Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 660 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
İmam Birgivî’nin bu eseri, sayıları beş yüzü bulan kırk hadis kitapları arasında başka örneği olmayan bir metotla hazırlanmıştır. Osmanlı’da Kanuni dönemi âlimlerinden olan İmam Birgivî, zamanında insanlar arasında bidatlerin sünnetlerden fazla rağbet gördüğünden şikayetle sünnetleri insanlara anlatmak ihtiyacı hissederek bu kırk hadisi tasnif etmiştir. Eserde her hadis cennetin sekiz kapısını temsilen rivayet, lügat, belagat, irap, şerh, tefrî, sual ve fayda başlıkları altında açıklanmıştır. Hadislerin
Tükendi
Peygamberimiz Efendimiz’in ahlâkı, ibadetleri yemesi içmesi, yatıp uyuması, konuşması, gülmesi, ağlaması, tevâzuu, etrafındaki insanlarla ve ailesiyle geçinmesi, isimleri, yaşı, vefâtı, mîrası, rüyada görülmesi ve onun sünnetini izlemenin önemi gibi konulara dâir 415 rivâyeti 56 bölüm halinde derleyip toparlamıştır..
Kur'an'da niçin bu kadar fazla kıssa var ve bu kıssaların bizlere vermek istediği mesaj nedir? Bir prensipler bütünü halinde hayatı dizayn etme iddiasıyla gönderilmiş bir kitabın yarıdan fazlası neden geçmiş milletlerin hayat kesitlerini bize sunar? Kur'an'ı Kerim içerisinde pek çok kıssanın, hayat kesitinin anlatıldığı bir hayat kitabıdır. Bu kıssalarda geçen bilgiler tarihsel ve yöresel motifler içermekte, ayrıca evrensel bir mesaj taşımaktadır. Bu anlamda bizler Kur'an kıssalarının bugüne ne söylemek ist
İslam'ın ikinci kaynağı olan Sünnet kısaca Hz. Peygamber'in müslümanlar için ortaya koyduğu örnekliğini ve öğretisini ifade eder. Sünnet ile ilgili tartışmalar geçmişten günümüze kadar tüm İslam aleminde hep var olagelmiştir. Özellikle son yıllarda ülkemizde de bu sahada pek çok tartışma yapılmış onu gözü kapalı savunanlar kadar ona acımasızca saldıranlar hatta onu toptan inkâr edenler de çıkmıştır. İfrat ve tefritin hayli prim yapmaya başladığı bir zaman ve zeminde sünnet ile ilgili tartışmalara kısmen de
Ebû Mansûr el-Mâtürîdî(Ö. M. 944), Ehl-i sünnet kelâmı ile dirayet tefsirinin kurucusu ve Hanefî fıkhının geliştiricisidir. Günümüze ulaşan ilk dirayet tefsirinin müellifidir. İmam Mâtürîdî, Te'vîlât'ında, sahabe, tâbiîn ve tebe-i tâbiîn neslinden intikal eden açıklamaları da nakletmiştir. Böylece, muhtemel anlamları akıl yürüterek belirlemeye çalışmak suretiyle te'vil yöntemini uygulamıştır. Eserde, itikadî mezheplere dair bilgilere yer verildiği gibi, fıkhî mezheplere, özellikle Şafiî fıkhına ilişkin bilg
Ashab “Yaşayan Kur’an” Hz. Peygamber’i bizzat gördüğünden ona bakarak “Kitab”ın nasıl hayata geçirileceğini anlıyor ayrıca onun açıklamalarıyla bilgileniyor, anlayamadıkları yerler olduğunda da yine ona soruyorlardı. Ancak Allah Rasûlünün vefatıyla birlikte “canlı örneklik” sonlanmış oldu. Bu noktada sahabe devreye girerek onun sözlerini ve uygulamalarını tâbiîne aktardı. Bu aktarım kuşaklar boyunca devam ederken oluşan hadis ilmi süreç içinde kemâle erip sistemleşti. Böylece bizler söz konusu ilmin usûlü,
