Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 710 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Halife II. Hakem Dönemi Endülüs Tarihi (350-366/961-976) Yaklaşık bir asra yakın İslâm dünyasının idaresini ellerinde bulunduran Emevî- ler devrinde, kısa bir süre içerisinde siyâsî, askerî ve sosyal alanlarda pek çok önemli hadise meydana gelmiştir. Bu olaylardan birisi de şüphesiz Avrupayı siyâsî, askerî ve kültürel olarak etkisi altına alan Endülüs’ün fethi olmuştur. Müslümanlar burada sekiz asır gibi uzun bir süre hüküm sürmüşler ve Avrupa’nın daha sonraki dönemlerde gelişmesine ve kalkınmasına direkt e
Şeriat ve siyaset; birçok tartışmaya sahne olan ve şer’î önceliklerin, kamu yararının (masâlih-i âmme), şeriatın/dinin gayeleri ve prensiplerinin, temel ihtiyaçların(zaruriyyât) iyileştirici (tahsîniyyât) unsurlara göre önceliğinin dikkate alınmadığı vs. pek çok tezlerin ve soruların bulunduğu bir konudur… Dr. Casir Avde bu kitapta; Arap aleminde patlak veren ve halkın, aklın sesine kulak vermeyen, değişim rüzgarlarını görmezden gelen yöneticilerine karşı intifada/ayaklanmasına neden olan Arap devrimleri so
Allah Hz. Muhammed’i, tüm zamanları ve mekanları kuşatacak şekilde insanlığın önüne “mutlak rehber” olarak koymaktadır. Bu ise onun hayatının her bir yanını değerli kılmakta dolayısıyla öğrenilmelerini gerektirmektedir. Çünkü bu sayede Müslüman, peygamberini kendisine daha bilinçli bir şekilde örnek alabilecektir. İşte elinizdeki kitap, Allah Rasûlünün çok ele alınmamış bir yönünü bir başka ifa-deyle şakanın hayatında nasıl bir yer tuttuğunu sizlere sunmaktadır. Böylece Son Elçiyi daha iyi tanımamıza, daha
İslam medeniyetinin önemli bir parçası olan Endülüs, Doğu’nun Batı’da tecessüm ettiği bir coğrafya ve kültür havzasıdır. Müslümanların Avrupa’nın ayakucundan başlayan yolculukları bölgesel olarak tüm Avrupa’ya yayılmasa da medeniyet ve ilim yolcuğunda bu kıtanın başını döndüren bir gelişmeyle halen etkisini sürdüren bir serüvene dönüşmüştür. Öyle ki Endülüslü Müslüman ulemâ, günümüz bilim dünyasının da fikrî öncülleri olmuşlardır. Kadim toprakların hocaları ve Endülüs’ün talebeleri rihle (ilmi yolculuk) köp
Ben, Ali oğlu Muhammed Şemseddin! Yani dinin güneşi. Tarih beni “Emir Sultan” diye bildi. Oysa ben kendimi ne güneş bildim ne de Emir. Çünkü kalbime söz geçirecek takati de yönümü ışıtacak güneşi de yitirdim. Kimse bilmedi güneşim nerede battı, takatim ne vakit tükendi. Göğsümde saklı el değmemiş ızdıraplarla, acımasız bir poyrazın elindeki kanatlarımın ne vakit kırıldığını kimse bilmedi! Attığım her adımda içime saplanan hıçkırıklar bedenimi mesken bildi. Oysa benim varıp sığınacağım bir gölgem bile olm
"Alim Yetiştiren Anneler" isimli eserimizin ardından "Alim Yetiştiren Babalar" isimli eseri yazmayı düşünmüş, bunu Rabbimizden niyaz etmiştik. Elhamdülillah! Uzun çabalar neticesinde bu eseri yazmayı Rabbim bizlere nasip etti. Tarih serüveninde görüyoruz ki, Âlimlerimizin babalarının en büyük derdi evlatlarının Allah'a karşı asi olmamaları ve en iyi şekilde kul olmalarıdır. Bunun yanında evlatlarının ilk hocası olmuş; ilim alabilmeleri için her türlü bedeli ödemekten de çekinmemişlerdir. Eserimizde bahsi ge
