Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 214 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Saltanatının ve kısa bir süre sonra da vefatının üzerinden 100 yıl geçmiş olmasına rağmen, Abdülhamid ismi halen tartışılmaya devam etmektedir. Bu eser, Sultan II. Abdülhamid'in en yakın isimlerinden biri olan Tahsin Paşa'nın, tarihin en cilveli dönemlerinde Yıldız Sarayı'nda yaşadığı tanıklıkların bir belgesidir. Padişahın sâdık ve has adamlarından biri olan Tahsin Paşa'nın bu hatıratı, konusunun uzmanı olan A.Zeki İzgöer'in titiz çalışmasıyla, eksiksiz bir şekilde okura ulaşıyor. Tarihçiler ve tarihe ilgi
Tükendi
İki şehir alevler içinde. Denizin üzeri kıpkırmızı görünüyor. Zavallı Kilitbahir kıpkırmızı, kanlar içinde bir görünümde yanıyor. Her şey normal e döndü. Sanki ölümcül bir gün geçirmemiş gibiyiz. Eğer camlar kırılmamış, etrafta delikler açılmamış olsa, odamıza 15 adım kala bu manzara gerçekleşmese evet, her şey normal denebilirdi. Saat 11. Yangın Çanak'ta son buldu. Kilitbahir hâlâ yanıyor, am a şiddetini kaybetti. Bu kâbusu ve her şeyi bitirip dinlenmeye çekiliyoruz... 18 Mart 1915 Tevfik Rıza Be
Tükendi
Vatanını kaybetmiş ve bir daha dönüp onu görememenin acısını derinden yaşamış biri olan Cengiz Dağcı, Türkçeyi kendine vatan bilmiş ve vatanı Kırım'ı yazdığı her cümleyle adeta coğrafyadan çıkartıp Türklük muhayyilesinin en pak yerine işlemiştir. Hakkında akademik yayınlar hazırlamış isimlerin makale­lerinden oluşan Vatanı Dilinde Cengiz Dağcı Kitabı, dört bölümden oluşmaktadır. Bi­rinci bölümdeki yazılar, Dağcı'nın romanlarına dair değerlendirmelerden, ikinci bölümdekiler ise daha çok Dağcı'nın dili ve zih
"Biz bir dünya devleti'nin kalıntısı üzerinde, dünya hâkimlerinin evlâtları olarak oturuyoruz. Ne geri kalmış milletler'den birisi, ne de kurtuluş savaşı yapan kavimler'in birincisiyiz.
Çanakkale'den Korsika'ya... Kafkas Cephesi'nden ve Galiçya'dan Sibirya'ya... Irak ve Filistin'den Hindistan'a ve Burma'ya... Türk savaş esirlerinin çeşitli cephelerden, adını duymadıkları diyarlardaki kamplara uzanan maceraları ilk kez bu kitapta bir araya geliyor. Ailesinden ya da çevresinden bir esaret hikâyesi duymamış kaç kişi vardır? Ancak bu esaretin zamanı, yeri, sebebi hep bir sis perdesi arkasındadır... Bu kitap, I. Dünya Savaşı'nda dünyanın neredeyse dört bucağında esarete mahkûm edilen askerle
Tükendi
Tarihi olayların temelinde; doğanın, toplumun ve bireyin bilinç dünyasında yer alan mantıki ve duygusal öğelerin izleri görülmektedir. Bununla beraber bu başat öğelerin karşılıklı olarak yoğun münasebetlerinin aslında tarihin vakaalarını meydana getirdiği aşikâr bir durumdur. Bu düşüncelerden hareketle bireyin ve toplumun tarihsel gelişimi bu perspektif dâhilinde daha anlaşılabilir bir zemine oturtulmalıdır. İşte bu hatıra kitabı, Milli Mücadele döneminde Enver Behnan Şapolyo'nun İstanbul ve Anadolu eksenin
Tükendi
"Her şey yolunda, tertibatımız da mükemmel, bir diyecek yok, yalnız bu geyiğe bir mana veremiyorum." "Paşam! Allah emirlerine uyan Cemiyetimizin mukaddes gayesine hizmeti hayvanlar bile şeref biliyor. İşte bu yabani hayvan saydığımız şu geyik, adeta bize kılavuzluk ediyor. Bir his ile gidiyor, hiçbir gayret ve sıkıştırmaya lüzum kalmadan kaldığınız yere kadar bize o kılavuzluk etti." "Bunu nereden buldunuz?" "Sizi almak üzere yolda gelirken beş-altı jandarmaya rastladık. Bunlar Cemiyetten bize iletmeleri iç
