Türkiye'de sinemalarda ırkçı-milliyetçi ve faşizan filmler gösterildiğinde ilk bilinçli tepkileri Orhan Selim ve Mümtaz Osman takma adları ile yazılar yazan Nazım Hikmet vermiştir.
1930-50 yıllarında Cemil Filmer'in bir anısı, Türkiye sinemasında faşizmin etkisini anlamak açısından öğreticidir.
Alman konsolosluğundan gelen rütbeli kişiler faşizmi eleştiren filmleri gösterdiği için Cemil Beyi ofisinde tehdit etmişler. "Tanklarımızla geldiğimizde seni caddenin ortasında ibretlik diye asarız" demişlerdir.
Bu çalışma, ulus devlet içinde kurumsallaşan yurttaşlık anlayışının bir eleştirisidir. Yurttaş olmanın, insan ve yurttaş haklarının mümkün kıldığı politik öznellik imkânını reddetmemekle birlikte, modern yurttaşlık anlayışımızı kuran ulusal kimlik inşasının yurttaşlar cemaati içinde nasıl ve neden hiyerarşik, dışlayıcı bir yapı kurduğunu anlama gayreti içindedir. Temel iddiası, yurttaşlar arasında kurulan hiyerarşinin, ulusal kimliğin çizdiği sınırların dışında kalan kolektif grupların dışlanmasının, bu kim
Arap toplumlarının demokratikleşmeleri için iç dinamiklerin yanısıra Batı demokrasilerinin dış dinamik işlevi görmesi öngörülüyordu. Arap dünyası hapsedildiği despotizm kabuğunu bir türlü kıramazken; Batı, demokrasi çıtasını sürekli yükseltiyordu. Ama son birkaç yılda her şey altüst oldu; dünyanın görünümü adeta tersine döndü. Bugün Arap alemi demokrasi özlemini sokaklara dökülen kitlelerin haykırışlarıyla dünyaya ilan ediyor. Buna karşılık, Avrupa derin toplumunun hemen her yerinde demokrasiden bezmiş insa
Kapitalizm tarihinin en büyük, en derin krizlerinden birini yaşıyor. ABD hegemonyası geriliyor, yerine aday "büyük güçler" yükseliyor. Öyleyse, savaş olasılıklarıyla mayınlanmış çok tehlikeli bir döneme girmiş bulunuyor dünya.
Bu sırada uygarlık genç kuşaklarına daha iyi bir gelecek umudu, yaşamlarını yönlendirecek büyük fikir sunamıyorsa, liberal demokrasiye, sağlı sollu düzen partilerine, piyasa düzenine karşı bir isyan dalgası, Londra, Tunus, Mısır, ispanya, Yunanistan, Hindistan, Wisconsin, New York Wal
1972-1980 yılları arasındaki anılarımın yer aldığı bu ikinci kitap, yaşamımın gerçekten çok yoğun biçimde siyasetle dopdolu olduğu bir dönemi kapsamaktadır. Bu yıllar, düzeni değiştirmek iddiasıyla gündemi kaplayan CHPnin sıçrama yaptığı ve büyük başarılar kazandığı bir dönem olmanın yanında; ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların ve hayal kırıklıklarının da yaşandığı bir dönem olmuş, ne yazıktır ki bir askeri müdahaleyle son bulmuştur.
Duayen siyaset adamı Ali Topuz, anılarının Düzeni Değiştirmek başlıklı
İçindekiler;
Bush'un B.kunda Müslüman Çocukları
Satılan Mal Geri Alınmaz
Ha Ha Ha Hain Gaddar
Asker Kukla Olmayı Redetti
Ağaçlar Kaçıyor
Halamın Torununu da Tutukladılar
Hoşgeldin Bedevi
Taraf Gazetesi'nin Şakacı Çocukları Daha Çok Karpuz Kesecek
Dövüş Ustası Tayyip Erdoğan
Ey Gaziler Gazanız Mübarek Olsun
Fiziki Gerçeklik Gitti Yeni Dünya Lideri Geldi
Bir Hayalet Ağrı Olarak Dış Politikada Osmancılık
Jobs Öldü Bir Diş Isırılmış Elma Ölmeyecek
Sen Çok Yaşa Fenerbahçe
Böyle mi Esecekti Son G
Gazeteci ve foto muhabiri Kadir Canın 12 Eylül 1980 Akıl Tutulması isimli yeni eseri Boyut Yayıncılık farkıyla okurlarıyla buluşuyor.
