Merhaha, ben Şuşu Kırmızıtoka. Annem, babam ve kedimiz Hıçkırık ile birlikte matrak bir evde musmutlu bir şekilde yaşayıp gidiyoruz. Şimdi size süper güçlerimizden, babamla birlikte atıldığımız maceralardan ve yendiğimiz canavarlardan bahsedeceğim.

Hiç kendini dalgaların önüne kattığı oradan oraya savrulan bir poşet gibi hissettin mi? Eminim hissetmişsindir. Böyle durumlarda, "Keşke şu dalgalarla aramda bir dalgakıran olsaydı da ben de usul usul kendi yolumu bulabilseydim," diye düşünmüşsündür belki de. İşte o zaman bu dalgakıranı çok seveceksin. Çünkü bu dalgakıran sen içinden, "Yine gerçekte ne istediğimi söyleyemedim, keşke hayır diyebilseydim,'' diye geçirdiğin anda etraftan sana doğru dalga dalga yükselen tüm seslerle arana girecek. Dalgakıran Ti

Eyyy kafası çatlak, gözü pörtlek, burnu patlak arkadaşım! Buyur gel, başımın içinde yerin var! Çünkü orada bir dünya var. Telebeyin Şirketinden patronlar, mahallemizin Fitniye Teyzesi, umulmadık yerde uyku getiren Ajan Mr. Jetlag, kelimelerle arası iyi olmayan Kelimesiz Kerim ve pek çoğu. Bitmedi. Uzaylı istilasına uğrasa ancak bu kadar garip hallere girecek eller, pop starlığa heveslenen Nörotransmitter, binlerce yıl önce mağarada yaşamış Babu, taklitçi beyincik, nefesimizi kontrol altında tutan Beyin S

Onlar kim mi? Okyanusun devleri, canavarları, masallarımızın korkutucu karakterleri, yaşadığımız dünyanın dengesini sağlayan yapıtaşları. Efsanevi canavar krakenden, dev deri sırtlı deniz kaplumbağasına, dünyanın en büyük canlısı mavi balinadan filmlerden "Jaws" olarak tanıdığımız büyük beyaz köpek balığına kadar dev, vahşi, büyüleyici, sihirbaz canavarların dünyasına hoşgeldiniz. Su altının büyülü dünyasında büyütece ihtiyaç duymadan gezeceğiniz efsanevi ve bir o kadar eğlenceli bu yolculuğa çıkmak için

Ben gönüllere satırlarımla bir huşu ağacı tohumu ektim. Yürekler Yaradan'ın sevgisiyle gölgesinde dinlensin, kuşlar meyvelerinden şifalansın ve dallarında dinlensin, çocuklarsa kabuklarından kayık yapıp yüzdürsün. Dilerim bu tohum kocaman bir ağaca verilir ve huzura aç gönülleri gölgesinde birleştirir. Zaten Yaradan kendi kelamı ile de müjdelemiştir: "Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulacaktır." Bu kitap huzuru aramak için kendi içine yolculuğa çıkan gönüllerin hikâyesidir. Ne demiş Tabduk Emre? Uyanm

Siz hâlâ Sümeyra Nine'nin bahçesini görmediniz mi? Öyleyse çok şey kaybettiniz! Öncelikle şunu belirtmeliyim ki ona bahçe demek büyük haksızlık. Minik bir orman, çok daha doğru olur. Üstelik içindeki ağaçlardan bazıları geceleri masal bile anlatıyor. Onlara masalveren ağacı diyorlar.

Hayat Dede içinde kaplumbağa kurabiyeler olan koca bir kavanozla birlikte atölyeye gitti. Kapıda her zamanki gibi uzun mu uzun bir kuyruk belirmişti. Sonu evin çatısına bile çıksanız gözükmezdi. Puhu Kuşu kasabasının çocukları, onarılması gereken oyuncaklarını hep Hayat Dede'ye getirirdi. Çünkü o, bir oyuncak tamircisiydi. İşte kavanozdaki kurabiyeler de çocuklara ikram ettiği leziz mi leziz tatlılardan sadece biriydi. Anlayacağınız Puhu Kuşu kasabasında her şey her zamankinden daha da normaldi. Çocuklar, b

Sanat eserleri meraklanıp düşünelim ve görülmeyeni görelim diye var, öyle değil mi? Her resim zihnimizde bir pencere açar, düşüncelerimize ışık tutar. Merak etmek, hayal kurmak ve düşünmek uçsuz bucaksız güzelliklere kapı aralar. Bu yüzden ben de, "San At'a bakın," istedim. Çünkü dünyayı okuyanlar, merak edenler ve düşünenler güzelleştirecektir.

Âkif'i, ablasının kitabı Dört Yapraklı Yonca'dan tanıyor olabilirsiniz. Biliyorsunuz ki kendisi doğaya ve hayvanlara çok düşkün bir çocuk. Ama önceden hiç de böyle değildi! Gelin hep birlikte Âkif'in yaşadığımız gezegene bambaşka gözlerle bakmaya başladığı ve doğaya, esen rüzgâra, yeşil yapraklara gönül verdiği o güne gidelim.

