Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 174 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
"Markus'un Fulbright bursu ile gittiği New School'da Küresel Yönetişim alanındaki yüksek lisans eğitimi ve sonrasında Amerikan Kongresi'nde edindiği benzersiz tecrübe, yazarın hem Amerika'daki siyasi yapıyı hem de sistem içi aktörlerin gücü ve pozisyonlarını çok iyi bir şekilde kavramasını sağlamış. Lobiciliğin nüveleri bu kitapta akıcı bir dille aktarılmaktadır." - Bob Kerrey Demokrat Parti Eski Senatörü, The New School Üniversitesi Rektörü - "Amerikan Kongresi'ndeki deneyimi, Markus'un lobiciliğin çeşitli
Genelde felsefe ve hukuk bilimlerinin araştırma alanına terk edilen insan haklarının teorik ve olgusal çerçevesinin salt iki bilim dalıyla açıklanamayacak kadar geniş olduğu inancıyla, kitapta diğer disiplinlerin incelemelerine de mümkün olduğunca yer verilmeye çalışılmıştır. Elbette insan haklarını tüm yönleriyle açıklama iddiası taşımayan, daha çok bir deneme niteliği taşıyan çalışmada çoklu disiplin yaklaşımıyla ortak bir eser çıkarmanın güçlükleri de yaşanmıştır. Özellikle yazıların analitik tasnif ve s
Tükendi
Yerküremizde de topraklarımızda da insan "hak(sızlık)ları"ndan söz etmek; eğer müesses -kapitalist- "nizam"a ve "olağan" dediklerine bir itiraz, eleştiri, karşı çıkış, en çok da isyan değil ise, kocaman bir yanılsama veya bir yalandır... Çünkü müesses -kapitalist- "nizamlar"ın insan "hak(sızlık)ları" babında "söylenecek yalanları kalmamıştır"! Kolay mı? Bush'un Irak'a "demokrasi" ve "insan hak(sızlık)ları" götürdüğünü haykırdığı bir dünyada (küreselleşme" ve) burjuvazi açısından "hak(sızlık)" geneliyle bir
Afşar Timuçin ayrı ayrı makalelerden oluşan bu kitabında özellikle bilinç sorunlarını ele alıyor, bilinçli bir varlık olarak insanın dünyadaki yerini, ölüm karşısındaki trajik durumunu, sorumluluklarını, toplumsallığının koşullarını inceliyor. Bu yazılarda, insan, kendi yazgısını yaratan, dıştan dayatılan her şeye eleştirici ve gerektiğinde karşı koyucu bir tutumla yönelen bir düşünce ve eylem gücü olarak belirleniyor. Bu yazılar sürü ahlakından toplum ahlakına geçişin zorluklarını ve gereklerini göstermeye
Tükendi
Demokratik Açılım süreci Cumhuriyet tarihinin en önemli ve en fazla tartışılan siyasi projelerinden biridir. Açılım sürecinde ortaya çıkan inisiyatif mücadeleleri, siyasi çekişmeler, ortaya konan söylem ve tavırlar, Türk siyasetini ve partilerin siyasi zihniyetlerini anlamak açısından büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın birinci bölümü, açılım sürecininde liderlerin ifade ettikleri görüşleri, yaşanan gelişmeleri, önemli hadiseleri, zaman sıralamasına göre ortaya koymaktadır. Açılım sürecinde gözden kaçan
Tükendi
Demokrasi çok sık kullanılan bir kavram, ama halk demokrasi istiyor mu? Demokrasiye açıkça karşı çıkan, istemiyorum diyen hiç yok Ama istenilen düzeyde demokratik hayata neden geçilemiyor? Bu durumda soru şu: Demokrasi ile insan arasında tarihi, sosyolojik, kültürel, biyolojik vb bir engel mi var ya da, İslamiyet demokrasi ile bağdaşır mı? Sivil toplumun Türkiye'deki kuramcısı İdris Küçükömerin bitip tükenmek bilmez araştırmalarla üzerine eğildiği, yukarıdaki sorulara cevap veren ilk bulguları, bu kit
Tükendi
1968 Devrimci Eğitim Şûrası 1969 Öğretmen Boykotu Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) tarafından düzenlenen 1968 Devrimci Eğitim Şûrası ve 1969 Büyük Öğretmen Boykotu, öğretmen mücadelesi tarihimizin de önemli olaylarındandır. Bu kitapta, eğitimci Ahmet Doğan, eğitim ve öğretmen mücadelesi tarihinin gönenç verici bu iki olayını, belgelere dayanarak anlatıyor. Belgelerden alıntılarla yetinmiyor, anlatımını kırk yıllık eğitim deneyimi ve anılarıyla besliyor. Dün eğitim vardı, ya bugün?.. sorusuna aradığı yanı
