Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 38 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
"Kim bilir, bu hayat kitabında kaç yapboz parçası böyle unutulup gitti. Bizi bugüne getiren milyarlarca an, o yoldan ya da şu yoldan gitmemize sebep olan minik karşılaşmalar, selamlaşmalar, minik dargınlıklar ve bugün, bu anda bizi biz yapan hayat, bize neleri unutturdu böyle... Kim bilir, görevi biten neyi çekip aldı hayatımızdan? Biz, kimin hayatından şöyle bir gelip geçtik?"
Tükendi
Aylardan Eylül Vakit Sonbahardı... Çiçekler renginden vazgeçer mi hiç? Haberi var mıydı bu ağaçların senin ölümünden ki vazgeçtiler hepsi birer birer renklerinden? Yoksa tevafuk muydu Eylül? Ah dedem! Sen gittin, öylesine yalnız kaldı ki yüreğim, öylesine çıplak, öylesine sensiz, öylesine sevdasız... Ve kaçınılmazdı bu acı artık. Tıpkı sonbahar gibi döküldü gözyaşlarım önce yüreğime sonra toprağına... Ama vakit artık acıyla kavrulma vakti değil. 20 yıllık ömrüme sığdırdığım senle ilgili ne
Tükendi
Kitabımızın ana karakteri olan Ayşem ailesiyle birlikte küçük yaşta çok sevdiği köyünden ayrılıp şehirde yaşamaya başlar. Bu göç onun ilk kaybıdır. Bu kitapta şehir hayatının ondan götürdüklerine, yaşadığı zor günlere ve büyük aşkına şahit olacaksınız. Peki, bir kalbe hem aşk hem "Veda" sığar mıydı? Bunun cevabını kitabın içinde bulacaksınız. Herkesin bir Veda'sı vardır. Bazen bir evlada Bazen anneye ya da babaya Bazen bir arkadaşa Bazen bir eve, sokağa, Bazen bir aşka, Ve çoğu zaman da hayallere
Tükendi
Sonbahar bize yüzünü çevirdi sevdiğim. Küsmüş sanki kırılmış uçuşan kalbi baharın... Yaşanmamış ne varsa eylülde kaldı. Bilmediğim bir coğrafyaya saklamış sanki, yarım kalan hikâyemizi savuran rüzgâr. Bildiklerin kadar bilmediklerin vardı oysa. Şimdi nasıl anlatırım ben günü geçmiş acılarımın kabuk tutmaz yarasını, gönlümün iyileşmez hastalığını? Gittiğin gün, akrep ve yelkovan sonsuzluğa yol alırken ben zamanı toprağa gömdüm. Gidişinle beraber bahçemize diktiğin çiçekleri sulamaktan o talihsiz gün va
Tükendi
Ege'nin küçük bir köyünde yaşayan Ali, tıpkı köyündeki Menderes Nehri gibi coşkulu, saf, temiz bir aşkla sever Elif'i. Körpecik yüreklerinde en derin aşkı yaşayan Elif ve Ali'nin kırk yıl sonra yüzleşmesi ve birbirlerini yanlış anlamanın yarattığı üzüntü ve hayal kırıklıkları ile sessizce helalleşmelerini anlatan gerçek bir yaşam öyküsü... "Aşk türlü türlüydü bu hayatta. Bazısı bir anda çarpıyordu adamı, bazısı yavaş yavaş. Kimisi bir güçlü rüzgarla göklere uçuruyor, kimisi gönlünün kurak çöllerinde serin
Tükendi
