Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 165 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7
Castells'in 1970'li yılların sonlarına doğru yazdığı bu kitap bugün hâlâ güncelliğini korumaktadır. Yazar, özellikle Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde ortaya çıkan kentsel mücadeleler ve bunların kentsel toplumsal hareketlere dönüşme potansiyeli üzerine yaptığı bu çalışmasında, kentlere ilişkin doyurucu bir analizin ancak toplumsal sınıf, siyaset ve iktidar arasındaki ilişkilerin kavranmasıyla yapılabileceğini göstermektedir. Castells, bütün toplumsal grupların günlük yaşamının temelinde yer alan ko
Tükendi
Kimi çalışmalarındaki ana yönelim açısından indirgemeci bir biçimde yeniden üretim teorisyeni olarak tasnif edilen Pierre Bourdieu'nün sosyolojisinin aslında sosyotarihsel dönüşümü çözümlemek için de güçlü araçlar sağladığını iddia eden bu derleme; toplumsal değişimin, tarihsel krizlerin ve devrimci dönüşümlerin Bourdieucü bir bakış açısından incelenebileceğini iddia etmekte. Philip Gorski ve arkadaşları; bu iddiayı temellendirmek için Bourdieu sosyolojisinin kavramsal repertuarını milliyetçilik, demokrasi
Tükendi
Ritüelleşmiş davranış biçimlerinin performansla ve siyasetle arasındaki bağıntıya eğilen bir çalışma elinizdeki. Hem performans hem de tiyatro antropolojisi gibi özgül alanların sistemli birer inceleme sahasına dönüşmesine benzersiz katkılar sağlayan bir düşünürün, bir bilgenin, Richard Schechner'in konu hakkındaki en incelikli yazılarından bir kısmı bu kitapta bir araya geliyor. Farklı kültür alanlarından derlenmiş zengin bir yazılı ve görsel malzemenin işlendiği çalışma, performans alanının sadece teatral
Tükendi
Toplumcu tıp üzerine eserler veren Dr. Akif Akalın, elinizdeki üçüncü kitabında toplumcu tıp ve sağlığın güncel sorunlarını/konularını ele alıyor ve çağdaş toplumcu tıp uygulamalarından örnekler veriyor. Sağlığın tanımındaki "toplumsal iyilik" kavramını açıkladıktan sonra sağlığa kâr temelli yaklaşımın karşısında hak temelli yaklaşımı tanımlıyor. Daha sonra hastalık kavramının evrimini anlatıyor ve hastalıklara toplumcu yaklaşımı irdeliyor.
Tükendi
Erkek veya kadın olarak, kavramaya çalıştığımız nesnenin içinde yer alarak, eril düzenin tarihsel yapılarını algılama ve değerlendirmenin bilinçsiz şemaları biçiminde bünyemize katmış durumdayız; bu nedenle de, eril tahakkümü düşünürken, kendileri de tahakkümün ürünü olan düşünme biçimlerine başvurma riskini taşıyoruz. Bu döngüden kurtulmayı umut edebilmemizin tek koşulu, bilimsel nesnelleştirme konusunu nesnelleştirmek için pratik bir strateji geliştirebilmek. Burada benimseyeceğimiz bu strateji "anlama ka
Tükendi
Gazeteciler anlayamadıkları her şeyi "canavar" etiketi altında sunarlar: Seri katiller, pedofiller, despotik liderler ölümü davet eden canavarlardır. Yönetenler için de kullanışlıdır canavar: Trafiğin sorumlusu bir türlü alt edilemeyen "Canavar"dır! Düşmanlar birer canavara dönüştürülür, uluslar şehitler üzerine yükseltilir. Açıktır ki canavarların ve ölülerin politik güçleri vardır. Dinin ölüleri sahiplenmesinin, ölümü "ateizm açısından bir turnusol kağıdına" döndürdüğü söylenegelmiştir. Bu kitap ölüleri
Tükendi
Türkiye'den Avrupa'ya giden "gurbetçiler" birçok sosyolojik araştırmanın konusu olmuştur. Ancak bu çalışmalarda gidilen ülkelerin siyasi ve toplumsal yapıları veya vatandaşlık ve göç politikaları çoğu zaman göz ardı edilmiştir. Oysa gittikleri ülkelerde kalmayı tercih eden göçmenler bu yapılar ve yasal düzenlemeler içerisinde çeşitli haklar edinmiş veya problemlerle karşılaşmış, özellikle de yeni kuşakların kaderi bunlar tarafından belirlenmiştir. Bu çalışma, söz konusu boşluğu doldurma yönünde mütevazi bi
