Zoraki Diplomat
Kırkbeş yaşında üstlendiği diplomatlık görevinin kendisini `tipik` bir diplomata dönüştürmediğini, 20 yıllık (1934-1954) elçilik döneminde olayları bakış açısında bağımsızlığını koruduğunu ve bireysel yargılarından ödün vermediğini anlatır Yakup Kadri Zoraki Diplomat`ta. Diplomatlığının `zoraki`liği bundandır. Avrupa`nın en çalkantılı yıllarının tanığı olarak kaleme aldığı anılarında olabildiğince `objektif` bir tarih resmi çizmeye çalışmıştır. Nazizmin yükselişinden Prenses Süreyya - Şah
"Bir Salı sabahı uyandım. Bütün gazeteler hayatta en çok sevdiğim kadının bir cinayet işlediğini yazıyordu.Bunu hiç beklemiyordum. Beynimden vurulmuşa döndüm. İç dengelerim şiddetle sarsıldı. Oysa gerçeği biliyordum ama bana kimse tek bir şey sormamıştı.Onu mahkûm etmişlerdi!
kapı çalındı. İki asker beni almaya gelmişti. İç savaş çıkmış, seferberlik ilan edilmişti. Bunu bekliyordum. Hiç şaşırmadım. Bunu uzun zamandır korku ve kuşkuyla hep bekliyordum. Hazırlandım ve o Salı sabahı evden çıktım.
Genç bir öğ
"Ozan, şiirini yazarken, belleğindeki tüm sözcüklerden anlatmak istediğine en uygun olanları bulmak, sonra da sezgisiyle, özeniyle ve ustalığıyla bu sözcükleri yan yana, alt alta getirerek şiirini kurmak zorundadır.
Bu konuda bilinmesi gereken tek kural, her söz dizisinin şiir olmadığı ama her şiirin bir söz dizisi olduğudur."
Dünya edebiyatının başyapıtları İletişim Klasikleri dizisinde! İletişim Yayınları, Murat Belge yönetiminde edebiyat klasikleri yayımlamaya devam ediyor. İletişim Klasikleri dizisinden çıkan kitaplar, edebiyata karşı sorumluluğu okuma zevkiyle buluşturan bir anlayışla hazırlanıyor. Eserler orijinal dillerinden ve tam metin çevirileriyle yayıma hazırlanırken, ana metne eşlik eden ve yetkin isimlerin yazdığı önsöz ve son sözlere yer veriliyor. Ayrıca her kitabın başında, yazarın hayatına ve yaşadığı döneme ışı
Eğer Jasmine Santos'tan geçtiğimiz birkaç yılını
tek cümleyle özetlemesini isteseydiniz, cevabı kesinlikle hiçbir şeyin
yolunda gitmediği olurdu. Kemiklerini defalarca kırmış ve tutulmamış
sözlerin acısını pek çok kez yaşamıştı. Şimdi de buz pateni kariyerinin
bitmek üzere olduğu gerçeğiyle yüzleşmesi gerekiyordu.
Jasmine tam da hayallerinden vazgeçmek üzereyken reddedemeyeceği
bir teklif almıştı. Hem de en büyük düşmanı Ivan Lukov'dan! Genç
kadın son on yılını onu bir otobüsün altına itmenin hayalin
Tarık’ın elindeki atı inceledik, altına benziyordu ve ışıl ışıl parlıyordu. Parlak olması düşündürücüydü. Nasıl olmuş da mağarada bu kadar temiz kalabilmişti? Pek aklımız almadı. Bu arada altın öküzlerin bir de sabanı olduğu söylenmişti, atın arkasında saban da yoktu. Altın öküzü değil ama altın atı bulmuştuk hem de çok kısa sürede, inanılır gibi değildi. Anlatılanlara göre; daha önce o kadar kişi gelmiş, bir şey bulamamıştı. Hiç beklemeden köye dönüş yolculuğuna geçecektik. Mağaradan çıktığımızda hepimizi
Esrarengiz bir kayıp, cevapsız sorular... Dört yaşındaki Nicolas’ın kaybı tüm İspanya’yı sarsmış, ardından da sıradan bir “gündem” olarak hafızalarda kalmıştı. Bir çocuğun, sadece üçüncü sayfa haberlerinden ibaret olmaması ve ailesinin dinmeyen gözyaşlarının sonunun gelmesi gazeteci Ines Grau, dedektif Ana Aren ve ekibinin elindeydi. Çözümü gittikçe imkânsızlaşan “kayıp” düğümü, kaybolmaya başlayan yeni çocuklarla içinden daha da çıkılmaz bir hâle gelmişti. Nicolas ve kaybolan diğer çocukların akıbeti çözüm
