"Harp Akademileri Komutanı Faruk Gürler, gizli bir odada yeni ve gizli bir ihtilal planı ve kadrosu oluşturma emrini bana veriyor; ancak kendi adı ve imzası olmaksızın..." - Harp Akademileri Eski Kurmay Başkanı Kurmay Albay Emin Aytekin- "Boşuna gayret sarf ediyorsunuz. Tanrı beni bir ihtilal lideri olarak yaratmamıştır. Önce bana görev getireni, sonra da kendimi öldüreceğim." "Bu ne biçim askerliktir? Bu ne biçim ordu idaresidir? Bu ne biçim Genelkurmay Başkanlığıdır? Buna daha ne kadar tahammül edebil

HAKKINDA NE DEDİLER? Şimdi ekranda sayısız kanalımız ve onları değiştirebilmek için "uzaktan kumanda"larımız var. Bir de size neyi ne zaman değiştireceğinizi söyleyen "Yakından Kumanda"nız Televizyon dünyasındaki bu "devrim"in kıymetini bilin! Sahip çıkıp uzaktan ve "yakından kumanda"larınıza! -Ali Kırca- TV konusunda bir şeyler okumak istediğimde ilk baktığım köşe "Yakından Kumanda" ve Sabah´ın televizyon sayfaları oluyor. -Halit Kıvanç- Gafları az kızdırır, biraz düşündürür, ama çoğu güldürür..

İlhan Tekeli ile Selim İlkin Türk sosyal bilimler dünyasının en tanınmış isimleri. Yaklaşık otuz yedi yıldır çok sayıda kitap ve makaleyi birlikte yazarak, belki de dünyada benzerine fazla rastlanmayan bir bilimsel dayanışma ve ortak çalışma içinde olan bu iki bilim insanının, değişik dergilerde yayımlanmış ve ulaşılması kolay olmayan çalışmalarını, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları ilk kez bir araya getirerek kitaplaştırıyor. Cumhuriyetin Harcı adı altında üç ciltte toplanan yazılar belirli bir bütünlü

İsmet İnönü´nün yaşamını yazmak, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti´nin önemli bir dönemini de aydınlatmaktır. Şerafettin Turan uzun süren araştırma sonucu yazdığı "İsmet İnönü"de, bir ulusun geleceğine yön veren önemli bir kimliği tanıtmakla kalmıyor; bir devletin kurulup gelişme evrelerini de aktarmış oluyor. Kitapta, Atatürk´ün silah arkadaşlığından cumhurbaşkanı oluşuna, iniş-çıkışlı ama onurlu ve seviyeli siyasi yaşamına değin İsmet İnönü ile ilgili pek çok ayrıntı belgelerle yer alıyor. Dünyaya bakışı,

16 Ağustos 1989´da Eurogold, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı´nın Maden Dairesi´nden Bergama Ovacık´ta altın arama ruhsatı aldığında nasıl bir kayaya çarptığını bilmiyordu. Altını çıkarmak için kullanılan siyanürün yarattığı tahribata bizzat şahit olan köylüler topraklarını, hayvanlarını ve yaşamlarını korumak için kısa süre sonra eylemlere başladı. Bergama, Çanakkale, Ankara, İstanbul... Yıllardır süren bu mücadelede mahkemelerden pek çok kapatma kararı çıkmasına rağmen madenler el altından işletilmeye

Asıl olarak 1919-1927 yılları arasındaki Türkiye Cumhuriyeti`nin KURULUŞ dönemini ve bütün bir tarihe damgasını vuran KURUCU`yu ele alan bu kitap resmmi tarihe karşı bir çalışmadır. Tam da bu sıralarda hayli abartılı övgüler düzülen bu döneme ve kişilere yeniden bakmakta büyük yarar var. Türkiye, kuruluş sürecinin kendine özgü koşullarının ve kurucu kadrolarının da etkisiyle, resmi tarihi belki de en sorunlu ülkedir. Evet, her ülkenin bir `resmi tarihi` vardır ve her ülke bu tarihi yaparken gerçekleri kendi

Geriye doğru bakıp, Türkiye´nin fırtınalı yıllarda yaşadığı kaos dönemlerini diyalektik bir anlayışla değerlendirdiğimizde göreceğiz ki bu kitabın asıl konusunu oluşturan cinayette alçakça bir pusuya kurban giden Gazeteci Abdi İpekçi kadar, o pusuyu kuran M. Ali Ağca ve diğer yardımcıları da aynı güçler tarafından kurban edilmiş, sonra da arkalarından ağıtlar yakılmıştır ve yakılmaya devam edilmektedir. Yakın yıllarda işlenen birçok faili meçhul cinayette ortaya çıkan derin devlet kavramı, bugün daha net g

