Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 980-1000 / Aktif Sayfa : 50
DİNLEYİCİ - RACHEL BASCH Bir Psikolog ve sıra dışı bir vaka... "Bu kadar mı? Bizden tek istenen bu mu sence? İyi ol, iyi şeyler düşün ve dünyanın da enerjisi değişsin..." Bu, Malcolm ve Noah'nın hikâyesi. İlişkilerin, cinsiyetin, yetişkinliğin sınandığı, insanların kirli ve gerçek yüzlerinin ortaya çıktığı, duyguları altüst eden bir roman. Zihninizin karanlık köşelerine ışık tutacak bu hikâyede, o köşelerden kimlerin ya da nelerin çıktığına şaşırmakla kalmayıp kendinizi sorgulayacaksınız. Öyle ki, kendi
Jack Londonın, kendi hayatından izler taşıyan romanı Martin Eden, denizci bir gencin kişiliğinden ödün vermeden sınıf atlama çabalarını anlatıyor. Zengin bir ailenin kızına âşık olan Martin Eden, ona erişebilmek uğruna kendini ilme ve ünlü bir yazar olma hayaline adıyor; bu hayal uğruna takıntılı denilebilecek bir şekilde varını yoğunu ortaya koyuyor. Edebiyat tarihinin kuşkusuz en özgün karakterlerinden biri olan Martin Eden, azmi ve zekâsıyla yalnızca işçi sınıfını değil, girmeye çalıştığı burjuva dünyası
Tükendi
Temmuz 1883´te Prag'da ufak moda eşyalar satan bir dükkan işleten Hermann ve Julie Kafka´nın 6 çocuğunun ilki olarak dünyaya gelmiştir. İki erkek kardeşi daha bebekken ölmüştür. 3 kız kardeşi de kendinden uzun yaşamıştır. Hukuk okumuş, boş zamanlarında yazmaya başlamıştır. Yazıları, ilk olarak Betrachtung, 1912 yılından itibaren yayımlanmaya başlamıştır. Kafka´nın duygusal deneyimleri ve ailesiyle olan ilişkileri eserlerinde özellikle günlük ve mektuplarında ifade bulmuştur. Babaya Mektup´ta (Almanca: Brief
Tükendi
Magi New York’un kalabalığından ve gürültüsünden uzak bir semtte güzel bir evde yaşıyordu. Annesi Elizabeth ve beş yaşındaki oğlu Jack onunla aynı evi paylaşıyorlardı. Magi sıradan bir kadın değildi, çok başarılı ünlü bir kadındı. Onun ajandası sürekli randevularla doluydu. Sürekli radyo ve televizyon programlarına konuk olurdu. Üniversitelere konferans vermeye davet edilirdi. Çünkü o, tanınmış bir siyasi analist ve yazardı. Özellikle İslamofobiyi savunan Amerikalılar arasında en önemli simalardan biriydi.
Genç bir kızın, kendi ağzından anlatılan sürükleyici ve etkileyici hikâyesi... Sade bir dille kaleme alınmış olan bu roman aslında bir çeşit hikmet kitabı... Her insanı ilgilendiren temel ve büyük meselelerden birini, tıpkı Ploton un diyaloglarında olduğu gibi, tamamen farklı ve çağdaş bir perspektiften ele alan felsefi bir kitap..."Bu kitap, ölümün soğuk nefesini ensesinde hissetmekten kurtulmak isteyen herkes içindir. Özgürlüğü ve onu elde etmenin yolunu anlatmaktadır bu kitap. Kim buna ilgisiz kalabilir
Tükendi
George Orwell'ın hayatındaki önemli anları ve dönemleri kayıt altına aldığı Günlükler'inin ilk kitabı Savaş Günlükleri, İkinci Dünya Savaşı'nın tüm yerküreyi altüst eden ilk yıllarında hem gündelik yaşama hem de genel politik atmosfere dair bir panorama sunuyor. Hitler faşizminin engellenemez gibi görünen ilerleyişinin ardından Fransa'nın teslim olmasıyla değişen dengeler, Londra üzerinde aylarca süren bombardıman ve Almanya'nın Sovyetler Birliği'ne saldırması gibi pek çok kritik sürece tanıklık ederken not
Tükendi
Lanet Olsun Zaman Nehrine, Norveçli yazar Per Petterson'un yayımlanmış son romanı. Hayatta aradığını bulamamış veya bulduğunu kaybetmiş, dünya üzerindeki yerini sağlamlaştıramamış, hep tereddüt eden, hep bocalayan bir adamın, Arvid Jansen'in hikâyesini kendi anlatımından öğreniyoruz bu romanda. Arvid geçmişi parça parça hatırlarken, hayatı zihnimizde yavaş yavaş belirginleşiyor: İhtiyaç duyduğu sevgi ve ilgiden mahrum kaldığı çocukluğu; idealleri uğruna üniversiteyi bırakıp bir fabrikada işçi olarak çalıştı