Ben küçükken küçücükken büsbüyük sorularım vardı... Allah neredeydi? O'nu neden göremiyordum? Ne kadar büyüktü? Nasıl görünüyordu? Aldığım, aradığım ve bulduğum cevapları; yıllarca öğrencilerimle paylaştım. Ve "Neden isteyen ve merak eden her çocuğa ulaşmasın?" diye düşündüm. İşte elinizdeki bu seri tam olarak böyle ortaya çıktı. Rabbini merak eden, O'nu daha da çok tanımak isteyen meraklı miniklerin sorularına verilebilecek birbirinden makul yanıtları, en anlaşılır şekilde aktarmaya çalıştığım bu serinin;

Burası Lezzetya toprakları... Nefis tatlara sahip böcekler, futbol oynayan kuşlar, gizemli sandıklar, yeraltı şehirleri, efsaneler... Hepsi ama hepsi bu topraklarda. Ajanlar, kuş sarayları, nefis böcek ve kemirgen yemek tarifleri de cabası. Ama Yüce Porsuk Ağacı'nda konaklayan Ulu Kuşlar Konseyi'nin gizemli kuşlarını unuttuk! E, hepsini söyeyemeyiz değil mi ya? Hadi, ne duruyorsun, bu macera dolu kitaba dal ve Çavuş'un macera dolu yolculuğuna şahit ol!

Hani kapakta gördüğünüz o acayip ninenin acayip pardösüsü var ya... Hah işte, o pardösünün pek çok cebi var. Hepsi de dolu. Kırmızı cebinde pergel takımı, sarı cebinde çiçek tohumları, mor cebindeyse karnı ağrıdığında yemek için hazırladığı macun bulunuyor. Ahududu reçelinin tarifi, geometri çizimleri, ördüğü bir çorap, kimya formülleri ve kuş yemi gibi şeyler de başka başka ceplerinde. Bunlar ne ki? Siz bir de zeytinyağı ile çalışan uzay gemisini görün!

Sizin oralarda durumlar nasıl, bilmiyorum. Ama fareler âleminde hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Mesela... "Bir aslan miyav dedi, küçük fare kükredi," şarkısındaki kükreyen fareye ve miyavlayan kediye hiç rastlamadım. Hatta aslanların miyavlamadığını acı bir şekilde öğrendim. Burada gökdelenler lafın gelişi değil, gerçekten göğü deliyor. Kalemtıraşlar berberlik yapıyor. Ve daha neler neler... O zaman ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz değil mi? Aaaa, siz hâlâ orada mı duruyorsunuz? İçeri girsenize ya

Bir gün yaşadığınız yerde her şeyin tepetaklak olduğunu görseydiniz ne yapardınız? Hemen her yere dikilen ve insanların ne yapmaları gerektiğini söyleyen "Buraya Bakarlar" levhaları, karanlık çöktüğünde ortaya çıkan gölge adamlar, ürkütücü ormanlar ve düşlerini kaybetmiş insanlar düşünün.... Tüm bunların sebebini öğrenmek ve yeniden doğuşun büyülü öyküsünü yazmak istemez miydiniz? İsterdiniz değil mi? Kahramanlarımız da istiyor ve Kayıp Hayaller Hapishanesi'ne doğru zorlu bir yolculuğa çıkıyorlar. Ama umu

Kalemim, arabam ya da aynam kırıldığında hiç dert etmem. Sarılırım bant ya da yapıştırıcıya. Peki ya bir kalp kırdığımda? Bantlasam yapışmaz mı? Acaba ne yapmalı?

Tam kaydet tuşuna basmıştı ki bir anda her yer zifiri karanlığa gömüldü! Ah, hayır! Elektrik gitmiş olamazdı! Şimdi telefonun şarjının bitmek üzere olduğunu haber veren kırmızı minik ışıktan başka bir şey göremiyordu. Uzanıp telefonu aldı, takipçilerine elektriğin kesildiğini bildirmeliydi. Ama daha gönder tuşuna basamadan telefon kapanıverdi! Şimdi ne yapacaktı? İnsan internet ve elektrik olmadan nasıl yaşayabilirdi ki? Bol dikenli bir evcil hayvan, kafayi börtü böcekle bozmuş bir erkek kardeş, sosyal med

Dört iyi arkadaş. Dördünün yaz tatilinde yapmak istediği şeyler var. Birisi yeni çıkacak bilgisayar oyununda en iyi oyuncu olmayı istiyor, diğeri kuracağı kanalla en iyi youtuber. Bir tanesi var ki çektiği fotoğraflarla instagramda şimdiden fenomen olmaya aday. İçlerinden sadece bir tanesi polisiye romanlar okuma hayali kuruyor. Dört iyi arkadaş dört eğlenceli hayal. Ama yaz tatilinin de onlara hazırladığı bir sürpriz var. Polisiye, dedektiflik, çokça internet dünyası ve fazlaca macera. Hepsi kapağın altınd

Ayna insanın içini de gösterebilir, ama nasıl? Çok sevdiğin fil ve timsah size mi gelsin, evinde mi yaşasın? Bazı kayıplar belki de yeni kazançların sebebidir, ne dersin? Balıkların da çiçeklenme ve meyve verme zamanı vardır. Fayton çeken atla bisikletini durduramayan çocuk belki de aynı çaresizlik içindedir. Peki, hatıralar nasıl yeşil kalır? Evcil hayvanlar sahiplerini sokağa atarsa ne olur? Mustafa Bilginoğlubilgin'den haberleri dinlemek ister misin? Buz Çetesi; gezi, düğün, piknik, sokak konseri...derk

Bir rüzgar, İki güneş, Ve Kar Kristali'nin ışıltılı yolculuğu...