Tarihsel varlık alanının öznesi olan insan, tarihin en temel belirleyicisidir. Özellikle karizmalarıyla, zekâlarıyla, bilgelikleriyle ve politik becerileriyle öne çıkan önder kişiler, içinde yaşamış oldukları çağı şekillendirmiş, düşünce ve eylemleriyle tarihe yön vermişlerdir. Önderler olarak nitelendirilebilecek bu kişiler, cesaretleriyle, inançlarıyla ve kararlı kişilikleriyle insanlık tarihinde iz bırakmış, ‘daha iyi, daha erdemli bir dünyaya’ erişimin adeta rol modelini oluşturmuşlardır. Kitabımızda ta
Ömer b. Abdülaziz, hem valiliği hem de halifeliği döneminde ortaya koyduğu icraatlarla hayattayken büyük kitlelerin sevgisini kazanmış; vefatından sonra da hayırla yâd edilen ve örnek gösterilen halifelerden biri olmuştur. Hakkında oluşan olumlu imajdan dolayı bazı âlimler tarafından “beşinci râşid halife” olarak kabul edilmektedir. Medine’de valilik yaptığı dönemden itibaren âdil olmak, sosyal barışı sağlamak, yönetimle halk arasında sağlıklı bir ilişki kurulmasını temin etmek, hakkaniyetli bir paylaşımı v
Ebu Mihnef adıyla ünlü Lut b. Yahya el-Ezdî el-Gamidî hicrî 157 yılında vefat etmiştir. O, Kûfe'nin ünlü ravilerinden ve tarihçilerinden olup, hicrî ikinci yüzyılın birinci yarısında yaşamıştır. Ebu Mihnef'in "Hz. Zehra'nın (a.s) Hutbesi", "Cemel ve Sıffin Savaşı", "Muhammed b. Ebu Bekir'in Şehadet Olayları" gibi birçok eseri bulunmaktadır. Hiç kuşkusuz onun en değerli eserlerinden birisi, Kerbela Vakıası adıyla çevirisini sunduğumuz "Maktelu'l-Hüseyin" kitabıdır. Allâme Tusterî'nin dediğine göre, İmam Hüse
Endülüs Müslümanları, fetih sonrasında üzerinde yaşadıkları toprakları daha mamur hale getirebilmek için "olağanüstü" diye nitelenebilecek bir cehd ortaya koymuşlardır. Endülüslü idareciler, fethettikleri topraklarda kalıcı olmalarının, siyasi ve askerî alanlarda olduğu kadar kültür ve medeniyet alanlarında da kaydedecekleri başarılara, gerçekleştirecekleri köklü icraatlara bağlı olduğunun farkındaydılar. Bu sebepledir ki, fetihten sonra ilk üç asırda, yönettikleri ülkenin mahallî imkan ve kaynaklarını veri
İslâm tarihine -daha doğrusu Müslümanların tarihine- ön yargılarımızı bir kenara bırakıp tevhit ve gerçeklik penceresinden bakarsak bazı sorunlarla karşılaşırız. Bu sorunların ana sebeplerinden biri, tarihimizin en başından beri devletlerin ve siyasi teşekküllerin emri altında olmasıdır. Devletçi “İslâm” tarihi ise başka sorunlar getirip koyar önümüze: Cahiliyeden kalma adetler, zulmün meşrulaştırılması, Muaviye gibi gayrı meşru yöneticileri aklamak için sahabe tanımını değiştirme, sahabeyi aşırı kutsama, h
Tükendi
Bu çalışmanın hedef kitlesi her şeyden önce genelde ilimle ve İslâmî ilimlerle, özelde de tarih ve İslâm tarihiyle ilgilenen ve "okuyan" kişilerdir. Ayrıca İslâm tarihi dışındaki dinî ve sosyal bilimlerle meşgul olan okurların siyasî tarihi bilmeden doğru değerlendirmeler yapmaları zordur. Zira ictimaî, ilmî, iktisadî hayatın, siyasî hayattan doğrudan etkilendiği ve bu ilimlerin siyasî hadiselerden bağımsız olarak gelişmedikleri kabul edilen bir gerçektir. Dolayısıyla Tefsir, Kelâm, Fıkıh, Tasav
Peygamber Efendimizin vefatından sonraki otuz yılı kapsayan raşid halifeler ile onu takip eden doksan yıllık emeviler dönemlerini ve yaklaşık sekiz asra varan endülüs Siyasi tarihini anahatlarıyla ihtiva etmektedir. Hiç kuşkusuz geleceğin inşası geçmişin iyi bilinmesi ve iyi okunmasına bağlıdır. Raşid halifeler dönemi, hz. Peygamber ın önderliğinde tüm Müslümanlar için örnek alınacak asr-ı saadet ın hem devamı hem de İslam ın evransellik boyutunun perçinlenmesi niteliğini taşıdığından İslam aleminin
Tükendi