Tükendi
Nowhere in the streets of London may one escape the sight of abject poverty, while five minutes' walk from almost any point will bring one to a slum; but the region my hansom was now penetrating was one unending slum. The streets were filled with a new and different race of people, short of stature, and of wretched or beer-sodden appearance. We rolled along through miles of bricks and squalor, and from each cross street and alley flashed long vistas of bricks and misery. Here and there lurched a drunken
Tükendi
Show thyself to me, Lord; my heart is racked with the imminence of thy coming. Pour forth thy waters, holy storm; plough me up, that I may bear thy seed; make my earth fruitful, inspire my lips; brand me with the mark of thy service! Set thy yoke upon me. See, my neck is bowed in readiness, for thine am I, thine for evermore. Make thyself known to me, Lord, even as I know thee; let me but see thy glory, even as thou lookest down upon my unworthiness in the gloom; deign only to show me the way of thy will, p
Tükendi
The "Philosophy of Law" is one of Kant's latest works, and is so poor that, although I entirely disagree with it, I think a polemic against it is superfluous, since of its own weakness it must die a natural death, just as if it were not the work of this great man, but the production of an ordinary mortal. Therefore, as regards the "Philosophy of Law," I give up the negative mode of procedure and refer to the positive, that is, to the short outline of it given in the fourth book. Just one or two general rema
Tükendi
‘...The lady of the house appeared to be a woman of about fifty years of age, thin-faced, and with black lines under the eyes. She looked ill and rather sad; but her face was a pleasant one for all that; and from the first word that fell from her lips, any stranger would at once conclude that she was of a serious and particularly sincere nature. In spite of her sorrowful expression, she gave the idea of possessing considerable firmness and decision...
Tükendi
« ...The rise of the Oligarchy will always remain a cause of secret wonder to the historian and the philosopher. Other great historical events have their place in social evolution. They were inevitable. Their coming could have been predicted with the same certitude that astronomers to-day predict the outcome of the movements of stars. Without these other great historical events, social evolution could not have proceeded. Primitive communism, chattel slavery, serf slavery, and wage slavery were necessary ste
Tükendi
‘...First of all, Freud pointed out a constant connection between some part of every dream and some detail of the dreamer's life during the previous waking state. This positively establishes a relation between sleeping states and waking states and disposes of the widely prevalent view that dreams are purely nonsensical phenomena coming from nowhere and leading nowhere.Secondly, Freud, after studying the dreamer's life and modes of thought, after noting down all his mannerisms and the apparently insignifican
Tükendi
