Toplumsal hafızada "12 Eylül 1980 öncesi"nin simgelerinden biridir 1 Mayıs Mahallesi. O yılları devlet otoritesinin acze düştüğü bir terör ve kaos dönemi olarak görenler için, bu olumsuzluğun simgesi. 1960-1980 döneminin siyasal ve toplumsal hareketliliğinde devrimci bir durumun alametlerini görenler için ise, bu umudun simgelerinden biri.
Şükrü Aslan`ın incelemesi, İstanbul-Ümraniye`deki bu mahallenin öyküsünü anlatıyor: 1960`larda tipik "gecekondu" sistemi içinde oluşmaya başlayan mahalle içinde, arsa da
Farklı insanların bir araya gelip birbirlerini ve çevrelerini zenginleştirdikleri, uygarlığın ve demokrasinin beşiği olan kentin, doğuşundan başlayarak geçirdiği bütün evrelere kuş bakışı değinen yazar; aynı zamanda anti-demokratik kent modelleriyle hesaplaşmayı deniyor. Ve son yıllarda barbaresk bir üslupla insan-çevre ilişkisini hiçe sayan, tarihsel/kültürel herhangi bir kaygı gütmeden yerleşim merkezlerini talan eden, Tanpınar'ın Beş Şehri yerine Bir Şehri dayatan anlayışlara karşı bizi daha dikkatli /du
Bütün Denizli çarşısı
Sabah namazından çıkıp
Hasaslar "Bismillah"
Açtılar kale kapısını
Sulandı asmalar ve gölgeleri
Evlerden getirilmiş yıldız çiçekleri yediverengüller
Cam bardaklarla kondu
Silinip süpürülüp çiçekler gibi açıldı dükkanlar
Bütün Denizli çarşısı güne bir ağız seslendi
İnsanlığı unutma ha
Unutma ha kardeşliği.
Bir yapı ya onarılır ya da yenilenir. İkisi birbirinden ayrı şeylerdir.
bir evi yıkıp yerine tıpkısını yeniden yaparsanız bu bir yenilenmedir. Bu düpedüz aldatmacadır. Eski evin kültür izlerini tümüyle yok etmiş olursunuz.
Böyle yapmanın yanlışlığını yıllardır söylüyorum. Ama her yerde sürdürülüyor bu tutum. Yeni yapı "tarihsel" yapı değil, yaptığınız günün yapısıdır artık.
İkinci büyük savaşta Batılılar neredeyse tümüyle yok ettikleri kentlerini, eski resimlerden çizimlerden yararlanarak böyle yeniledi
Temel insan haklarından barınma mefhumunun en önemli bileşeni olan konut, onurlu bir yaşam hakkının gerçekleştirilmesi için merkezi bir konuma sahiptir. Türkiye gibi, inşaat sektörünün ekonomi içerisinde çok önemli bir yere sahip olduğu bir ülkede toplumun büyük kesimlerinin bu haktan mahrum olması mazur görülemez. İnsanların yaşamlarında kendilerini güvende hissetmeleri için konut sorununun çözülmüş olması gerekmektedir. Bu nedenle Türkiye'nin hem sosyal hem de ekonomik tarihi bakımından Türkiye'deki konut
Karardi Karadeniz, sardı dört yanumuzi/ Bu gaybana sevdaluk, alacak canumuzi
Hasan Tunçun meşhur türküsü böyle söyler... Bu kitap, kararan Karadenizin mâkus yakın tarihine bakıyor: Ekonomik çöküntü, yoksullaşma, çay tarımının sorunları, göç ve nüfus
kaybı, milliyetçi feveran, kent kültürünün aşınması, sosyal gerileme, kültürel asimilasyon, sahil yolunun ve hidroelektrik santrallerinin yol açtığı tahribat, Nataşalar ve kadın-erkek
ilişkilerinde kriz ve tabii Trabzonsporun bir türlü şampiyon olamaması
Ama büs
Projesiz Modernleşme, Türkiyede modernleşmenin en hızlı evrelerinden biri olarak kabul edilen erken Cumhuriyet dönemini, genel yaklaşımların dışında bambaşka bir noktadan ve İstanbul özelinde ele alıyor. Bu kitap, iddialarını Cumhuriyet İstanbulundan sayfalarına taşıdığı gündelik fragmanlarla doğrulamaya çalışıyor. Projesiz modernleşen İstanbulluları gazete sütunlarında, bugünün basın diliyle üçüncü sayfa haberlerinde ve o İstanbulu yaşamış edebiyatçıların yazdığı satırlarda arıyor.
