Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 180-200 / Aktif Sayfa : 10
İyi nedir? İnsandaki güç hissini, güç isteğini, gücün kendisini çoğaltan her şey. Kötü nedir? Zayıflıktan ortaya çıkan her şey. Mutluluk nedir? Gücün artması, direncin alt edilmesi hissi. Gönül rahatlığından ziyade daha çok güç. Ne olursa olsun barış değil, savaş; erdem değil, liyakat (buradaki erdem Rönesans anlayışındaki virtu, ahlaki ekşimeden yoksun erdem). Merhametimizin ilk prensibi zayıf ve rezil olanın yok olmasıdır. Hatta bu konuda onlara yardım edilmeli. Bütün kötülüklerden daha zararlı olan şey n
Tükendi
Deneyim ve bilgi nasıl ve neden birbirinden ayrıldı? Deneyimin çocukluğundan bahsetmek mümkün mü? Walter Benjamin'e göre, "deneyim yoksulluğu" Birinci Dünya Savaşının sebep olduğu yıkımın bir sonucu olarak moderniteden kaynaklanmaktaydı. Benjamin'in tüm eserlerinin İtalyan editörü Giorgio Agamben'e göre ise, deneyimin yıkılması için artık bir felakete gerek yoktur: Herhangi bir modern şehirdeki günlük yaşam bunun için yeterli olacaktır. Agamben dil, çocukluk ve günlük yaşam üzerine derin ve esaslı bir a
İnsan yaşamındaki tüm resimler, mektuplar, güzel sözler sadece o anki belirlenen davranışları sergiler. O an ki duygulara övgüler söylenmesi, hayranlık duyulması ya da tam tersi olarak suçlanılması, alay edilmesi insanlara yaşam hakkında belki de birçok olaydan önce ya da sonrası için ilham verici olabilir. Örneğin; Bir sanatçının başarılı olması için eserlerinde, kitaplarında daha bilgili, daha tutkulu duyguları ortaya çıkarabilecek işleri ortaya koyması gerekir. İnsan yaşamındaki olaylar ne kadar acı ver
Tükendi
"Pişmanlık ruhun yeraltındaki karanlık boyutlarına, suçun karanlık dehlizlerine inmeli, yokuş aşağı bu inişte karanlığın ve gizli varoluşun yeni bir farkındalığına varmalıdır. Dolayısıyla eğer biri derse ki, "Hiçbir suçumun farkında değilim, dolayısıyla pişman olacak hiçbir şeyim yok," bu kişi ya bir tanrıdır ya da bir hayvan. Eğer bu kişi bir insan ise suçun doğasına dair henüz hiçbir şeyi kavrayamamıştır." Utanma, hınç, aşk ve sempati duygusu gibi temel insani duygular üzerine yaptığı fenomenolojik çalış
İnsanlar ve kanunlar ne şekildeyse, idare şeklinde kesin ve yasalara uygun kuralların mevcut olup olmadığını araştırmak amacındayım. Adaletin ve yararın ayrılmaması için hukuk yetkisinin belirlediği çıkar ile birleştirmeye çaba göstereceğim. Meselenin ehemmiyetini kanıtlamadan konuya giriş yapmaktayım. Yetki miyim yahut da kanun koyan ki, siyaset üzerine yazıyorum diye soru soran olursa cevabım şu yönde olacaktır; İkisi de değilim ve bu yüzden yazıyorum zaten. Ola ki yetki yahut kanun koyan olsaydım, ne yap
Demet Kurtoğlu Taşdelen, bu kitabında kişinin olanaklı felsefi gelişimi penceresinden bakarak evrensel, işlevsel ve değişime doğru yönlendiren bir etik görüş geliştiriyor. Hem kuramsal birikimine hem de deneyimlerine dayanarak geliştirdiği kendini varedebilme etiğini varoluşsal, fizik metafizik ve estetik bağlamlar içerisinden araştırıyor. Kişinin kendiyle ve başkalarıyla olan ilişkisini temel alarak oluşturduğu kendini varedebilme etiğinde etik bilinç için vazgeçilmez olan kendilik bilgisinin peşine düşüyo
"Ben tek bir kişiyim: Kendim." Virginia Woolf'u mümkün kılan şey neydi? Sınırda olmanın zorlayıcılığı ile savaşıp, bir yanda coşkunun ve üretkenliğin, diğer yanda çökkünlüğün ve belki de deliliğin arasında salınırken, onu parçalanmışlığından kendiliğini defalarca yeniden inşa etmeye, umudunu kaybettiğinde ise aramızdan çekip gitmeye iten şey neydi? İzlenimleri ayıklamanın, sembolleri kovalamanın, bilincin sınırlarını keşfetmeye çabalamanın, yine de en çok kendiyle ilgili olmanın sırrı neydi? Virginia'nın ed