Ömrünü sevgililer sevgilisini anlatmaya adayan Mehmet Yaşar Kandemir hoca efendiden yeni bir şaheser daha. Peygamber'imizi anlatan en kapsamlı çalışmalardan ve İslam tarihinde kaleme alınmış güzide eserlerden Şemâil-i Şerîf, titiz bir Türkçe ve yoğun bir emekle hazırlandı. Şimdi zarif bir baskıyla kütüphanelerde yerini alıyor. sayfa sayısı : 1.cilt 544 sayfa / 2.cilt 550 sayfa / 3.cilt 456 sayfa
Tükendi
Sayfa Sayısı : 1. Cilt: 608 sf - 2. Cilt: 616 sf - 3. Cilt: 624 sf Şifâ-i Şerif; gönüllerde Peygamber sevgisini tutuşturmak, O'nu bütün yönleriyle tanıtıp anlatmak ve Müslümanlara, Sultân-ı Enbiyâ'nın haklarını savunmayı öğretmek maksadıyla yaklaşık 9 asır önce Endülüslü tanınmış alim Kâdî İyâz tarafından kaleme alınmış bir eserdir. Bu kıymetli eser, İlim ve fikir camiasının yakından tanıdığı, yarım asırdan beri akademik çalışmalarının yanı sıra kaleme aldığı eserleriyle bir nesle peygamber sevgisi a
Tükendi
Sadece İslâm dünyasının değil, beşeriyetin tamamının karşı karşıya bulunduğu varoluşsal tehditlere yol açan gelişmeler karşısında Hz. Peygamber’in modeli ve bu modelin sunduğu evrensel değerler hem Müslümanlara hem de Müslüman olmayanlara ilham kaynağı olabilecek ve rehberlik edebilecek potansiyellere sahiptir. Bu İslâmî ve aynı zamanda insani hedefin tahakkuku bir yandan bu ideale gönül vermiş ilim ve fikir erbabının çabalarına, bir yandan bu fikirlerin varlık sebebi olan okurlara, öte yandan da her iki ke
Elinizdeki çalışma hadis usûlü, tarihi ve literatürüyle ilgilidir. Hadis usûlü ve literatürünün daha kolay öğrenilmesi amaçlanarak hazırlanmıştır. Özgün tarafı, tüm konuların tablolarla anlatılmasıdır. Bu, esere görsel bir boyut katmakta olup konuların daha kolay öğrenilmesini temin etmeye matuftur. Eser, Ammad Ali Cum‘a'ya ait iki kitabın birleştirilerek tercüme edilmesinden müteşekkildir. Birinci bölümde Mustalahu'l-hadîsi'l-miyesser, ikinci bölümde ise Tahrîcu'l-usûl ve dirâseti'l-esânid adlı kitap terc
Kadın Karşıtı Söylemin İslam Geleneğindeki İzdüşümleri Kadın konusu zaman ve mekân değişmeksizin her yönüyle tartışılan bir konudur. Kadının yeri ve neliği üzerine yapılan tartışmalar, Müslüman dünya içerisinde ciddi bir yere sahiptir. Müslüman kadın günümüzde bir yandan geleneksel İslam öğretileri, diğer yandan modern hayatın dayatmaları karşısında bocalamaktadır. Tüm bunlara rağmen kendi tarihsel gerçekliği içinde var olmaya çalışmakta ve kendisini hem bireysel hem de toplumsal boyutta gerçekleştirebilece
XIX. ve XX. yüzyıllar genelde İslâm özellikle de hadisle ilgili oryantalist çalışmaların yoğun olduğu bir dönemdir. Bu asırlarda yaklaşık altı yüz civarında oryantalist, telif, tercüme, neşir, ansiklopedi maddesi olmak üzere iki bine yakın çalışma yapmıştır. Bu dönemde oryantalist hadis anlayışının temelini Ignaz Goldziher atmış, Joseph Schacht ve onu takiben Gautier Herald A. Juynboll geliştirmiştir. Oryantalistlerin üstadı kabul edilen Goldziher'in eserleri özellikle müsteşrikler arasında en önemli kaynak
Bu kitapta, her İslam âliminin hatta her müslümanın bilmesi gereken Hadîsler arasında görülen ihtilaflar ve çözüm yolları incelenmektedir. Hadîsler arasındaki ihtilaflar gerekçe gösterilerek hadîse ve hadîsçilere yöneltilen ithamlar cevaplandırılmakta ve hadîsler arasında görülen ihtilaf meselesinin tabiîliği delilleriyle ortaya konulmaktadır.