Hakan Kaynarın farklı b
Kent, engin bir dünya, sırlı bir ayna Kent aynasında yansıyan hayat ve insan hâlleri
Kent, insanın aynası Bir gösterge, bir işaretÇok katmanlı ve çok boyutlu bir dünya
Bir bakışta tanınması mümkün olmayan birdünya
Mutlaka farklı bakışların yoğunlaşması gereken bir alan
Edebiyat, sanat, felsefe, sosyoloji, antropoloji, siyaset, tarih, psikoloji, din ve diğerleri.Hepsinin gözünde farklı bir kent,
hepsinin kentten aldığı farklı bir duygu ve bilgiKent Sosyolojisi, kente, insan ve toplum gerçekliğinden bak
Gar ve demiryolu daha uzun anlatılmalıdır. O günleri yaşamayanlar inanmakta zorlanabilirler. Fakat Eskişehir'de demiryollarının özel, çok özel bir lokomotifi ve vagonu vardı. Kumpanyanın personelinden veya yakınlarından biri vefat edince, bu vagon cenazeye göre tanzim edilir, o özel lokomotifle, özel bir hat ile kabristana nakledilirdi.
Dünyanın hiçbir yerinde ve diğer kültürlerde bu inceliğe rastlanamaz. Lokomotif cansız emaneti ve yakınlarını taşıyan vagonu arkasına takar ve düdük kolunu sonuna kadar çe
Belçika´nın yetiştirdiği en büyük tarihçi olan Henri Pirenne, Ortaçağ tarihi konusunda dünyanın öndegelen uzmanlarındandır. Pirenne´nin eserleri arasında özel bir yeri olan Ortaçağ Kentleri, tarihçinin 1922 yılında davet edildiği ABD´de verdiği konferansların notlarını kapsamaktadır. Pirenne´nin özgün tarih yöntemi ve tarihe bakışı, bu kitabında kendini belirgin biçimde göstermektedir. Ortaçağ Batı Avrupa´sında ekonomik canlanma ve kent uygarlığının doğuşunu ele alırken tüccar sınıfının oluşumu, burjuvazini
Kolpacılık ve Zarfçı Mafyaya Karşı
Cesaretli Olmanın Tüm Yolları
*****
Korkularınızdan ve kötü alışkanlıklarınızdan kurtulmak istermisiniz?
Cesaretli olmanın tüm teknikleri
Mafyasal hareketler nasıl önlenir?
Kolpacılık nedir?
Zarfcılık nedir?
Muhbirlik gerçeği
Neden intihar komondosu olunur?
Gizli örgütlerin işleyişi ve yapısı
Yasal ve gizli örgütler
Anarşistler ve teröristler
Derin devlet
Kimseden korkmayın! Korkutun, korkarlar...
