Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 237 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Yazar, memleketimizin Osmanlı dönemi ilim adamlarından olan Manisa/Akhisarlı Molla Ahmed b. Muhammed efendidir. İmam Bağavînin Misbâhus-Sunne isimli eserinden seçtiği 100 adet hadisi müstakil olarak şerh etmiş ve kitabına Mecâlisul-Ebrâr ve Mesâlikul-Ahyâr adını vermiştir. Hanefî mezhebinin ilim adamlarının bu eserden övgü ile söz etmeleri sebebiyle değerli araştırmacı Prof. Dr. Muhammed el-Humeyyis bu kitaptan seçtiği dört risaleyi küçük bir kitapçık olarak neşretmiştir. Kabirlerin yanlarında namaz kılmanı
Tükendi
Güngörmüş emekli öğretmen Abbas Yunal tarafından yazılmış, ilk basıldığı yıllarda büyük ilgi görmüş, mezarlarda yatanların hallerini ve dünyada işlenen büyük günahların karşılığı olan kabir azabını sayıp döken bir kitaptır. Farklı bir üslup ve deneme olan kitap Konyada faaliyet gösteren Kitapkent yayınları tarafından yayınlanmıştır.
Tükendi
Hiç şüphesiz gelecek inşa edilirken bu binanın temelinde kilit taşları olarak geçmişin birikiminden faydalanılması ve bu mirasın güncellenmesi hususu, insanlığın müsellem bir tecrübesidir. Bu düşünceden hareketle bir mefkûrenin esasını teşkil eden inanç ilkelerini, getirilen eleştirileri de dikkate alarak, açıklamada yeni bir veçhe açan ve böylece İslam düşüncesinin terakkisine katkıda bulunan âlimlerin mirasına sahip çıkmak her ilim adamının vazifesidir. Mezkûr amacın güdüldüğü bu eserde, XVI. yy. Hanefi-
Tükendi
İlk sözümüz ve son sözümüz Allah'ı birlemektir. Modern dünyanın insana sunduğu nimetlere karşın insan yine de mutsuzluk ve huzursuzluğun karanlık vadisinde yerlerde sürünmektedir. Oysa gerçek mutluluğun adresi, insana sağlanan gelişmiş teknolojinin ve sosyal imkanların hazırladığı hayat anlayışı değil, varlığın anlam bulduğu yer, yani iman dairesidir. İnanç dünyamızın bizlere ne kadar büyük değerler kazandırdığını anlamamız ise gerçek bir tevhid inancının nefislerimizde ikame edilmesiyle mümkündür.
Tükendi
İman, amel, ahlâk, mümin ve İslam kavramları birbirlerinden ayrılmayan temel unsurlardır. Bu unsurların alt yapısını iman kavramı oluşturur. İslam mezhepleri iman kavramının boyutları üzerinde farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu görüşlerden hangisinin daha tutarlı olduğuna açıklık kazandırmaya çalışacağız. Aslında bu kavramlar bireyi, aileyi, toplumu hem dünyada hem de ahirette mutlu olmaya götürecek alt yapıya sahiptir. Bu alt yapının yıkılması, Müslümanların birbirlerini ötekileştirerek kaosa düşmeleri
Tükendi
İman, 'inanç olarak bağlanma ve boyun eğme' anlamlarını kapsadığı gibi, buyruk ve yasaklara uymayı da içerir. Şer‘î teblîğât sadece haber veriliyorsa iman, bu haberi doğru kabul etmekten ibaret olur; ancak bir şeyin emredilmesi ya da yasaklanması söz konusu ise iman, insanın o emir ve yasağa iç dünyasında tam olarak boyun eğmesidir. Bir şeyin zarurî ardılının ortada olmayışı, o şeyin kendisinin de mevcut olmadığına işarettir. İman da "kökü kalbin derinliklerinde olan ve yapılan işlerle teyit olunan bir şey"
Kalpteki imanın birey üzerindeki etkisi müsellemdir. Ancak bu etkinin gücü ve yönü kişiden kişiye değişmektedir. Zihinsel işlemlerden yeterince geçirilmemiş, taklid seviyesinde kalmış, şüphelerden arındırılmamış ve olumlu duygularla bütünleşememiş bir imanın eylemlere istenilen ölçüde ve nitelikte yansıması beklenmez. Bu şekildeki bir imanın yobazlaşma ya da mensubu bulunulan dinin temel değerlerinden sürekli tavizler vermek durumunda kalma gibi olumsuzluklara yol açma ihtimali oldukça yüksektir. Bunlar esa
Cehennem, dünya hayatında kötülük yapan insanların yaptıklarının karşılıklarını bulacağı bir yerdir. Peki, Cehennem nasıl bir yerdir? Oraya girecek insanları neler beklemektedir? Cehennem bekçileri Zebaniler nasıl yaratıklardır? Hangi kötülüğün karşılığında ne tür azaplar çekilecektir? Cehennemin yakıtı nereden gelmektedir? Bu kitapta Cehennem için kimin ne söylediğine, Cehennem'de insanların neleri beklediğine, Cehennem'de ne olduğuna ve daha birçok soruya dair tatmin edici cevaplar bulacaksınız...