Her Sakaldan Bir Kıl ve Sikkesiz Sultanlar`dan sonra "Türkiye`de MAFİA`laşmanın Kökenleri" dizisinin üçüncü kitabı: Düşmüş Ocağa, Yanıyor!.. Murat Çulcu `Önasya`nın karanlık yüzünü` aydınlatmaya ve `sosyal sırtlanların` izini sürmeye devam ediyor. Günümüzdeki toplum düşmanlarının, endüstriyel ve finansal canilerin, uluslararası suç mekanizmaları ile bütünleşen yerel / merkezi güç odaklarının, entrika, cinayet ve komplo örgütlerinin, narko / militer emperyalist sermayenin, suçu ve soygunu yasallaştıranların

Hayatının büyük bölümü yatılı okulda, gurbette ya da cezaevinde geçen insanlar için mektup çok şey ifade eder. Her ne kadar ICQ´lar, e-mailler, v-mailler yaşamımıza yeni anlamlar ve yeni renkler yüklemiş gibi görünüyorsa da aslında hepimiz kabul ederiz ki okulu bembeyaz bir kağıda, bir dost tarafından yazılmış sıcak bir mektubun yerini hiçbir şey tutamaz. Hayatımızın kimi dönemlerinde yazdığımız bazı mektuplar, aldığımız özel mektuplar kadar önemlidir çoğumuz için. Bu çalışmada yeralan mektuplar ise tüm T

Cantürk ismi, Sapanca´da infaz edildiği güne kadar, Türkiye´de ortaya çıkan tüm yasadışı faaliyetlerde ön planda olmasına rağmen siyasi kimliği fazla tartışılmıyordu. Ancak Sapanca´da etkin güçler tarafından faili bilinen ama hiçbir zaman ortaya çıkmayacak olan kişilerce öldürüldükten sonra, onun PKK ile olan siyasi ve ekonomik bağlantısı, diğer yasadışı faaliyetlerinden daha fazla tartışıldı. Tam da o günlerde kamuoyunda; "Cantürk uyuşturucu ticareti yaptığı için değil, bu ticaretten elde ettiği karı PKK

Dündar Kılıç, Türkiye´nin tartışmalı yıllarına damgasını vuran isimlerden biri. Onu bu tartışmaların ortasına iten şey, onun uzun yıllar Türkiye´nin suç haritasını çizen aktörlerden biri olmasından çok, bu organizasyonlarda yer alırke kurduğu ilişkiler ve bu ilişkilerle birlikte ortaya çıkan, T.C. devletinin en etkin noktalarında görev yapan isimlerdir. Yaşadığı yıllarda ortaya çıkan kaos süreci eminim hiçbirimiz için meçhul değildir. Dündar Kılıç ismi çeşitli ortamlarda, çeşitli nitelemelerle farklı plat

Halkevleri Türk Halkını her bakımdan yüksek bir hayat ve kültür seviyesine bir an evvel ulaştırmak için açılmıştır.Bu evlerin sahnesi ve kürsüsü milletine hizmet vermek isteyen Türk münevverleri için yapılmıştır.Kapıları herkese açıktır.

ürkiye tarihinin son iki yüz yılına damgasını Batılılaşma vuruyor. Bir çizgide ilerlemiyor bu süreç, bir adım ileri iki adım geri. Sakallı Celalin dediği gibi Batıya giden gemide, Doğuya koşuyoruz. Murat Belge, kitapta toplanan yazılarında bu sancılı sürecin son etabını, Avrupa Birliği sürecini anlatıyor. Sekiz yıla yayılan zaman dilimindeki yazılardan sürecin zorluklarını daha iyi görebiliyoruz. Çeşitli ve çoğu çatışan iradenin varlığında ilerliyor bu süreç. Kitap, bu sekiz yıl boyunca Belgenin yaptığı uya