Fethi Okyar, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminden 1943'teki vefatına dek askerlik ve siyaset dünyasındaki pek çok önemli olayın aktörü ve tanığı: İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin ilk üyelerinden, II. Meşrutiyet Beyannamesi'nin yazarı, Trablusgarp Savaşı'nda İtalyanlara karşı yerel milisleri örgütleyenlerden, Balkan Savaşı'nın ve Büyük Harp'in önemli isimlerinden, Malta sürgünlerinden, Milli BMM vekiller heyeti başkanı, Serbest Mücadele'nin kilit taşlarından ve ilk Fırka'nın kurucusu, Montrö Antlaşması'nı
Tükendi
H.I.H. Prince Ali Vâsıb (known in Turkish as ?Ali Vâsıb Efendi' ? or, using his Turkish surname, as ?Ali Vâsıb Osmanoğlu') was born in the Çırağan Palace, on the shores of the Bosphorus in İstanbul, in 1903. His memoirs deal with the life and times of the Ottoman Imperial family during the last years of the Ottoman Sultanate, as well as with his life during his enforced exile in Hungary, France and Egypt. While in İstanbul he witnessed the First World War, the abolition of the Sultanate in 1923 and then tha
Tükendi
Kut'ül Amare Kahramanı Halil Paşa'nın hatıralarını, Osmanlı'nın son zaferi olan Kut'ül Amare'nin 100. yıldönümündegeliştirilmiş yeni basımıyla okura sunuyoruz. Gazeteci-yazar Taylan Sorgun'un hazırladığı bu eser tarihin sancılı bir dönemine ışık tutuyor. Balkanlar, Trablusgarp, Kafkasya ve Ortadoğu'da vatan ve milleti için fedakârca savaşan Halil Paşa'nın askeri tarih açısından da önemli bir yere sahip olan hatıralarını okuduğunuzda Batı dünyasında adına "Türk İmparatorluğu" denile Osmanlı'nın son dönemini
Tükendi
Atatürk'ün 1909-1914 yılları arasında kaleme aldığı askeri yazılarını bir araya getiriyor. "Takımın Muharebe Eğitimi"ne Önsöz (1909) Cumalı Ordugâhı (1909) Ali Rıza Pasa Adına Kaleme Alınan "Genel Eleştiri" (1910) Taktik Tatbikat Seyahati (1911) Zabit ve Kumandan ile Hasbıhal (1914)
"Babam benim hem hocam, hem arkadaşımdı. Bir baba ile oğlu arasındaki bu büyük anlayış köprüsünü kuran en mühim husus ondan işittiklerimdir. Büyük bir idrak ile etrâfına bakan ve gördüklerini gâyet isâbetle değerlendiren ve aynı kuvvette vatanseverlik duygularıyla bezeyen babamın anlattıklarının karakterimi inşâ etmekte ne kadar büyük rolü olduğunu her geçen gün biraz daha anlıyorum. Tabiî anlattıkları arasında, askerlik hâtıraları ve hele Kafkas Cephesi'nde esir düşüşü, o zamanki ordumuz ve cemiyetimizin
Tükendi
I. Dünya Savaşı sonrasında Almanya'nın hem önde gelen sosyal demokrat siyasetçilerinden hem de deneyimli yüksek bürokratlarından olan ErnstReuter, Nazilerin siyasete ve toplum yaşamına el koymasıyla 1933'te Magdeburg belediye başkanlığı görevinden alınarak toplama kampına gönderildi. İki Nazi kampında çektiği işkence ve acı dolu yılların ardından 1935'te Atatürk Türkiyesi'ne sığındı. "İkinci Vatan" olarak adlandırdığı Türkiye ona pek çok olanak tanıdı; o da iktisat danışmanı ve kent planlamacısı olarak dev
Tükendi
Yıl 1927, genç Cumhuriyet henüz dört yaşında... Gazipaşa'nın bir yaylasında küçük bir kız dünyaya gözünü açar. Okul çağına geldiğinde, komşularının "Kızlar okursa cehennemde yanar!" uyarılarına isyan eder. Babasının, "Kızlar da yanmaz, okuyabilirsin" demesiyle dünyası değişir. İlk kez köyünden çıkıp Taşköprü'yü geçerek bucaktaki ilkokula başlarken, yeni bir dünyayla tanışır: Dünyanın bütün çocukları doluşmuşçasına kalabalık bir okul, rüya gibi dükkânlar, yeni sözcükler, akan suyu durdurabilen musluklar, Sü
