Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 23 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
"Anadolu toprakları üzerinde kurulan Cumhuriyet Türkiye'si, bir ulus devlettir. Ancak bu coğrafyada yüzyıllardır yaşayan halklar, bir imparatorluğun bakiyeleridir. Yeni devletin adını Türkiye Cumhuriyeti olarak tescil ettiren kurucu kadronun hedefi, bu ulus devlet formatına uygun olarak hangi etnik yapıdan gelirse gelsin, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan herkesi Türklük şemsiyesi altında birleştirmekti. Bu nedenle birçok devrim ve bu amaca uygun yasal düzenleme yapıldı. Cumhuriyet yönetimi bunu kısmen d
Tükendi
Bu ülkenin bağımlılığını, bu toplumun yozlaşmasını ve bu milletin dağılmasını isteyenler, bu ülkenin gençliğini kendi tarihinden nefret ettirerek işe başlamışlardır. Gençliğe, atalarının birtakım cahil, yobaz, vahşî adamlar olduğunu, onlardan nefret etmenin çok önemli olduğunu öğretmişlerdir. Oysa hakikat, onların söylediği gibi değildir. Bu toplum ve bu toplumun temsilcisi olduğu medeniyet, çok üstün insanî değerler çevresinde kurulmuştur. Zamanında en ileri ve en mutlu insanlığı temsil etmiş, birçok konud
"Adam kendini bir yolun başında buldu. Köpeğini de yanına alıp yürümeye başladı. Nereye varacaklarını bilmiyorlardı. Yol da bitmek bilmiyordu. Yoruldular, çok susadılar. Karşılarına görkemli bir bina çıktı. Kapıyı güzel bir kadın açtı. İçeride sular çağıldıyordu. Yüzüne tatlı bir serinlik vurdu adamın "Buyurun," dedi güzel kadın, "istediğiniz kadar su içebilirsiniz!" Senai Demirci, bu kitabında, biricik sahih kaynak Kur'ân'ın haberlerini kurgunun heyecanında mayalıyor. İnsanın ürpertilerine dokunuyor, kork
Tükendi
Aile yapısının sağlamlığı ile inancın oluşumu arasında da doğrusal bir ilişki var mıdır? Elbette vardır. İnanç ve aile etkileşimi tek yönlü değildir. İnanç kişinin Allah'ı sevmesi, ona bağlanması ve kendisini Rabbi 'ne karşı sorumlu hissetmesi demektir. Sevgi, bağlılık ve sorumluluk duyguları öncesinde aile içerisinde oluşturulmadan Rabbe karşı sarf edilemezler. Yani, aile fertlerinin birbirine gösterdiği sevgi, bağlılık ve sorumluluk temelli davranışlar bu duyguların keşfedilmesi ve geliştirilmesi demekt
Tükendi
"Hikâyeler hep yarım; sadece benim değil! Hepimizin... Körpe yalnızlıkların arasına sıkışmış göğüs kafesimiz. Şimdi bu hikâyelerin arasına saklıyorum kendi yarım kalmışlığımı... Sizde kendi yarım kalan yanınızı koyun benim yarım kalmışlığımın yanına... Bir puzzle misali yeni bir anlama dönüşsün yarım yanlarımız. Böylece okşayalım sancılarımızı, Acılar okşandıkça umut olur yarınlara..."