Daha hiçbir şey yokken uçsuz bucaksız bir su vardı. O vakitler "Kişi", yer ile gök arasında pek mutluydu. Fakat bir gün kaybedenlerden olup, huzurdan kovuldu ve Erlik (Şeytan) adını alarak dünyaya gönderildi. Tüm itibarını kaybeden Erlik, topraktan yaratılan insanoğluna bitmek bilmeyen bir kin ve düşmanlık duymaya başladı. Zaman aktı, çağlar ve coğrafyalar değişti ama ezeli düşmanlık hiç bitmedi. Unutulmaması lazım gelen nice şeyler unutulup gitse de kimi kadim sırlar masallara, efsanelere, destanlara ve mi
Kararlı bir feminist ve aktivist olan Robin Morgan'ın en çarpıcı kitaplarından biri. Geleceğe adanmış bir masal ve geçmişe yönelik bir tahmin. Paralaks, öyküler ve birbirine bağlılık hakkında bir öykü. Derinlikli, anlayışlı ve duygusal… Matruşka bebekleri gibi her öykü birbirine geçiyor. Büyüklüğü ve karmaşıklığı görmeyi öğretiyor, dünyanın tüm değişkenliği ve değişimi için dengeyi arıyor. “Okudum çünkü bir kere okumaya başlayınca kitabı elimden bırakmak istemedim. Okumaya devam ettikçe, durasım gelmedi. Öy
Fransız edebiyatının usta kalemi André Gide’in kurmaca yapıtlarının önüne geçen devasa eseri, neredeyse 60 seneye yayılan bir yazma eyleminin ürünü olan “Günlükler”nin ilk cildi, ilk kez eksiksiz olarak Türkçede… Şimdi üç aylık kuraklıktan sonra fırtına. Yağmuru bir gösteri gibi izlemek için eve döndüm. Gördüğüm şeyi betimlemeyi sevmiyorum artık; işin tadını kaçırıyor. Yalnızca bakmayı daha çok seviyor, böylece hiçbir şeyi kaçırmadığımı, her görüntünün ona gereksinim duyduğum anda yeniden ortaya çıkacağını
Paul Valéry en eski yazınsal biçem olan diyalogdan hareketle, zihinsel bir “büyük patlama”nın ürünü bir metin ortaya koyuyor. SABİT FİKİR birbirini yadsıyan, besleyen, çürüten, doğuran konuşmalardan örülü bir kitap, bir anlamda Valéry’nin denizde taş sektirme egzersizleri. Sabit Fikir Valéry’nin düşünce dünyasının ve ilgi alanlarının nerelere uzanacağının kısa bir özeti. “Büyük acıların pençesindeydim; çok etkin ve çok şiddetli kimi düşünceler zihnimden ve dünyamdan geriye kalan her şeyi perişan ediyordu. H
Senin olanı sana getirdim.
İngiltere'de yaşayan, İngiliz bir anne ve Türk bir
babanın çocuğu Karen Kimya'nın yolu bir iş seyahati
sebebiyle Konya'ya düşer. Hem işinde hem de özel
hayatında çözmesi gereken dünyevi sorunlarıyla
boğuşan Karen, Konya'da uhrevi gizemlerin de
ortasında bulur kendini. Bir ırmak gibi akan doğrusal
zamandan tüm zamanların iç içe geçtiği bir okyanusa
yuvarlanan Karen'in elinden büyük bir derviş tutar.
Bu derviş Şems-i Tebrizi'dir.
"Taşta kan vardı. İnsanların yüreklerinde
Can alarak sağlanan adalet, ölümü yüceltmekten
başka bir işe yaramaz. Ritüelleri olan, Hıristiyan mistisizminden beslenen bir seri
katil cinayet masasını teyakkuza geçirir. İlk cinayetin olay
mahalli, alışılmışın hayli dışındadır: Göğsüne saplanmış
sapı haç şeklinde bir bıçakla yerde yatan bir kurban...
Hemen yanı başında açık bırakılmış, bazı satırları
kurbanın kanıyla çizilmiş bir Kutsal Kitap... Katil hiç vakit
kaybetmeden seri katile evrilirken Başkomser Nevzat
belki de daha önce hiç karşılaşmad
Atlantik ile Pasifik sularının buluştuğu noktadaki Estados Adası
gemicilerin korkulu rüyasıydı. Horn Burnundaki azgın deniz ve
ölümcül kayalıklar birçok geminin sonu olmuştu. Arjantin hükümeti
hem denizcilerin dostu olduğunu göstermek hem de diğer ülkelerin
kendisine minnet duymasını sağlamak istediğinden Estados
Adasına bir deniz feneri inşa etmişti: Dünyanın Ucundaki Feneri. Üç
denizci, bu ıssız adadaki fenere bekçilik yapmaları için adaya
gönderildi.
Kendilerini yalnız sanıyorlardı fakat bunca ge
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 32-48 /
Aktif Sayfa : 3
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.