Heidegger'in bu kısa metni bize Aristoteles, Leibniz, Kant ve Heidegger için "neden"in ne olduğunu açıklamaktan öte "Sein und Zeit" (Olmak ve Zaman) adlı yapıtında geçen pek çok kavramın anlaşılmasını sağlıyor. Metinde Heidegger'e göre "ontik" ve "ontolojik" kavramları, bunların arasındaki ayırım, ontik ve ontolojik doğruluğun ne olduğu, doğruluğun önerme doğruluğu olmadığı, aşkınlığın ne olduğu, temellendirme türleri, özgürlüğün ne olduğu ve neden ile özgürlük bağlantısı açıkça belirlenmekte. Yine metinde
Tükendi
"Hepimiz kendi dışımızdaki koşulların tutsağıyız." Fernando Pessoa kendini farklı kişiliklere bölerek, benliğinde sustuklarını dile getirir. Hangi cümlesini kaldırırsanız altında ona dair bir yalnızlık biçimiyle karşılaşırsınız. Pessoa'nın kelimelerle ördüğü kendine özel o yalnızlık biçimi, tanyeri ağarırken ortaya çıkan serinlik gibi hafif bir ürperti taşır. Proust gibi Pessoa da hayatın en dar şeritlerinde yürür; içine düşme pahasına derin boşlukların kıyısında dolanır. Hayatının bir anında, bir zihin ç
Modern insanın krizler çağında yaşadığı bilinen bir gerçek. Bunun işaretlerini hemen her alanda; karşıt ideolojilerin küresel savaşlarında, teknolojinin yarattığı doğal ve toplumsal karışıklıklarda, insani varoluşu artarak tehdit eden çılgın-hızlı hayat tarzında da görmek pekâlâ mümkündür. Barıştan bahsedilir ancak sosyal ilişkilerde şüphe, korku ya da öfke egemendir. Ekonomik refahtan bahsedilir ancak borç içerisinde yüzülür. Özgürlükten bahsedilir ancak özgürlük, insanların aynileştirilmesiyle bir tutulur
Darwin'in Türlerin Kökeni kitabının ilk çevirmeni ve sosyal Darwinizm'in ilk teorisyeni, feminist, antropolog ve filozof Clémence Royer, başta Karşılıklı Yardımlaşma olmak üzere çeşitli eseriyle anarşist teorinin önde gelen isimlerinden, çağdaşları arasında tanınmış bir coğrafyacı olan Piyotr Kropotkin'i hapishanede ziyaret etseydi, ortaya çıkabilecek diyalektik çatışma, günümüze dek çözümsüz kalmış tarihsel sorunlara ve pratiklere ışık tutar mıydı? Siyaset ve bilim sahasına damgasını vurmuş bu iki tarihs
"Tragedyanın Doğuşu" Avrupa düşüncesinde, tiyatronun kaynağını müzikle bağdaştıran, bu iki yaratı ürünü arasında içsel bir bağlantının bulunduğunu vurgulayan, bir bilge elinden çıkan, ilk çalışmadır diyebiliriz. Değişik felsefe sorunlarına, kendine özgü, biraz da şaşırtıcı bir anlayış açısından bakan Nietzsche´ye göre, düşünen insan yaratan, geliştiren, üreten varlıktır. Onun bu üstün yetenekleri, uygarlığın bütünü içinde "üstüninsan" olmasını sağlayan verim odaklarıdır. Tragedya da böyle, insan varlığının
Tükendi
Hafıza, Tarih, Unutuş, "büyük" bir kitap felsefenin ve insanlığın "büyük" meselelerine odaklanmış, sadece felsefi değil aynı zamanda "bilgece" bir kitap. Birbiriyle yakından ilgili üç meseleyi üç ayrı yöntemle ele alıyor filozof Paul Ricoeur: İlk kısımda "hafıza" konusunu temel felsefi metinlerden yola çıkarak inceleyen titiz bir fenomenoloji; ikincisinde tarih "biliminin" yöntemi ve olanaklılık koşulları üstüne önemli tarihçilerle diyalog içinde gerçekleştirilen "epistemolojik" bir düşünme; üçüncü kısımda
Tükendi