Tükendi
Gerçekliğin hipnotik cıngılında icra edilen medya gösterisi bütün hızıyla sürerken, kafalarda tecelli etmesinden korkulan "boşluk" da giderek genişliyor kapanacağına... Söz konusu gösterinin alttan alta telkin ettiği düşünce ise şu: Artık etrafımızda olup biten şeyler hakkında tutarlı ve anlaşılır yorumlama çerçeveleri sunabilmek nafile; yaşamsal gerçekliğe ilişkin söylenebilecek en muteber söz de ancak kopuk kopuk izlenimler ve yüzeysel düşünce uçları yoluyla ayakta tutulabilen bir "derinlik" iması... Gerç
Tükendi
Ulusal bayraklardan Che'ye uzanan her tür siyasi sembol, oyuncak bebeklerden markalı giysilere kadar her tür tüketim nesnesi, maskelerden mangalara kadar her nevi fantezi objesi fetiş olarak karşımıza çıkabiliyor. Fetiş, kişinin "olmazsa olmaz" ilan ettiği, uzak duramadığı, değerini arzusuyla belirlediği, tutkusunun kaidesinde yüceltip, saplantısıyla kutsiyet atfettiği her tür nesne olabiliyor. Kimi zaman lüks tüketim maddeleri biçimini alsa, kimi zaman bayrak gibi geniş kitleleri peşine taksa da, fetişin s
Tükendi
Batı Dünyası için uluslararası ilişkiler bağlamında demokrasinin çevre ülkeler söz konusu olduğunda maliyet artırıcı bir etken sayılacağı, demokratik bir lider yerine diktatörlerin tercih edileceği öngörüsü maalesef doğru çıktı. İslam ülkelerinde parlayan cılız demokrasi kıvılcımlarının hemen söndürülmesi bunu doğrulamaktadır. Mısır ve Suriye'de takınılan ikiyüzlü tavır buna örnektir. Güney yarımküredeki keyfi yönetimler, kapitalist dünya tarafından istendiğinde hiçbir ahlaki kaygıya gerek duymaksızın bural
Tükendi
Bu kitabın konusu, felsefi antropolojinin araştırma konusu olan insan ve onun doğasıdır. Felsefi antropoloji, beden ile ruh arasındaki ilişkiler başta olmak üzere şu sorulara cevap aramaktadır: İnsan ve hayvanlar arasındaki farklar nelerdir? İnsanı, hayvanlardan ayırt eden öğeler ve özellikler hangileridir? Kadın ve erkek arasındaki farklar gerçek midir? Yoksa toplumsal olarak tanımlanan şeyler midir? Ruhsal sağlık ve ruhsal hastalıklar nasıl tanımlanabilir? İnsanın insanlaşma sürecinde katılım ve eğitimin
Tükendi
İnsanlık tarihindeki ilk sosyo-ekonomik yapı, ilkel komünal toplumdur. Bu yapının en önemli özelliği, sınıfsız bir toplum olmasıyla birlikte üretim araçlarının ortak mülkiyetidir. Bilim, insanlığın sınıfsız ilkel komünal toplumdan yine sınıfların olmadığı modern komünal topluma ulaşılacağını belirlemiştir. Bu belirleme evrenin oluşuyla ilgili bulgularla yakından ilişkilidir. İnsanın kökeni sorununun incelenebilmesi için sadece biyolojik evrim sınırları içinde kalınamaz. Çünkü ortada, milyonlarca yıl içinde
Tükendi
Cambridgedeki büyük akademik cemaatin sakinleri olan bizler bir araya geldik ve hoşgörü ve onun egemen politik iklim içerisindeki yeri hakkında dostça ama ateşli bir tartışma yürüttük. Okuyucu, bizim nerelerde aynı düşüncede olmadığımızı bulmakta hiçbir zorluk çekmeyecektir. Diğer taraftan, farklı başlangıç noktalarından ve farklı yollardan hareketle yaklaşık olarak aynı yere ulaştık. Her birimiz için, egemen hoşgörü kuramı ve pratiğinin, incelendiği takdirde, korkunç politik gerçekleri gizlemeye yarayan bi
