Türk müziğinin geleneksel yapısı ve bu yapının Batı müziği ile olan ilişkisi, 200 yıllık bir tartışmanın konusudur. Bu iki müzik anlayışının mukayesesi ve birbirlerine olan etkileri, kültürel bir kamplaşmaya kadar varmıştır. Bu eser, konunun en yoğun tartışıldığı dönemde dünyaya gelmiş bir duayen ismin, ömrünü vakfettiği düşüncelerinden süzülmüş, sahasında çok kıymetli bir eserdir.
1987 yılındaki basımından sonra, yazarı tarafından mevcut yazılar gözden geçirilmiş ve ilave makalelerle zenginleştirilmiştir.
Blue Jean, Laneth ve Non Serviam gibi rock ve metal kültürünün en önemli
yayınlarına imza atan ekipten arşivlik bir kitap.
***
"‘Sert müzik, iyi dergi' ekolüne kaldığımız yerden devam. Salla kafaları; salla, salla!" –
Kanat Atkaya
"Müzik dergilerini kadar özlediğimiz bir dönemde bu özen ve çaba çok değerli." –
Aylin Aslım
"Rock ve metal kültürü için önemli bir kaynağın tekrar yayında olması umut verici.
Gürültülü azınlığın sessiz çığlığı yeniden bizlerle..." – Cenk Ünnü (Pentagram)
Makam; dörtlü ve beşli ses gruplarının, donanım farklılığı (değiştirici işaretler), seyir (inici-çıkıcılık), güçlü (yarım karar), asma karar (geçici kalış) ve çeşni-geçki (alterasyon ve modülasyon) gibi karakteristik özellik ve nüanslarla oluşturduğu müzik yapısı olarak tarif edilebilir. Makam kavramı, geleneksel halk müziğinde "ayak" olarak adlandırılmaktadır. Geleneksel Türk Sanat Müziği olarak bilinen Türk Makam Müziği ve Geleneksel Türk Halk Müziği; makam dizilerinin muhtelif kullanımlarından müteşekkil
Yeni, muhteşem müzikte makineler de gerekli olacak" - Ferrucchio Busoni, 1906 "Müzik kalabalıkların, büyük endüstriyel tesislerin, trenlerin, transatlantiklerin, savaş donanmalarının, arabaların ve uçakların ruhunu temsil etmelidir. Müzikal şiirin harika merkezi temalarına makinenin alanını ve elektriğin muzaffer krallığını eklemelidir" - Balilla Pratella, 1911 Italyan Fütüristlerin müzik ve gürültü manifestoları gelenekçiliğe karşı açılan ses savaşının planını, azami akustik yıkım için kurulan makinelerle
Merhabalar... İlkçağlardan günümüze, müzik ve müzik ürünleri insan yaşantısının önemli bir parçası olmuştur. Bu sebepledir ki müzik, sadece bir sanat unsuru olmanın ötesinde, vazgeçilmez bir ifade biçimi olma özelliğini de hep korumuştur. Müzik ve müzik ürünleri sadece sanat alanlarında değil daha birçok farklı disiplinde karşımıza çıkmaktadır. Bu durum etkileşim içerisinde olunan bazı farklı disiplinlerde vazgeçilemez derecede önemli olma noktasına kadar ilerlemiştir. Kitapta yer alan bölümler, konunun
Keman yapımı, uzun tecrübelerin ve belli bir el becerisinin gerektirdiği ve ustalık
seviyesine ulaşmış kişilerin yapacağı ve asla aceleye getirilemeyecek hassas bir
sanattır. Ancak tecrübe uzun yıllarda oluştuğu için, eski ustaların birikimlerinden
yararlanabilirsiniz. Bu sanat geleneksel olarak usta-çırak ilişkisi ile günümüze kadar
gelmiş ve hâlâ böyle devam etmektedir. Ancak sizin amatörce başlayabileceğiniz
keman yapımı; eli alete yatkın olan, belli zekâ seviyesinde, dikkatli ve sabırlı vasıfları
taşıya
Avrupa ve Türk-İslâm Medeniyetinde Müzikle Tedavi- Tarihî Gelişimi ve Uygulamalarında, kaynaklara dayanarak, en eski dönemlerden XX. yy.a kadar iki önemli medeniyetin müzikle tedavide eriştikleri nokta, bilgi birikimleri ve birbirlerine olan etkileri incelenmiştir.
Bu kitapta:
~ Dünyada müzikterapi konusundaki ilk düşünce ve uygulamalar,
~ Orta Asya Türk kültüründe müzikle tadavi,
~ Fransada özellikle XVII-XX. yy. arasındaki uygulamalar;
~ Türk-İslâm Dünyasında müzik ve müzikle tedavi, hastaneler,
~ Selçukl
Muammer Sun'un Yurt Renkleri adlı piyano yapıtları 4 ciltten oluşuyor. Yurt Renkleri 1. Defter, ilk kez Ankara Devlet Konservatuvarı Yayınları arasında basılmıştır.
2. Kez Evrensel Müzikevi'nin bastırdığı eser, bu kez de SUN Yayınevi tarafndan yayınlanmaktadır.
Yurt Renkleri 1. Defter içinde, Uzun Hava - Kırık Hava, Dinlenti - Köçekçemsi, Ağıt - Yakarı, Gezinti - Oyun başlıklarını taşıyan dört bölüm bulunmaktadır.