Tükendi
Bu Türkiyenin, çok yüksek dozda bir Voltaire-Mill tedavisine ihtiyacı var, hem de âcilen. Dahası, gayet net söylüyorum, şu anda Marxtan fazla Voltaire ve Mille ihtiyacı var. Zira Marxın burjuva diye sırt çevirdiği, geliştirmekle ilgilenmediği, devrimle aşılacağını sandığı olağan demokrasi ve özgürlük standartlarına, o horlanan liberal-demokratik düşünce çok daha fazla ışık tutuyor. Kâh Atatürkçü kâh Solcu yasakçılara, çoğulculuk ve tolerans adına, Marxtan hareketle söylenecek çok şey yok, ama Voltaire ve Mi
Türkiyede muhalif olmak zordur. Büyük güçleri ve kodamanları ürkütmemeniz lazım. Hükümetle iyi geçinmeniz gerekir. Aykırı fikirleri dile getirirseniz adınız ya milliyetçiye, ya AB karşıtlığına ya da vatan hainliğine çıkabilir. Ülkemizde muhalif olmanın dayanılmaz ağırlığını yaşayan aydınların en önemlilerinden biri Banu Avar. Sınırlar Arasında programıyla büyük ses getiren, Avrupanın ışıldayan ve parlayan yüzünü değil de varoşlarını, sefaletini ve tükenen hayatlarını gösteren, Batının Ortadoğudaki karanl
Tükendi
İnsan hakları, günümüz modern dünyasında en çok tartışılan ve her geçen gün önemi artan bir kavramdır. Temel hak ve özgürlükleri, insanca yaşama standartlarını ve ülkelerin gelişmişlik seviyesini ifade eden insan haklarına duyarsız olup bu alanda yapılan çalışmalara ilgisiz kalmak mümkün değildir. Türkiye nin gerek AB üyelik süreci gerekse bireylerin temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi konusundaki talepleri, geçmiş hükümetlerin insan hakları konusunda somut adımlar atmasına, uluslararası antlaşmalara
Tükendi
"Yarınki yakın toplumsal devrimde, Türkiye çalışkan köylülüğü, Türkiye işçiler sınıfı ile beraber gelecek ve dövüşecek mi? ... Burada söz konusu olan Türkiye çalışkan köylülüğüdür. ... İşçi ve köylü sınıflarının düşmanları ortak mıdır? Evet! Türkiye'de çalışkan köylülüğün kanını ye canını emen, onu iliklerine kadar soyan düşmanlar kimlerdir? 1-Derebeylik artıkları; 2-Tefeci-Sermaye; 3-Finans-kapital; 4-Kapitalist devlet..." Dr. Hikmet Kıvılcımlı
Tükendi
Laiklik, yaygın bir söyleyişle, din alanı ile dünya ve kamu işlerinin birbirinden ayrılması. Bu devlet anlayışı, modern çağın bir ürünüdür ve kişileri de yakından ilgilendirir: Laik devlette, bireyler, dinsel inanç ve inançsızlıktan, din buyruklarını yerine getirip getirmemekten dolayı kınanmazlar, ayrımcılık görmezler. Batı´da önce Fransa´da yeşermiş ve oradan yayılmış olan bu ilke evrenseldir ve çağdaş olmakla eşanlamlıdır. Türkiye bu çığıra, XX. yüzyılın başlarında katıldı: 1923 Devrimi´ni yapanlar, ba
Tükendi
Bireysel deneyimlerden örülü tarihin, büyük anlatıyı oluşturan genel tarih içindeki yeri, süregelen bir tartışmadır. Bireylerin tarihi birikerek toplumsal tarihi, toplumların tarihi birikerek halkların, ülkelerin tarihini, ülkelerin tarihi birikerek dünya tarihini oluşturur. Bu birçok anlam düzeyine uygulanarak mikrodan makroya geçişle elde edilebilecek bir tarih yaklaşımıdır. Akçalının makaleleri ve genel olarak altmış yıldır yayınladığı yazıları, böyle bir tarih yaklaşımı içinde bireysel deneyimlerden kur
Tükendi