Bu, konusu ‘Hak' olan bir risaledir. Bu kitabın ilk kaynağı Kur'ân-ı Kerîm'dir, üslubu ise diyalogdur. Bu risale, ‘Hak' kavramı ile bu kelimenin Kur'ân-ı Kerîm'de delalet ettiği anlamı, insan fıtratına tevdi edilen hakkı sevme içgüdüsü, hakkı isteme ve ona yönelme konusunu ele alan Kur'ân'i bir incelemedir. Hakkı bulup tanımayı garantileyen aracın tanıtılması, ki o da İlahi vahiydir, ayrıca İlahı vahiy ile beşeri akıl arasındaki ilginin açıklanması, vahiy; akla, dolaşacağı ve koşturacağı hangi alanları bıra
Allah Teala'ya kul olmak için O nasıl istiyorsa öyle kul olunabileceğini, kendi heva, heves ve istekleri ile Allah'tan başka bütün varlıkların istek, irada ve tekliflerinin bütününe hayır demenin kulluğun temel şartı olduğunu bilmek ve daima hatırda tutmak gerekir.
İslam, Müslüman'ın bir yüzünün Allah'a, diğer yüzünün ise Allah'a ortak edilenlere dönük bir şekilde ikiyüzlü olmasına razı olmaz. Hayatının biri Allah, diğeri tağutlar için olmak üzere ikiye ayrılmasına da razı olmaz. İslam, bugünkü Müslümanların hayatlarında gördüğümüz iğrenç ikilemi ve çirkin ikiyüzlülüğü reddeder. Günümüz Müslüman'ında gördüğümüz üzere, adam camide veya Ramazan ayında Müslüman'dır; sonra hayatında veya insanlarla muamelesinde ya da tavır ve hareketlerinde bambaşka birisidir. Şüphesiz Mü
İtikad, temizlik, namaz, oruç zekat hac kurban ve av, İslam ahlakı peygamberlerin siyeri, Hz. Muhammed (s.a.v) hakkında aradıgınız tum bilgiler.
Tükendi
Matüridi alim Ömer Nesefi'nin Akaid-i Nesefi veya Metn-i Akaid ismiyle bilinen risalenin en meşhur şerhi, Eş'ari Alim Sa'düddin Taftazani tarafından yazılmış olan elinizde ki bu eserdir. Yıllarca medreselerde özellikle Osmanlı medreselerinde okutulmuş, üzerine birçok şerh ve haşiye yazılmıştır. Üslup olarak Ehli Sünnetin iki farklı savunma mekanizmasını esas alan Allame Taftazânî Maturidi ve Eş'arî mezheplerini esas tutarak hak inanç esaslarını açıkla-mış ve kuvvetlendirmiş batıl mezheplere karşı delille
Muhyyiddîn İbn ‘Arabî, şöhreti kendi zamanından günümüze kadar genişleyerek devam eden ve hakkında birçok bilimsel araştırma yapılmış bulunan önemli bir şahsiyettir. İslâm dünyasında gerçekleştirilen çalışmalar içinde bilimsel nitelikli olanlar maalesef son derece azdır. Diğerleri ise kutuplaşma ürünü olup kimisi onu takdir, kimisi de tenkit için kaleme alınmış, bilimsel içeriği ve tutarlılığı zayıf, duygusal nitelikli çalışmalardır. Batıda yapılan araştırmalar ise müsteşriklerin öncülüğünde başlamış, daha
Dürzîlik, daha önceki bütün dinlerin nesh edildiğini kabul ederek, Hâkim Biemrillâh'ın ulûhiyyetine ve onun yarattığı ulvî varlıklar hiyerarşisine inanan, kapalı (sır) cemiyet özelliğini koruyarak günümüze kadar ulaşan bir mezheptir. Gerek erken dönem kaynaklarda ve gerekse Dürzîlikle ilgili yapılan çağdaş araştırmalarda Dürzîliğin teşekkül süreci pek aydınlatılamadığı gibi oldukça çelişkili ve eksik bilgilerin bulunduğu görülmektedir. Dürzî inanç esasları ile ilgili ilk çalışmalar Dürzî olmayanlarca yapılm
