Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 65 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
"Birçok kudretli şeyler vardır, fakat hiçbiri insan kadar kudretli değildir. İnsan, karanlık denizlerin üzerinde, fırtınalı lodos rüzgârıyla kabaran dalgaları aşarak, gürültüler arasında yoluna gider. Toprağı, bu ebedi ve yorgunluk bilmeyen tanrıyı bile yorar, kuvvetli atların çektiği sabanı dolaştırarak her sene onun bağrını altüst eder. Şu çokbilmiş insan, gamsız kuş sürülerini, ormandaki yırtıcı hayvanları, denizdeki türlü mahlûkları ipten örülmüş ağlarla tuzağa düşürür. Dağın yabani hayvanını zekâsıyla
Tükendi
Bu kitapta, şiirimizin büyük ustası Orhan Veli Kanık'ın dünya görüşünü aydınlatan toplumsal içerikli yazıları, ilk kez tek bir başlıkta toplanmakta; özellikle dönemin güncel politik konularına bakışı, Cumhuriyet Devrimi'ne yaklaşımı ve insanlığın geleceğine dair düşünceleri yer almaktadır. "Bizi sol mu sanıyorsunuz? Evet soluz. Ama sol ne demektir? Memleketin kötülüğünü isteyen insan mı demektir? Hayır! Olsa olsa, memleketin de bütün insanlıkla beraber, daha ileriye gitmesini isteyen insan demektir. Memleke
Tükendi
"Tarih sürekliliktir ama yeniyi, değişmeyi, daha ileri adımları da içinde barındırır; zaman zaman yol ağızlarında sert ve ani dönüşlere de tanıklık eder; öyle olmasa mağara döneminden çıkıp bugünlere gelemezdik. Böylece gelecek, bugünkünden -hiç kuşkusuz- daha ilerde olacak. Bunun için de insan aklına ve emeğine, onlardan yana güçlere güvenmeliyiz. Tarih, bu güveni aşılıyor bize; onu yitirmek, kapıları kör ve karanlık güçlere açmak demek olur. Onlar bugün de vardır ve her şeyden önce de umudun düşmanıdırlar
Tükendi
Yılmaz Polat, yakın dönem Türkiye -ABD ilişkilerinin zaman zaman neden kopma noktasına geldiğini, Donald Trump ve Tayyip Erdoğan arasındaki ikili ilişkiler üzerinden okuyor. İlginç saptamalar yapıyor. Keyifli örnekler de veren Polat, hepimizin gözleri önünde meydana gelen bazı olayların, aslında bildiğimiz gibi olmadığını bize gösteriyor. Öyle ya, eğer her şey göründüğü gibi olsaydı, bilime (bu arada sosyal bilimlere de) gerek kalmayacaktı. Yılmaz Polat, Amerikan siyasal tarihinin en ilginç kesitlerinden bi
Tükendi
"Yazın uzun günlerinde daha fazla çalıştığı halde akşamları evine eskisi gibi bitkin ve takatsiz değil, büyük bir coşku ve neşeyle gelirdi. Yürürken koşar, söylerken güler, önceleri, geldiği zaman bir parça dinlenmek için üzerine düştüğü sandalyelerin hiçbirinde oturamaz, evin içinde sürekli dolaşır dururdu. Yüzünde, parıldamak için zamanın en küçük müsaadesini bekleyen gençliğin canlı rengi görünmeye başladı. Yirmi yaşındayken, insanı aciz bırakma kudreti olan böyle bir tebessümün karşısında hiç bulunmadın
Tükendi
Serçelerin kışın pencere kenarlarına konarak yiyecek beklediğini anlatan o kadar çok çocuk öyküsü var ki... Bazen, belki de hep günlük güneşlik zamanlarda, o minicik serçelerin çoğul cıvıltıları ve zıp zıp zıplayarak yürüyüşleri, bir sevinç duygusu uyandırabilir insanda. Bülbülün, kanaryanın sesi bile bir hüzün nağmesi değil midir her zaman? Peki bu duyguları yaratan ne? Önce kuş, uçmak, özgürlük ve insansal sınırlılık düşüncesi mi getirip oturtuyor, kuşların özellikle akşamüstü uçuşlarına hüzün ve gariplik
Tükendi
Bilinci ve yüreğiyle değil de ön yargılarıyla adımladığı bir yolda, nereye gittiğini bilmeden ilerliyor bugünün insanı. Çokluk kayboluyor. Halil'in şiirlerini okuduktan sonra en çok bunları düşündüm. "Uslu olma"yı kabul etmeyen çocukların dokunaklı isyanını... Her yanıyla samimi, yaşanılası bir geleceğe dönük ve özgür dizeler... Gücünü, doğrudan eklendiği yaşamdan alan; ondan beslenen, onunla büyüyen dizeler. Vicdanını yitirmeyenlerin yüreğini kuşatan gerçek Taner Gülen "Ama gel gör ki rüzgâr dinmedi daha,
