Garaudy, bu eserinde okuruna şöyle sesleniyor:
Sosyalizmin iflas ettiği, kapitalizmin de çöktüğü bu yüzyılımızda, insanlığı uçuruma yuvarlanmaktan kurtaracak tek çare, ilk insandan günümüze kadar gelen tek ve yegâne temel ilâhî din olan İslâm'ı yeniden şahlandırmaktır.
İslâm, doğuşunun hemen ardından, bir yüzyıl içinde Pirenelerden Himalayalara kadar şimşek hızıyla yayıldı. Çünkü o ilk dönemde İslâm, karşılaştığı bütün halklara kucak açmış, bütün kültürleri bağrına basmış ve insanlar arasında adaleti tam an
Hz. Peygamber (S.A.V) İslam dininde "Eğitim ve Öğretim"i çeşitli söz ve davranışlarıyla teşvik ve tavsiyesi yanında "Ben bir muallim olarak gönderildim" sözü de öğretme ve öğrenme faaliyetinin önemine açık bir işarettir. Bu sebeple Rasulullah (S.A.V) eğitim-öğretimdeki hareketini, fiillerini sözlerini ve davranışlarını inceleyerek eğitimci kardeşlerimize faydalı olur düşüncesiyle "Eğitimde Başarının Sırrı" ismiyletarihte eşine rastlanmayan gerçek eğitimci Rasulullah (S.A.V)'in usulleri kast olunarak, kitap
İslam siyaset düşüncesinin ana fikrini Kur’an ortaya koymuş, Hz. Muhammed de uygulamalarıyla hayata geçirmiştir. Hulefâ-i Râşidîn döneminde aynı şekilde devam eden bu sistem, Emeviler döneminde Roma Abbasiler döneminde Sasani etkisiyle zenginleşerek şekillenmiştir. Büyük Selçuklu dönemi ise İslam siyaset düşüncesinin yeni bir boyut kazandığı dönemdir. İslam tarihinde ilk defa Arap olmayan bir hanedan, bu kadar büyük bir güç ve kudrete sahip oluyordu. Bu hanedanın merkezî İslam coğrafyasındaki egemenlik tal
Rifâiyye'nin Sayyâdiyye kolu hakkında ilk kez yapılmış geniş çaplı bir araştırmanın
neticesi olan çalışma, sahasındaki boşluğu dolduracak önemli bir kaynak eserdir.
Sayyâdiyye kolunun sahibi Hz. Pîr-i Sânî Ahmed İzzeddin es-Sayyâd'ın hayatını,
tarikat faaliyetlerini, eserlerini ve halifelerini konu edinen ilk bölümde; "modern bir
tabakat kitabı" denilebilecek kıymetli bir biyografi çalışmasının yanı sıra, Rifâî-Sayyâdî
postnişînlerinin birbirleriyle olan akrabalık ve tarikat ilişkileri de yer almaktadır. Ki
İslâm Tarihi'ne damgasını vurmuş dört büyük şahsiyet: Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali. Hz. Peygamberin izinden bir milim bile ayrılmayan o dört adamın, daha doğrusu dört "ermiş" adamın Hulefâ-yi Râşidîn adını almasının sebepleri neydi?
Çünkü onlar:
Allah'ın rızasına ve dinin ulvi gerçeğine,
İhlas ve samimiyetin derin sırrına,
Peygambere sadakat ve bağlılığın tadına,
Ümmet-i Muhammed'e şefkatin zirvesine,
İslâm ümmetinin derdiyle dertlenmenin ruhsal genişliğine,
İ'la-yı kelimetullah ülküsünün insanı yücelten i
Daha önce tarihî ve dinî romanları da yayımlanmış bulunan yazarın bu eserinin, Ashâb-ı Kehf menkıbesini merak edenler için önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyoruz. Zira bu çalışma, sadece kuru bir menkıbe anlatımından öte, imanlarından ödün vermeyen yedi faziletli gencin, Dakyanus'un zulmünden kaçıp, bir mağaraya sığınmasının zahirî ve bâtınî fazilet ve hikmetlerini de açıklamaktadır. Ve elbette bu fazilet ve hikmetleri açıklarken esas kaynak olarak Kur'an-ı Kerim'i referans almaktadır. Bununla birl
Memlükler dönemi Hanefî fakihlerinden Kemâleddin İbnü'l-Hümâm'ın (ö. 861/1457) Hanefî ve Şâfiîlerin
usul ıstılahlarını karşılaştırmak üzere telif ettiği et-Tahrîr adlı eser yine aynı bölgeden diğer bir Hanefî fakihi
İbn Nüceym tarafından ihtisar edilmiştir. İbn Nüceym Lübbü'l-usûl adını verdiği bu ihtisarda genellikle
Hanefîlerin ıstılahlarına yer vermiş ve eserin tertibini klasik Hanefî usul kitaplarına göre yeniden
düzenlemiştir.
Memlükler dönemi Hanefî fakihlerinden Kemâleddin İbnü'l-Hümâm'ın (ö. 861/1457) Hanefî ve Şâfiîlerin
usul ıstılahlarını karşılaştırmak üzere telif ettiği et-Tahrîr adlı eser yine aynı bölgeden diğer bir Hanefî fakihi
İbn Nüceym tarafından ihtisar edilmiştir. İbn Nüceym Lübbü'l-usûl adını verdiği bu ihtisarda genellikle
Hanefîlerin ıstılahlarına yer vermiş ve eserin tertibini klasik Hanefî usul kitaplarına göre yeniden
düzenlemiştir.
Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulan Seyyid Şerîf el-Cürcânî'nin Hâşiyetü't-Tecrîd adlı eserinin ilk
cildi ile inceleme cildi yayımlandı. Tahkik çalışmasının ana mihverini oluşturan bu haşiyeye bizzat Cürcânî'nin ve
diğer bazı Osmanlı âlimlerinin notları eşlik etmektedir.
Yapılan tahkik çalışmasında,
a) Nasîrüddîn-i Tûsî'nin (ö. 672/1274) felsefi kelama dair eseri Tecrîdü'l-akāid'i,
b) VIII. (XIV.) yüzyıl Eş‘arî kelamcısı ve Şâfiî fakihi Mahmûd b. Abdurrahman el-İsfahânî'nin (ö. 749/1349) bu
e
Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulan Seyyid Şerîf el-Cürcânî'nin Hâşiyetü't-Tecrîd adlı eserinin ilk
cildi ile inceleme cildi yayımlandı. Tahkik çalışmasının ana mihverini oluşturan bu haşiyeye bizzat Cürcânî'nin ve
diğer bazı Osmanlı âlimlerinin notları eşlik etmektedir.
Yapılan tahkik çalışmasında,
a) Nasîrüddîn-i Tûsî'nin (ö. 672/1274) felsefi kelama dair eseri Tecrîdü'l-akāid'i,
b) VIII. (XIV.) yüzyıl Eş‘arî kelamcısı ve Şâfiî fakihi Mahmûd b. Abdurrahman el-İsfahânî'nin (ö. 749/1349) bu
e
Hollanda'nın sömürgesi olan Endonezya'da 1945-1949 yılları arasında bağımsızlık ilânından (17 Ağustos
1945) Endonezya Federasyonu'nun kurulmasına kadar önemli siyasî gelişmeler yaşanmıştır. Söz konusu
döneme hasredilen çalışmada Hollanda'nın İkinci Dünya Savaşı sırasında İslâm'a ve Endonezyalı
Müslüman liderlere karşı tutumu, Hollanda'nın kendi sömürge idaresini tekrar kurma çabaları, daha sonra
Hollanda ve Endonezya Cumhuriyeti hükümetleri arasındaki ilişkiler, bağımsızlık sonrası modern
Endonezya'da İslâm
Çocukluk dönemi, fiziki gelişimin yanı sıra ahlak ve karakter yapısının şekillendiği
dönemdir. Bu dönemi besleyen en önemli özelliklerinden biri de örnek insan profilidir.
Zira çocuklar etraflarında olup bitenleri sürekli gözler, söylenenleri ve yapılanları
tertemiz hafızalarına kaydederler. Bu nedenle en iyi, en doğru ve en isabetli örneğin
onlara en güzel şekilde sunulması gerekir.
En iyi örnek elbette Peygamberimiz (sas) ve bizzat onun yetiştirdiği sahâbîlerdir. Bu
sahâbîlerden bir kısmı çok özeldir.
On
Çocukluk ve gençlik yılları Allah Resûlü'nün (s.a.s) evinde geçen Hz. Ali, beş yaşından itibaren onun terbiyesi altında büyüdü. İlimi, irfanı, basireti, eşsiz ahlakı, cesaret ve kahramanlığı ile öne çıktı. Kısa sürede inananların gönlünde taht kurdu. Hayatını İslâm davasına adadı, İslâm'la şereflendiği günden itibaren Allah'ın ismini yüceltmek ve gönüllere ulaştırmak için mücadele etti. Hizmet yarışında her zaman en ön saflarda yer aldı. Gerektiğinde canını ortaya koymaktan bir an bile tereddüt etmedi.
Bu kitap Raşid Halifeler döneminin ikinci kitabıdır ve Hz. Ömer (ra)'in hayatı, şahsiyeti ve hilafet dönemini anlatmaktadır. Hz. Ömer (ra) Raşid Halifelerin ikincisi ve Hz. Ebubekir (ra)'den sonra Sahabe-i Kiram2ın (Allah hepsinden razı olsun) en faziletlisidir. Resulullah ((s.a.v) bu ikisi hakkında şöyle buyurmuştur; "Benden sonra Ebubekir ve Ömer'e uyun" (Tirmizi, 3,200)
Bu kitapta Hz. Ömer'in doğumundan şehit edildiği ana kadarki hayatının bütün safhalarını anlattım. Zira Hz. Ömer'in hayatı İslam Tarihin
İslâm’ın geldiği zamanda Doğu’da Hindistan’da ve Batı’da İskenderiye’de bilimsel faaliyetler sürerken Arap coğrafyasında bilimsel bir etkinlikten söz etmek mümkün değildi. İskenderiye gibi bilim merkezlerinin Müslümanların hâkimiyetine geçmesi ve Batı’dan kaçan bilim adamları ve eserleri ile Müslümanların tanışması gibi etkenlerle İslâm medeniyeti, zaten özünde var olan bilim emrine duyarsız kalmadı. Özellikle ilk Abbasi halifeleri bilime çok önem veriyordu. Harun Reşid, Bağda’ta Beytü’l-Hikmet’i (Bilgelik
Toplam 710 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 80-96 /
Aktif Sayfa : 6
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.