Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8
Fuzûlî'nin Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir, / Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç sâ'at." beyitinde dediği gibi, hüznü, ancak hüzün sahipleri anlayabilir. Ömer Hayyam Rubaileri ve Mevlânâ'nın İncileri kitabında, Hayyam'dan ve Mevlânâ'dan seçtiği rubâîleri tertemiz bir üslûpla ve Türkçe şiirin ahengine uygun bir şekilde çeviren Ahmet Kırca, Farsça şiirin musikisini Türkçede de verebilen ender çevirmenlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Kendi şiirlerini bir araya getirdiği Hüzün Damlacıkları'nda, g
Donat Bayer, bir piyanist. D.H. Lawrence, "Piyano" şiirinde, piyano sesiyle, çocukluğun kaybolmuş siyah beyaz yalınlığını üzüntüyle hatırlar. Donat Bayer, ilk kitabı Kötü Kan'da, Lawrence'ın tersine, çocukluğun yalınlığının ona yetmediği anlarda, karmaşıklığa şiirle ulaşıyor. "Kötü kan Bir yaprağın Ardında gizliyorum Açtığın yarayı."
Tükendi
Bir sanatçının göz nuru dökerek, fikir sancıları ve iç burkulmalarıyla, "kalp ağrıları" içinde, "kalemine ciğerinden kan çekerek", belki hiçbir "nesle âşinâ ulamadan". yazdığı her eser, değerlidir. Sanatçının her yazdığını, fırsat yaratarak, "zaman yok" bahanesine sığınmadan okumak gerekir. Ama, zamanımızda, her yazdığı zevkle okunan bir sanatçıyı bile "seçerek okumak" zarureti doğmuş bulunuyor. Bu seçmede. Arif Nihat'taki tematik çeşitliliğin, hayatı kavrayışındaki çok yönlülüğün gözler önüne serilmesine ö
Ataol Behramoğlu´nun ´Dörtlükler´ini okurken umutla, güvenle doldu içim. Yarına, yarınlara bir sıcak özlem duydum. (Oktay Akbal, Cumhuriyet, 22 Mart 1980) Ataol Behramoğlu salt bir destan (Mustafa Suphi Destanı) yazmadı. Yaşam öğesi yitip gitmiş olan bir devrim kurbanının canlanmasına yardım edecek birçok değerli bilgiyi de yıllarca süren araştırıcı zekâsıyla bulup yerli yerine koydu. (Hasan İzzettin Dinamo, Eleştiri, 1 Şubat 1980) Behramoğlu´nun bu yapıtı üzerine (Bebeklerin Ulusu Yok), şiiri
Tükendi
16. yüzyılda yaşayan Fuzuli, Türk Edebiyatının en büyük şairlerinde biridir. Irak Türklerinden olan ve Azeri şivesiyle eserler veren Fuzuli´nin şöhreti bütün Türk dünyasını tutmuştur. Bütün Türk ülkelerinde tanınmış, eserleri okunmuş ve sevilmiş olan fuzuli´yi en büyük lirik şairimiz olarak kabul etmek, eskiden beri devam eden ve bugün de geçerliliğini muhafaza eden bir görüştür. Edebiyatımızın müstesna siması Fuzuli´nin hayatı, edebi şahsiyeti ve eserleri üzerinde bir hayli inceleme ve araştırma yapılmakla
Tükendi