Tükendi
"Yaşam bu işte, şu yıldızları seyretmek, şu havayı solumak, bu kır, bu ekmek, bu tezek, ter kokusunu duymak! Yaşam şu işte; ağaca, toprağa, taşa, şu üzüme, şu kaplumbağaya dokunmak! Yaşam bu işte; gülmek, ağlamak, sevdiklerinin sesini, kokusunu, yüzünü özlemek! Yaşam şu işte; göğsümün sol yanında atan, kütür kütür. İşte şu acıkan mide, işte şu düşünen beyin, işte okuyan göz! Yaşam, işte şu yıldızların ağması, bir ötekinin belli belirsiz devinmesi, şu elini yıldızlara uzatıp tutmak isteyen bebek, yaşam... Bu
Tükendi
Kimi yazarlar vardır, yaşamları ile yapıtları arasında derin uçurumlar görürsünüz. Oysa, Daver Darende'yi anlamak için resimlerine ve yazılarına bakmak yeterlidir. Şıkır şıkır resimlerinde neyi imliyorsanız; iyi, ilkeli insanlığının kanıtı yazılarında neyi anlıyorsanız, Daver Darende tam da odur. Elinizdeki kitapta diyor ki, "Uygar olmak zor iş." Sanmayınız ki, Darende, uygarlıktan yakınıyor. Bilisizliğin kuraklığını giderebilmek, o çölü verimli kılabilmenin ne denli güç olduğuna değiniyor. Kitabın içine
Tükendi
"Genç kızlık... Hayatın baharı demektir; bir bahar ki, en zengin, en şuh, en güzel çiçeklerle süslü, en sarhoş eden, en nazlı, en ruh açan rayihalarla kokar; bir bahar ki, orada tabiatın yalnız okşayan nefesleri, yalnız aşkın renkleri gezinir; bir bahar, bir bahar ki, onda en saf ve zerrin ümitler, en temiz ve kıymetli emeller kanat çırpar; bütün şiir, bütün güzellik, yalnız şiir ve güzellik... Yalnız neşe ve gülüş, yalnız renk ve nur... Fakat sonra, o zamana kadar bir bulut görmemiş olan bu bahar seması, k
Tükendi
"- Hayda! Şimdi sana tüm insan uluslarını saymaya kalkarsam... Yani bizde nasıl yavrucuk, nasıl geyikler, karacalar, ceylanlar, cerenler varsa, İnsanistanda da çeşitli uluslar var. Bunlar uyduruktan kaydırıktan bir bayrak yaparlar kendilerine, uyduruktan kaydırıktan sınırlar çizerler ülkelerine, gene uyduruktan kaydırıktan krallar, başkanlar seçerler başlarına, sonra efendiciğime söyleyeyim, uyduruktan kaydırıktan tabular, dinler, ahlaklar icat ederler, düzmece kahramanlıklar yakıştırırlar falan, kendilerin
Tükendi
Ses
"Hayatında yalnızlıktan başka bir şey görmediği için, müthiş yalnızlığının farkında bile değildi. Etrafından gelip geçenlere, herhangi ecnebi bir maddeye, bir duvara, bir ağaca, bir köpeğe bakar gibi düz, alakasız belki biraz çekingen nazarlar fırlatıyordu. Ölüm ona hiçbir zaman fevkalade bir şey gibi görünmemişti. Etrafında, küçükten beri, en çok gördüğü şey ölümdü. Yalnız ölümün bir şekli vardı ki, düşündükçe tüylerini ürpertiyordu." Türk Edebiyatının Büyük Ustası Sabahattin Ali'nin ölümsüz eseri Ses'i ok
Tükendi
"Hiçbir telkin; hiçbir nasihat beni biraz olsun sükûnete getiremezdi. En akıllıların sözlerinde bile zayıf ve alay edilecek taraflar bulmakta büyük bir maharet sahibi idim. Halbuki bu genç kız, bana bir tek kelime ile böyle bir şey teklif etmediği, bir tek tavrıyla benden böyle bir şey istemediği halde onun mevcudiyeti beni sakinleştirmiş, ağırlaştırmıştı. Beni asla anlamadığı muhakkaktı; ben de onu pek anlamış değildim. Birbirimizi anlayan bir tarafımız herhalde vardı. Fakat bu, biz farkında olmadan işini
Tükendi
