Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından devreye giren yeni dünya düzeni, sınır tanımayan bir serbest ticaret rejimini uygulamaya koyarken, çağdaş sanatı da derinden etkiler. Sermayeyle birlikte dolaşımı serbestleşen sanat, giderek dev küresel şirketlerin, korporasyonların denetimine açılır. Bu süreçte sanat da, sanat kurumları da temelden dönüşür: başka başka kentlerde şubeler açan müzeler giderek mağaza zincirlerini andırır; dev şirketlerin logoları ile müzelerin logoları, sanatçı isimleri ile marka isimler
Tükendi
Özellikle Rönesans’tan beri, mimarlığın binayla, inşayla ilişkilendirilmesini reddeden ve onu sanat olarak, şiir olarak, hatta felsefe olarak tasavvur edenler olmuş. Bu retçi görüşler, mimarlığın işleve, faydaya indirgenmesine karşı çıkmışlar. Onlara göre mimarlık, birtakım ritüellerdir, kutsal ruhlarla efsunlanarak canlanan heykellerdir, kozmik yaratıklara ev sahipliği yapan labirentlerdir, semiyotik mabetlerdir, altın çağın ütopyalarıdır… Sonsuz bir hayal ve arzu âlemidir. Dolayısıyla mimarlık, ancak bina
Tükendi
Resim ve Heykel Müzesi, Türkiye’nin ilk ve tek modern sanat müzesi olarak 1937 yılında kuruldu. Güzel Sanatlar Akademisi’ne bağlı olarak Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi’nde bulunan müze, Halil Edhem’in tasarımının vücuda gelmiş haliydi. Kurum, kısa sürede ilk ivmesini kaybetti, kimi zaman yeniden canlandı, kimi zaman görünmez oldu. Ama hiçbir zaman ortadan kaybolmadı. 1990’lara kadar Cumhuriyet dönemi sanatının en önemli teşhir ve temsil alanı oldu. Bu kitap, kurulduğu günden itibaren, varlıkla yokluk ara
Tükendi
Simmel yaşadığı zamanın, tanık olduğu büyük dönüşümün -modernitenin- kentin mahşerinin, bireyin yalnızlığının kültürel haritasını çıkarır. Bu harita sayesinde sosyolojinin sosyal bilimler içindeki yerini tanımlar, eleştirel düşünce, kültür kuramı ve kültürel çalışmaların temellerini atar. Toplumsal pratikleri formlar ve imgeler halinde canlandırarak hayatı sanata, sanatı hayata tercüme eder. Simmel`in en kapsamlı çağdaş yorumcusu David Frisby`nin sunduğu Modern Kültürde Çatışma, onun modern kültür, kent ve
Zaha Hadid yakın tarihin en yenilikçi, en cesur ve en popüler mimarlarından biridir. Bağdat’ta doğan, Londra’da yetişen ve Pritzker Mimari Ödülü’nü alan Hadid insanlığın mekân ve mimari tecrübesini baştan aşağı değiştirmiştir. Bu kitapta, Hadid’in en erken tarihli deneylerinden ve eserlerinden inşa edilmiş büyük ölçekli yapılarına ve projelerine kadar iki yüzden fazla tasarımına yer veriliyor. 680 görsel bulunan çalışma, bir başucu kaynağı olmanın yanı sıra aynı zamanda Hadid’in inovatif, çok kapsamlı ve ne
Sanat eserleri, insanlar için, insanlar tarafından yaratılmaktadır. İnsanın bir üretimidir ve insanlar için oluşturulmaktadır. Sanatın oluşturulması ise, esas olarak sanatçının, kendisini ifade etme ihtiyacından kaynaklanır. İzleyiciler de, eserde bulunan büyünün, ondaki ölümsüzlüğün, güzelliğin etkisi ile ona yaklaşmaktadırlar. Bu büyü bilinen değil duyulan ve hissedilendir. Sanatçılar içinde yaşadıkları toplumun ve yaşadıkları çağın akımlarına, durumlarına yeni soluklar getirme amacı ile eserlerini o
Tükendi
