Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 710 kayıt bulunmuştur Gösterilen 16-32 / Aktif Sayfa : 2
İnsanlığın ortak hafızası olan tarih, özgün bir ilim dalı olup hemen her alanda merak edilen birçok soru, bu ilmin engin genişliğinde cevap bulmaktadır. Bir başka deyişle tarih, ferdî ve toplumsal planda eğitici, öğretici özellikleri ve ibret alınması gereken karakteriyle hayatımızın tam ortasında yer almaktadır. Geçmişin tecrübesinde iyi, doğru ve güzel olarak kodlanan her birikimin aynen ya da daha da geliştirilerek şimdiye ve geleceğe taşınmasına dair çabalar oldukça önemlidir. Elbette böyle bir yaklaşım
Es-Semhûdî'nin Medine’nin doğal, tarihî ve dinî yapılarına yoğunlaşmış Vefâü’l-vefâ bi-ahbâri dâri’l-Mustafâ adlı eseri ile Medine tarih yazıcılığı yöntem, içerik ve sistem bakımından klasik dönemin deyim yerindeyse zirve noktasına ulaşmıştır. Çünkü Vefâ’dan sonra Medine tarihine dair telif edilen eserler, birçok yönden es-Semhûdî’nin Vefâ’sını örnek almış ve ondan önemli bir kaynak olarak yararlanmıştır. Memlükler devletinin son devirlerinde Medine’de yaşayıp orada yıllarca fetva veren, medreselerde hocalı
"Bugün bir saatliğine Rasülallah Efendimizi evimde misafir etseydim nasıl davranırdım? Dükkanıma giderken önümde Efendimiz yürüseydi ardında nasıl yürürdüm? Bulunduğum mecliste Nebiyy-i Ekrem Efendimiz de bulunsaydı nasıl otururdum? Efendimizin yaşadığı saadet devrinde yaşasam O'na hürmetim nasıl olurdu?... diyebilen ve bunları aziz hayatlarında uygulama fırsatını bulan, yatarken O'nun sevgisine bürünüp yatan, kalkınca O'nun gül kokusunu alma düşüncesiyle kalkan müminlere selam olsun...
İslâm’ın ilk döneminde Medine’de 169/786 tarihinde Ehl-i Beyt Nesli’nden Hüseyin b. Ali’nin başlattığı isyan, Medine yakınlarındaki Fah denilen yerde çok sayıda Ehl-i Beyt taraftarının Abbâsî orduları tarafından öldürülmesiyle sonuçlanmıştır. Şiîler tarafından Kerbelâ Vak‘ası’ndan sonra en acı olay olarak nitelendirilen bu faciadan, İdrîsî Devleti’ni kuracak olan İdrîs b. Abdullah canını kurtarabilmiş, iki yılsüren tehlikelerle dolu bir yolculuktan sonra İslâm Dünyası’nın en batısına, Kuzey Afrika’ya ul
Halife II. Hakem Dönemi Endülüs Tarihi (350-366/961-976) Yaklaşık bir asra yakın İslâm dünyasının idaresini ellerinde bulunduran Emevî- ler devrinde, kısa bir süre içerisinde siyâsî, askerî ve sosyal alanlarda pek çok önemli hadise meydana gelmiştir. Bu olaylardan birisi de şüphesiz Avrupayı siyâsî, askerî ve kültürel olarak etkisi altına alan Endülüs’ün fethi olmuştur. Müslümanlar burada sekiz asır gibi uzun bir süre hüküm sürmüşler ve Avrupa’nın daha sonraki dönemlerde gelişmesine ve kalkınmasına direkt e
Şeriat ve siyaset; birçok tartışmaya sahne olan ve şer’î önceliklerin, kamu yararının (masâlih-i âmme), şeriatın/dinin gayeleri ve prensiplerinin, temel ihtiyaçların(zaruriyyât) iyileştirici (tahsîniyyât) unsurlara göre önceliğinin dikkate alınmadığı vs. pek çok tezlerin ve soruların bulunduğu bir konudur… Dr. Casir Avde bu kitapta; Arap aleminde patlak veren ve halkın, aklın sesine kulak vermeyen, değişim rüzgarlarını görmezden gelen yöneticilerine karşı intifada/ayaklanmasına neden olan Arap devrimleri so
Allah Hz. Muhammed’i, tüm zamanları ve mekanları kuşatacak şekilde insanlığın önüne “mutlak rehber” olarak koymaktadır. Bu ise onun hayatının her bir yanını değerli kılmakta dolayısıyla öğrenilmelerini gerektirmektedir. Çünkü bu sayede Müslüman, peygamberini kendisine daha bilinçli bir şekilde örnek alabilecektir. İşte elinizdeki kitap, Allah Rasûlünün çok ele alınmamış bir yönünü bir başka ifa-deyle şakanın hayatında nasıl bir yer tuttuğunu sizlere sunmaktadır. Böylece Son Elçiyi daha iyi tanımamıza, daha
Ben, Ali oğlu Muhammed Şemseddin! Yani dinin güneşi. Tarih beni “Emir Sultan” diye bildi. Oysa ben kendimi ne güneş bildim ne de Emir. Çünkü kalbime söz geçirecek takati de yönümü ışıtacak güneşi de yitirdim. Kimse bilmedi güneşim nerede battı, takatim ne vakit tükendi. Göğsümde saklı el değmemiş ızdıraplarla, acımasız bir poyrazın elindeki kanatlarımın ne vakit kırıldığını kimse bilmedi! Attığım her adımda içime saplanan hıçkırıklar bedenimi mesken bildi. Oysa benim varıp sığınacağım bir gölgem bile olm