"Nasıl bir hissedişse bu böyle; seni içine çekip denizlerin ortasındaki bu adadan aldı, geceleyin dünyanın uzaklarına taşıdı, başka diyarlara götürüp ve yine hiç gürültü etmeden bu isimsiz tayyare, seni usulca oralarda bıraktı ve imrendiğin ve hatta buruk bir tatla kıskandığın o içindekilerle birlikte süzülerek ayrılıp gitti çok uzaklara..." Yetmişli yılların ilk çeyreği... Ülkenin politik ortamında, öğrencilerinin sol düşünceye dair sorduğu soruyla hayatı değişen bir felsefe hocası... On yıllık bir cezaevi
Tükendi
Tarihin en kanlı ve en büyük değişimlere gebe döneminde, savaşın insan ruhundaki duygusal yansımalarını ustalıkla işlemeye devam ediyor Nevzat Kutlu. Tarihi romanları ile tanınan yazar, bu kez Kurtuluş Savaşı yıllarına gidiyor; yine sıradan insanların sarsıcı hayatlarıyla kurguladığını romanında; okuyucularının yüreğine acıyı, aşkı, özlemi, var olma savaşını, özgürlük ve bağımsızlık sevdasını bir nakış gibi işliyor... "Şu küçücük kasabada, dönüp geriye baktığında, yaşadığını belli edecek hiçbir şey olmamışt
Tükendi
Bu yapıt, Ceyhun Atuf Kansu'nun bugüne değin kitaplaşmamış, Cumhuriyetin kurucu düşüncesi ve Kemalizm üzerine derinlemesine çalıştığı seçkin yazılarından oluşmaktadır. "Kemalizmi Anlamak", Kemalizm adına son yıllarda ortaya atılan, Cumhuriyetin devrimci özünün uzağına düşmüş düşünce ve eylemlere karşı, yönünü bu toprağın gerçeklerinde bulan bir pusuladır. "Kemalizm'in siyasal öğretisi ulusal bağımsızlık ve ulusal devrime dayanır. Ulusal devrimin toplumsal öğretisi ise Halkçılıktır. Halkçılık öğretisi, ulusa
"40 Kuşağı şairlerinin bir arada anılmasının nedeni, düşünceleri ve düşüncelerine uygun yaratılarıdır. Edebiyatın yaşama katılması, edebiyata yaşamın katılması, edebiyatın toplumsal sorunlara eğilmesi ve bir işlev yüklenmesi 40 Kuşağı'nın kaygısıdır. Bu kaygının ve bu yüklemenin nedenini ise ancak o günlerin yaşam koşullarının ve edebiyat ortamının bilinmesiyle kavrayabiliriz. 40 Kuşağı şairlerinin ortak kaygılarının oluşturduğu bir anlayışla 'kuşak' olarak belirlenmelerinden daha doğal ne olabilir? Bu doğa
Tükendi
• Sait Faik, Atatürk Müzesi'ni gezdikten sonra kaleme aldığı yazısında Mustafa Kemal'e dair neler yazmıştı? • Orhan Veli, "Biz devrim içinde olan bir memleketiz" derken toplumu hangi konuda uyarıyordu? • Çocukken bir kamyonun altında kalan Aziz Nesin, o an neyi anlamıştı? • Halikarnas Balıkçısı, Mustafa Kemal ve Kuvayı Milliyecilere düşman olan Ali Kemal'e karşı ne yapmıştı? • Melih Cevdet Anday, Şevket Süreyya Aydemir'in hangi görüşlerine karşı çıkmış; Cumhuriyet Devrimi ile sosyalizmi nasıl ilişkilendirmi
Tükendi
Çocukluk arkadaşı Önder Pekcan, anılarında hem Uğur Mumcu'nun kişiliğine dair ayrıntılar hem de düşünsel gelişiminden izler aktarıyor. Ümit Aslanbay'ın yayına hazırladığı bu çalışmada, Mumcu'nun daha önce yayımlanmamış mektuplarını da okuyacaksınız. "1967 Haziran'ında kapanan Yön'de yazan Uğur Mumcu'nun, Temmuz 1967 tarihli mektubunda Ant'a atfettiği sıkıştırılmış gibi duran sözcüğün gerekli ve bir o kadar önemli açılımı ‘kısaca' budur. ‘CHP ve TİP, gerisi hikâyedir.' Sonraki paragrafta bir cümle daha vardı
Tükendi
"Yıl 2014 Ensar ve Türgev (Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet) vakıfları ABD'ye açılma kararı alıyor. Bir tür vakıf evliliği. Birleşmeden Türken Vakfı (TURKEN USA) doğuyor. Türkiye'de vakıf denince akla AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ailesi ve yakınlarının yöneticiliğini yaptığı kuruluşlar gelir. Ensar ve Türgev vakıfları da bunlar arasındadır." * "Bu kitapta milyonlarca dolarlık kuruluşların yöneticilerinin eş, dost, akraba ilişkilerini ve ABD'de yaptıkları milyonlarca dolarlık harcamaları resmi
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 65 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1