Tükendi
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Türkiye Diyanet Vakfı tarafından cami inşa etmek üzere görevlendirildiğim Ata yurdumuzda (Türkistan Türk cumhuriyetlerinde) çeyrek asra yakın yıllarım geçti. Cenabı Hakk'ın lütfu keremiyle yolumuz önce Azerbaycan'a sonra ata yurdumuz Uluğ Türkistan'a düştü. Birçok eşimizin dostumuzun teşvikleri ile gördüklerimizi, duyduklarımızı yazmaya başladım. Bu coğrafyaya geldikten sonra en büyük heyecan kaynağımız her zaman Tanrı Dağları oldu. Çeyrek asra yakın bir süredir bu
Osmanlı Ermenilerinin yok edilmesine dair tartışmalarda, imha kastını haiz merkezî bir planın olmadığı, Ermenilerin ölümüne sebep olan olayların rastlantılara dayandığı tezi, resmî görüş olarak yıllardır işlenir. Resmî görüşün doğru olduğunu ispat etmeye çalışanların en önemli uğraşlarından birisi, Ermenilerin imhasının merkezî kararlar neticesinde gerçekleştiğini gösterir hatırat ya da belgelerin sahte ya da üretilmiş olduklarını ispat etmeye çalışmaktır. 1921 yılında Aram Andonian tarafından yayımlanan, O
Tükendi
İsveç Akademisi, Svetlana Aleksiyeviç'e Nobel Ödülü verdiğinde yazarın "yeni bir edebi tür" yarattığını belirtmiş, eserlerini de "duyguların ve ruhun bir tarihi" sözcükleriyle betimlemişti. Aleksiyeviç uzun bireysel monologları farklı seslerin duyulduğu bir kolaja dönüştüren özgün dokümanter tarzıyla, kendilerine nadiren konuşma fırsatı verilen, yaşantıları da çoğu zaman ülkenin resmi tarihine karışarak yitip giden sokaktaki insanların hikâyelerini kayıt altına alıyor. Sovyetler Birliği'nin dağılışı ve yen
Elinizdeki kitap, Dersim katliamını yaşamış Hacı Hıdır Ataç'ın anı defterlerinden ve devlet arşivlerinden derlenip ilk kez günışığına çıkarılan belgeler, raporlar ve haritalardan oluşmaktadır. Hacı Hıdır Ataç, yıllardır sakladığı defterini 2002 yılında bu kitabın yazarına ulaştırdığında, "Bak bakalım işe yarar mı?" diye sorar, sonra da "vasiyetimdir; bunu ben öldükten sonra kitap yap" der. Ataç, başlarına gelen "ol felaketi" çevresine hep anlatmış, yaşananlar unutulmasın diye de defterine yazmıştır. Defte
Tükendi
Tıfl minel-karye, bugünkü Mısırın oluşmasında son derece önemli etkiye sahip bir dönemin belgesidir. İlk defa 1946da Kahirede yayınlanan bu kitapta Kutub, çocukluk hâtıralarını son derece hassasiyet ile yazmıştır. Kitap, yirminci yüzyılın başlarında Mısır köy hayatının örf ve âdetleri, sosyal hayatı, eğitim sistemi, dinî bayramları ve merkezî hükümet ile ilişkilerini açık bir dille sunmaktadır. Seyyid Kutub, üniversite yıllarında, fikirlerinden etkilendiği Abbas Mahmud Akkad ile tanıştı. O, Mısırın büyük
Milli Eğitim yılları toplumsal olayların içinde yer alışı, her olaya insanca yaklaşımı büyük bir birikimin yansımasıydı. Cumhuriyet kuşağının tüm izlerini görmek mümkündü Perihan Ergun'un yazılarında. Her koşulda yanıbaşımızdaydı. Bazen bir çiçek, bir pasta... Yazılarının tüm sevecenliğini eli boş gelmeyerek de gösterirdi. Üretmeyi, paylaşmayı, düşüncelerini yaymayı bir görev bilmişti. Bu bilinci genç kuşaklara yaymak tek düşüncesiydi. Hatta bir görevdi. İbrahim Yıldız Cumhuriyet Gazetesi Eski Genel Yayın Y
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 214 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3