Ehl-i Sünnet AkaidiAkaid, ele aldığı meseleler itibariyle en hassas ilimdir. Buna bağlı olarak İslam’ın ilk asırlarından bu yana başta âlimler olmak üzere müslümanların üzerinde titizlikle çalıştığı bir husus olmuştur. Var oluşun gayesi Hak Teâlâ’ya iman ve bunun gereği olarak da itaat etmektir. Bu hakikatin vücuda gelmesi dini en doğru usul üzere anlamakla mümkün olabilir. Kur’an ve sünnet bu usulü öğretirken kul olarak yerine getirmemiz gereken ilk vazifenin akaid ilmini en güzel halde öğrenmek olduğunu b
Selâhaddin-i Eyyübi sonrası Eyyübi tarihi, Selahaddin’in büyük zaferlerinin gölgesinde kalmış, yeteri kadar işlenmemiştir. Gölgede kalmak, üstün bir Müslüman tecrübesi olarak dönemin sadece yitik kalmasına yol açmamıştır. Aynı zamanda Eyyübilerin Haçlılara karşı verdiği mücadelenin bugünün insanı üzerindeki etkilerinden huzursuluk duyanların bu dönemdeki gelişmeleri saptırmalarına da yol açmıştır. Melikü’l Adil’in Haçlılara karşı mücadelesi; onun oğlu Melikü’l-Kamil’in, Dimyat zaferiyle Kilise’nin İslam’ın
Elinizdeki kitapta Ortaçağ kaynaklarında zikredilen Beytü’l-Hikme (Bilgelik Evi) hakkındaki bilgiler derlenmiş ve ilk kez okuyucuların istifadesine sunulmaktadır. Bu bilgiler temelinde mezkûr bilimsel yapının oluşumu, yapısal içeriği, fonksiyonları ve gelişimi yeniden ortaya konulacaktır. Matematik, astronomi, tıp, kimya ve coğrafya gibi doğa bilimlerindeki bilimsel süreçler sınıflandırılacaktır. Monografi, Beytü’l-Hikme’nin baş hamisi olan halife el- Me’mun’un biyografisi hakkında yeni bilgi-er içermektedi
Emevîler döneminin son yıllarında (130/747) dünyaya gelen Muhammed b. Ömer el Vâkıdî, II./VIII. asrın en önemli hadis, siyer ve tarih bilginlerinden biri olup onlarca eser telif etmiş; birçok öğrenci yetiştirmiştir. Vâkıdî'nin hocalarından derlediği binlerce rivayet, çeşitli kaynaklardan nakledilmiştir. 207 (823) yılında vefat ettiğinde geriye yüzlerce tomar döküman bırakmıştı. Vâkıdî'nin Kitâbü-l Mağâzî adlı eseri , Allah Resûlü'nün (s.a.v) bizzat katıldığı gazveler ve gönderdiği seriyyeler hak
Hz. Ali, Hz. Peygamber’in amcasının oğlu ve aynı zamanda dava arkadaşlarının en önde gelenlerindendir. Bundan dolayı İslam tarihi açısından çok önemli bir şahsiyet olan Hz. Ali’nin ve ilk dönem İslam toplumundaki yerinin doğru bilinmesi önem arz etmektedir. Nitekim Hz. Peygamber’e ilk iman edenlerden biri olması, onun terbiyesinde büyümesi, onun için büyük fedakârlıklar yapması ve damadı olması gibi özellikleri, Hz. Ali’nin Hz. Peygamber hayatta iken İslam toplumu nezdinde seçkin bir konuma gelmesini sağlam
Kudüs’ün 1099’da Haçlılarca istilası, İslâm dünyasını dehşete düşüren bir sürecin dönüm noktasıdır. Urfa’nın 1146’da Haçlılardan kurtarılarak yeniden fethi ise o dehşet verici sürecin son bulacağını haber veren ilk büyük tarihsel gelişmedir. Bu iki tarihi olay arasındaki kırk yedi yıllık zaman dilimi, Müslümanların Haçlılara karşı mücadelesinin oluşup rayına oturması açısından tarihi bir öneme haizdir. Ancak Batılı araştırmaların aksine Müslüman dünyada o dönemin önemine denk gelen çalışmalar yapılmamıştır.
Hz. Zeyd b. Hattab Hz. Üseyd b. Hudayr Hz. Selman-ı Farisi Hz. Sad b. Muaz Hz. Huzeyfe b. Yeman Hz. Hamza b. Abdulmuttalib Hz. Ebu Zer El-Gıfari Hz. Ömer b. Abdulaziz Hz. Ali Hz. Osman Hz. Ömer Hz. Ebubekir
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 710 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2