Elinizdeki kitap, şimdinin gözlüklerini takıp, rotasını adalet üzerinden çizerek geçmiş ve gelecekteki tüm 'öteki'lerin acılarının, trajedilerinin, terk edilmişliklerinin, dışlanmışlıklarının, aşağılanmalarının, haysiyetsiz muameleye tâbi tutulmalarının, yok sayılmalarının karşısına dikiliyor ve nihayet egemenin şiddetiyle kaybetmeye mahkûm edilenlerin yoksunluğunu ve yoksulluğunu resmetmeyi amaçlıyor. Muhakemeden bihaber hukukî kararlara, adaleti teğet geçen gerekçelere, doğallaştırılan birörnek kadınlıkl
Tükendi
"...Fırtına, karşı konulmaz bir biçimde meleği arkasını döndüğü geleceğe doğru uçurmakta, önündeki döküntü ve moloz yığını ise yerden göğe kadar yükselmektedir. Bu fırtına, bizlerin 'ilerleme' dediği şeydir." Tek Kişilik Haçlı Seferleri'nde yer alan deneme ve incelemeler dışarıdan dayatılan sınırlamalara direndiği kadar, kendine de sınır koymamakta ısrarlı bir aklın yazıp çizebileceklerinin özgürleşim arayışına yönelik praxis'e en yakın eylem olduğuna inanarak yaşadığımız kültürel sorunları inceliyor. Amacı
Tükendi
Hans Freyer'e göre, 19. yüzyıl bütün yüzyıllar arasında, insanlık tarihinde en çok değişiklikler gösteren yüzyıldır Eski çağlardan sanayi çağının başlangıcına kadar herhangi bir ülke sınırlı, kendi içine kapalı birçok bölgeye ayrılır ve yaşam onun içinde olup biterdi. Bu bölgeler, bütünlüğü ve bağlantıları ile alışılmış düzenleri ve kurumları ile kendilerine özgü bir görünüşte idiler. Sanayi çağıyla birlikte sınırlı, kendine yeten yaşama çevrelerinin yerine, büyük bir balık ağı gibi bütün insanları, bütün i
Tükendi
Eric Hobsbawm ölmeden önce yayına hazırladığı son kitabı olan bu eserde, sanatların hem çiçek açmasını hem de dağılmasının koşullarını yaratan paternalist kapitalizmi, küreselleşmeyi ve toplu tüketici toplumunun ortaya çıkışını irdelemekte; bu kapsamda, özgür entelektüelin altın çağının sona erişi, unutulmuş büyük insanların hayatları, sanat ile totalitarizm arasındaki ilişki, ayrıca sürrealizm, kadınların özgürleşmesi ve Amerikan kovboyu gibi meseleleri ele almaktadır.
Tükendi
Sosyolojinin bir uzmanlık dalı olarak teknolojik özellik kazanması, onun insan dünyasını şeyleştirmesine, dolayısıyla yapay bölümlere tâbi tutulmasına da sebep olmuş; alt-işbölümleri, uzmanlıklar geliştirerek sosyal olanı tümleşik (İntegrated) şekilde anlama olanaklarının kısıtlanmasına yol açmıştır. Bir düşünüş tarzının uzmanlaşmasının ve teknik bir algılamaya hapssolmasının doğurabileceği önemli sonuçlardan biri sosyolojinin de başına geldi: Toplumsal pratiği, faillerini dışlayarak uzman kişinin mantığın
Tükendi
Yurttaşlığı Yeniden Düşünmek: Sosyolojik, Hukuki ve Siyasal Tartışmalar adlı bu kitap, iki yıl önce Küreselleşme, Yeni Eşitsizlikler ve Yurttaşlık adlı uluslararası bir sempozyumdan sonra süregiden tartışmaların yeni boyutlarıyla ele alınması sonucunda oluştu. Derleme yayına hazırlanırken, Türkiyede inişli-çıkışlı bir seyir izleyen demokratikleşme süreci, küreselleşme ile birlikte yeni biçimler almaya başlayan yurttaş-devlet ilişkilerinin yarattığı yeni yurttaşlık tanımları ve bunların üstüne bina edilen hu
Tükendi
"Ülkemizde pek çok sivil toplum kuruluşu; Vakıf, dernek, sendika, cemiyet ve cemaat var. Bunlardan bir kısmı Türkiye genelinde faaliyet göstermekte, bir kısmı da bölgesel Âlim bir zat ve etrafında onu dinleyen gençler. Her bölgede bir dağ teşekkül etmiş durumda. Ama birbirinden bağımsız, bağlantısız ve habersiz oldukları için bir türlü sıra dağlar oluşturmuyor, potansiyel güç meydana gelmiyor. Bizim içimizde bir otorite, bir dağ yok. Daha küçük, birbirine bağlı sıradağlar oluşturma çabası içindeyiz. Hiçbir
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 165 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7