Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8
Muhammed ibn Tufeyl el-Kaysî (ö. 1185): XII. yüzyıl başlarında Endülüs’te, Granada’nın Vâdîâş beldesinde dünya gelmiştir. Arapların Kays kabilesine mensuptur. Ünlü bir hekim, filozof, matematikçi ve şairdir. İbn Sînâ’yı takip eden İşrâkıyye düşüncesinin mensubu sayılmaktadır. Ortaçağ Avrupası’nda Abubacer adıyla tanınmıştır. 1130-1269 yılları arasında Endülüs’te hüküm sürmüş olan Muvahhidler döneminde yaşamıştır. Granada’da hekimlik yapmış, ardından bölge valisine kâtip olmuştur. 1147’de Fas’ı ele geçiren M
Muhammed ibn Tufeyl el-Kaysî (ö. 1185): XII. yüzyıl başlarında Endülüs’te, Granada’nın Vâdîâş beldesinde dünya gelmiştir. Arapların Kays kabilesine mensuptur. Ünlü bir hekim, filozof, matematikçi ve şairdir. İbn Sînâ’yı takip eden İşrâkıyye düşüncesinin mensubu sayılmaktadır. Ortaçağ Avrupası’nda Abubacer adıyla tanınmıştır. 1130-1269 yılları arasında Endülüs’te hüküm sürmüş olan Muvahhidler döneminde yaşamıştır. Granada’da hekimlik yapmış, ardından bölge valisine kâtip olmuştur. 1147’de Fas’ı ele geçiren M
Çağdaş dünya edebiyatının en önemli şairlerinden Yannis Ritsos Sürgün Günlükleri’ni yazmaya İç Savaş’tan sonra 1948 sonbaharında toplumcu siyasal görüşleri yüzünden gönderildiği Limnos Adası’ndaki Kondopuli Kampı’nda başladı, 1949 yılının sonlarında aktarıldığı Makronisos Kampı’nda devam etti. Zorlu kamp koşullarında hayatın kaydını tutmak üzere yazdığı şiirler bu dönemde yaşananları bütün dünyaya ilan eden bir günlüğe dönüştü. Kamplarda dayatılan pişmanlık dilekçesini inatla imzalamayan Ritsos Sürgün Günlü
Çağdaş dünya edebiyatının en önemli şairlerinden Yannis Ritsos Sürgün Günlükleri’ni yazmaya İç Savaş’tan sonra 1948 sonbaharında toplumcu siyasal görüşleri yüzünden gönderildiği Limnos Adası’ndaki Kondopuli Kampı’nda başladı, 1949 yılının sonlarında aktarıldığı Makronisos Kampı’nda devam etti. Zorlu kamp koşullarında hayatın kaydını tutmak üzere yazdığı şiirler bu dönemde yaşananları bütün dünyaya ilan eden bir günlüğe dönüştü. Kamplarda dayatılan pişmanlık dilekçesini inatla imzalamayan Ritsos Sürgün Günlü
Edebiyatımızda realist-natüralist akımın önemli kalemlerinden Selahattin Enis, başyapıtı Zaniyeler’de I. Dünya Savaşı yıllarının İstanbul’unu bir zaniyenin –hayat kadınının– günlüğünden anlatır. Zaniyeler’de iki sınıf insan vardır: Bir tarafta halktan insanlar savaş yılları boyunca sefalet ve yoksulluk içinde yaşam mücadelesi vermekte; öbür tarafta bakanlar, paşalar, sonradan görme savaş zenginleri, vurguncular, edebiyatçılar ve gazetecilerden oluşan kodamanlar Şişli’de, Moda’da ve Adalar’da kâh zaniyelerin
Edebiyatımızda realist-natüralist akımın önemli kalemlerinden Selahattin Enis, başyapıtı Zaniyeler’de I. Dünya Savaşı yıllarının İstanbul’unu bir zaniyenin –hayat kadınının– günlüğünden anlatır. Zaniyeler’de iki sınıf insan vardır: Bir tarafta halktan insanlar savaş yılları boyunca sefalet ve yoksulluk içinde yaşam mücadelesi vermekte; öbür tarafta bakanlar, paşalar, sonradan görme savaş zenginleri, vurguncular, edebiyatçılar ve gazetecilerden oluşan kodamanlar Şişli’de, Moda’da ve Adalar’da kâh zaniyelerin
“kimim ve nasıl biriyim hayatımın neresindeki yaşantıdayım sorarım kendime her gün sen hangi bilinçtesin lahzen hangi göklerin bulutlarından yağdın bu çorağa söyle son bilinç ölüm olacağına ölüm anındaki bilincin bilinci yazılamayacağına göre hangi kavşağındasın tinsel gerçekliğin” bu soruların eşliğinde iniyoruz hep birlikte tıka basa şüpheyle doldurulmuş kuyudan çıkmak için çocukluğa daha da dibe toprağın altına ve orada arıyor lahzen hakikatinin özünü ve leylâ erbili’in kaleminde devleşiyor