Narsisizm Üzerine, ilk olarak Sigmund Freud’un mektuplarından doğan bir konunun 1913’te makaleye dönüştürülmesiyle ortaya çıkmış bir eserdir. Freud, bu eseriyle çağdaşı olduğu Alfred Adler, Carl Gustav Jung gibi psikiyatristlerin ortaya koyduğu farklı kavramlara bir alternatif sunar. Sigmund Freud’un en önemli makalelerinden biri olan Narsisizm Üzerine, cinsel gelişimde narsisizm konusunun ne derece etkili olduğunun izini sürer.Eserin en önemli özelliği, Sigmund Freud’un daha sonraki çalışmalarında oldukça
Vicdan konusunda yazılmış eserlerin neredeyse hepsi, vicdanın başarısına ve övgüsüne odaklanmıştır. Bunlara tek yönlü, vicdanı yüceltmeye teşvik eden bir bakış hâkimdir. Oysa insanı yücelten ne varsa, ilk anda fark edilemeyen kimi başka yanlarıyla onu aşağı da çeker. Bu eser, vicdanın yapısı ve işleyişini ortaya koymanın yanı sıra, bu yetinin işlemeyişinin koşullarını saptamayı hedeflemektedir. İnsanlığımıza ve iyiliğimize vicdan sahibi olmak üzerinden dizdiğimiz övgülerin, hangi koşullar nedeniyle anlam
Soru sormak insanlığın mukavvim bir unsurudur... İnsanın mâ-cerâsı bir soruyla başladı; soru ile muhatap alındık; mesul ve mükellef kılındık. İnsan da bir sorudur; henüz tamamlanmamış, örüntü hâlinde, tüketilemeyen... Ve en büyük sorumuz: Varlık, insanı var-kılmakla ne demek istiyor? Uğraşımız, bu denmek-isteneni tespit etmek, yani manâyı, yani anlamı. İnsanın nihaî devası da bu anlamı bulmaktır; ancak insan için, bulmak değil aramak esastır. Aramak, yani yola çıkmak, yani sormak; fakat her yanıtın bir menz
"Delileri nerede bulacağımızı, onlar hakkında kimlerle (psikiyatrlar, genetikçiler, nörobiyologlar, psikanalistler, kimyagerler, antropologlar, tarihçiler vs.) konuşacağımızı biliyoruz. Fakat akıllıyı bulmak için nereye gidebiliriz? Hangi binalarda yaşarlar? Ne giyerler? Neye benzerler ve onları nasıl tanırız? Fark edilebilir özellikleri, ayrıştırılabilir işaretleri, ortak tavırları var mı? Akıllılar her kim ve her nerede olursa olsunlar hak ettikleri ilgi ya da alakayı hiç görmemişlerdir. Onları icat ettik
Tükendi
Varoluşçu felsefenin öncülerinden Danimarkalı filozof Søren Kierkegaard Ya/Ya da'da insan varoluşunun estetik ve etik evrelerine ışık tutuyor. Victor Eremita müstear ismiyle yayımlanan eserin ilk kısmında Kierkegaard, Epikürcü bir hazcılığı savunan genç bir adamın ağzından konuşuyor. Birinci kısımdaki estetik yaşam tarzına cevap niteliğinde olan ikinci kısmın konusunu etik yaşam tarzı oluşturuyor ve Yargıç Wilhelm'in ağzından anlatılıyor. Birinci kısımdaki şiirsel anlatımın yerini somut bir dil alıyor ve gö
Felsefe ve Din: Bu ikisinin bir diğeri karşısındaki konumu nedir? Her ikisi de hakikat arayışı içinde insana yardımcı olma iddiasında olduğuna göre nasıl oluyor da biri diğerini ortadan kaldırmaya çalışıyor ya da beriki öbürünü susturmaya kalkışıyor? Kalabalıkları felsefi olarak aydınlatmak mümkün müdür? Mecaz ihtiyacı böyle bir aydınlatma imkânsızlığından mı kaynaklanmaktadır? O halde aradaki fark, birinin saf hakikat, diğerinin o hakikatin mecaza büründürülmüş ifadesi olmasından mı ibarettir? Eğer böyle i
Tükendi
Einstein, evrenle ilgili en anlaşılmaz olayın, evrenin anlaşılabilir olması olduğunu söylemişti. Fiziğin en başarılı ve doğru iki kuramı olan Kuantum Alan Kuramları ve Einstein'ın Genel Görelilik Kuramı tek bir Kuantum Kütle-çekim kuramında birleşebilirler mi gerçekten? İşte dünyanın en.ünlü iki fizikçisi, Stepnen Hawking {Zamanın Kısa Tarihi) ve Roger Penrose {Kralın Yeni Usu) bu soruyu tartışıyorlar. Bundan altmış yıl önce Niels Bohr ve Albert Einstein arasında Kuantum Mekaniği'nin temelleri hakkında da
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 180-200 / Aktif Sayfa : 10