Kendisi bu eseri, 1782'de girdiği bir iddia üzerine 6 ayda yazmıştır. Son dönem divan edebiyatının en önemli örneklerinden biri olmasının yanı sıra, tasavvu? alt yapısı ve sembolizmi ile genel olarak edebiyat ve spiritualizm açısından çok önemli bir eserdir. Eserin kahramanları güzellik (hüsn) ve güzelliğe yönelişin sonucu olan aşk'tır. Eserin her bir satırında tasavvu? simgeler bulunur; kişi isimlerinden, yer isimlerine ve benzetmelere kadar. Sebk-i Hindî (Hint üslûbu) ile kaleme alınmıştır
Tükendi
Var
Hayat bu... Bir çığlıkla geliyorsun. Giderken de şanslıysan çığlık atarak gidiyorsun. Değilse sessiz, belki kırgın, göçüyorsun göç kervanının epey ardında kalan fukara gibi. Doğarken ömür veriliyor eline tutamıyorsun acemi bir tavırla ve bu acemiliğin hiç geçmiyor. Harcanıyor avuçlarının arasında. Şanslı olanlarımızın ellerini eller sarıyor, Ömür boşa gitmiyor, kayıp azalıyor. İşte o elleri kaybetmeyin. VAR'larınızın kıymetini bilin. Eşinizin, evlatlarınızın, işinizin, sağlığınızın, rızkınızın ve
Tükendi
İnsandan ümit kesilse de kesilmesin dünyadan... Şair Mehmet Yaşın'dan çarpıcı erotik imgelerle dolu, farklı coğrafyalar ve dillerde gezinen, memleket gibi gergin şiirler... Şiirlere Teyzem gibi filmlerinden tanıdığımız yönetmen ve senaryo yazarı Ümit Ünal'ın çizimleri eşlik ediyor. Kendi sözleriyle Abuk'u şöyle anlatıyor Yaşın: İnsandan ümit kesilse de kesilmesin dünyadan. Yeni bir soy doğar yarın kanatları olan.
Yaşamı Hayatı *Yaşadığı Zaman *Yunusemre´nin Soyu Sopu *Çocukları *Yunus´un Tarikat Zinciri *Sarı Saltuk Baba *Halkın Ermişi Yunus *Yunus´un Gömülü Olduğu Yer Neresi *Sarıköy Efsanesi *Yunus Emre Karamanlıdır *Belgelerin Sağlamlıpı ve Değeri *Karaman´da Yunus´un Zaviyesi *Kirişçi Baba Zaviyesi *Kirisçi Baba Ayrı, Tıraşçı Baba Ayrı *Evliya Çelebi Karaman´da *Bir Belge Daha: Konya Salnamesi *Yunus Şeyhdir *Yunus Emre´nin Felsefesi *Gerçeyi Arayan Yunus *Ahlâkçı Yunus *Yunus´un Dünya Gö
Tükendi
Bazı insanların anlamayacağımız kadar derin hisleri vardır Emrah. Neden o kadar uğraştık anlaşılmak için Ali ? Yoruldum ben Ali ! Ya o okuduklarımı anlamadı, ya da ben onun yazdıklarını okuyamadım.
Tükendi
Ben bu yürek yangınını bir gülüşe takas ettim bir kedi sırnaşır parmak uçlarına ve hayat yeniden başlar. hepsi bu kadar... Mülkiyete inanmaz Allah'a inanır. Çay hukukunu devletin hukukundan üstün gören aklı yüzünden akılsız sayılmaktan şikayet etmeyi düşünmemiştir. Hayatın koşuşturmasına ayak uydurmayı reddetme telaşı yüzünden yaşamayı unuttuğu zamanlar olmuştur. Ama Allah'ı asla...
Elbette kederle, yoksullukla, aşkla Sevgilim beni kır Bana sıfırdan başla!.
Tükendi
Görünmez'in Arıları, şiirin bizi şiir hâline sokması gerektiğine inanan, şiirin tadını çıkaran, şiirin saf rüyasında yeryüzünü derin bir acı ve tutkuyla kavramak isteyen bir şairin lirik şiir merkezli okuma notlarından oluşmaktadır. "Kovanım yağma olsun" diyebilme gözü pekliğini gösterebilecek okurlar için...
