Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5
Aşkın Sonu yayımlandığı 1951 yılından beri farklı kuşaklardan okurların hayranlığını kazanmıştır. O dönemde Graham Greene’in II. Dünya Savaşı hatıraları hâlâ canlıdır. Savaş zamanı Londra’sının atmosferine yerleştirdiği bu tutkulu yasak aşk hikâyesinde, sevgi, nefret, sadakat ve insan hayatında “kutsallığın” yeri gibi temaların peşine düşer. Roman, Greene’in genç yaşta kendi iradesiyle seçtiği Katolikliğin içinde barındırdığı çelişkilerin sancılı ve sarsıcı bir sorgulamasını da içerir. Yaratıcısı gibi roman
Stevenson’ın İspanya’nın ücra bir köşesinde, dağlarda geçen bu tüyler ürpertici öyküsü çürümekte olan aristokrasi ve trajik aşk temalarının yanı sıra vampirlik anıştırmalarıyla dikkat çeker. İlk kez 1885 Noel’inde The Court and Society Review’da bir hayalet öyküsü olarak yayımlanan Olalla, tıpkı Dr. Jekyll ile Bay Hyde gibi Stevenson’ın düşlerinden çıkmıştır. Yazar düşünde gördüklerini geleneksel bir anlatıya dönüştürürken çektiği zorlukları bir yazısında bizzat anlatır. Yarımada Savaşı (1808-1814) sırasınd
Goethe'nin, on altıncı yüzyılın ilk yarısında yaşamış George Faust isimli magusun etrafında şekillenen fakat aynı zamanda demonlarla sözleşme akdetme, simya yoluyla unsurları dönüştürme gibi antik motiflerle de beslenen bir Alman halk efsanesine dayalı Faust tragedyasına 1773 yılından itibaren çalışmaya başladığını birtakım belgelere dayanarak söyleyebiliyoruz. İlk fragmanlar ise 1790 ilkbaharında neşredilmiştir. Yıllar boyunca sahne sahne çalışılan eserin ilk kısmı, bugün de muhafaza edilen düzeniye, 1808
Tükendi
“Dönemin en iyi yazarlarından Musil’in eseri, başından sonuna kadar bir bütündür: Son derece zeki bir duyarlılığa sahip bir adam ile onu doğuran, haklı olarak ‘lanetli’ olarak adlandıracağı zamanlar arasındaki bir yüzleşmenin kaydıdır.” —J. M. Coetzee Robert Musil ilk romanı Genç Törless’in Buhranları’nda, yirminci yüzyılın başında Habsburg İmparatorluğu’nun ücra bölgesindeki bir yatılı okulda okuyan toy bir beynin, çelişkili hislerle yüzleşmeye çalışırken uğradığı psikolojik dönüşümü ele alıyor. Okuldaki i
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu/ Stefan Zweig "Böylesine bir aşk gerçek olabilir mi?" 1920'lerin ilk yarısında Stefan Zweig tarafından kaleme alınan bu kitapta; yaşamı boyunca delicesine sevdiği, ancak kadının varlığından haberi bile olmayan, yazar R.'ye yazılan uzun bir mektup yer alır. "Hiçbir zaman beni tanımamış olan sana." cümlesiyle başlar mektup. Kadının, iç dünyasında yaşadığı duygulardan yola çıkılarak aşkın çözümlemesi yapılır. Bu da zaten, sadece Stefan Zweig kadar psikoloji birikimine sah
Dorothy, küçük bir kasabada rahiplik yapan babasının bütün sorumluluğunu üstlenen, dindar bir genç kızdır. Sıradan bir hayata sahip, fakat bundan rahatsızlık duymayan Dorothy’nin beklenmedik olaylar zinciriyle hayatı birden altüst olur. Bundan sonra düşünceleri ve inançları temelinden sarsılacaktır. George Orwell, 1935 yılında yayımlanan romanı Rahibin Kızı’nda dönemin koşullarını deneysel bir anlatımla gözler önüne sererken, alaycı eleştirilerini de esirgemez. İki dünya savaşı arasında İngiltere’de, işç
