Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 66 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
1968 – Ankara /Gazi Mahallesi O gün erkenden kalkıp Süveyda ile buluşmak üzere hazırlanmıştım. Yeni traş olduğum cildime vazelin sürdüm. Saçlarıma ise bir limonun suyunu parmaklarım arasında sıkarak çekirdeklerini hızla ayırıp dokundurmuştum. Bu hareket parlak olmasına ve şekillenmesine yardım ediyordu. Süveyda ise o gün yeşil bir elbise üstüne giymişti. Yağmurlu olduğu için hava, üstüne pelerin şeklinde bir de yağmurluk almıştı. Eflatun salkımdan bulutların altında buluştuğumuz bugün bizim için en güzel
Çünkü ailenin temeli olan evlilik ilişkisinin alternatifi henüz bulunmamıştır. Evlilik dediğimizde aslında iki kişi arasındaki bir dengeden bahsediyoruz. Bu denge sağlandığı oranda evlilik ilişkisi başarı ile devam edecektir. Bu konuda okuyucu kitabın içinde bazı ipuçları bulacaktır. Bir aşirette kadınlar boşanma isteklerini mavi ferace giyerek belli etmektedirler. Mavi ferace giydiği anda boşanmış kabul edilmektedirler. Cinsellik insana yakışan bir duygudur. Evli kişilerin heyecanımızı kaybettik sözünün
Gerçek bir yaşam öyküsünden esinlenilmiş bu kitapta yazar romanın esas kahramanı Hanım'ın gözünden okuyucusuna ulaşıyor. Hanım, kendi halinde kabına sığmayan küçük bir köylü kızıdır. Çok sevdiği engelli kardeşi canım Mustuk ve küçük arkadaşı Osman Batı ile yaşadıklarını onun gözünden görmek sizleri de heyecanlandıracak. Her sayfasında kendinizden bir şeyler bulacağınız bu eserde Anadolu'nun kızgın bir yazında, Uzundere köyünden belirsizliğe uzanan bir yaşama tanıklık edeceksiniz. Küçük bir kızın Küçük Han
Babam hep, "kafanızın içini süsleyin," derdi. Bu kitap, kendinize yatırım tavsiyesidir. Kim bilir belki denize fırlatılan son denizyıldızı gibi sizin de hayatınız değişir. Zamanı katlayıp cüzdanına koyabilen kaç kişi var? Peki gerçek Kahraman olmak isteyenler kimler? Sırlarla dolu büyülü bir dünya var; orada her şey mümkün! Bu kitapta, keyifli bir yolculuğa çıkacaksınız. Aniden çıkarsanız şaşırmayın. Hayat su gibi akarken asla dışarıdan göründüğü gibi olmayan network marketing ana yapısını keş
Bu kitap, Türkiye’de doğmuş, lisans eğitimini Türkiye’de almış ve daha sonra hayallerini gerçekleştirmek için Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşmiş, her biri alanında üstün başarıya ulaşmış pek çok Türk iş insanı ve bilim insanı arasından on yedi kişinin hayatına birkaç soru ile ışık tutuyor, onların “bilinmeyene yelken açtığı” dönemde neler hissettiklerini, başarıya giden yolda neler için mücadele ettiklerini gözler önüne seriyor. Kitap, pek çok Türk insanının dünyanın en gelişmiş ülkesinde üstün baş
Uçmak; masmavi gökyüzünde, özgürlüğe kavuşmak bembeyaz pamuktan bulutların gölgesinde… Kanatların bulutlara değmesi… Meydan okuma bir hikaye kitabındaki kahramanın pelerininde… Uçmak, minik bir çocukken kurulan en kutsal hayal belkide … Rüzgara ve yağmur damlalarına inat yükselebilmek en yukarıya ta ötelere göğe… Kuyruklu bir uçurtmaya meydan okuyabilmek. Kıpkırmızı bir balonla yaren olabilmek. Nitekim en büyük mucizedir uçmak…
Genel hatları ile biraz da borsa ile ilgili fikirlerimi yazdım. Pek tabiki bunlar yaşanmış tecrübelerim ile çıkarılmış sonuçlar. Bu kitap, beklenildiği şekilde bir borsa eğitim kitabı değildir. Çocukluğumdan bugüne kadar yaşadığım yaşattığım hikayelerimi yazdım. Geldiğim yeri asla unutmayacak bir sade vatandaş olarak, tüm doğallığım ile aktarımlar yapıp , bir hayata daha dokunmak istedim. Kitabı yazarken, acabalarım olmadı. Kaygılarım olmadı. Neticede ünlü bir yazar da değilim, otoritelerden oluşan bir j