Tükendi
“kimim ve nasıl biriyim hayatımın neresindeki yaşantıdayım sorarım kendime her gün sen hangi bilinçtesin lahzen hangi göklerin bulutlarından yağdın bu çorağa söyle son bilinç ölüm olacağına ölüm anındaki bilincin bilinci yazılamayacağına göre hangi kavşağındasın tinsel gerçekliğin” bu soruların eşliğinde iniyoruz hep birlikte tıka basa şüpheyle doldurulmuş kuyudan çıkmak için çocukluğa daha da dibe toprağın altına ve orada arıyor lahzen hakikatinin özünü ve leylâ erbili’in kaleminde devleşiyor
Jules Verne’in 1870 yılında yayımlanan ve en sevilen yapıtlarından biri olan bu klasik bilimkurgusunun kahramanı denizdir. Yazar dostu George Sand’dan gelen bir mektup onu bu romanı yazmak üzere harekete geçirmiş, edebiyatın en unutulmaz isyankârlarından Kaptan Nemo’yu yaratmasına vesile olmuştu. George Sand, “Bizi yakın zamanda okyanusun derinliklerine götüreceğinizi umut ediyorum” diyordu mektubunda ve karakterlerin Verne’in bilimsel öngörüleri ve imgelemiyle geliştirdiği dalış giysileriyle dolaştığı bir
Tükendi
Bu kitabı meydana getiren anlatı türündeki düzyazı çalışmaları 1933 ve 1934 yıllarında gerçekleştirildiler. Köklerinin Stevenson ve Chesterton’dan yaptığım yeniden okumaların yanı sıra Von Sternberg’in ilk filmlerine, hatta belki Evaristo Carriego’nun belli bir biyografisine kadar uzandığı kanısındayım. Birbiriyle alakasız şeyleri de bir arada sıralama, devamlılığı sağlamak adına anlık çözümler üretme ya da bir insanın yaşamının iki-üç sahneye indirgenmesi (“Pembe Köşedeki Adam” öyküsünü biçimlendiren de bu
Bu sayfalara adını veren o sıra dışı “sonsuzluğun tarihi” hakkında çok az şey söyleyeceğim. Zaman bizim açımızdan bir sorundur; sarsıcı ve talepkâr bir sorun, belki de metafiziğin en can alıcı sorunu; sonsuzluksa bir oyun ya da yıpranmış bir umut. Farklı anlarda farklı yerlerin işgal edilmesi –yani hareket– zaman olmaksızın kavranamaz. Aynı şekilde, farklı anlarda, aynı yeri işgal etmek anlamına gelen hareketsizlik de öyle. Sayısız şairin özlemle yanıp tutuştuğu sonsuzluğun bizi en azından kaçamak tarzda ol
Fotoğrafların açıkladığı metinlerden ya da fotoğrafları açıklayan cümlelerden oluşan bir kitap değil bu. Her bir bölümün içeriğini meydana getiren, imgelerle sözcüklerin uyumlu birliği. Bilinmeyeni keşfetme hevesi Sinbad’a, Kızıl Erik’e ya da Kopernik’e özgü değil. Dünyada keşfetmeye meraklı olmayan tek bir insan bile yoktur. Her şey acıyı, tuzluyu, eğriyi, düzü, pürüzü, gökkuşağının rengini ve alfabenin yirmi küsur harfini keşfetmekle başlar; ardından sıra simalara, haritalara, hayvanlara ve yıldızlara gel
Ölümün, yaşam döngüsünün kaçınılmaz sonu olduğunu hepimiz biliriz. Fakat ölümün, bizlerin biricik yaşamı ve herkesten ayrı olduğunu düşündüğümüz benliğimiz için de geçerli olduğunu kabullenmek o kadar da kolay değildir. Rus romanının en güçlü kalemlerinden Tolstoy; İvan İlyiç’in gençliği, hedefleri ve hırslarıyla başlayarak ölüme teslim olduğu ana kadarki süreci ustalıkla ele alır. İvan İlyiç, günbegün ölüme doğru yaklaşırken iç hesaplaşmalar ve yeni idrakler onu beklemektedir. İvan İlyiç’in Ölümü, yaşam ve