Bu melodiyi hepiniz tanıyorsunuz, hepinizin yüreğinde yeri vardır bu sözlerin... Hepimizin söylediği, hepimizin duyduğu ve hepimizin yaraları olduğu cümleler bunlar, peki ya sen? Senin bir hikayen var mı? Bu kitabın hangi sayfasında bulacaksın kendini? Hangi satırların arasında nefesin ciğerlerine ağır gelecek? Kimi özlediğini hatırlayacaksın? Kimi arayıp ‘'özledim'' diyerek kapatacaksın? Oturup saatlerce düşünmedim ben, ‘İçimden Geldi' yazdım... Sevgilerimle...Nermin Saçar
Yalnızlık bir tek O'na özeldir. O eşsiz ve tektir! O'nun olduğu yere erişmek ve O'nun kadar yalnız kalabilmek biz insanların haddine mi? Acılar büyütür, olgunlaştırır, çaresiz bırakır, kimsesiz bırakır, sesinizi sessiz bırakır ve asla unutulmaz, mutluluklar gibi pembe değildir rengi, karadır, katran karası, hadsizdir! Akşamın rengini denizin sonsuzluğuna bırakıyorum, her sabah aynı umutla doğuyor güneşim üzerime. İçimden atamadığım acılarım, kimsesizliğim, çaresizliğim, kalemimden kağıtlara damlıyor; acım
Tükendi
Gerçek bir masal kahramanı da olabilirim, gerçekliğini yaşadığını sandığım, dokunulan, hisseden ve hissedilen bir karakter de! Artık değişmek hiç önemli değil... İnandığın yalanların gerçekliğini yaşamak mı; yolun neresinde olduğunun önemine aldırmadan, kaybetmek pahasına, yalanları görüp, gördüğün bu yalanların karşısında her şeye baştan başlamak mı? Bazı kurallarımı silip silip bir daha yazacağım. Mutluluğum için ihtiyacım olan tek şey; kendimim! Sen de varsın bu dünyada... Peki, var mıyız? ‘Gerçe
Tükendi
Hattatına küskün şeddeli dal gibi İki büklüm kalmışken Elif kıyamınca sorgulama yalnızlığımı İnsan kırkından sonra götüreceği sırları ayıklar bavula sığmayan astarı yırtık ceket mahzunluğunda sobelenir hatıraları bir ince yaranın gülce kelâmını bırakır avluda vehmini cümle kapısında selamını bırakır
Tükendi
Şiir okumak için aşık olmak gerekiyordu belki de, Sair olmak için de... Yoksa şiir kitapları hep tozlu raflar arasında kendilerine ait köşelerinde mi kalacaktı? Her yerde şiir olmalı! Duraklarda, afişlerde, kahvehanelerde, kafelerde, çarşıda, dükkanlarda, pazarlarda, seyyar satıcılarda, kireç badanalı duvarlarda, sloganlarda... Evet bayım sloganlar "şiir"olmalıydı... "münzevi..."
Tükendi
Çünkü Yorgunum. Yorgunum; Yoruldum. Çünkü yorgunluğumun Gecelerin sessizliğini, zamanın ağırlığını Ve yokluğunun hasretini Taşımak gibi bir gayesi var. Çünkü Yorgunum. Yorgunum; Yoruldum. Çünkü yorgunluğumun Gecelerin sessizliğini, zamanın ağırlığını Ve yokluğunun hasretini Taşımak gibi bir gayesi var.
Bedenimin üzerindeki el izlerinden arınmak için kaç okyanus dolusu su ile yıkanmam gerekiyor? Adını unutmak istediklerimi nasıl silebilirim beynimin içinden ? Peki ya hiç tanımadığım ama anadan üryan soyunup koynuna girdiğim o kendine ‘erkek' diyen adamdan bozmalardan nasıl alabilirim intikamı mı ? Siz benim yazdıklarımı okuyacak cesarete sahip misiniz bilmiyorum ama ben bunları yazacak kadar hatta bunları yaşayacak kadar cesurum!