12 Eylül 1980 darbesinden önce Türkiyede yaşanan süreci gazeteci Kadir Canın fotoğraflarıyla anlatan bu kitapta fotoğraflarla birlikte Günaydın Gazetesinde o dönem yayınlanan haberler de bulunuyor.
Gazeteci-muhabir Kadir Canın objektifinden öğrenci ve işçi olayları, grevler, boykotlar, direnişler, yangınlar, kazalar, cinayetler, cenaze törenleri, soygunlar, silahlı çatı
Genelde siyasal parti programları, parti sözcülerinin seçimler sırasında kullandıkları söylem yalan söylemez. Fakat sıradan seçmen parti programı, seçim vaatlerine bakmaksızın oy verme eğilimini sürdürür. Aslında kamucu politikalar izlenmesini isteyen seçmen gider, seçimde özel sektörün önünü açacağını haykıran partiye oy verir. Bu parti doğal olarak özelleştirme- iş fazlası emeğin işine son verilmesi- sosyal devlete ayrılan payın kısıtlanması politikalarını gerçekleştirmeye başladığında, toplumdan feryatla
Ünlü antropolog Ruth Benedictin, özellikle kültürel çalışmalar konusunda temel başvuru kaynaklarından biri olarak görülen kitabı Kültür Örüntüleri, insan hayatının şekillenmesinde kültürün rolüne dair çarpıcı bir bakış sunuyor. Üç Kızılderili toplumunun karşılaştırıldığı bu çalışma, toplumların davranışlarındaki çeşitlilikleri yargılamadan ortaya koyuyor. Dolayısıyla Batı toplumunun en iyi, en gelişmiş kültür olduğu yönündeki görüşü reddederek, her kültürün kendisini nasıl ele alıyorsa öyle kavranması gerek
Büyücünün çocukları: Şeriat, Sanat ve Bilim
Bilimsel Sosyalizm-Bilim ilişkisi
Materyalist Bilgi Teorisi: Bilginin kaynağı, tarihselliği ve göreliliği
160 yılı aşan bir zamandır insanlığın rakipsiz devrimci teorisi: Bilimsel Sosyalizm
19. yüzyılda Avrupalı olan Bilimsel Sosyalizmin, 20. yüzyılda Lenin ve Maonun katkıları ile
dünyalılaşması
20. yüzyılın teorik mirası: Emperyalizm, Milli Demokratik Devrimler, Sosyalizmi kurma deneyleri
Çağımız, Emperyalizm, Millî Dem
Dünyanın ilk sosyalist devleti Sovyetler Birliği'nde, Türkiyedeki Kürt isyanları, Cumhuriyet yönetimi ve milli mesele konularında, hemen o günlerde yapılmış tespitler ve değerlendirmeler, yazılmış yazılar ve raporlar
Bu kitapta yer alan ve Türkiyede ilk kez yayımlanan belgelerden bazıları şunlardır:
Birinci Dünya Savaşındaki Barzani ayrılıkçılığı- Çarlık Rusyası ve İngilizlerle ilişkileri, Barzanilerin Ermeni çeteleriyle ilişkileri konusunda Kürt liderlerin tanıklıkları
İstiklal Savaşı yıllarındaki K
19. yüzyılın sonunda emperyalizm aşamasına ulaşan kapitalizm, varıp yerleştiği bu aşamada yaşlanma sürecine girdi. Yaşlanmasının 20. yüzyılın sonundaki evresinde, onu durdurmak ya da yavaşlatmak uğruna, şiddeti ve terörü yoğunlaştıran, mafya-gladyo yöntemlerine sarılan, ideolojik ve toplumsal ilişkiler bağlamında deyim yerindeyse Ortaçağın kocakarı ilaçlarına sığınan bunak yaşlı davranışları sergilemektedir. Küreselleşme çağı, bu evrenin bütün tipik olgularını barındıran bir süreci olarak dünyanın gündemine