O pencereden bakan sadece ben değildim. Diğerleri de benim gibi gökyüzüne bakmaktaydılar. Birçoğumuz gördük o mavi kuyruklu uçurtmayı. Adını özgürlük koydu kimilerimiz. O rüyanın içerisine zorla soktular bizi ve olmadığımız roller verdiler. Yel değirmenleriydi savaşılan düşmanlar. Rüzgârda saçlarımız dağıldıkça suç yüklenildi sırtımıza. Beyaz önlüğüyle geldi doktor amca; “Ölüler konuşamazlar” dedi. Ben en başına buyruk olandım. Uyandığımda bile kendi ülkemde kahramandım. Kopuk bir ip elimde her şeye ş
"Sevmek en büyük yüktür. İnsana içten gelen öyle büyük sorumluluklar yükler ki... Tek bir bakıştan sayfalarca senaryo yazarsın. Bir gülüşten hayatın anlamını çözdüğünü, bir gözyaşından cehennemin nasıl bir yer olduğunu gördüğünü sanırsın. Sevmek en zor eylemdir. Newton' un yasalarıysa sana etkinin karşılığında bir tepki doğuracağını söyler"Sevgi, mutluluk, özlem, özgürlük, aşk, ölüm... Sık sık kullandığımız bu sözcükler hepimiz için aynı anlamlara mı gelir? Yoksa her birinin kişiden kişiye değişen çağrışıml
"Eğer bu dünyada yaşanan her şey bir kaderse bu kitapta anlatılanlar da kaderimizin bir parçasıdır. Ben tesadüflere inanmam. Çünkü tesadüf değildir bizleri bir araya getiren. Kaderdir..." Bunların dışında yazar aynı zamanda bir sosyal fayda da amaçlıyor bu romanda. Konuşma engelli bireylerin yaşamı ve yaşamda karşılaştıkları zorluklar üzerinde duruyor yazar. İşaret dilinin önemi, engelli bireylerin toplum içerisinde yer edinmesi gerektiği, günlük yaşamda desteklenmeleri ve sosyal hayat içerisinde karşılaşab
Geleceği aydınlatan çocukların varlığı; nitelikli, etik, mutlu, sağlıklı ve keyifli bir hayat sürdürmeyi başaran yetişkinlerin işidir. "Ubuntu" ; aydınlık bir gelecek için ihtiyacımız olan her anlamda sağlıklı çocukların yetişmesine katkı sağlamayı hedeflerken, bu sorumluluğu taşıyan yetişkinlerin işini kolaylaştırabilecek el kitabı niteliğindedir.
Einstein'ın 72. Yaş gününde fotoğrafçılara dil çıkararak verdiği poz işte tam da bunu yansıtıyor. Bu resmin vermiş olduğu mesaja göre Einstein problemlerini çözerken çocuk gibi düşünür, yetişkin gibi karar verirdi. Bir çocuk gibi tüm algılarını evrene açar, hayaller kurar, düşlerden gerçekler tasarlardı. Neydi bu çocuk gibi düşünebilmek? Aslında bize ne uzak geliyor öyle değil mi? Şimdi zihninizde size yöneltilen şu cümleleri hatırlayın ; ‘'Çocuk gibi konuşma, çok çocukça düşünüyorsun, ımm bu fikir oldukç
Sanatçılar hayal ülkesinin haz ülkesinden gerçeklik ilkesine o acı geçişte kurulan ve gerçek yaşamda ister istemez vazgeçilmiş içgüdüsel doyumların yerine temsilî doyumlar sağlayan bir ülke olduğunu sezmişlerdi. Sanatçı da bir nevrozlu gibi içgüdülerine doyum sağlayamadığı gerçek dünyadan hayal dünyasına çekilmekte ancak nevrozların üstesinden gelemediği bir eylemle sonradan gerisin geri gerçeğe dönerek orada sımsıkı tutunabilmektedir. Sanatçıların yaratıları ve sanat eserlerinin fonksiyonu tıpkı düşler gib
"değerli bir hayat yaşadım." demek ister misin? O halde bakışlarını başka bir eksene çevir. Kendini, tanımlarını ve önceliklerini değiştir. Kolay değil biliyorum. O yüzden kitapların içinden altını çizdiğin cümleleri toplamalısın. Zamanı geldiğinde o cümleler, senin içindeki kıvılcımı büyük bir ateşe dönüştürecek. Şimdi fısılda kendine "başka bir hayat mümkün" diye. Bu cümleye tüm kalbinle inandığın gün değerli bir hayatın başrol oyuncusu olabilirsin. Bu kitap, yaşamını yeni bir eksene taşımak için kuraca
"Ben Senin Yaşındayken" adlı bu kitap; kendi ayakları üstünde durabilen, güler yüzlü, doğru sözlü, ruh sağlığı yerinde mutlu çocuklar yetiştirmenin püf noktalarını ele alıyor. Yazar; mutlu çocuk yetiştirmenin ön koşulunun mutlu anne baba olmaktan geçtiğini söyler ve ebeveynlerin, çocuklarının zihinlerini doldurmadan önce ruhlarını nasıl doyuracaklarını düşünmeleri gerektiğine vurgu yapar. Bu bağlamda anne baba ve eğitimcilere günümüzün koşullarında ve geçmişin deneyimi ışığında kılavuz olmak amaçlanmıştır.