Hz. Peygamber, içinde doğup büyüdüğü Arap toplumunun bir üyesi iken nübüvvetle görevlendirilmişti. O dönem Arap toplumu, tamamen geleneklerin belirlediği kurallara göre davranmaktaydı. Bu durumda Hz. Peygamberin geleneklerle ilgili bir tavır belirlemesi gerekiyordu. Onun gelenekler karşısındaki tavrı; bazı geleneklerin iptali, bazılarının tashihi ve bazılarının da aynen devamı şeklinde olmuştur. Tashih edilen ve aynen devam ettirilen gelenekler, Hz. Peygamberin onayından geçmiş olmakla, Müslümanlar tarafınd
Hadis usûlü, Hz. Peygambere ait bilgilerin aslına uygun nakli ile Ona ait olanla olmayanı ayırt etmek amacıyla konulan prensipleri belirleyip bunlarla ilgili terimleri konu edinen bir ilimdir. Sözü edilen prensipler büyük çoğunluğu rivâyet döneminde olmak üzere tarihi süreçte ihtiyaca göre belirlenmiş, uygulanmış ve geliştirilmiştir. Bu sebeple hadisle ilgili rivâyet prensiplerini ve oluşan kavramları doğru olarak kavrayabilmek tarihi süreç içindeki gelişimlerini dikkate almayı gerektirmektedir İlahiyat Fak
Hz. Peygambere ait açıklamaların lafzen ve mânen rivâyeti, şifâhî ve yazılı nakli, tedvin ve tasnifi, Resûl-i Ekreme ait olup olmadıkları, yorumlanmasında kullanılacak yöntemler ve benzeri hususlara yönelik faaliyetler tarihsel bir süreci oluşturmaktadır ki buna, Hadis Tarihi denilmektedir. Söz konusu tarihin başlangıçtan günümüze kadar geçirmiş olduğu gelişim sürecinin bilinmesi elbette zarurîdir. Özellikle hadis/sünnet hakkında araştırma yapanların, bu tarihî süreçteki farklı yaklaşımları çok iyi bilmeler
Bir iş adamı eve dönerken, duvar dibinde geceyi geçirmeye çalışan yaşlı bir zenci görmüş. Çocuklar korkmasın diye kimse evine almamış. Tüccar onu evine götürür, sıcak çorba, temiz çamaşırlar ve yatacak yer verir. Gece yarısı içeri sızmaya çalışan hırsızları farkeden zenci, -HEY NE OLUYOR diye haykırınca, karanlıkta beyaz çamaşırların hareket ettiğini gören, hırsızlar korkuyla pencereden atlayınca bacakları kırılmış ve yakalanmışlar. Peygamberimiz ne güzel buyurmuş: "İnsan, kardeşine yardım ettiği sürece A
Günümüzde yoğun şekilde yaşanan kültürlerarası mücadele ortamında, İslâm kültürünün kendi özelikkleri içinde kalabilmesi ve Müslümanların ondan bu kapsamda yararlanabilmesi, sünnetin ve sünnete bağlılık meselesinin yeniden tetkikini zorunlu hale getirmiştir. Bunun için öncelikle İslâm Dinini, teori ve bilhassa pratik olarak sağlıklı bir şekilde öğrenmek gereklidir. Bu da ancak ilk nesli incelemekle mümkündür. Zira sahâbe dönemi, zengin bir İslâmî yaşayışın inkâr edilemez kesinlikte görüldüğü dönemdir. Sünn
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 660 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3