Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 16-32 / Aktif Sayfa : 2
“Kaçıncı kezdir zamanın önüne geçmeye çalışıyoruz, fakat hep o bizi arkasında bırakıyor, zaman kendi başına bir anlama sahip değil, onun başıboş bir gidişi var. Irmak söyleşi hep zaman aralıklarında ertelene ertelene savruldu. Özyaşamöyküsü ona tam yaklaştığımız sırada özsüz kaldı. Onun yerine Dolambaç’ı yazdım ve hâlâ da yazıyorum. Dolambaç benim özyaşam kurgumdur. Dolambaç yaşam ile kurgu arasında cereyan eden bir romandır. Yaşam kurguya dolanır, kurgu ise ancak böyle yazılır. Yaşam benim yaşamım; ona gön
"İstanbul'a ilk kez 25 yıl önce gittim ve o zaman âşık olduğumu anladım. Şehir geçmişte birçok büyük uygarlık için mihenk taşı olmuş ve bin yıl boyunca nesillerin hem hayallerini gerçekleştirmiş, hem de hayal kırıklığına uğratmıştır. Haklı olarak "O Şehir" diye bilinir, çünkü iki safir arasındaki zümrüttür, tüm dünyanın arzuladığı yerdir." –Bettany Hughes "Kimi zaman bir aşk mektubu gibi, kimi zaman da kaybolan şeylere övgü gibi yazılmış. Yazarın geçmişten günümüze milyonlarca sakiniyle birlikte şehir i
Annesi Melek'e döndü ve ormanın seslerini duyup duymadığını sordu. Melek şaşkın bir şekilde gözlerini timsah yumurtası gibi kocaman açıp annesine baktı. Ormanın sesleri mi vardı? Ormanı görmek yetmiyor, bir de duyacak mıydi? Annesi sorunca merak edip etrafa kulak kabarttı. Ama annesinin bahsettiği sesleri hiiiçç duymadı. Melek, "Her zamanki orman işte!" diye düşünürken annesi piknik sofrasını çoktan hazırlamıştı. Ancak hareketleri sanki bir şarkıya eşlik ediyor gibiydi, Melek'in duymadığı neyi duyuyordu? Bu
Her şey iki yıl önce, tüm Türkiye’nin Hacire Anne olarak tanıdığı acılı bir annenin isyanıyla başladı. Elinde bir çekiçle HDP Diyarbakır İl Binası’nın camlarını tuzla buz etti, ardından, “Çocuğumu almadan buradan hiçbir yere ayrılmıyorum!” diyerek kapı önünde oturma eylemi başlattı. Bu kitapta kendi iradeleriyle evlenmeleri bile mümkün değilken dağa götürülmüş, küçücük yaşlarda ellerine silah verilmiş çocukların hikâyelerine tanıklık edecek, kızı için ağıtlar yakan Türkân Anne ve içimizi yakan evlat nöbeti
Her sır bir gerçek barındırır… David Gemmell Legend En İyi Fantastik Roman Ödülü Adayı “Brent Weeks, okuru hikâyenin içine çeken ve bir daha da gözlerini kaçırmasına izin vermeyen bir üsluba sahip.” –Robin Hobb “Brent Weeks’in bu kadar iyi olması canımı sıkıyor.” –Peter V. Brett Eski tanrılar uyanıyordu. Körelten Hançer’in hedefi olan Gavin Guile hiçbir rengi göremez olmuş, üstüne üstlük bir korsan gemisine köle düşmüştü. Renklerin çığrından çıkması an meselesiydi ve Kromerya mağlup olmanın e
Niçin çektin aramıza bu nikabın Haram eyledin gözlerime afitabın Hasret gönül bağım mahbubene Gel ey sevgili, okşa saçlarımı merhametinle... Sevdan mürare yılgın dudaklarımda Çıktım bilinmez bir firara ıslak sokaklarda Bir tanrı yakardı cehenneminde Bir de sen yaktın ey sevgili, bakışlarında Kurşuni sabahlara uyanıyorum her gece Yüreğimde pare pare yarelerin faili Karanlık bir güneş kadar anlamsızım yokluğunda Gel ey sevgili, gel ey sevgili.
“Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.” – Malcolm X Hitap becerisi yüksek, cesur, etkileyici, mücadeleci ve inatçı bir adam değildi o sadece... Malcolm X, bir azınlık mensubu olarak haklarının peşinden koşma cesareti gösteren ve bu yolda geri adım atmadan, insani değerlere sahip çıkmak uğruna hayatını gözden çıkarabilen ilham dolu bir siyahiydi. İnsanca yaşamak için yaşamını tehlikeye atabilecek kadar davasına bağlı biri... BENİM OLAN TEK ŞEY GÜNAHLARIMDIR, Malcolm X’in mü
Hüseyin Rahmi Gürpınar 1864’te İstanbul’da doğmuş, 8 Mart 1944’te Heybeliada’da yaşamını yitirmiştir. Edebiyatımızın en önemli romancı ve hikâyecilerinin arasında yer almaktadır. Hüseyin Rahmi, resmî ya da özel olarak düzenli bir eğitim almamıştır, tamamıyla kendi kendini yetiştirmiş bir yazardır. Küçük yaşta yazmaya başlayan Hüseyin Rahmi’nin, on iki yaşında kaleme aldığı Gülbahar Hanım adlı piyesi diğer bazı kitaplarıyla birlikte Aksaray’da çıkan bir yangında yanmıştır. Üstadı saydığı Ahmed Mithat Efendi’
Antoine De Saint- Exupêry, yaşadığı zor ve çetin deneyimlerle son derece derin bir kişilik kazanmış; hayat görüşü, bakış açısı çok zengin ve geniş bir hal almıştır. İçe bakışı çok güçlü ve ayrıntılı olduğundan, toplumda insan mutluluğunun önceliği ve temelini aşk, sevgi ve sorumluluk olarak görmüştür. İnsanın; içinde kendisinden öte, kıymetli değerleri aramasının önemini irdeler eserlerinde. Kale adlı eserinde ise bu durum daha da belirgindir. Bir Kral’ın baba nasihatlerini hatırlayarak yaptığı içsel yolcul
“Ruh Bilimi’nin temellerini atmış Rudolf Steiner’ın kıymetli derslerinin derlendiği bu eserde ruha bilimsel bir açıdan yaklaşan antropozofi biliminin derinliklerine ineceğiz. Ruhun üç bölümü olan Sezgin Ruh, Entelektüel Ruh ve Bilinç Ruhu’nu tanırken ruhu ve Ego’yu nasıl geliştirebileceğimize dair bir öngörü edineceğiz. Ruh anlayışının batıl inançlardan arınmış bir halde ele alınmasıyla ruh ve dünya arasındaki benzerliklere, ruh ve dünyanın birbirinden nasıl etkilendiğine, duru görü denen ruhsal dünyayı gör
Tükendi
Bazı durumlarda eleştirmen ile metin arasındaki ideal mesafenin belirlenmesi için, öncelikle okuma sürecinin bir deneyime dönüşmesine, metinle özdeşleşmeye izin verilmesi gerekir. Fazla yaklaşmak ile fazla uzaklaşmak arasındaki skalada, risk, metnin toplumsal bağlamdaki anlamını ıskalamak ile metni toplumsala gömmek arasında değişen yoğunluklarda kendisini gösterir. Romanlar üzerine yazmanın zorluğu çoğu zaman bundan kaynaklanır. Kendi dilini arzulamak, metni kendi diline boğmak, onu görünmez kılmak değildi
Tükendi
“Ben küçük bir çocukken dünya haritasında çok sayıda boş alan vardı, parmağımı üzerine koyar ve ‘Büyüdüğümde oraya gideceğim,’ derdim. Bunlardan bazılarına gittim… Ama bir tanesi vardı ki ‒deyim yerindeyse en büyüğü, en bilinmeyeni‒ oraya gitmek için yanıp tutuşuyordum. O zamana kadar orası, küçük bir çocuğun üzerinde keyifli düşler kurabileceği haritadaki boş bir alan olmaktan çıkmıştı. Karanlık bir yer olmuştu.” Joseph Conrad
“Ben küçük bir çocukken dünya haritasında çok sayıda boş alan vardı, parmağımı üzerine koyar ve ‘Büyüdüğümde oraya gideceğim,’ derdim. Bunlardan bazılarına gittim… Ama bir tanesi vardı ki ‒deyim yerindeyse en büyüğü, en bilinmeyeni‒ oraya gitmek için yanıp tutuşuyordum. O zamana kadar orası, küçük bir çocuğun üzerinde keyifli düşler kurabileceği haritadaki boş bir alan olmaktan çıkmıştı. Karanlık bir yer olmuştu.” Joseph Conrad
20 yüzyılın en etkili kalemlerinden Simone de Beauvoir’ın ilk romanı Konuk Kız 1943’te, İkinci Dünya Savaşı devam ederken yayımlandı. Bu tarihte Fransa, Almanya’nın işgali altındaydı ve işbirlikçi Vichy Hükümeti vatan, aile, çalışma gibi değerleri öne sürerek kitleleri elinde tutmaya çalışıyordu. Konuk Kız, bu anlayışa tamamen karşıt bir kurgu ve atmosfere sahiptir. Savaş yaklaşırken Paris’te bir tiyatroyu ayakta tutmaya çalışan Pierre ve Françoise çiftiyle himayelerine aldıkları, taşradan gelen genç kızın
İçindekiler; Kalp Ne İsterse O Olur 1 (Ciltli) Kalp Ne İsterse O Olur 2 (Ciltli)
Tükendi
Çocuklara umut etmenin, hayâllerine sarılmanın önemini sevgiyle, neşeyle sararak notalarla anlatan bir hikâye... Bu eğlenceli hikâye miniklere pes etmemeyi, umuda sarılmanın önemini ve duyarlılığın önemini anlatıyor. Hepimizin duymaya ihtiyacı olan o sihirli kelimelerle ifade ediyor: ‘’İçinizde esen umut dolu rüzgâra ses verin
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 16-32 / Aktif Sayfa : 2