarda, evinde kendisini ziyâret eden, aralarında Mehmed Ali Aynî, Sâlih Zeki, Necip Fâzıl, Safiye Erol ve Burhan Toprak gibi şahsiyetlerin de bulunduğu kimselerle yaptığı görüşmelerden zaptetmiş olduğu ve "tevhid" inancına sımsıkı bağlı hayat telâkkîsini ve çeşitli konulardaki görüşlerini aksettiren karşılıklı konuşmaları bulacaksınız.
"Yavrum, mâzîmizin, târihimizin bereketi ve şerefi olan fikir mahsûllerimizi, îtinâ ile yuvarlandıkları uçurumlardan çekip kurtarmaya uğraşırken, gerek ben, gerek âilem, sanat mahsûllerimizin de öksüz ve alâkasız bırakılmasına dayanamıyoruz. Meselâ Nâdîde ve Nezîhe ablaların, oya, kaşık ve kese toplarlar. Her ikisinin de şimdiden birer koleksiyonları var. Fakat Orta Anadolu, Akdeniz, Rumeli işleri İstanbul'da hayli mebzul olmakla berâber şark işleri pek yok. Şimdi şartlarına dikkat etmeni isteyerek, sana şu
Meşk; bir hattatın talebesine aynısını yazmaya çalışması için verdiği veya talebenin hocasına göstermek üzere hazırladığı güzel yazı örneğidir. Hat sanatımızın ta'lik yazı türünün en büyük üstâdı olan Hulûsi Efendi'nin (1868- 1940) hayâtını ve ta'lik meşklerini ihtivâ eden bu eser yenilenmiş baskısıyla okuyuculara sunuluyor.
Tükendi
İstanbul, yalnız İstanbullu olan, onda doğan, onda yaşayanların şehri değildir. O, bütün Türk milletinin aynı ölçüde sahibi olduğu aziz ve müşterek varlıktır. Onun dilini, onun zevkini, onun millî mîmârîsini yalnız İstanbullular yapmış olamaz. Bu şehri bütün Türk milleti bir ruh ve iman birliğiyle sevmiş, almış, onarmış ve güzelleştirmiştir İstanbula Dair, yepyeni baskısıyla okuyucuya sunuluyor. İstanbul Hasreti, Fetih ve Fatih Üzerine, İstanbul ve Mimari, Belediye Terbiyesi, İstanbul ve İstanbullular başl
Sinan'ın Günlüğü, birçok edebî türde eser vermiş olan Sâmiha Ayverdi'nin 1953 - 1961 yıllarında torunu Sinan için tuttuğu günlüklerinden oluşuyor. Sâmiha Ayverdi bu günlüklerde torununun büyümesini müşâhede ederken yaşadığı güzellikleri, çocukluk hasletlerini, mutluluğunu, hüznünü yâd etmekle kalmıyor, o dönemle ilgili günlük meşgaleleri, sosyal-siyasî hâdiseleri, dînî hayatı bir mütefekkir gözüyle torunu Sinan üzerinden anlatıyor.
Burada yayımladığımız mektuplar gerçekten sıradan, alelâde metinler olmayıp Rızâ Tevfik gibi bir babanın kızına gerek evlilik hayâtı, gerekse hayatta mutlu olabilme, bu hususta kimleri, nasıl örnek alması gerektiği konusunda çeşitli öğütleri de ihtivâ eden önemli belgelerdir. Orhan Okay mektuplarla ilgili bir takdim yazısında: ?Geçmişi tanımak için en değerli malzeme hâtıralar, günlükler ve mektuplar içindedir." demektedir. Bu bağlamda, Rızâ Tevfik'in kızına gönderdiği özellikle 1923-1930 yılları arasında y
Eski bayramlar, daha doğrusu bayramlarda eski hareket ve faâliyetler bambaşka bir edâ taşırdı. Zevkli idi de. Evleri boş bırakırcasına bayram namazı için câmiye koşanların, namazı müteakip evlere dönenlerle âilenin ve ev halkının bayramlaşmasının, yine âilenin büyüklerini ve akrabâyı hânelerine kadar gidip ziyâret eylemenin, komşulara gidip gelmenin, büyüklere kadar koşarak el etek öpmenin, teşrîfâta dâhil ise muâyede resmine gitmenin, değilse Saray-ı Hümâyun'a azimetin, oradaki erkânın odalarını birer bire
Tükendi
Ramazan piyasası ilk akşamın terâvihinden sonra başlardı. Galata köprüsünden boşalan arabalar, muhteşem faytonlar, kupalar, landonlar, konak ve saray arabaları katar hâlinde Beyazıt'a çıkarlar, Mürekkepçiler önünden kıvrılarak Vezneciler'e girerler, Unkapanı köprüsünden geçenler Zeyrek'den Vefâ'ya tırmanırlar, Şehzâde Câmii'nin yanından Direklerarası'na dökülürlerdi. Her yaştan, her sınıftan genç ihtiyar, kadın erkek birbiri üstüne yığılmış, yanaşık nizamda binbir ayak bir ayak hâline gelmiş, nefesleri b
Tükendi
Hüsn-i hattın gerçek öğretimi, yüzyıllar boyunca husûsî ve hasbî olarak, üstâddan çırağına meşk yoluyla sürdürülmüştür. Ancak, XIX. asrın mâlî imkânsızlıkları içinde bu gelenek artık eskisi gibi yürüyemez olmuş, çağın şartlarına uyabilen bir öğretim kuruluşu aranır hâle gelmiş; hele tezhîb, cild ve ebrî (ebrû) gibi hüsn-i hatla yakın ilgisi bulunan kitab san'atları, ekseriyâ babadan oğula geçerek yürütülen birer esnaf zenaati kılığına bürünmüşdü. İşte, 20 Mayıs 1915'de Bâbıâlî'deki târihî sıbyan mektebinde
O Muallim Nâci'nin edebiyat anlayışından çok uzaklarda kendi tarzını ortaya koymuştu ama dünya görüşü hiç değişmemişti. Köklerine ve şark medeniyetine sırt çevirmeden kendisi olarak batının ilmini almak, süflî taraflarını atmak taraftarıydı... İşte Âkif'in şahsiyetini yapan, çilesini ve dramını da hazırlayan, yaşadığı toplumun bu birbirine zıt iki dünya görüşünün arasında kalmasıydı. Tanzîmat'tan îtibâren âileyi de sokağı da, siyâseti de, okulu da esir alan iki zıt dünya görüşünün... Âkif'i anlamak ve tanım
Tükendi
Bu eserde 20. yüzyılın büyük mutasavvıfı Ken´an Rifâî´nin, dergâhların açık olduğu dönemlerde talebelerine yaptığı mesnevi takrirlerinin 4048. beyite kadar olan bölümü tek cilt hâlinde toplanmış, 700 yıldan beri değerinden hiçbir şey kaybetmeyen Mevlânâ Celâleddin´in bu seri Ken´an Rifâî´nin şerhi ile günümüzün idrâkine sunuluyor.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 171 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5