Eser, dört yüz yıla yakın bir süre Osmanlı Devleti’nin yönetim merkezi olarak kalan Topkapı Sarayı’nın yaklaşık iki yüz yıllık mutfak teşkilatını ve iaşesini konu almaktadır. Osmanlı saray mutfağı, teşkilat ve işlev açısından herhangi bir ailenin mutfağından farklıydı. Büyük oranda arşiv belgelerine dayanılarak hazırlanan eseri okurken Osmanlı siyasi, ekonomik ve sosyal tarihinin mikro düzeyde tasvirini bulacaksınız. (Arka Kapak)

Karadeniz’de, mavinin en mavisine, yeşilin en yeşiline ulaşırsınız. Karadeniz deyince de akla ilk gelen balıktır HAMSİ. Karadeniz’in hırçın dalgaları, tekneleri kendine davet etmektedir. Karadenizli için yaz boyu çekilen taze hamsi hasreti bitecektir. Yayla zamanı boyunca, hamsi tuzlama küpleri dibe vurmuştur. Yeniden ızgaralar, tuzlamalar, güveçler, kızartmalar yapmanın zamanı gelmiştir. Temeller, Dursunlar, İdrisler, Yakuplar, İsmailler hamsili rakı sofralarını özlemişlerdir.Vakit geçirmeden hamsiler ızga

Yaptığım her işten ayrı keyif aldım ve her kitabımı ayrı sevdim, ancak tahmin edersiniz ki [2002de yayımlanan] ilk göz ağrım Mevsimlerle Gelen Lezzetlerin yeri hep ayrı oldu. O zaman belki toplumumuz için biraz erkendi bu tarz bir yemek kitabı yayımlamak. Oysa bugün artık deniz tuzu sadece süpermarketlerde değil baharatçılarda dahi bulunuyor, sağlıklı beslenmenin önemi hepimizin diline pelesenk olmuş durumda. Yine de bunca konuşulmasına rağmen hâlâ bu konudaki bilgilerimizin sığ olduğunu söylesem bana kızma

Bu değerli eserde, kültürel ve ekonomik olduğu kadar, gastronomik çeşitliliği ile de dikkat çeken hamsi nin tarihsel süreç içinde toplum üzerinde bıraktığı etki, bilimsel yöntemlerle elde edilen verilerle, disiplinler arası yaklaşımla ve zengin bir görsellikle okuyucuya sunulmaktadır. Divan Edebiyatı'nın 'divan sahibi son şairi' olan Hamamizade İhsan Beyin 1928'de yayınladığı Hamsinameden ilhamla geliştirilen bu kapsamlı hamsi kitabında; Karadenizin ve hamsinin biyolojik yapısından yola çıkılmış, yörenin k

18. yüzyılın yeme içme ustalarından Jean Anthèlme Brillat-Savarin ünlü bir özdeyişinde şunu söylüyor: “Bana ne yediğini söyle; sana nasıl biri olduğunu söyleyeyim.” Bu bilgece deyişe sözcüğü sözcüğüne uyan ünlü oyuncu Edmund Kean’ın, oynadığı rollere uyan yemekler yediği söylenir: Eğer âşık erkeği oynuyorsa koyun eti, bir katili oynuyorsa sığır eti, bir zorbayı oynuyorsa domuz eti yermiş. Gerçekten de yemek pişirmek ve yemek, yaşamanın gereğinden çok öte bir şeydir. Yediklerimizi tanımlama, hazırlama ve yem

The Prehistoric Epoch Sumerians Ancient Egypt Ancient Greece Byzantine Empire Cultural Differences: East-West And North - South The İnfluence Of Religion The Era Of The İslamic States Turks İn Asia The Anatolian Seldjukides The Ottoman Period The Ottoman İmperial Palace Kitchens Court Cuisine The Culinary Arts At The Ottoman İmperial Court İmperial Court Cuisine Fetes At The Court At Home İslamic Pious Endowments: The İnstitutions Of Caravansaries And Soup Kitchens The Armed Forces Cooksh

-Çorbalar -Et Yemekleri -Kebaplar -Köfteler -Pilavlar -Sebze Yemekleri -Dolmalar ve Sarmalar -Mantı ve Makarnalar -Tavuk ve Hindi Etli -Yemekler -Balık ve Deniz Ürünleri