Suç ve Ceza, edebiyat dünyasında başarıyı ve ölümsüzlüğü ön sıralarda göğüsleyen bir romandır. Dostoyevski'nin yıllara meydan okuyan, hayranlık ve merak uyandıran keskin dehası romanı tepeden tırnağa kuşatmıştır. Dahi yazar, Suç ve Ceza'da okuyucularına bir kez daha insana has çatışmaları kusursuz bir gerçeklikle sunmuştur.  Neyin suç ya da neyin ceza olduğunu belirleyen nedir? Onları birbirinden ne ayırır? Toplumdaki değişken karşılığının yanı sıra insanın vicdanında nasıl karşılık bulur? Kendi soruları
"Ama kadınlar için diye düşündüm, boş raflara bakarak, bu güçlükler çok daha fazla ürkütücüydü. Bir kere, aile gerçekten varlıklı değilse, ya da soylu değilse bırakın sakin bir odayı ya da ses geçirmez bir odayı, kendine ait bir odası olması bile söz konusu değildi kadının, on dokuzuncu yüzyılın başına kadar durum buydu. Evleneceği erkeğe verilen para, ki kızın babasının iyi niyetine bağlıydı bu, sadece üstüne başına yeterdi kızın, hepsi de yoksul erkekler olan Keats, Tennyson ya da Carlyle'ı avutan ş
Âdem ile Havva’nın Güncesi, dünya edebiyatının başlıca aşk günlükleri arasında yer alıyor. Mark Twain, daha çok macera kitaplarının yazarı olarak bilinse de bu eserinde kadın ve erkeğin aynı anda yaşanan olaylara nasıl farklı baktıklarını kaleme alıyor. Twain, yeryüzünün ilk insanları Âdem ve Havva’nın hayatına günlükler eşliğinde ışık tutarak aşkı, doğayı, hayvanları keşfetmelerini farklı bir üslupla okuyucuya aktarıyor.
Farklı farklı karakter oluşturmada üstün başarısı olan Gorki, Rus toplumunun alt basamaktaki kişileri, ezilmişleri ve güçlü insanların hikayesini anlatan roman, Rusya’da baş gösteren kapitalizmin yükseliş ve çöküş zamanlarını gözler önüne serer. Toprak köleliğinin kaldırılmasıyla rahat bir nefes alan Artamonov Ailesi, kapitalizmin etkisiyle zamanla zenginleşmişlerdir. Ama bu kalıcı olamamıştır. Çünkü ortaya çıkan Rus Devrimi bu yükselişi silip süpürmüştür. Üç kuşağın anlatıldığı bir roman olan Artamonov Ail
Tükendi
Hüseyin Rahmi Gürpınar 1864’te İstanbul’da doğmuş, 8 Mart 1944’te Heybeliada’da yaşamını yitirmiştir. Edebiyatımızın en önemli romancı ve hikâyecilerinin arasında yer almaktadır. Hüseyin Rahmi, resmî ya da özel olarak düzenli bir eğitim almamıştır, tamamıyla kendi kendini yetiştirmiş bir yazardır. Küçük yaşta yazmaya başlayan Hüseyin Rahmi’nin, on iki yaşında kaleme aldığı Gülbahar Hanım adlı piyesi diğer bazı kitaplarıyla birlikte Aksaray’da çıkan bir yangında yanmıştır. Üstadı saydığı Ahmed Mithat Efendi’
Tükendi
Oliver Twist, yoksullar evinde dünyaya gelmiş bir yetimdir. Daha fazla yemek isteme cesareti, kapının önüne konmasına yol açar. Hayatta yapayalnızdır artık. Bir cenaze levazımatçısının yanına girer. Orada da kötü muamele görünce kaçar ancak bu kez de yankesici Fagin ve çetesinin eline düşer. Yeraltı dünyasının acımasız ortamında korkunç Fagin'in pençesinden kurtulmak için akıl almaz serüvenlere atılan Oliver'ı hiç ummadığı bir gelecek beklemektedir... Oliver Twist, XIX. yüzyıl İngiliz edebiyatının en büy
Tükendi
Jack London her şeyden önce, özellikle gençler için serüven romanı yazan bir yazar olarak tanınır. Eserlerinin büyük bir kısmı eski arkadaşlarının, deniz adamlarının veya yerleşmek için Alaska’ya akın edenlerin hırslı yaşantısını anlatır. Beyaz Diş, birçok dile çevrilmiş ve birçok yayınevi tarafından yayımlanmıştır. Diğer kardeşlerinden farklı olarak gri doğan bir kurt yavrusunun hikâyesi anlatılmaktadır. Bu kurdun adı Beyaz Diş’dir. Beyaz diş yarı köpek bir anne ile kurt bir babanın yavrusudur.