Rosalind E. Krauss, Modern Heykel Dehlizleri adlı bu yapıtında, Rodin’den günümüze usta heykeltıraşların önde gelen eserlerini, heykel sanatı sorunlarına farklı yaklaşımların ışığında inceliyor. Eleştirmen ve teorisyen Krauss, Rodin’in “Cehennem Kapıları” adlı eserini gözeterek modernliğe dair ayrıntılı bir sorgulamaya girişiyor. Sırasıyla Fütürizm, Yapısalcılık; Duchamp’ın “Hazır Yapımları”, David Smith’in “Tanktotem”i ve heykelsi gerçekliğin üstünde durduktan sonra Picabia, Calder, Oldenburg ve genç heyke
İşten çıktınız, yorgun argın eve geldiniz. Koltuğun karşısında uyuklarken ne zamandır izlemeyi ertelediğiniz o filmi açtınız. Aslında öylesine bakıp geçecektiniz ama izlediniz son jeneriği görene dek ve uyudunuz. Gündelik döngünüzü tamamlayıp ertesi güne başladınız. Evet, şimdiye kadar her şey normal akışında ama otobüsle işe giderken neden dün akşam izlediğiniz filmdeki ana karakteri düşünüyorsunuz ki? Neden esas oğlanla bağ kurdunuz ve sonunda kazandığı için mutlusunuz? Beyninizde neler oluyor? Keşke e
Tükendi
İstanbul belki de dünyanın en fotojenik şehri. Yerli sinemacılar için de taşı toprağı altın bir şehir… Türk sinemasında başlangıcından bugüne kadar 7 bin civarında film yapıldı. Tamamı ya da kıyısından köşesinden bu filmlerin yüzde 80’i İstanbul’da geçti. İstanbul Sokaklarında, Boğaziçi Şarkısı, Sevmek Zamanı, Gurbet Kuşları, Üsküdar İskelesi, Aaah Güzel İstanbul, Beyoğlu’nun Arka Yakası, Adalardan Bir Yâr Gelir Bizlere, Görünmeyen Adam İstanbul’da, İstanbul Kan Ağlarken, Balatlı Arif, İstanbul Çiçekleri
Dünya sanatını, tüm eğilim ve örnekleriyle bu kitaptan izleyin! Ayrıca 15ooü aşkın görsel Bir ülke kültürü, kendi somut biçimini sanat eserleriyle bulur. Bu yanıyla sanat eserleri, ulusların düşün hayatının önemli anıtları olduğu gibi, bir ülkede yaşayan toplumsal varlığın da inkâr edilemez kanıtlarıdır Onun içindir ki dünya sanat tarihine yönelme, sanat kültürünün tanınmasında biricik yoldur.
Bernard Tschumi mimari söylemin en önemli konularını kışkırtıcı ve duru bir analiz çerçevesinde ele alıyor. Modern ideolojiyi ve post-Modern özlemleri karşı karşıya getiriyor, her ikisinin de haklı kültürel koşullardan kaynaklandığına dikkat çekiyor. Bu çerçevede birden çok programa uygun binaların haklı nedenlere dayandığını savunuyor.
Tükendi
Sinema Üzerine Konuşmalar birbirine benzemez iki sinema ustasının iki ayrı buluşmadaki sohbetlerini bir araya getiriyor. Sinema tarihine damgasını vurmuş Godard ile en iyi belgesel film Oscar ödüllü Ophüls yan yana gelince; Yeni Dalga, Godard’ın kült filmleri, Marcel Ophüls’ün Godard’ın da hayranlığını kazanmış babası, yönetmen Max Ophüls’ün kendine has kamera hareketleri, sinemanın tarihle ilişkisi, prodüksiyon maliyetleri, “auteur”ün ne olduğu, birlikte çekmeyi planlayıp çekemedikleri filmler gibi konular
Selçuk Demirel’in kendine özgü görsel poetikasının beslediği, Güven Turan’ın deyişiyle “düş ağaçlar”dan oluşan bir “düş ormanı”nın farklı yönleri bu çizimler. Doğayı ve dışarıda olma hissini besleyen, zengin ayrıntıların oluşturduğu bu görsel şölen ve şiirsel patika yolun karşımıza çıkardığı bu düşler ormanının “yeşil kalabalığında” kaybolma korkusu bir yanda, bulunma korkusu diğer yanda. Bu ormanda yolunuzu kaybederseniz şayet, ağaçlara sorun, onlar size çiçek açacaktır… “Selçuk Demirel’in ‘Bir Ağacın A