Tükendi
"Et, kemik değilmiş insanı insan yapan; sevgi mana getirirmiş varlığa. Bense şimdi yabancı bir denizde yüzme bilmeyen tayfa gibiyim. Kimse çığlığımı duymayacak. Sezar'ın kılıcı üzerinde çıplak ayak yürüyorum, ince bir tını zerk ediyor ismimin her harfi, kadınlığımı sorguluyorum. Ah bu hayat! İçeriden dışarıya söküp koparıyor her zerremi. Ah bu insan! Düşündürdükçe kendini her bir yudum kahvede şekli değişiyor yüz çizgilerimin. Kendime dahi gelemiyorken, ayrı yerde yazılıyor düşlerim. Elfida; dönem olayları
Tükendi
İnsomnia hastası bir adamla , uyurgezer bir kadının yollarının aşkla kesişmesi... Bazen hayatta açıklayamadığımız olayların olduğu ve bir gücün hayatımıza nasıl yön verdiğini gösteriyor"Fısılda".Umudun,fantastik hayatta da, gerçek hayatta da tek ilaç olduğunu anımsatırken "Fısıltılara kulak ver!" diyor adeta. "Biri oturuyor yanıma birden.Şeker kokulu,ufak tefek,dünya güzeli bir kadın bu. Bir an nefessiz kalıyorum.Acaba kalkıp yandaki boş banka mı gitsem? Sihir sesini duyuyorum birden. Unut diye fısıldamış
Tükendi
Madenci Kasabası olan Galce, İngiltere'nin Galler Bölgesi'nde küçük bir balıkçı kasabasıyken sanayi devrimiyle birlikte değişen ve dönüşen bir döneme şahitlik etmiştir. Avrupa'nın bitmek tükenmek bilmeyen güç savaşlarının tam ortasında yer alan bu küçük kasabada yaşanılan olaylar, aslında tüm Avrupa'nın küçük bir özetidir. Madenci Kasabası, İngiltere'de başlayan ve tüm dünyayı saran sanayi devriminin sosyo-ekonomik ve sosyo-psikolojik açıdan anlatıldığı, kahramanların hayal ürünü olmakla birlikte, olayların
Tükendi
Yargıladığımız ya da algıladığımız her duygu biziz aslında. Bir başkasının bu duyguları özgürce ya da genelin tabiriyle pervasızca adeta gözümüzün içine sokarcasına yaşamasıdır bizi en çok rahatsız eden. Çünkü biz genelde tepki görmemek adına bu duygularımızı her zaman bastırırız yahut bastırmaya çalışırız. Çünkü bize öğretilen davranış modelinde doğru olan budur. Biz bütün bu saydığımız ve yargıladığımız niteliklere sahip olmasaydık onu bir başkasında gördüğümüzde tanıyamazdık. Biz birbirimizin aynasıyız
Tükendi
1990 yılında çalışmalarına başlanan Mehmet Ali Çatal, 91 yılında tamamlanarak dünyaya geldi. Habertürk gazetesinde köşe yazıları yayımladı. Gırgır dergisinde 6 yıl boyunca mizah hikayeleri yazdı. İYGAD tarafından Yılın Gelecek Vaadeden Gazetecisi Seçildi. Mizah Hikayelerinden oluşan Bi Kahve İçebilir Miyiz ? Rüzgardan uçmasın diye 4 tane yeni hikaye eklenip kalınlaştırılarak 2.baskısını yapmış bulunuyor.
Tükendi
Hayatın uçurumlara doğru sürüklendiği bir dönemde, ateş üfleyen ejderhaların nefesinin korkunç sıcaklığı bir an bile durmadan önüne gelen her şeyi yakıp yıkıyordu adeta. Korkunç bir boşluk bırakarak ardında, temizliyordu dünyanın bütün iyiliklerini. Kümelenmiş ateş çalılıkları son zerrelerini de kül kül dökerken çoraklaşmış toprağa, vuruldu barışın son güvercini, korkunç bir gecenin kör yıldırımlarında. Esaret şimdi başlıyordu asıl, bırakın insanlığı, koskoca bir hayat esir tutuluyordu bir uçurumun kıyısınd
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 38 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2