Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 117 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6
Adil, renkli kâğıtlardan origami ile kuşlar yapmayı çok sever. Onları yapmaya başladığında hiçbir ses onun dikkatini dağıtamaz. Oda kapısının yanındaki kırmızı ışığı görüp yemek zamanının geldiğini anlayana kadar origami yapmayı sürdürür. Adil’in işitme problemi olduğu yemek odasına girer girmez anlaşılır, çünkü o ailesiyle işaret diliyle ve dudak okuma yöntemiyle iletişim kurmaya başlamıştır. Bu hikâye çocuklara işitme kaybının iletişimi engellemediğini anlatıyor. Ayrıca işitme engelli insanların
Fıkıh metinleri, Hanefî mezhebinin hukuk kurallarını benimsemiş Osmanlı’nın tarihi hakkında kıymetli bilgiler sunmaktadır. Özellikle hukuki, siyasi, iktisadi değişim veya dönüşüm zamanlarında telif edilmiş fıkıh kitapları, fetva mecmuaları ve daha özel meseleleri konu edinen risalelerde kayda değer tespit ve tahlillere rastlamak mümkündür. Fıkıh metinlerinin Osmanlı İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü̈ geniş coğrafya ve halkı hakkında sunduğu bilgilerin birçoğu henüz işlenmemiş hâldedir. Osmanlı döneminin
Yunus maharetli elleriyle yaptığı tatlılarına sevgisini katıyordu. Gökkuşağına benzer renklerle yaptığı tatlıları yemekten zevk alan çocukların mutluluğunu hayal etmek için ilk malzemesi buydu: Bir tutam sevgi… Yunus down sendromluydu ve bütün çocuklar onu çok farklı buluyordu. Onun farklılığı yalnızca fazladan bir kromozomdan kaynaklanıyor ve bu onun görünüşünü çok değiştiriyordu. Aslında o “Sevgi Sendromlu”ydu!
Bilim Tarihçisi Ronald Numbers, bilim-din ili­şkisine yeni bir bakış­ açıları getirilmesi gerektiğini savunan kiş­ilere, öncelikli olarak “tarihsel gerçeklik” diye maskelenen ve yıllar içinde mite dönüş­en anlatılardan vazgeçilmesini tavsiye ediyor. Bilim tarihindeki egemen anlatıya göre, 1970’lere kadar bilim ve din birbirleriyle savaş­ hâlindeydi ve bilim her daim muzaffer olan taraftı. Fakat yeni nesil bilim ve Kilise tarihçileri hem aktörlerin değerleriyle hem de bilgileriyle bilim ve din tarihine i
İslam Hristiyanlıktan farklı olarak nasıl bir dindir? Frank Griffel daha ziyade Batılı okurlar için kaleme aldığı bu küçük kitap ile özellikle bu soruya cevap vermeye çalışmaktadır: Yazara göre, 1500’lerden itibaren Avrupa, başka dinlerin de var olduğunun ve dinlerin Orta Çağ’dan beri aşina olunan birkaç dinden (Hristiyanlık, Yahudilik ve İslam) ibaret olmadığının farkına varmıştır. Buna karşın, bu “yabancı” dinler [Avrupalılarca] kendi dinlerinden türetilen bir kalıba göre anlaşılmaya çalışılmıştır. Avr
Piyasada daima var olan risk, İslami ilkelere uygunluğu gözeten kurumlar açısından yönetilmesi çok daha zor bir iştir. Muhammad al-Bashir, İslami Finansta Risk Yönetimi’nde İslami bankacılıkta riski azaltma hususunda muteber kaynaklara dayanarak karşılaştırmalı yöntemle alternatif çözümler öne sürmektedir. Kitapta, Müslüman alimler arasında farklı görüşlere neden olan forward, vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin İslami finansta uygulanabilirliği tartışılırken; İslam hukukunda bu türevlere alternatif ola
Profesör Sadr bu çalışmasıyla Arap Yarımadası’nda doğan ve kurumsallaşan İslam’ın nasıl bir iktisadi düzen ortaya koyduğunu inceliyor. Eserde yazar İslamiyet’in gelişimini kendi tarihî şartları içerisinde değerlendirdikten sonra Hz. Peygamber’in (s.a.s) ilk Müslüman devletini hangi prensipler üzerine tesis ettiğini akıcı bir üslupla anlatıyor. Sadr, devletin tarih sahnesine çıkmasıyla birlikte hazine ve maliye konularında belirlenen kaidelerin İslam iktisadının temellerini oluşturduğunu belirtiyor. Bu
İslami finans denildiğinde akla ilk gelen kurumlar İslami bankalar, yani ülkemizdeki adı ile katılım bankalarıydı. Ancak son yıllarda İslami finans sektöründe meydana gelen gelişmeler ile katılım bankalarının yanı sıra farklı kurumsal yapılar da gündemimize girdi. Sukuk, İslami endeksler gibi örnekler bunlardan bazıları. Kurumlardaki bu genişleme İslami finansın ulaştığı kesimlerde de değişikliğe sebep oldu. Düşük gelir grubundaki kişilerin finansal hizmetlere erişmesini ve böylece ekonomik olarak güç
Finansal sistem, kriz üretmeye devam ederken toplumun geniş bir kesimi bedelini ödemek zorunda kalıyor. Örneğin, 2008 krizinde küçük bir azınlığın açgözlülüğü sebebiyle toplumların neredeyse tamamının refah seviyesinin düşmesi, telafisi mümkün olmayan toplumsal sorunlara yol açtı. Bu noktada “Finansal sistem neyi amaçlamaktadır?” sorusu tekrar sorulmalıdır. Birçok karşılığı olsa da verilebilecek ilk cevap herhalde “Toplumun finansal ihtiyaçlarını karşılamak” olmalıdır. Ancak finansal sistemin bu ko