Yurt Renkleri, Türk Müziği makam dizileri içinde ve dörtlü armoni anlayışı ile bestelenmiş;
Türkler X. Yüzyıldan itibâren din olarak İslâmiyeti seçmişlerdir. Türklerin İslâm dinine girmeleriyle yaşadıkları dinî değişim, aynı zamanda Türk dili için de bir dönüm noktası olmuştur. Çünkü bu din değişikliği beraberinde bir dil ve kültür değişimini getirmiş; dil ve edebiyatımızı bâriz bir şekilde Arap, Fars dil ve edebiyatının etkisi altına sokmuştur. XIII. yüzyılda gelişmeye başlayan, XV ve XVI. Yüzyıllarda da gelişimini tamamlayan ve içerisinde bol miktarda Arapça ve Farsça asıllı kelimelerin bulunduğ
Âşıklık geleneği ve bu geleneğin öznesi olan âşıklarımız, kültür varlığımızın önemli bir bölümünü oluşturmaktadırlar. Âşık Veysel, Âşık Mahzuni Şerif ve Neşet Ertaş gibi ozanlarımız, kendilerine özgü yorumlarıyla ve fakat çağlar boyu süren âşıklık geleneğinden şekillenerek, günümüzde bu tarihsel geleneğin sentezi olmuşlardır. Âşıklık geleneğinin kökeni konusunda çeşitli görüşler vardır. Genel kabul, âşıklığın ozan-baksı edebiyatı olarak adlandırılan Türk destan anlatım geleneğine dayandığı ve Türklerin İsla
Dönemin mûsikî anlayışı ve mûsikîye bakış üzerine bazı değerlendirmelerde bulunan yazar giriş bölümü olan "İfâde-i Mahsûsa" da güzel san'atların önemli bir kısmını teşkîl eden mûsikî ilminden söz ederken, "Sanâyi-i nefisenin (güzel san'atların) aksâm-ı kesîresinden (çoğu bölümlerinden) bir kısm-ı mühimminî teşkîl eden fenn-i mûsikî (mûsikî ilmi) ki urûk-ı hissiyyâttın (hislerin köklerinin) vâsıta-i ihtizâzıdır (titreşim aracıdır).
Rûha müteallik keyfiyyât-ı bedî'atü'l-cereyânını (beğenilen, takdîr edilen ye
Musikinin Asri Prensi: Ali Rifat Çağatay olarak adlandırılan bu kitap, Ali Rifat Bey'in ardında bıraktığı envanterden yola çıkarak, Osmanlı/Türk müziği araştırmaları grubunun türettiği, Ali Rifat Bey'in yaşadığı iklimi teneffüs etmemize imkân verecek şekilde hazırlanmış altı makaleden oluşan, bütünlük arz eden bir çalışmadır
Bugün "Tanburi Cemil Bey algısı" ve etrafında örülmüş mitoloji, bu büyük müzisyenin kendisinden daha büyük önem kazanmış gibidir. Şöhreti, parlaklığı, etrafında sonradan yaratılmış olan efsane ve "erişilmez" olduğu düşüncesi günümüz müzikolog ve müzik tarihçilerin birçoğunun gözünü kör etmekte ve camiaya egemen olan bu türden algılar onu daha akademik ve daha nesnel bir bakışla incelemeyi engellemektedir.
Tanburi Cemil Bey: sempozyum bildirileri, vefatının 100. yılı münasebetiyle üç kurumun ortaklaşa düzen
Erkin Koray, Barış Manço, Cem Karaca, Fikret Kızılok, Edip Akbayram, Moğollar ve daha niceleri... Rock tarihimizin ustalarının yanı sıra, yakın geçmişte iz bırakmış isimler ve alternatif yeni dalga müzik akımının öncü örnekleri... Berk Kuruçay ve Emirhan Perker, rock müziğin mütevazi krokisini çıkarırken bu müziğe ruhunu veren Kadıköy-Taksim; Ankara-Eskişehir hattı dışındaki mekanlarda da okuru hareketli bir yolculuğa çıkarıyor.
Béla Bartók (1881-1945) besteci, piyanist, folklor araştırmacısı ve etnomüzikolog olarak çağımızın çok yönlü musıki adamlarından biridir. Arkadaşı Zoltán Kodály ile başladığı halk musıkisi çalışmaları sonunda, o zamana kadar "çingene musıkisi" ile özdeşlenen Macar ulusal musıkisini "keşfetmiş" ve eserlerini bu musıkinin özüyle yoğurarak yirminci yüzyılda ortaya çıkan ulusal musıki adamlarının öncüsü olmuştur.
Bartók yalnız kendi ülkesinin değil, komşu ülkelerin halk musıkilerini de derinlemesine incelemişt
Öğretmen dirseklerini pencerenin pervazına dayamış, bahçede şakalaşıp gülüşen gençleri izliyordu. Zaman ne de çabuk geçiyordu. Daha dün aynı bahçede arkadaşları ile çimenlere oturup müzik yapan kendisi değil miydi? Bir bahçedeki gençlere, bir de kendine baktı.
Konservatuvara girmeyi ne kadar çok istediğini hatırladı. Okula ilk geldiği gün yaşadığı heyecan ve mutluluğu iliklerinde hissetti. Sonraki yıllarda bu mutluluk hiç eksilmemiş, aksine daha da artmıştı."
"Rusya'nın Sesi" isimli devlet radyosu için Ru
Toplam 404 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 100-120 /
Aktif Sayfa : 6
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.