İslam medeniyetinin önemli bir parçası olan Endülüs, Doğu’nun Batı’da tecessüm ettiği bir coğrafya ve kültür havzasıdır. Müslümanların Avrupa’nın ayakucundan başlayan yolculukları bölgesel olarak tüm Avrupa’ya yayılmasa da medeniyet ve ilim yolcuğunda bu kıtanın başını döndüren bir gelişmeyle halen etkisini sürdüren bir serüvene dönüşmüştür. Öyle ki Endülüslü Müslüman ulemâ, günümüz bilim dünyasının da fikrî öncülleri olmuşlardır. Kadim toprakların hocaları ve Endülüs’ün talebeleri rihle (ilmi yolculuk) köp
"Alim Yetiştiren Anneler" isimli eserimizin ardından "Alim Yetiştiren Babalar" isimli eseri yazmayı düşünmüş, bunu Rabbimizden niyaz etmiştik. Elhamdülillah! Uzun çabalar neticesinde bu eseri yazmayı Rabbim bizlere nasip etti. Tarih serüveninde görüyoruz ki, Âlimlerimizin babalarının en büyük derdi evlatlarının Allah'a karşı asi olmamaları ve en iyi şekilde kul olmalarıdır. Bunun yanında evlatlarının ilk hocası olmuş; ilim alabilmeleri için her türlü bedeli ödemekten de çekinmemişlerdir. Eserimizde bahsi ge
Ömer b. Abdülaziz, hem valiliği hem de halifeliği döneminde ortaya koyduğu icraatlarla hayattayken büyük kitlelerin sevgisini kazanmış; vefatından sonra da hayırla yâd edilen ve örnek gösterilen halifelerden biri olmuştur. Hakkında oluşan olumlu imajdan dolayı bazı âlimler tarafından “beşinci râşid halife” olarak kabul edilmektedir. Medine’de valilik yaptığı dönemden itibaren âdil olmak, sosyal barışı sağlamak, yönetimle halk arasında sağlıklı bir ilişki kurulmasını temin etmek, hakkaniyetli bir paylaşımı v
Tarihsel varlık alanının öznesi olan insan, tarihin en temel belirleyicisidir. Özellikle karizmalarıyla, zekâlarıyla, bilgelikleriyle ve politik becerileriyle öne çıkan önder kişiler, içinde yaşamış oldukları çağı şekillendirmiş, düşünce ve eylemleriyle tarihe yön vermişlerdir. Önderler olarak nitelendirilebilecek bu kişiler, cesaretleriyle, inançlarıyla ve kararlı kişilikleriyle insanlık tarihinde iz bırakmış, ‘daha iyi, daha erdemli bir dünyaya’ erişimin adeta rol modelini oluşturmuşlardır. Kitabımızda ta
Ebu Mihnef adıyla ünlü Lut b. Yahya el-Ezdî el-Gamidî hicrî 157 yılında vefat etmiştir. O, Kûfe'nin ünlü ravilerinden ve tarihçilerinden olup, hicrî ikinci yüzyılın birinci yarısında yaşamıştır. Ebu Mihnef'in "Hz. Zehra'nın (a.s) Hutbesi", "Cemel ve Sıffin Savaşı", "Muhammed b. Ebu Bekir'in Şehadet Olayları" gibi birçok eseri bulunmaktadır. Hiç kuşkusuz onun en değerli eserlerinden birisi, Kerbela Vakıası adıyla çevirisini sunduğumuz "Maktelu'l-Hüseyin" kitabıdır. Allâme Tusterî'nin dediğine göre, İmam Hüse
Endülüs Müslümanları, fetih sonrasında üzerinde yaşadıkları toprakları daha mamur hale getirebilmek için "olağanüstü" diye nitelenebilecek bir cehd ortaya koymuşlardır. Endülüslü idareciler, fethettikleri topraklarda kalıcı olmalarının, siyasi ve askerî alanlarda olduğu kadar kültür ve medeniyet alanlarında da kaydedecekleri başarılara, gerçekleştirecekleri köklü icraatlara bağlı olduğunun farkındaydılar. Bu sebepledir ki, fetihten sonra ilk üç asırda, yönettikleri ülkenin mahallî imkan ve kaynaklarını veri
İslâm tarihine -daha doğrusu Müslümanların tarihine- ön yargılarımızı bir kenara bırakıp tevhit ve gerçeklik penceresinden bakarsak bazı sorunlarla karşılaşırız. Bu sorunların ana sebeplerinden biri, tarihimizin en başından beri devletlerin ve siyasi teşekküllerin emri altında olmasıdır. Devletçi “İslâm” tarihi ise başka sorunlar getirip koyar önümüze: Cahiliyeden kalma adetler, zulmün meşrulaştırılması, Muaviye gibi gayrı meşru yöneticileri aklamak için sahabe tanımını değiştirme, sahabeyi aşırı kutsama, h
Tükendi
Bu çalışmanın hedef kitlesi her şeyden önce genelde ilimle ve İslâmî ilimlerle, özelde de tarih ve İslâm tarihiyle ilgilenen ve "okuyan" kişilerdir. Ayrıca İslâm tarihi dışındaki dinî ve sosyal bilimlerle meşgul olan okurların siyasî tarihi bilmeden doğru değerlendirmeler yapmaları zordur. Zira ictimaî, ilmî, iktisadî hayatın, siyasî hayattan doğrudan etkilendiği ve bu ilimlerin siyasî hadiselerden bağımsız olarak gelişmedikleri kabul edilen bir gerçektir. Dolayısıyla Tefsir, Kelâm, Fıkıh, Tasav
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 710 kayıt bulunmuştur Gösterilen 16-32 / Aktif Sayfa : 2