Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Walpole’un ilk kopyalarını kendi matbaasında bastığı, tuhaf bulurken bir yandan aşinalık duyacağınız bu altı masallık derleme, yazarın en bilinen olmasa da en merak uyandıran eseri. Uzaklardaki krallıklar, prensesler, büyücüler gibi bilindik öğelerle okuru büyülü evrenine çağıran kısa ve gizemli masallar birbirini izleyen kopuk imgelerden oluşan bir rüya izlenimi yaratıyor. Hiyeroglif Masallar’daki ustalıklı mizahi dokundurmalar, Walpole’un bu masalların karakterlerini gerçek yaşamdan seçme ihtimalini sorgu
AŞK, ÖLÜM, KAN, KÜL VE SAVAŞ BİR RÜZGÂRLA GEÇİP GİTTİ Amerikalı bir yazarın ilk romanıydı, ama 20. yüzyılın en görkemli aşk hikâyesi olarak edebiyata ve sinemaya damga vurdu. Gelmiş geçmiş en büyük aşk ve savaş destanlarından biri kabul edilen Rüzgâr Gibi Geçti, aynı zamanda kadın kahramanı Scarlett O'Hara'nın bağımsız, erkek egemenliğine kafa tutan güçlü kadın imgesiyle feminist bir manifestoya dönüştü. Amerikan tarihinin en kanlı savaşı esnasında güçlü karakteri ve çarpıcı güzelliğiyle Scarlett O'
İlk romanı kırk beş yaşındayken yayımlanan Hermann Broch, Nazilerin Avusturya’yı ilhakının ardından sosyalist bir dergiye sahip olduğu şüphesiyle kısa süreliğine hapis yattı, ancak aralarında James Joyce’un da bulunduğu dostları sayesinde önce İngiltere, sonra Amerika’ya göç etti. 1936’da yazmaya başladığı Vergilius’un Ölümü’nü sekiz yılda tamamladı, roman 1945’te yayımlandı. Aeneis’in şairi Vergilius, İmparator Octavianus Augustus’un kafilesiyle beraber Brundisium’a gelir. Hastalanan büyük şair, önce li
Ormanın kuytularında boğuk uğultularla yol alan kana susamış kurtlar, teskin eden ninniler, ölgün ezgiler, kara talihe karşı her an tetikte beklemeyi öğütleyen soluksuz fısıltılar, doğum sancısı çekerken etrafa vanilya ve toprak kokuları yayan kadınlar, kesilen parmaklar, koruyucu gölgeler ve atadan kalma bir mavnayı karanlık nehir sularından koparan, toprağa kök salmaya yazgılı bir aile... Sylvie Germain Gecelerin Kitabı'nda büyü ile gerçeğin, puslu bir geceyle günlük güneşlik bir tarlanın, tatlı hayallerl
Tükendi
Nobel Edebiyat Ödüllü John Steinbeck ilk büyük başarısını kazandığı Yukarı Mahalle’de komediyle trajediyi ustalıkla harmanlıyor. Monterey kasabasının tepelerindeki Yukarı Mahalle’de, Kaliforniya’nın eski yerlileri toplumsal normlarının dışında, yoksulluk içinde yaşarlar. Bunlardan biri olan Danny, Birinci Dünya Savaşı bitip de mahalleye döndüğünde dedesinden kendisine iki ev miras kaldığını öğrenir ve evini dostları Pilon, Pablo, Jesus Maria, Korsan ve Koca Joe’ya açar. Steinbeck’in Kral
Cennet Çayırları, sıradan yaşamların ve kişisel trajedilerin nasıl dönüştüğünü, birbirine eklendiğini gerçekçi biçimde anlatarak toplum kavramının temellerine ayna tutuyor. Uçsuz bucaksız yeşilliklerle kaplı bir vadide, adlı adıyla Kaliforniya’nın Cennet Çayırları’nda bir araya gelmiş türlü türlü insanın hayatı, Steinbeck’in ünlü detaycılığıyla gözler önüne seriliyor. Toprağı ekip biçme derdinden kişisel sorunlara, geçim sıkıntısından doğal afetlerle mücadeleye... Yöre hal
Tükendi
Steinbeck, İkinci Dünya Savaşı sırasında kaleme aldığı Sardalye Sokağı’nda savaşı unutmak istercesine sıradan insanların günlük hayatlarına odaklanıyor. Monterey’in Sardalye Sokağı, adını buradaki konserve fabrikalarından alır. Evsiz barksız bir grup genç ve elebaşları Mack, bakkal Lee Chong, hayat kadını Dora ve kızları, ressam Henri ile Steinbeck’in yakın dostu Edward Ricketts’tan esinlenerek yarattığı biyolog Doc bu sokağın sakinlerindendir. Steinbeck, Monterey üçlemesinin ikinci kitabı ola
