Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 109 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Denize öylesine attığımız bir şişeyi düşünelim. Ve kendimizi o şişeye hapsolmuş bir balığın yerine koyalım. Neler hissederdik? İstanbul Boğazı'nda yaşayan Yunus, denizin kirliliğini balıkların gözünden anlatıyor. Yunus'a arkadaşlık ederek Yunus Peygamber'i, sabretmeyi ve türlü türlü balığı tanıyacaksın.
Sen hiç tekerleme söyleyen fil gördün mü? Afrika'nın susuz topraklarını biliyor musun? Peki, Türkiye'den gidip oralarda su kuyusu açmak mümkün mü? "İyilik sınır tanımaz." diyebilmek için Filinta'yla bir yolculuğa çıkmak ister misin?
Balsarı, tembelliği yenip çalışmanın kıymetini anlıyor. Topladığı polenleri paylaşmanın güzelliğini yaşıyor. Kuran'da arılarla ilgili bilgiler olduğunu öğrenmek onu çok etkiliyor. Özgürce uçman ve Hanım Arı'ya kulak vermen için sayfalar seni bekliyor!
Kara Pati sevimli ve akıllı bir kedi. Üsküdar'da, Hüdayi Camisi'nde yaşıyor. Şiir dinlemeyi, takla atmayı, konuşulanlardan ders çıkarmayı seviyor. Uçuk hayaller kursa da sonunda "Bana Allah'ım gerek." demeyi öğreniyor. Kara Pati'nin dünyasına girmek için ilk sayfayı açman yeterli.
Kerem, yaşadığı pek çok şeye Allah'ın güzel isimleriyle cevap bulup yolunu aydınlatıyor ve kafasındaki sorulara bu güzel isimlerle yanıt veriyordu. Kerem ile Esma-ül Hüsnaların şifalı dünyasına girmeye hazır mısınız?
Kardan Adam Üşümek İstiyoru okumak için hazır mısın? Bu kitapta üşümenin nasıl bir duygu olduğunu merak eden bir kardan adam var. Tuhaf mı? Eh, biraz. Üstelik sadece onun öyküsü yok. İnsanların rüyalarının içine atlayan rüya çocuk, sümüklü bir gölge, kendisine cimri dediğimizi duymasın ama cimri mi cimri bir karınca ve uzaklardaki korsanlarla savaşan babasının elini öpmek isteyen İsa var. Sana diğer öyküler hakkında da bilgi vermek isterdim ama burası kitabın arka kapağı. Detaylar için içeriye göz atman ge
Duygularımız bizlere uğrayan misafirlerdir, tıpkı öfke kuşları orkestrası gibi. Hiç duygularının içinde bir yerlerde sıkışıp kaldığını ve seni boğduğunu hissettiğin oldu mu? Öyleyse bazen çok öfkelenen Aliş'in, öfkesiyle savaşmayı bıraktığı zaman nasıl güzel bir orkestra şefine dönüştüğünü görmek için kitabın içine bakmaya ne dersin?
Eğer bir dilek hakkım olsaydı zamanda bir yolculuğa çıkıp geçmişe, çok geçmiş günlere gitmeyi dilerdim. Mesela 1400 yıl öncesine... Hava, kara ve deniz taşıtlarından çok daha farklı bir araca biner de giderdim. Mesela dümenli bir kitap ile... Aslında bu hayalim pek de imkânsız değil etraflıca düşününce. Öyle ise Kur'an'daki kısa surelerin iniş hikâyeleri için var mısınız benimle zamanda yolculuk etmeye?
Onlar her yerde. Sessizce kaldırımlara yansıyor gölgeleri. Solgun yapraklar gibi dökülüyorlar şehrin üzerine. Sonra rüzgâr süpürüyor onları en tenha köşelere. Yeryüzü daraldıkça daralıyor ve onlar sığamıyor hiçbir yere. Yanından geçiyorlar bazen, fark etmiyorsun. Senin bir adın var. Seni anlatan bir isim... Doğduğunda kulağına seslendiler, bu isimle güldün, bu isimle yürüdün, bu isimle okula başladın. Adın senin sesin. Hayallerin var sesinle büyüyen. Hüzünlerin ve sevinçlerin var. Sana ait, seninle nefes a
Burası Fare Acayiplikler Diyarı. Burada, "Gerçek hayatta ne işimize yarayacak?" dediklerimiz ile "Bunlar ancak filmlerde olur!" dediklerimiz, davulcular ile süper kahramanlar, kaç gözü olduğu sayılamayan fareler ile baş aşağı uyuyanlar, dünyayı kurtaran üşengeçler ile mahalleyi donduran muhtarlar bir arada yaşar. Aa, neden hala oradasınız ki? Kapıda kalmayın, içeriye buyurun.