Akaid ilmi, iman esaslarından bahseden ilmin genel adıdır. Akaid ilminin konusu, amentüde ifadesini bulan iman esaslarıdır. Gayesi, kişilerin imanını taklitten kurtarmak, doğru yolu arayanları irşad etmek, batıl ve bid'at ehlinin görş ve itirazlarını akli ve ilmi delilleriyle çürütmek suretiyle iman esaslarını savunmaktır. İhyaü Ulumi'd-Din'in "Kitabü Kavaidil-Akaid" bölümünün tercümesi olan bu eserde İmam Gazali hazretleri inanç esaslarını, itikad derslerinde takip edilecek metodu, inanç esaslarının delil
Bu kitapta; ''Kelâmullah'', ''Allah'ın Beşer ile Konuşması'', ''Vahiy'', '' Vahyin İmkânı'', ''İnzal'', ''Tenzil'', ''İhyâ'', ''İlkâ'' gibi Kur'an'ın indirilmesinde esas olan anahtar kelimeler açıklanmaya çalışılmıştır. Kelâmullah'ı Peygamber'e inzal eden Cibril'in vahiydeki yeri tespit edilerek; Levh-i Mahf'uz'dan nakledilen kelâmın nisbesi, yani söz olarak Allah'a mı, Cibril'e mi yoksa Hz. Muhammed'e mi ait olduğu açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır.
İnsanın yeryüzü tarihinde güncelliğini sürdürecek en temel varlık sorgusu niçin yaratıldım? Sorusudur. Her insan teki bu soruyu mutlaka kendisine yöneltmiştir. Çünkü insan, yaratılmayı tercih eden bir varlık değildir. Ancak yaratılmanın bir anlam ve amacı olduğunun bilincindedir. Yaratılmanın kötü olmadığının farkında olan insan Yaratıcı'nın iyilik ve faydalandırma kasdını da bilecek donanıma sahiptir. Nitekim Mu'tezile'ye göre Allah insanı yaratmakla iyilik yapmış böyece onu faydalandırmayı istemiştir. O,
Bu eser, din felsefesi üzerine yapılmakta olan bir dizi derleme çalışmanın bir parçası olarak ortaya çıktı. Ancak, Mutezilenin ele alındığı bu metnin diğerleri arasındaki yeri oldukça ayrıcalıklı. Bunun en temel nedeni, Mutezilenin, İslam düşüncesinin hazırlayıcı ve kurucu bir okulu olmasıdır. Bugünden bakıldığında, düşünce tarihiyle meşgul olanların Mutezilî mirasın basitçe aşıldığını zannetmeleri oldukça naif bir yorumdur. Mutezile gelen-eki, tarihsel süreç içindeki yok sayma, sindirme, dışarıda bırakma p
Tükendi
Bu eser, din felsefesi üzerine yapılmakta olan bir dizi derleme çalışmanın bir parçası olarak ortaya çıktı. Ancak, Mutezilenin ele alındığı bu metnin diğerleri arasındaki yeri oldukça ayrıcalıklı. Bunun en temel nedeni, Mutezilenin, İslam düşüncesinin hazırlayıcı ve kurucu bir okulu olmasıdır. Bugünden bakıldığında, düşünce tarihiyle meşgul olanların Mutezilî mirasın basitçe aşıldığını zannetmeleri oldukça naif bir yorumdur. Mutezile gelen-eki, tarihsel süreç içindeki yok sayma, sindirme, dışarıda bırakma p
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 237 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2