Amasya
Merzifon
Hırka Köyü
Hırka Köyü Tarihi
Makaslı Köyü
Kurtuluş Savaşı Döneminde Hırka Köyü
Eğitim ve Öğretim
Yapılan Kurumsal Faaliyetler
Sınırlı Sorumlu Hırka Köyü sulama Kooperatifi
Amasya İli Merzifon İlçesi Hırka Köyü Sosyal Yardımlaşma Kültür ve Eğitim Derneği
Hırka Köyü Yardımlaşma Derneği
Törelerimiz
Söz, Nişan, Düğün
Hırka Köyünde Kız İsteme
Özel Kutlamalar
Helva Bayramı
Köyün Ortak Malları
Dil ve Etnik yapı
Mutfak Kültürümüz
Kentleşmenin yarattığı toplumsal ve ekonomik olanaklar ile büyük yerleşim yerlerinde yaşanan sorunlar ülkemizin gündeminden düşmüyor. Türkiye gibi, kentleşme sürecini yarım yüzyıla sığdırmış bir ülkede, kentleşmenin çok daha olumsuz yönleriyle gündeme gelmesini belki de olağan karşılamak gerekir. Göç, gecekondu, altyapı yetersizliği, doğal afetler gibi kökleri çok eskilere giden sorunlara, kentsel dönüşüm, çevre ve kentsel ayrışma gibi yeni sıkıntıların eklenmesi, kentleşme konularının kamuoyunu daha uzun
Türkiye'de kentlerin tarihsel karakterini koruma amacı güden bilinçli çabalar 1960'lı yılların ikinci yarısında başlatıldı. Bu kitapta, Doğan Kuban'ın kent koruma sorunlarıyla ilgili olarak o dönemde hazırladığı altı çalışma bir araya getiriliyor. Plan önerileri, değerlendirme ve raporlardan oluşan ve çok sayıda fotoğraf, çizim ve planla desteklenen bu kapsamlı çalışmalarda İstanbul, İzmir, Gaziantep, Safranbolu, Kastamonu ve İznik kentleri ele alınıyor. Ancak kentlerin her birinin kendilerine has özellikle
Bir dil durgun bir yapı değildir. Diğer dillerle sürekli iletişim halindedir. Sözcük alır onlara sözcükler verir. Bu bir alış veriştir. Ancak bu alış veriş sınırlıdır. Dilin doğal yapısını tehdit etmez. Fakat dilin var olan sözcüklerini alarak onun yerine yabancı sözcükler kullanmanın mantığı yoktur. Türkçe zengin bir dildir. Türkçe hiç değişmeyen köke pek çok son ekin art arda eklenmesiyle çok çeşitli ayrın-tılarla ince kavramlar oluşturabilen bir dildir.
Türkçenin yeni durumları karşılamada yetersiz olduğ
Risk Kapıyı Kırınca - Kentlerde Yoksulluk, Dayanışma, Güven ve Güvenlik
Günümüz Türkiye'sinde kentler, karşılaştıktan küresel, ulusal ve yerel etkilerle değişmekte ve yeni risk koşullan aracılığıyla dönüşmektedir. Bu dönüşün sürecinde kentlerde yaşanan değişimler risk koşullarının oluşturduğu radikal dönüşümlerin derin anlamlarına yakından bakılmasına ve araştırılmasına ihtiyaç vardır. Yeni kent yapılarında risk algısı ve belirsizlik ortamları bu yakından bakmanın önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. Sorun
Bu kitap bir kent sosyolojisi ve mekan sosyolojisi çalışmasıdır. Kentsel mekanda ayrışma, mekanların farklılaşması, mehalle, semt, ev ve daha özelde güvenlikli site anlayışını irdelemek. Toplumsal farklılaşma ve tabakalaşmaya bağlı olarak mekanda bir ayrışma gerçekleşmektedir. Ev, mekansal ayrışmanın en önemli göstergelerinden biri olmaktadır. Yeni bir hayat tarzına bağlı olarak son yıllarda tüm metropollerde yayılan, güven anlayışını öne çıkararak ayrışan lüks siteler, kapitalizm ve küreselleşme sürecinde
Ankara`nın, "başkent" kimliğini ve ondan öte Cumhuriyet`i, ulus-devleti simgeleyen üç meydan: Kızılay - Ulus - Sıhhiye...
1950`lere dek, Cumhuriyet`in kamusal mekanları idi bu meydanlar... Sonra, gitgide, bir yandan trafik kavşağına dönüştürülerek depolitize edildiler, bir yandan da "öngörülmemiş", ya da "istenmeyen" bir çoğulculuğa alan açtılar.
Ve Ankara`nın, kalabalıklara evsahipliği yapan bir başka kamusal mekanı: Yüksek Caddesi yaya bölgesi... Kentsel gündelik hayatın asli bir unsuru olan, kamusal bir
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.