Tükendi
Aşkın onarılmaz yarasından geçiyordum. Ahlar ağacının feryatlarının arasından. Kan revan güllerin saldığı baş döndürücü kokuların arasından kıvrılıyordum adanın sonbahar yaprakları ile kaplanmış yollarına... Deniz kokusu, çimen kokusu, belli belirsiz acı çığlıklar atan vapur sesi ile karışarak dökülüyordu gönlümün kıyılarına... Çıplak ayakların yapraklarda beliren gözyaşlarını öptüğü yerde kanıyordu mazi. Oysa ben bin dokuz yüz on altılı yılların, ince parmakları ile nazenin dokunuşlarla duygularını tuvalin
"Bir aşk kaldı geriye. Bir de büyük boşluk. Ve bütün bunları, bulutların ufukların üzerinde süzüldüğü güz akşamlarında, adadan İstanbul'a sevdiği kadını görmek için koşan şairi, dalgalara söyleyen öykücü kaldı geriye... Beni bırakma! Tüm lisanlarda beni bırakma... Tüm tehlikelerde beni bırakma. Aşkın şüphe ve korkularında beni bırakma... Çıldırtan engellerinde beni bırakma... Beni bırakma... Bırakma beni... Bı-rak-maaa biziiii... Bizi bırakmaaa... Kumsalın gecesi bitiyor. Ada sessizleşiyor. Önümden bir fayt
Tükendi
31 Mart'ın isyan günlerinde ya bir Teşkilat-ı Mahsusa hafiyesi çıkıp, ekibiyle bu isyanı bastırmak için uğraşa başlasaydı... Peki ya aynı hafiye, 2. Abdülhamit'i düşürmek için İstanbul'a gelen Hareket Ordusu'nu engellemeye çalışsaydı... Tarihimizin bu karanlık günlerinde Mekteb-i Sultani mezunu, uzun yıllar şark illerinde görev yapmış ama İttihatçılar güçlenince görevinden alınmış bu hafiye ne kadar şeyi değiştirebilirdi acaba? Abdülhamit Yaşıyor romanı; gerçek olaylara gerçekleşmemiş olabilirlikler persp
Çanakkale denince, hepimizin düşünce ve duygularının sınırlarını zorlayarak ortaya çıkan şey, hiç şüphesiz, bir milletin, etiyle, tırnağıyla var olma mücadelesi verdiği, Çanakkale Zaferi'dir. Öyle ki, Merhum Akif'in, "Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? / 'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın" dizelerinde söylediği gibi, tarihe bile sığmayan bir zaferdir bu. Destanlaşan bu zaferle, Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Mustafa Kemal'den, Fevzi Çakmak'a ve Koca Seyit'e kadar, nice kahramanlar ortaya
Tükendi
Kameri ayının son gecesiydi. Gece zifiri karanlıktı. Mağara hiç olmadığı kadar heyecanlı bir sığınağa dönüşüyordu. Dışarıda Kıtmir'in sessiz havlayışı, Çobana mağarayı işaret ediyordu. Roma halkının acımasız çığlıkları, önce göğün katlarında dönüyor, sonra dağa çarpıyor, daha sonra kayalara vurup, mağaranın boşluklarında yankılanıyordu. "Tüm İsevileri bir araya getirin, onları diri diri yakacağız!" Olimpus tanrılarının cansız varlıkları, ruhsuz bir şekilde tüm olanları seyrediyordu. Helen bağırıyordu: "Onla
Tükendi
'O da sevecekti, galiba bir işi çıktı.' Soğuk bir Konya sabahı terk ettin beni. Sıcacık mevsim tersine döndü sen gidince. Tıpkı yokluğunda dünyanın tüm renklerinin siyahtan ibaret olduğu gibi. Benim terkedilişimi öğrenmeme ise kırkikindi yağmurları şahit oldu. Gittin. Dönüp bir kere bakmadın 'sen' kanayan yaralarıma. Oysa ne çok sevmiştim seni. Ahh, be... Çok başka sevmiştim seni. Çok sevmenin suç olduğunu bilemeyecek kadar çok sevmiştim. Bakma -miş'li konuşmama hala delicesine aşığım sana. İsteyip de ula
Neden "Kanuni", ya da "Muhteşem" dendi? Kanuni, Hürrem Sultan'a gerçekten âşık mıydı? Osmanlı'nın devlet yapısı eğlenceye mi, hizmete mi dönüktü? Harem hayatı nasıldır? Harem nasıl bir kurumdur, işlevi padişahlara kadın bulmak mıdır? Hürrem Sultan, Kanuni Sultan Süleyman'ı ne kadar etkilemiştir? Şehzadelerin katledilmesinde Hürrem Sultan'ın rolü olmuş mudur? Sünnet Medeniyeti ne demektir, Osmanlı bunun neresindedir? Osmanlı'nın devlet olma amacı nedir? Kanuni'nin kimliği ve kişiliği Kanuni'nin savaşları, va
Tükendi
"Yıllar" , yağmur damlası gibi yağar rengârenk boylarla tezyin ömür resmine, siler yavaş yavaş simandaki güzelliği, bitirir vücudundaki enerjiyi, yavaş yavaş yer gençliği, bembeyaz boş tuval gibi, bembeyaz kefenli solgun bir yüz kalır geriye... Yıllar, yılankavi yollar gibi dolanır bedenine, zehirli sarmaşık gibi bitirir seni, yavaş yavaş uyuşturarak sarılır gündüz gece. Sonra akarsın bir boşluğa "ömür" üç bilinmeyenli bilmece. CEBİMDE YILLAR VAR BİRİKTİRDİM ÇOK OLDULAR SEVİNDİM YAŞADIM SANDIM ONLARI