Gençler, demokrasinin gerekliliğine inanmaktadır. Ancak bazı tutum, davranış ve düşüncelerinin demokrasinin gerekleriyle bağdaşmadığının ya da yeterince bağdaşmadığının farkında değildirler. Kültürel farklılıklara şüpheyle yaklaşmak hatta onları bir çatışma kaynağı görmek gençlerin en büyük açmazlarıdır. Gençlerin çoğunluğu olmasa da küçük görülmeyecek bir oranının farklılıkları "ötekileştirme"ye eğilimli olduğu söylenebilir. Bu durum hemen gerçekleşmeyecektir. Ama farklılıklarla başka toplumsal koşullarda
Gazeteci-Yazar Sedat Nuri Kayış, Türk adalet sistemini, "Gözleri Bağlı Tanrıçanın Ayarsız Terazisi" isimli kitabında inceledi. Adliyelerde halen 5.5 milyon dava dosyası olduğu belirtiliyor, 30, 40, hatta 60 yıldır süren davalardan örnekler veriliyor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´nde sık sık mahkum oluşumuzun nedenleri tartışılıyor. Cumhuriyet tarihinde genel bütçeden adalet hizmetleri için en büyük payın 1934´de ayrıldığı kaydedilen kitapta, "O yıl bütçenin yüzde 4´ü adalete tahsis edilmişti. Şimdiye kad
Tükendi
İnsan haklarının geliştiği toplumlarda en başta sorgulanmaya başlanan şey Devleti temsil eden güvenlik güçlerinin güç ve silah kullanımıdır. Kolluk görevlisi tarafından suç şüphesi ile yakalanan kişi, adli makamlar önüne geldiğinde kötü muamele gördüğünü beyan etmekte, yakalanmasındaki güç kullanımının hukuki olmadığını savunmakta, toplumsal gösterilerde kullanılan gücün oranı ve ölçüsü ise haftalarca ülke gündemini işgal etmektedir. Eserde, kolluğun güç kullanımının yasal dayanaklarının neler olduğu, n
Tükendi
AKP iktidarı, Türkiye´yi bir yandan pusulasız bir gemi durumuna getirip, bir yandan da yarattığı dev dalgaların ortasına sürdü. Dalgaların en önemlisi kuşkusuz, "dinsel temelli dünya görüşü" ile "dünyasal yaşam alanı"nı düzenleme girişimidir. İlkin bunu "takıyye" yöntemiyle yürüttüler; ardından "cihad" dönemine geçtiler. Laik Türkiye´nin yaşamak zorunda bırakıldığı bu yapılanmayı ve daha da nelerle karşı karşıya kalacağımızı görebilmek için, Demokrasi´den Teokrasiye mi? Size ışık tutacaktır.
Tükendi
Sorun; başörtüsü, türban ya da kıyafet sorunu değil, dinin politikaya alet edilip edilmeyeceği sorunudur. Bu yapay tartışmalar, doksan yıl önce ülkemizde sahneye konulmak istenilen karanlık oyunun bir devamıdır. Uyanık olalım; o karanlık oyunculara fırsat vermeyelim. Unutmayalım; bu kısır tartışmalarla aklımız köreltilmek, beynimiz bulandırılmak isteniyor. Bizi ılımlaştırmak Amerika´dan, Avrupa´dan güdülen bir sürü yapmak istiyorlar. Ortak akıl, Atatürkçü laik düzene sahip çıkmayı gerektiriyor. Bu anayasa
Tükendi
Meriç Velidedoğlu´nun 1980´lerden günümüze dek 24 yıl boyunca Cumhuriyet Gazetesinde yayımlanan yazılarından seçilerek oluştu bu kitapta, adım adım şeriata doğru üstü örtülü bir gidişin izlerini sürebilirsiniz. Öteki tek tanrılı iki dinin şeriatlarının da dikkate alındığı yazılarda İslam şeriatı ile yapılan karşılaştırmalar ve dünün olaylarından günümüze geçişler ilgiyle okunacak içerikte. 1923 Devrimi´nin temel yapı taşlarından biri olan "Laiklik" gibi "Dil Devrimi"ni de aynı boyutta gören Velidedeoğlu´n
Demokrasi, ancak Hukuk Devleti´nin demokrasisi ise yararlı olur. Şu halde önemli olan "Hukuk Devleti´nin demokrasisi", diğer bir deyişle "Demokratik Hukuk Devleti"dir. Yenen nesne zehir-zıkkım ise, ağulu aşın zulüm kazanından altın kepçe ile üleştirilmesinde hayır yoktur. Bir düzenin Hukuk Devleti düzeni olabilmesi için de "Adalet"e riayet edebilmesi asgarî şarttır. Adaletin temeli de insan haklarında mutlak eşitlik ilkesi, eşitlik adaleti demektir. Adalet ölçütünü, tek Yaratıcı olan Allah; tek Rabb olarak
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 174 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4