Yüreğine sevgi yerleştirmeyi başaran herkes bir gün mutlaka iyiliğin safına geçer. İnsanlar herkesin dostu olmalıdır ki bu aslında insanın doğasında, yani özünde zaten var olan bir şeydir. Ayrıca dost olduğun insanlara elinden geldiğince yardım edip onların güzel bir yaşam sürmelerine imkân sağlamalısın, bu da zaten insanın aklını gereğidir. Sen kendini, kendi eşini, kendi evladını nasıl düşünüyorsan, onları da öyle düşünmelisin ki bu da inancın bir gereğidir ve en önemlisi de bütün bunları yaptığında kendi
Tükendi
Lise yıllarını geri bıraktığı için mutlu olan herkes için harika bir roman. Caroline Jacobs kendini kaybetmişti. O, bir eşti, bir anneydi (genellikle kaçındığı, dövmeli kızın annesiydi), bir fotoğrafçıydı ve bir pısırıktı. Kendisini öne çıkarmak, ipleri eline almak ya da hayatla başa çıkmaya çalışmak onun yapacağı şeyler değildi. Bu nedenle Caroline sonunda kendini kaybederek Okul Aile Birliği başkanına o-altı-harfli kelimeyi haykırdığında ilk önce kendisi şoke olmuştu. Tabii kocası da. Tabii Okul Aile Birl
"O âna kadar mavi deftere yazmak bana zevkten başka bir şey vermemişti, gitgide yoğunlaşan, çılgınca bir doyum duygusu. Sözcükler kafamdan sanki biri onları bana yazdırıyormuş gibi çıkmıştı; düşlerin, karabasanların ve özgür düşüncelerin billur diliyle konuşan bir sesin söylediği cümleleri kopya eder gibiydim. Ama 20 Eylül sabahı, yani söz konusu günden iki gün sonra o ses ansızın susuverdi. Defterimi açtım, önümdeki sayfaya baktığımda kaybolduğumu fark ettim, ne yaptığımı artık bilemiyordum. Bowen´i o oday
Tükendi
Bir itirafla başlayayım hikâyeme. Geçen yıl ağustosta Cadenabbia'daydım ve aynı otelde kaldım. Bunu sizi şaşırtacağından eminim, çünkü size tekrarlardan kaçınmaktan bahsettiğimi hatırlıyorum. Ama hikâyemi öğrenir öğrenmez neden bu kuralımı yıktığımı anlayacaksınız. Burası o zaman da şimdiki gibi ıssızdı. Milan'lı bir adam vardı, bütün gün balık tutuyor, ertesi sabah aynı balığı yakalamak için akşam olduğunda tuttuğu balığı yeniden göle bırakıyordu. Sessiz sakin, etyemez, varlıkları yoklukları belli olmayan
Tükendi
Uyandığımda hava kararmıştı ve küçük mezarımın içindeki hava eskisinden daha ağırdı ve boğucuydu. Yatarken vantilatörü kapatmış ve kan içinde kalmıştım. Uzun süren şekerlememden sonra başım kazan gibiydi ve nerede olduğumu anlamadan evvel birkaç dakika geçmesi gerekti. Gece yarısını geçmiş olmalıydı çünkü müzik sesi gelmiyordu ve üst güvertede artık yürüyen kimse yoktu. Tek ses makine odasından geliyor, canlı yükünü karanlığın içinde taşırken inleyip hırıltıyla soluyan dev geminin kalbi güm güm atıyordu. G
Bundan çok daha önemlisi de bir daha ölü kâtibin hayaleti asla görülmesi. Görünüşe göre generalin paltosu üzerine tam olmuştur. Her neyse, bir daha paltoların çalındığına dair asla bir şey duyulmadı. Ancak rahatsız ve işgüzar bazı insanlar bunu kabul etmedi ve şehrin uzak köşelerinde hala ölü kâtibin hayaletinin göründüğünü iddia ediyorlardı. Mesela Kolomna'da bir nöbetçi kendi gözleriyle hayaletin bir evin arkasından çıktığını gördü ama sıska bir adam olduğu için öyle sıskaydı ki bir seferinde bir evden çı
İngiltere'den Almanya'ya, Japonya'dan Danimarka'ya onlarca ülkede 70'e yakın baskısı yapılan ve "kurgusal olmayan roman" kategorisinde Çağdaş Küba romanı Çağdaş Küba edebiyatının en önemli yazarları arasında yer alan Miguel Barnet, 1963'te okuduğu bazı makalelerden etkilendi ve Küba Bağımsızlık Savaşı'na katılmış olan ve o dönemde 103 yaşında olan eski köle Esteban Montejo ile görüşmeler yaptı. Bu çalışmanın sonucunda, antropolojik bir çalışmanın yapısına sahip, tarih ve edebiyatın sentezi niteliğinde, Bir
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 980-1000 / Aktif Sayfa : 50