"Seni sana anlatışım diyorum ya... Ellerinde uykuya dalan her mektubum senin bendeki uyanışın oluyor. Sevilmeyi öğrendiğin hayat, sevmeyi de öğretince anlayacaksın beni. Bense sevilip sevilmediğimden habersiz, hep sevmenin karşılığı olarak yazacağım seni." "Sevgiyi ve aşkı, özlemi ve beklentiyi kafiyelerle anlatabilen şâirlerimizin sözleri çoğu zaman müzikle yoğrularak dudaklarımızdan dökülmüştür. İnsanoğlunun gönül telinden yalnız kafiyelerle örülmüş dörtlükler doğmaz. Bazen işte bu eserde olduğu gibi, i
Tükendi
Oyun içinde oradan oraya koşan bir çocuk gibidir zaman . en büyük güç çocuğa aittir.içinde bulunduğun anı kullanabildiğin sürece kolay aydınlanırsın. insanların deneyimlerini tekrar edip duruyorsan ölü ve anlamsızdır diyerek ruhunda bir fırtınanın peşi sıra gidip, sevgi yoluyla yeni keşfedilmiş içsel bir yürüyüşün kendisiyle doğayı uyumlu hale getirerek, içsel bir krallığın efendisi olmak için arayışa koyulan yaşar bedri; iki el iki kanat gibi birbirlerini tamamlayan eyerlediği demirden atıyla gittiği malab
Bayhan ön kapakta ''Güneş doğarken; Kudüs'ü, Medine'yi ve İstanbul'u aynı anda görmek isteyen adam...'' diye bahseder, Başbakanımız Ahmet Davutoğlu' ndan. Sayın Davutoğlu' nun: '' Öksürmek bir hastalık göstergesi gibi görülebilir ama bir açıdan da insanın hastalığa teslim olmadığını gösterir, 'hayatiyet' demektir.'' sözleriyle konuyu farklı bir şekilde ele alır. İşte Bayha'nın Başbakanımız Sayın Davutoğlu' yla ilgili gözlem ve analizlerinden çarpıcı bölümler: Son yüzyılın 'hasta adamı' olarak şöhret bul
Tükendi
Bir gece harflerim tutuştu. Ateşler içinde bir Elif yüreğimdeki hikâyenin içine yürüdü. Eliften Be'ye sıçradı gönül yangınım. Heceler çoban ateşi oldu. Kelimelerden bir harman kül oldu. Cümleler ateşe kul oldu. Aşk, ateşti. Elife eşti. Elife düştü. Elife ateş düştü. Sonra bir sabah "incecikten bir kar" yağmaya başladı yüreğime. "Tozmaya başladı yüreğim Elif Elif" Cayır cayır yanan hikâyemin harfleri dondu kaldı. Yüreğim üşüdü. Ayaza çekti sabahlarım. Kar Âdem'di. Dem bu demdi. Ateşim söndü. Elif
Tükendi
Bir yarayı o yaranın verdiği sızı ve acıdan bağımsız düşünebilir misiniz? Eğer düşünebiliyorsak o zaman yanılgıların esiri olmuşuzdur! Ya da umutlarımız yerine başkaları için savaşıyoruzdur. Bu, bir anlamda hayatımızı sahipsiz bırakmaktır. Oysa hayatımız kaderimizdir. Ve kader hayattan daha kuşatıcıdır. Hayatımızdan vazgeçebiliriz ama kaderimizden kaçamayız! Fakat zaruretin ve ihtimalin bilimlerini karıştıranlar, apaçık bir metin şeklindeki hayatı ve dünyayı hep yanlış okur! Eğer Batılı zihnin vazettiği gib
"Beyaz haberlerim var kardeşlerim" diyerek sürdürdü şiirlerini Cahit Zarifoğlu. Şiire başladığında gördü kalabalıkları ve "Hamle" dediler hep birlikte bir aradayken. Yekindiler yerlerinden birbirlerine tutunarak, bir ömürlük evlek tutup insan merkezinde gövdelerini koydular "İte çakala karşı". "Yedi adam biri bir gün bir aşk gördü; gereğini belledi, ölüm girse koynuna Ayırmaz aşkı yanından" Böyle sürdü Anadolu yiğidi tarlasını, ekip biçti çiftini çubuğunu. Mesele, yârin kapısında onurla, erinçle ve ima
Tükendi
"Beni bir tek deniz anlıyor. Deniz bana benziyor. O da gözlerim gibi ıslak ve mavi." Her yazar dünyaya farklı bir pencereden bakar. Olaylara bakış açısı onu diğer insanlardan farklı kılar. Bülent Gündoğan öykülerinin ortak özelliği, içimizdeki denize akan ve ruhumuzu sarsan billur bir ırmak olması? Yazar, üçüncü öykü kitabı Islak Mavi?de, özenle seçtiği kelimelerden kurduğu öykü dünyasında hüznün ve güzelin kapılarını yeniden aralar. O, gelenekle moderni harmanlayan, dergilerin mutfağından yetişmiş kaygılı
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 23 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1