Tükendi
Pippin IV’ün Kısa Süren Saltanatı iktidar hırsını ve yönetimdeki bozuklukları ince bir mizahla eleştiren, eşine az rastlanır bir politik roman. Bir yanda mecliste toplanmış Sosyalistler, Kralcılar, Hıristiyanlar ve Ateistler ile onlardan yükselen demagoji, hamaset dolu nutuklar, diğer yanda etliye sütlüye karışmadan evinin terasına kurulup gökyüzünü gözlemleyen amatör astronom Pippin Arnulf Héristal... Aniden patlak veren isyan ve ardından ilan edilen kraliyet yüzünden bu kendi hal
Tükendi
Arabulucu, 20. yüzyıl İngiliz edebiyatının köşe taşlarından L.P. Hartley’nin başyapıtı. Leo Colston, arkadaşları üstünde büyü yapma yeteneği olduğuna inanan sıradışı bir çocuktur. 1900 yılında bir okul arkadaşının malikânesinde geçirdiği yaz ayları onun hem yaşıtlarına hem de yetişkinlere bakışını acı tatlı deneyimlerle zenginleştirir. Aşk mektupları taşıyarak “arabuluculuk” ettiği Marian’a vurulması, yetişkinlerin ilişki sarmalındaki “aracı” konumu onu günbegün olgunlaştırır.
Tükendi
Yaşayan Vampir Morbius’un laneti kana susamışlıktır. Lanetine bir çare ararken şeytani bir tarikatın yeryüzünü cehenneme çevirmesine engel olmanın da bir yolunu bulmak zorunda kalacaktır. Dr. Michael Morbius, hastası olduğu ve nadir görülen ölümcül bir kan hastalığına çare ararken, insan kanına doyumsuz bir arzu duyacak şekilde kendisini lanetler ve yaşayan bir vampire dönüşür. Korkunç durumunu tedavi etmeye çalışırken, İblis-Ateşi tarikatının liderlerinden Catherine’in kız kardeşi Amanda Saint’le dost
Tükendi
“Önceki gün şölendeki eğlenceden yorgun düşmüş halk hala uykudaydı. Kasabanın saati altıyı vurdu. Kar tanelerinin yavaş ama kararlı düşüşüyle bir parça aydınlanan karanlıkta sadece belli belirsiz bir canlı sureti görülüyordu: giriş kapısının kemerinin altına sığınıp geceyi orada geçirmiş, titreyen ve kendini mümkün olduğunca korumaya çalışan dokuz yaşlarında küçük bir kızın sureti. Uzun süre kullanılmaktan lime lime olmuş ince yün bir elbise giyiyordu, başı yırtık pırtık ipek bir mendille örtülüydü ve çıpla
Tükendi
Bazı hikâyeler vardır, yaşadığımız hiçbir şeyin sadece bize özgü olmadığını, evrensel deneyimler olduğunu çok net anlatır. Carlo Levi, faşizm karşıtlığından dolayı sürgün edildiği Güney İtalya'daki bir köyde başına gelenleri, köylülerin çektiği yoksulluğu ve kurtulamadıkları önyargıları incelikli bir dille anlatıyor. Türkiye'de Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Yaban, Rusya'da Mihail Şolohov'un Uyandırılmış Toprak romanlarında okuduğunuz köylüye benzer saflığı, yoksunluğu ve yabancıya karşı önyargıyı İtalyan kö
Tükendi
“İşte o ilkbahar sabahında dört bir yanı dolduran o geçici güzel enerjinin ortasında asansöre girerken aniden tüm varlığımı soğuk bir ter bastı ve bir damla mürekkebin kurutma kâğıdına yayılması misali, vücudumun hızla çevreye yayılarak yok olduğunu, aynadaki yansımamın da eriyerek kaybolduğunu hissettim. Asansörün içini, dört duvarını en küçük ayrıntısına kadar açıkça görüyordum ve aynı zamanda asansörün içinin bomboş olduğunu da görüyordum, yani ben asansörün içindeydim ve aynı zamanda ben yoktum.” Elçin