Bazen etrafımızdaki her şeyi aynılaştırmak isteriz. Elimize bir silgi alıp renkleri tek bir renge, düşünceleri tek bir düşünceye dönüştürmek isteriz. Ancak farklılıkların zenginlik olduğunu anladığımızda önümüzdeki tuvalin olabildiğince renkli olmasının en doğrusu olduğunu fark ederiz. Ruli'nin Kalbindeki Eksik Nota, tuvalinizi renklendirmenize yardım edecek yepyeni bir öykü!
Kardeşin ya da arkadaşın eşyalarını kullanmadan önce senden izin istemeli, değil mi? Tıpkı senin gibi... Peki ya hâlâ bunu öğrenememişse? O zaman nasıl bir çözüm bulmalı? Bir başkasından ödünç alacağımız kişisel eşyalar için izin istemenin gerekliliğini anlatan, duygularımızı ifade ederken kötü söz ve kaba kuvvetin çözüm olmadığını gösteren güzel bir hikâye sizi bekliyor.
Cesur Kaşif Vera, her yaz ziyaret ettiği oyuncak tamircisi dedesinin evinden ormana doğru yola çıkar. Ama tam o sırada çok üzücü bir şeyin farkına varır. Kırdaki her şey değişmiştir. Eski renkleri, eski canlılıkları, eski tatları, eski kokuları kalmamıştır. Tilki sarısı başak tarlaları bile asfalt grisinden farksızdır. İnsanın kalbini kucaklayan o kadife notalı orman şarkısı artık hiç mi hiç duyulmuyordur. Vera, kayıp orman şarkısını bulmak için Hortgöz ve arkadaşlarının zorbalık krallığını yıkmak zorundad
Billur bir deniz kenarı, atıklardan arınmış bir toprak, dallarına neşeli kuşların tünediği bir ağaç gölgesi, bahçelerinden taptaze bir bahar havası yeşerten evler, doğaya minnet duyan güler yüzlü insanların yaşadığı bir kent mümkün mü? Yani, başka bir dünya mümkün mü? Bu masal, değişime kendilerinden başlayarak yeniden doğuşun büyülü bir öyküsünü yazan olağanüstü iki karakteri, onların farkındalık dolu yaşamlarını ve toprağa dayalı mücadelelerini anlatıyor. Dünyamızı korumak ve ona iyi bakmak için hepimi
Kimsenin girmeye cesaret edemediği gizemli bahçeye girmeye, Gölge Şehri'ni keşfetmeye hazır mısın? Kahramanımız Atika, babasının ansızın ortadan kaybolmasıyla onu aramaya çıkıyor. Olaylar bundan sonra başlıyor. Gölge Şehri'nde heyecan, macera ve birbirinden ilginç olaylar, hayal dünyasının sınırlarını zorlar nitelikte. Kanatlarınız olmadan uçmanın keyfini sürecek, hayvanlarla konuşacak, hatta aslanın midesinde hoşnut şekilde gizemli bir yolculuğa çıkacaksınız.
Fesleğen Köyü'ne hoş geldiniz! Bu köyde inekler çikolatalı süt veriyor, insanlar tuzlu-kremalı çaylar içiyor ve tereyağında demlenmiş salyangoz dolması yemeye bayılıyor! Balina kemiğinden yapılmış evlerde her gün bambaşka maceralara atılan çocukların ise tek bir günü bile sıradan geçmiyor! Günün ilk ışıklarıyla büyülü bir kayığa binerek binlerce yıl öncesine giden çocukların bu masalsı yolculuğuna eşlik etmek ister misiniz?
Ah, evet... Çocuklar sahildeki kum taneleri kadar çok soru sorar. Hem de her gün... Sorular çocukların başına, lambaya üşüşen ateş böcekleri gibi toplanır. Ellerinizle kovalasanız da onlardan bir türlü kurtulamazsınız. Üstelik bu uçan, minik ve parlak soruların akıllara ne zaman ve nerede geleceği de hiç mi hiç belli olmaz. Etrafta vızıldayarak dolanıp duran bu ateş böcekleri her an her yerde parıldayabilir. Doğum günü pastasını üflerken, ejderhalarla ilgili bir masalın tam ortasındayken, yorganının içinde
‘'Bazı günler yağmur yağdığında, Canın ağlamak ister. Bazı geceler ay doğduğunda, Onun ışığına karışıp gülüşünle tüm dünyayı kucaklamak... Ne ağlarken yalnızsın. Ne de gülerken... Ağlamak ve gülmek... Gündüz ve gece...'' Hepsi bu kitabın içinde. Gökyüzünü seven çocuk, seni gökyüzünde bir keşif yolculuğuna davet ediyor. Haydi, sen de gelsene!
Sen de benim gibi oynamayı seviyor musun? O zaman çevir kitabın sayfalarını birlikte eğlenceli bir oyun oynayalım. Oynarken kendimizi keşfedelim. (Çıkartmalı ve oyunlu bu hikaye ile oyun oynayarak eğlenirken öğrenebilirsiniz)
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 109 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4