Tükendi
Nietzsche’nin kendine özgü anlatım tarzıyla, birçok farklı anlam çıkarılabilecek özdeyişlerle, sert bir üslup kullanarak kaleme aldığı bu eseri, diğer eserleri gibi yaşadığı dönemde çok yadırganmış, birçok olumsuz eleştiriyle karşılaşmıştır. Nietzsche ise bu durumu normal karşılamış, aksi olsaydı kendisiyle çelişeceğini dile getirmiştir. Nietzsche, felsefesinde olduğu gibi yazım tarzında da var olan kuralları hiçe saymış ve kendine özgü bir edebi üslup kullanmıştır.
Romanları konu zenginliği bakımından önem taşır. Küçük yaşta babası ölünce, öğrenimini çabucak bitirmek zorunda kaldı. Yirmi yaşındayken cebinde yirmi frankla Paris’e gitti. 1826’da küçük bir hikâye kitabı yayınlayarak yazı hayatına başladı. Üç yıl sonra “III. Henry ve Sarayı” adlı tarihî bir piyes yazdı. Bu eser ona ün kazandırmaya yetti. Eserlerinde sadece ilgi çekici olayları anlattı. 1870 yılında ölen yazarın en ünlü eserleri, Üç Silahşorlar ve Monte Kristo Kontu’dur.
Tolstoy, yaşamın ve ölümün anlamını ömrü boyunca arayan, yaşamının sonuna doğru ölümün anlamını yaşamın içinde bulan; yaşamın amacının da “tüm insanları sevmek, tüm insanlığı kardeş bilmek” olduğunu savunan büyük bir sanatçıdır. Diriliş romanı birçok çevrelerce insan ruhunun, vicdanın, inancın ve konu aldığı dönemin toplumunun gerçekçi ve iyi bir resmi olarak ün toplamıştır.
Çağdaşlarını ve kendisinden sonra gelen birçok edebiyatçıyı derinden etkilemiş olan Victor Hugo, eserlerinde, yaşadığı dönem itibarıyla Fransız toplumunun ihtilal öncesi ve sonrası geçirdiği tüm çalkantıları çarpıcı bir şekilde yansıtmıştır. Notre Dame’ın Kamburu, Fransa’da krallık döneminin karanlık günlerinden kesitler sunan romanıdır. Romanın tamamlanması yaklaşık 6 ay sürmüştür. Okunması gereken, evrenselleşmiş ve dünya klasiklerinin başyapıtlarındandır.
Tükendi
İspanyol romancı, şair ve oyun yazarıdır. Modern Avrupa’nın ilk romanı olarak kabul edilen Don Kişot, Batı edebiyatının klasikleri arasında yer alır ve bugüne kadar yazılmış en iyi kurgusal eserlerden biri sayılır. Genç yaşta başladığı edebiyat hayatında denemeleri ve tiyatro eserleri ile kısa sürede tanınan bir yazar olmuştur. Ayrıca İspanyol edebiyatında roman geleneğinin başlatıcısı olarak kabul edilir.
Tükendi
DOSTOYEVSKİ Dünya edebiyat tarihinde Dostoyevski’den sonra yetişmiş hiçbir edebiyatçı yoktur ki, bu büyük romancıdan etkilenmemiş olsun... Ömrü boyunca çile çeken yazar özlemini kurduğu dünyayı, kendi dünyasında yaşadıklarını ve hayatına dair ne varsa hepsini eserlerine yansıtmıştır. Hepsi birer başyapıt olan romanlarının her satırında insan ruhunun görkemli destanını olağanüstü bir dehayla anlatmıştır.
Balzac’ın romanlarındaki gerçeklik, yaşamındaki olaylardan kaynağını alır. Para hırsı, ünlü olma isteği, evlat sevgisi, özlem, aşk, ekmek kavgası... Her zaman borç içerisinde olması, borçlarını ödeyebilmek için devamlı yazmak zorunda kalması, eserlerinin sayısını yükseltirken edebî yanını da zenginleştirmiştir. Roman, aile hayatında çeşitli zorluklar yaşayan bir genç olan Félix’in hayatında meydana gelen değişimlerden ve 19 yüzyıl Fransası’nda devrim sonrası hayattan bahsetmektedir.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5