Şimdi Sevişme Vakti Çıplak heykeller yapmalıyım, Çırılçıplak heykeller Nefis rüyalarınız için Ey önümden geçen ak sakallı kasketli, Yırtık mintanından adaleleri gözüken Dilenci Sana önce Şiirlerin tadını Aşkların tadını Kitaplardan tattırmalıyım Resimlerden duyurmalıyım, resimlerden.. Şimdi Sevişme Vakti *Yeis *Sicilya Ormanları *Ceylânı Bahri *Arkadaş *O ve Ben *Napoli *Mektup 1 *Mektup 2 *Bir Zamanlar *Şarap İçerek *Deli Çay *Bir Masa *Köprü *Marikula Doğur *Karlı Hava *Söyliyemiyorum *Yarı Belimiz
Dostoyevski’nin başyapıtlarının habercisi sayılabilecek Yeraltından Notlar, 1864 yılında yayımlanmıştır. Yeraltında, insanlardan uzakta, bilinçli bir yalnızlığa gömülmüş yeraltındaki adamın hezeyanlarıyla başlayan roman, ikinci bölümde anlatılan bir aşağılanma anısıyla devam eder. Bu anı; yeraltındaki adamın toplumla uyuşmazlığını, insanlardan uzak, münzevi bir hayata çekilişini nedenleriyle birlikte gözler önüne serer. Yeraltından Notlar, yazıldığı tarihten beri Dostoyevski’nin büyük romanlarını daha iyi a
“Günler geçtikçe, hoşlanmanın sevgiye dönüşümü hızlanmıştı. Beyaz Diş bilincinde sevginin ne olduğunu bilmese de bunu idrak etmeye başlamıştı. Sevgi kendisini Beyaz Diş’in varlığında bir boşluk olarak ifşa etmişti: O dolmak için feryat eden, aç, sızlayan, hasret çeken bir boşluk idi…” Bir kurdun acılarla yoğrulmuş ve sevgiyle diriltilmiş hayatının, gönüllerimizde taht kuran romanı Beyaz Diş yediden yetmişe herkesin bilincine kazınmıştır. Jack London’ın bu trajik ve aynı zamanda sevgi dolu başyapıtı gözlerim
Tükendi
Kaderin ayrı düşürdüğü orta yaşlı kadınla genç yöneticinin aşk hikâyesi... Mütevazı bir geçmişi olan Ludwig, çalışkan ve işinde yükselmeye azimli bir gençtir. Kariyerinde adım adım ilerlerken zengin işvereninin karısına âşık olur. Aşkı karşılık bulur ancak Ludwig iş gereği bir süre kalmak üzere Meksika’ya gönderilir. Bu arada, I. Dünya Savaşı patlar. Uzun yıllar geri dönüş ve hatta haberleşme imkânı kalmaz. Yeni Dünya’da kendine bir hayat kuran Ludwig, yıllar sonra bir iş için Almanya’ya geri döndüğünde esk
Saygon’da yaşayan İngiliz gazeteci Fowler, 1950’lerin başında Vietnam’da sömürgeci Fransa’nın komünistlerin liderliğindeki güçlerle sonu gelmeyen savaşını izlemektedir. Washington’ın gizemli bir görevle şehre gönderdiği Pyle adlı genç Amerikalı’yla tanışır. Ülkesinin bölgede sömürgecilik ile komünizm arasında bir “üçüncü yol” bularak yararlı olabileceğini düşünen bu “sessiz ve masum” Amerikalı’nın faaliyetlerinin yol açtığı felaket büyük olur. Graham Greene, masumiyet ve idealizmin de bazen son derece yıkıc
Saygon’da yaşayan İngiliz gazeteci Fowler, 1950’lerin başında Vietnam’da sömürgeci Fransa’nın komünistlerin liderliğindeki güçlerle sonu gelmeyen savaşını izlemektedir. Washington’ın gizemli bir görevle şehre gönderdiği Pyle adlı genç Amerikalı’yla tanışır. Ülkesinin bölgede sömürgecilik ile komünizm arasında bir “üçüncü yol” bularak yararlı olabileceğini düşünen bu “sessiz ve masum” Amerikalı’nın faaliyetlerinin yol açtığı felaket büyük olur. Graham Greene, masumiyet ve idealizmin de bazen son derece yıkıc
Şimdi Sevişme Vakti Çıplak heykeller yapmalıyım, Çırılçıplak heykeller Nefis rüyalarınız için Ey önümden geçen ak sakallı kasketli, Yırtık mintanından adaleleri gözüken Dilenci Sana önce Şiirlerin tadını Aşkların tadını Kitaplardan tattırmalıyım Resimlerden duyurmalıyım, resimlerden.. Şimdi Sevişme Vakti *Yeis *Sicilya Ormanları *Ceylânı Bahri *Arkadaş *O ve Ben *Napoli *Mektup 1 *Mektup 2 *Bir Zamanlar *Şarap İçerek *Deli Çay *Bir Masa *Köprü *Marikula Doğur *Karlı Hava *Söyliyemiyorum *Yarı Belimiz
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8