Genelkurmay Başkanlığı'nın Ankara DGM Cumhuriyet
Başsavcılığı'na gönderdiği belgeler
Genelkurmay Başkanlığı'nın Ankara DGM Cumhuriyet
Başsavcılığı'na gönderdiği, F. Gülenin cemaat mensuplarına
yaptığı gizli konuşmaları içeren bantların çözümleri
Genelkurmay Başkanlığı'nın Ankara DGM Cumhuriyet
Başsavcılığı'na gönderdiği, Bir Nur Talebesinin Anlatımıyla Fethullahçılık adlı belgeler
Genelkurmay Başkanlığı'nın Ankara DGM Cumhuriyet
Başsavcılığı'na gönderdiği, Maltepe Askeri Li
"Bernstein (...) gerçekten de 'revizyonizmin babası' sayılabilir mi? Bu sorunun yanıtı, tereddütsüz bir 'evet' olmalıdır. Bir kere Bernstein, bir dönem Marksizm dendiğinde en yetkin kişi, 'otorite' sayılmıştır. Başka bir deyişle Bernstein, dışarıdan herhangi bir eleştirmen değil, içinden geldiği, baş temsilcisi sayıldığı bir düşünce sistemine kimi yönleriyle bayrak açan ilk ve en önemli figürdür. İkincisi, aradan geçen yüzyılı aşkın süreye karşın bugün bile Marx'a ve Marksizm'e yönelik eleştirilerin, zamanı
Eğer azınlıklar konusunda Türkiye'deki vahim bilgisizliğin bir sebebini arıyorsanız, o da şudur: Bu konuda çalışma yok denecek kadar azdır. Bir elin beş parmağını geçmez.
İşte, Profesör Samim Akgönül'ün çalışmaları ve bu çalışması, bu noktada önem kazanıyor. Bu zor ve netameli konuyu bin bir yönüyle ele alıyor. Önce, azınlık kavramını giriş ve birinci bölüm'de kirlenmiş bir kavram olarak takdim ediyor. Geri kalan üç bölümde azınlıkları (Türkiye'nin gayrimüslimleri, Yunanistan'ın Müslüman Türkleri ve Fransa
İsrailin Gazzeye uyguladığı insanlık dışı abluka, Mavi Marmaraya yapılan baskınla Türkiyenin gündemine oturdu. Ablukadan önce, 2008-2009 kışında İsrail Gazzeye saldırdı, yerleşim yerlerini yerle bir etti ve tahminen 1.400 Filistinlinin ölümüne neden oldu. ABD-İsrailin gözünde Gazze halkının suçu belliydi: Noam Chomskynin deyişiyle, seçimlerde yanlış tarafa, yani Hamasa oy vermişlerdi.
Editör Frank Barat bu kitapta, Filistin-İsrail sorununu en iyi analiz eden isimlerden ikisini, Noam Chomsky ile İsrailli m
Tarih bana çok şey verdi. Önce devletimi, milletimi çok sevmeyi öğretti. Uğrunda ölünmesi gereken değerlerin devlet, vatan, bayrak olduğunu gösterdi. Bütün Türk büyüklerini ve Atattürk'ü sevmeyi öğretti.
Hukuk ise hak dağıtma mesleğidir. Bu nedenle kutsal bir meslektir. Ben bugüne kadar Mustafa Kemal Atatürk'ün ışıklı yolunda yürüdüm. Bundan sonra da devletimin birlik ve bütünlüğü, Laik Cumhuriyet için büyük Atatürk'ün yolundan yürümeye devam edeceğim.
Emekliliğimin çok yakın olduğu şu günlerde, 40 yıllık
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 960-980 /
Aktif Sayfa : 49
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.