Poetika, Antik Yunan felsefesinin en önemli düşünürlerinden Aristoteles´in sanat üstüne kaleme almış olduğu bir başyapıt. Platon´un Akademia´sında yirmi yıl boyunca ünlü filozofun öğrencisi olan Aristoteles, bu benzersiz metninde, şiiri tüm edebiyat türlerini kapsayacak biçimde ele alır; bunun temelinde olayları ve eylemleri "taklit etme"nin bulunduğunu söyler. Derinlemesine incelediği tek sanat türü olan tragedya büyük bir eylemi taklit eder ve seyircilerin duyguları üzerinde bir "arındırma" etkisinde bulu
Tükendi
1988-93 tarihli şiirler oluşturuyor kitabı. Adındaki üçleme kitabın bölümlerini çiziyor, ama bu kez tersten; Şeylerin Kederi, Poster, Oda şeklinde... "Yaban Çilekleri" şiiri Poster bölümünden: yaban çileği kokan eski bir şehzade iner güne sararır kendi gecesi gözlerine çakılı şaşmaz bakış hangi duvar hangi resimde kendine çekilmiş hem zaman dışı hem diri alabildiğine uzaktaki şimdi kemha alev yürürken tende kaybolan dönemeç başka gözlerde kör geçit: tuğradaki şiir bir koku bırakır bilmediği sokaklara mevs
Tükendi
Sevmek ne garip... Sevince insan, can vermek ister Kıymet bilmeyene, gözyaşı döker Her defasına bile bile Sevmez bazıları sevenlerini Sevenleri ise bile bile umut eder. Bekler bir gün sever diye Bazen de sevenlerimizi bilemedik Biz de belki nankörlük ettik.
Tükendi
Bir oyuna dönüştürmüş Dağlarca bu kitabında her şeyi. Akla gelebilecek her şey bir oyun, dünyamız ise bir oyun okulu. Anlatırken güzel güzel oyunları, unutmamış ama sözü karanlık bir oyuna, savaş oyununa bağlamayı. Atatürkten, Ankaradan, Kurtuluş Savaşımızdan söz etmeyi unutmamış. Mustafa Delioğlunun desenleriyle, tam bir şiir şenliği Sıraya Girmek 1
Tükendi
Mantık, felsefe ve sanatın yollarının kesiştiği bir noktada klasik mantık açısından şiir ve hakikat problemini ele almayı hedefleyen bu çalışma, konu ile ilgili tarihsel geçmişin ve derinlikli tartışmaların bilincinde olarak meseleyi tahlil etmeyi denemektedir. Bu eser, klasik mantığın şiirsel kıyasa ve onun bilgi değerine olan mesafeli yaklaşımını tahlil edebilmek amacıyla hakikatin tanımından başlayarak mantıksal çerçevede şiirle ilgili kavramları anlamaya ve anlaşılır kılmaya teşebbüs etmektedir. Ayrıca
Tükendi
1921´de Almanya´nın Hamburg kentinde doğdu. II. Dünya Savaşı sırasında çok genç yaşta askere alındı; Rusya cephesinde ağır yaralandı. Savaşa ve nasyonal sosyalizme karşı görüşleri yüzünden tutuklandı. Difteri ve sarılığa yakalanmış olmasına karşın 8 ay hapis yattı. Salıverildikten sonra yeniden cepheye gönderildi. Çürüğe ayrılacağı sırada bir daha tutuklandı ve bu kez 9 ay cezaevinde kaldı. Savaştan sonra sağlığının giderek kötüleşmesi üzerine İsviçre´de bir hastaneye yatırıldı. 1947´de öldüğünde henüz 26 y
Yüzyılın en ilginç yazarlarından biri Charles Bukowski. İçtenliği, işlediği konular ve dobralığı ile her zaman farklılığını koymuş bir yazar. Akıcı anlatımı ile yine sokaklarda, evlerde gezdiriyor bakışlarını, yaşadıklarını, belleğine kazıdıkları olanca rahatlığıyla anlatıyor, bu rahatlığıyla şaşırtıyor. Bana Aşkını Getirde Charles Bukowski'den 15 öykü ve şiirler yer alıyor. Acı çekmenin yazarlar için yararlı olduğunu düşünenler var. Saçmalığın daniskasıdır bu. Acı çekmek diğer şeyler gibidir, fazlası adam
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8