Amerika Birleşik Devletleri neden Lozan Barış Antlaşmasını tanımadı? Lozan Antlaşması Senato´ca reddedildi. Dışişleri Bakanlığının ve Amerikan hükümetini 1922´de Yunanlılar yararına işe karışmaya zorlamış olan nedenler, Senato üzerinde büyük etkiler yapmıştı. Bu etki yüzünden, kapitülâsyonları geri getirmeyen, Hristiyanlara cömertçe ayrıcalıklar vermeyen ve bağımsız bir Ermenistan yaratılmasını önleyen bir Türkiye antlaşmasına razı olunamazdı. Fakat, antlaşma, durumun gerçekliğine dayanıyor ve bu gerçe

"Öfkeliyim; çünkü çocuklarımız bizler yüzünden yaşamlarına çok daha diplerden başlayıp, gerektiğinden çok daha dik bir yokuşu, çok daha kısa bir sürede çıkmak zorunda kalacaklar. Onlara bırakacağımız mirasla övünemiyorum. İsyan ediyorum; çünkü özellikle son on yılın israf ve ihmalleri bizim kuşağımızın en verimli ve bir yerde de son demlerini götürdü. Artık önümüzde yapılmış hataları telafi edecek onlarca yılımız yok... Korkuyorum; çünkü önümüzdeki ülkelerle aramızın açılması, arkamızdakilerin ise bize ya

Dün, petrol için Osmanlı Devleti gibi hak ve adalet terazisi olan aziz bir devleti parçaladılar... Bugün yine petrol için, son sığınağımız Türkiye`yi de bölme emelindeler... Karşımıza dikilecek acı gerçekleri yıllar ve yıllar önce haykıran ve bizleri uyanmaya çağıran çığlıkları duyacaksınız bu kitapta... Ayrıca, geleceğimiz konusunda, gerek bize ve gerekse siyasilerimize yön verecek değerlendirmeleri bulacaksınız.

Her dil, grameri ve yazı sistemiyle akla giydirilen çift taraflı bir gözlük gibidir. Hem konuşanın dünyaya bakışını tayin eder, hem de zihin dünyasını kendi üzerinden görmemizi sağlar. İşte bu yüzden her gramer ayrı bir dünyayı, her alfabe ayrı bir medeniyeti temsil eder. M. Akif Beki de bu çalışmada dil-zihin işbirliğini inceleyen modern dilbilimin imkânlarıyla Tayyip Erdoğan’ın zihin fotoğrafını çekiyor. Erdoğan nasıl bir zihin dünyasında yaşıyor? Söylediklerinin yanında söylemediklerini anlamak, aklın

Cüneyt Arcayürek´in 11 kitaptan oluşan ´Büyüklere Masallar-Küçüklere Gerçekler´ dizisinin 8. kitabı Çankaya Muhalefeti, devletin tepe noktasında yaşanan, gerçek içeriği kamuoyuna yansımayan ilginç, önemli ve renkli olayları aktarıyor. Kitabın yadsınamaz değeri; Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile zamanın Başbakanı Tansu Çiller arasındaki önlenemeyen çekişmeleri ayrıntılarıyla, üstelik gerçeklerden sapmadan ve gerçekleri saptırmadan yansıtmasındadır. O döneme damgasını vuranların renkli ama bilinmeyen kimlikl

Küreselleşme ve Avrupa Birliğine entegrasyon sürecinde öne çıkan konulardan biri de yerel yönetimlerdir. Bu alanda ulusal ve uluslararası boyutlarda yaşanan gelişmeler, içte ve dışta toplumsal ve siyasi gündemin önemli ve güncel tartışma konularının arasındadır. Yerel yönetimlere bakış açısının yeniden ele alındığı, bu yönetim birimlerinin işlevleri ve yeterliliklerinin daha dikkatlice ve etraflıca irdelendiği, yerel yetki ve özerkliklerin demokratik ve yerel haklar çerçevesinde sorgulandığı ve bölgesel en

Atatürkçülüğe çağın toplumsal sorunları açısından, “tarihsel gelişme yolları ve koşulları içinde” bakan Tunaya günümüzde yaşanan sorunlara da çözümlerler getiriyor. “...O’nu Hukuk Fakültesi üçüncü sınıf talebesi olarak büyük bir kalabalık içinde uzun yolculuğuna uğurlarken Sarayburnu’na doğru ilerleyen anıtlaşmış top arabasının ardında yürüken tasarlamıştım.” Yaşamı boyunca Atatürk’ü, Atatürkçü düşünceyi ve Türk Devrimini incelemiş, millî mücadeleyi ve sonrasını tüm sebep ve sonuçlarıyla ele almış değ