Düştüklerinizi değil kalktıklarınızı sayın. Çocukların gerçek dünyasını anlamak için doğayı izlememiz yeterli çünkü kuşlar uçar, balıklar yüzer çocuklar oynar! Teşekkürler Okuyananne ebeveyn kaygıları ve oyunu birleştiren eşsiz eserin için. - Uzman Psikotrapist Dr. Serhan Doğan Ebeveyn ve çocuk etkileşimine ilişkin multidisipliner yaklaşıma sahip, etkileyici bir kitap. Okurken yaklaşımlar, yöntemler ve teknikler yaşamlarımızda da kullanılabilir mi diye sormaktan kendimi alamadım. - Dr. Murat Bolelli - Ok
Dipsiz düşünce kuyusunun derinliklerine indikçe gün yüzüne çıkan hislerin efsunlu dünyasının satırlara dökülmüş halidir Derun... Sahip olunanların kıymetini bilemeyişinin nedamet çığlığı... Ardında bıraktığın her kim ise, seni kırmamak için yüzüne söyleyemediklerinin kâğıda ve kaleme dökülüşüdür... Bırakıp gidenin gıybetidir bir kâğıt parçasıyla yapılan... Kalem ucuna emanet gözyaşlarının, kâğıdı iç dünyanla aynı renge boyaması neticesinde ortaya çıkardığı sanat eseri... Müebbet muhabbet hükmü giymiş gönüll
Uyutulan 33 yaşındaki troid kanseri kadın hasta, ameliyat masasına yatırıldı. Cerrah Mehmet Bey'i asiste etmek benim görevimdi. Doktor bugün biraz yorgun gözüküyordu. Bugün girdiği dördüncü ameliyattı. Onun operasyonlarında cerrahi aletlerin sesi dışında çıt çıkmazdı. Ameliyata başlayalı yarım saat geçmişti ki cerrah, "Çabuk tampon verin!" diye bağırdı. Hasta kanıyordu. Çok sayıda tampona rağmen kan durmuyordu. Şah damarı kesilmişti. Tüm müdahalelerimize rağmen hasta dönmedi. Doktor sinirli bir tavırla ame
Kara bir kış gecesi, Anadolu yaylalarının tam da ayaza vurduğu bir gecede doğdu Seher. Annesi için bir evlat, bir müjde olsa da babası için kız olmasından dolayı bir utançtı. Erkek evlat da olduğu gibi çığlık sesleri kopmadı evlerinde. Gaz lambaları sabahlara kadar yanıp yemekler verilmedi. Hatta ebe nine dışında o gece doğduğunu kimse bilmedi. Kaderi daha doğarken mi bahtsızdı, yoksa bahtını karartan erkek sevdalısı babası mıydı? Kız evlat doğurmak ve kız evlat olmak suç olabilir miydi? Peki ya babası ya
Çocuğumuzun kilo problemi olmadığı zamanlar bebeğimizi beslemek keyiflidir. Bu durumda annelerimizin de tavrı daha pozitiftir. Fakat bebeğin kilo problemi varsa, anne çocuğu için endişeye kapılarak panik olabilir ve negatif tavırlar sergileyebilir. Bu tür durumlarda "istemeden" çocuğumuzu beslerken onun hassasiyetlerine karşı duyarsız davranabiliriz. Sonuç olarak yemek yeme zamanları her iki taraf için de çok zorlayıcı bir hale gelebilir ve bir kısır döngü içine girilebilir.Genel görüş şudur; çocuk açsa yem
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 66 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1