İÇERİK TANITIMI: “Geçmiş, şimdiki zamandan temel bir konuda farklılık gösterir – asla tek yönde akmaz.” Daha önce Hüznün Fiziği’nde okuru öykülerin ve zihnin labirentlerinde dolaştıran Gospodinov, son romanı Zaman Sığınağı’nda bizi geçmişin labirentine davet ediyor. Romanın yazarla aynı adı taşıyan kahramanının yolu, geçmişle kafayı bozmuş, sonunda da geçmişte kaybolan gizemli bir karakterle, Gaustin’le kesişiyor. İkisi birlikte, hafızası yavaş yavaş yitip giden insanlar için “geçmiş klinikleri” kuruyor, an
Tükendi
Valeria, Bruno’yla birlikte fakat neden Victor’u düşünmeyi bir türlü bırakamıyor? Valeria acı çekmemeyi seçti. Peki ama Victor’la arkadaş kalabilecek mi? Valeria tereddüt ediyor, susuyor, hissediyor. Valeria doğum gününde hayatının tamamen değişeceğinden habersiz. Ve Lola, Nerea, Carmen… Kendi hikâyelerinin sonunu aramaya başlamış gibi görünüyorlar. Hayaller, sohbetler, hayal kırıklıkları ve aşklar… Yaz yaklaşıyor ve herkes bilir ki yeni aşkların, gerçekleşmesi gereken hayallerin, karşılaşmaların ama aynı z
Tükendi
Mösyö Flaubert 1875 yılında, 53 yaşındayken, hayatını ele geçiren melankoli ve ölme isteğinden bir nebze olsun uzaklaşmak amacıyla iki aylığına bilim adamı dostu Pouchet’nin yaşadığı Concarneau’nun yolunu tutar... Alexandre Postel Flaubert’in Bir Sonbaharı’nda yazarın içine düştüğü maddi sıkıntıların, sağlık sorunlarının, yaşadığı uyumsuzluğun, hayal kırıklıklarının ve yazma arzusundaki tıkanmanın izinde Concarneau’da geçirdiği sonbahar günlerinin pastoral bir resmini yapıyor: Martılar, kabuk değiştiren
Ionesco’nun 1973 yılında kaleme aldığı Yalnız Adam’da 35 yaşında, sıradan biri yüklü bir mirasa konar ve iş hayatından elini eteğini çekmeye karar verir. Yeni hayatını düzene koymaya gayret eder, artık bol bol vakti vardır ve boş vakitlerinde geçmişini, geleceğini, yaşadığı anı, hayatı, insanlık durumunu irdeleyerek varlığa ve varoluşa ilişkin içinden çıkılması hayli zor sorgulamalara girişir... Beckett’le birlikte absürd tiyatronun en büyük iki isminden biri olan Ionesco’nun tek romanı Yalnız Adam
Tükendi
İnsanlardan uzakta, deniz kıyısında kocasıyla beraber yaşayan bir kadın, resimleriyle hayatını değiştirdiğine inandığı dünyaca ünlü bir ressamı yaz boyunca kalıp çalışması için evine davet eder: Evin yer aldığı gelgit alanının ele gelmez, gizemli manzarasının ressamı da büyüleyeceğini, bu manzaranın resmedilmesiyle hayatının anlamının açığa çıkacağını ummaktadır. Fakat ressamın uzlaşmaz, esrarengiz kişiliği ailenin huzurlu görünen yaşamındaki çatlakları ortaya çıkaracak, bu sessiz mekân hayatla ilgili temel
Ernaux’nun babası, kızı öğretmenlik sınavlarını verdikten iki ay sonra ölür. Yazar bu ölümün ardından, yetersiz eğitim görmüş, çocukluğundan beri değeri ancak kas gücüyle ölçülmüş babasının işçilikten küçük esnaflığa geçişini, onun toplumsal konumunu ve kendisiyle ilişkisini eşeler. Satırlara dökülenlerse dramatik hatıralar değil, bir portre üzerinden anlatılan bir “sınıf” hikâyesidir. Babamın Yeri, bir adamın hem toplumun hem de kızının gözündeki “yer”ini irdeleyen, son derece kişisel bir konuyu sakınm
İsimsiz bir anlatıcı, evli ve yabancı bir adam, her şeyi tüketen bir tutku, saplantıya dönüşen bir aşk… Ernaux ispatsız, sade üslubuyla, cinsellik temelinde kurulan bu ilişkinin dinamiklerini, tutkunun tuzağına düşmüş kalbin arzularını, beklentilerini, arzulanan erkeğin varlığıyla özdeşleşmedikçe katlanılabilir olmaktan çıkan günlük işleri, sıradan olayları bütün içtenliğiyle, cesurca ortaya koyuyor. Yalın Tutku, hangi toplumsal konuma ait olursa olsun, tutkunun insanları nasıl ele geçirebileceğini, kiş
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3