“Dövmelerim ruhumun bir yansıması, bedenim ise evrendeki mabedim ve ben mabedimin bir sanat eseri olmasını istiyorum.” Beden, insan benliğinin görünen yansımasıdır. Onun üzerine işlenen kalıcı izler de, sözcüklerle ifade edilemeyecek olan evrensel hikâyeleri kadim insandan bugüne dek farklı bir lisanda anlatırlar. Dövmeler tarihsel süreçte kimi zaman koruyucu bir tılsım, kimi zaman mahkûm ve suçluların utanç lekesi, bazen bir soyluluk nişanesi ya da bir kabilenin “totemi” olarak işlenirken bazen de savaş ka
Ol-Ân, “Ben bilinmeyen, gizli bir hazine idim, bilinmek istedim; bilineyim diye halkı (kâinat) yarattım.” hadis-i kudsîsi mucibince Ömer Lekesiz’in şehirlerden şehirlere, mekânlardan mekânlara “yeryüzleri”nde insanın mazhar olduğu o manevî neşveyi aradığı, bu arayışını ise fotoğraf ve ilhamat üzerine kurduğu bir tefekkür sofrasıdır. Lekesiz, bu “varoluş albümü”nde, bir fotoğrafın hikâyesini baş gözüyle görüp gönül gözüyle ikrar ettiği satırlar eşliğinde okuruna sunuyor. Mescid-i Nebî’den Medinetü’z-Zehra’ya
Alman filozof Walter Benjamin Mekanik Yeniden Üretim Çağında Sanat Eseri’nde sanatın teknolojiyle ilişkisini ve sanat alanında yeni olanakların gündelik hayat ve kamusal alan üzerindeki etkisini anlatır. Etkisini hâlâ sürdüren ve alanının köşe taşlarından biri olarak kabul edilen bu eseri, Rachel Dini’nin açıklayıcı ve akılda kalıcı analizinden okuyacaksınız. “Bazı yönlerden, Benjamin’in hakkında yazdığı toplum, bizim küreselleşmiş dijital bağlamımızdan o kadar da uzak değildir ve sanat, teknoloji ve güçle
“Estetik teorisini, sanat ismi verilen ebedî bir objenin doğası hususunda ahlaki değerleri araştırma ve şerh etme teşebbüsü olarak görmüyor, aksine estetik teorisinin sanatçıların kendilerini içinde buldukları bazı durumlardan kaynaklanan bazı problemler üzerine düşünülerek çözümlerine ulaşma teşebbüsü olduğunu düşünüyorum. Bu kitapta yazılmış her şey, sanatın durumu üzerinde doğrudan yahut dolaylı bir pratik etkisi olacağı inancıyla ve başta sanatçılar olmak üzere sanata karşı duyarlı ve ilgili olan ins
“Sanatta Manevilik Üstüne adlı kitabım (...) her şeyden önce, gelecek için mutlaka gerekli olan ve sonsuz deneyimleri mümkün kılan bir yeteneği, maddi ve soyut nesnelerde manevi [Geistig] olanı duyumlama yeteneğini uyandırmak amacını güdüyordu, iki yayının da ana hedefi, bu yeteneği henüz bundan habersiz insanlarda uyandırmaktı. İki kitap da çok sık olarak yanlış anlaşıldı ve anlaşılıyor. Bir ‘program’ oldukları düşünülüyor ve yazarları kuramlar üreten, beyinsel uğraşlara dalıp kaybolmuş, ‘kazaya kurban git
Sevgili dostlarım, 2020 yılının sonbaharında İBB Meclisi’nde alınan bir kararla Kenter Tiyatrosu’nu sahiplenmiş ve daha uzun yıllar yaşatılması için şehir tiyatroları’na devretmiştik. Bundan dolayı çok mutluyum. Daha sonrasında birkaç kez tiyatroyu ziyaret etme fırsatı da buldum. Hatta son gelişimde tarih kokan sahnenin önünde otururken aklımdan şunları geçirmiştim: “Türk tiyatrosunun duayen sanatçılarının kurduğu tam 60 yıllık müthiş bir hikâyenin sesi yankılanıyor burada. Bunu bir kitapla taçlandırsak ne
Konstantin Stanislavski bu kitaptaki yazılarında ustası saydığı yazarlardan Anton Çehov'la anılarını, Çehov'un tiyatroya bakışını anlatıyor ve oyunlarının sahneye konmasıyla ilgili izlenim ve görüşlerini paylaşıyor...
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3