Bu çalışmada İslam medeniyetinin ilk teşekkül sürecinden günümüzdeki mütekabili olan yeniden teşekkül veya diriliş sürecine ve onun bir alt seti veya parçası olan İslami iktisat çalışmalarına bir rehberlik çıkarılıp çıkarılamayacağı ve eğer çıkarılabilecekse bunun usulü ile sınırları tartışılmaktadır. Bu maksatla önce İslam medeniyetinin ilk teşekkül döneminin genel bir tasvir ve tahlili yapılmakta, daha sonra onun bazı karakteristik özelliklerinden hareketle bir medeniyet modeli ve/veya metodo
Tercümesini sunduğumuz bu kitap, isminden de anlaşılacağı üzere bir vergi kitabı olması gerekir. Zira “haraç” bilhassa gayrimüslimlerden alınan verginin adıdır. Fakat kitabın muhtevası tetkik edildiği zaman görülecektir ki Kitâbü’l-Harâç, ünlü Abbasî Halifesi Hârûnürreşîd devrine kadar gelen İslam devletinin iktisadını ve maliyesini içine almaktadır. Kitapta hemen hemen bütün iktisadi konulara temas edilmiştir. Devlet gelirleri, beytülmal (hazine), devlet masrafları, harcamaların nasıl yapılacağı
“Müslüman toplumu etkileyen gizli unsurları ve önemli akımları anlayabilmek için, İslami kurumları incelemek çok önemlidir. Öyleyse, bu kurumların resmî veya medeni, iktisadi, sosyal, siyasi veya kültürel türlerini araştırmak; birçok toplumsal ve fikrî hareketin iç yüzü hakkında bize fikir verecektir. Örneğin hilafet sorununu anlamadan, İslam mezheplerinin doğuşunu ve bunlardan kaynaklanan görüş ayrılıklarını anlayabilir miyiz? Maliye siyasetini ve müslümanların takip ettiği vergi sistem ve kuruml
ktisadi özgürlüğün korunmasına düşman olan ideolojilerin hâkim olduğu bir ortamda istikrarlı para diye bir şey olmaz. Ludwig von Mises (1881-1973) Toplumun temelini altüst etme konusunda parayı bozmaktan daha sinsi ve garantili bir yol yoktur. Bu süreç iktisat yasalarının tüm gizli güçlerini yıkım lehine harekete geçirir ve bunu öyle bir şekilde yapar ki milyonda bir kişi bile bunu teşhis edemez. John Maynard Keynes (1883-1946) İstikrarlı bir para için tek umudumuz parayı politikadan koruyacak bir
Bu çalışma Abraham Udovitch’in Orta Çağ ve Yakın Doğu’nun iktisadi ve sosyal hayatı üzerine yaptığı akademik çalışmaların en önemli ürünlerinden biridir. Nitekim konuya dair kaleme alınan müteakip çalışmalarda Udovitch’in eserine yapılan atıflar bu kanaati destekler niteliktedir. Eser genel anlamda İslam’ın Orta Çağ’da Hanefi, Mâlikî ve Şâfiî mezhepleri bağlamında öngördüğü ortaklıkları ve yazara göre bu ortaklıklardan esinlenen ve hatta bizzat kendisi olan Avrupalı commenda akitlerini hem müstakil h
Amerikan traktör ve iş makinesi devi Caterpillar'ın pazara hükmetme hikayesi, nefes kesen bir aksiyona davet ediyor. Liderliğe oynayan bir yatırımcı için ders alınacak bir hikâye ve başarılı bir analiz. Ve tırtıl büyüdü. Bu büyüme, zamanı geldiğinde kozasını en kârlı biçimde yırtıp global bir kelebek olmak isteyen şirketlere örnek olacak cinstendi.. Başarılı başka firmalar varken neden Caterpillar'a odaklanıyoruz? Çünkü CAT, değişikliklerle başa çıkma konusunda model olmuş, engellere göğüs germiş ve g
Tükendi
Endülüs Medeniyeti tarihe ve insalığa mal oldu. XV. Yüzyıldan itibaren İspanya'da Endülüslerin nüfusu da çok azaldı. Fakat onlar bugün, insanlığa armağan ettikleri üç dev mirasla anılıyorlar ve anılacaklardır da. Bunlardan birincisi Müslümanı, Yahudisi ve Hristiyanıyla birlikte asırlar içinde ortaya koydukları toplumsal uzlaşma ve birarada yaşama kültürü convivencia'dır. İkincisi, Doğu İslam ülkesinde yükselen kültürel değerlerin üstüne kendi entelektüel ve bilimsel birikimlerini ekleyerek ortaya koydukları
Dünyaca ünlü pazarlama uzmanları Nirmalya Kumar ve Jan-Benedict Steenkamp, gelişmekte olan tüketici markalarının uluslararası pazarlarda başarıya ulaşması adına bir plan için yola çıkıyor. Brand Breakout, markaları iç Pazar baskısından koruyup dünya çapında bir zafere ulaştıracak sekiz strateji öneriyor. Her bir stratejik rota için Kumar ve Steenkamp, şirketlerin yüzleşeği problemleri ve problemlerin üstesinden nasıl geleceklerini tanımladığı gibi en etkili uygulamaları da inceliyor. Dünyanın dört bir yanı
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 117 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6