Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 24 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Yoğun, nöbetli çalışma koşulları özellikle sağlık çalışanlarının iş ve aile yaşam alanlarında üstlendikleri çeşitli rolleri yerine getirmelerini zorlamaktadır. Çalışanlar açısından yoğun iş temposu ve zorlu çalışma koşullarının oluşturduğu gerilim ve çatışmanın, işletmelere karşı olan tavırları ve kurumdaki çeşitli davranışları üzerinde yoğunlaştığı bilinmektedir. Diğer taraftan bu durum maalesef kişilerin aile yaşamları üzerine de olumsuz olarak yansımaktadır. Kitap içerisinde iş ile aile arasındaki çatı
Ülkemizde siyaset bilimi, Türk siyasal hayatı ya da çağdaş siyasal akımlar alanında birçok eser verilmesine karşın düşünce tarihçiliği anlamında köşe taşları belli, demlenmiş çalışma sayısı bir hayli azdır. Bu bağlamda elinizde ki eser hem "siyaset öğreticileri" hem de genel okuyucu için bir yol haritası olma iddiasındadır. Fakat bu iddia, bir tarafta kitabın kurgusu diğer yandan Türk siyasi düşünce tarihinin yapısal krizleri nedeniyle doğal sınırlara sahiptir. Düşünce tarihi ile siyasal hayatın kesişme nok
Tükendi
Kamu politikalarını belirleyen siyasi organlar, hükümet sistemlerine göre farklılık gösterir. Parlamenter sistemde, politikayı belirleyen organlar parlamento ve bakanlar kurulu, başkanlık sisteminde ise parlamento ve devlet başkanıdır. Türkiye'de parlamenter sistem uygulanırken, kamu politikaları, Meclis'te kabul edilen kalkınma planları ve hükümet programlarınca belirleniyordu. Politikaları hayata geçirirken Bakanlar Kurulu, Meclis'e karşı kolektif, bakanlar ise bireysel olarak sorumluydu. Başkanlık sistem
Tükendi
Çalışma ya insan kişiliğini geliştiren olumlu bir araç ya da insanın mânevî varlığının gelişiminde bir kopuşa yol açan bir amaç hâline gelmektedir. Sanayi devrimi ile birlikte çalışma, insan gelişiminin bir aracı olmak yerine onu fıtratından uzaklaştıran bir sosyal ilişkiye dönüşmüştür. Çalışma ile kişilik arasındaki bu kopuş, çalışma ilişkilerinin insanileştirilmesiyle giderilmeye çalışılmaktadır. Sosyal haklar ve düzgün iş olgusu bu amaçla doğmuştur; ancak bu çabalar dâhi iş ile insan arasındaki bu mânev
Tükendi
İşyerinde kurulu sosyal ilişkinin ihtiyacı olan hukuk, sosyal haklarla zenginleşerek gelişmektedir. Hukuku sosyalleştiren bu sosyal hakların en önemli özelliği evrensel nitelikte olmamasıdır. Bu özellik insan hakkının gelişimi için bir avantaj sağlayacaktır. Haklar, toplumdan topluma değişebileceği gibi aynı toplumda da zaman içinde gelişerek değişebilecektir. İnsan haklarının bir parçası olan sosyal haklar içinde öncelikli olarak beden ve ruh sağlığı içinde yaşama hakkı yer alır. İkinci olarak kişinin fik
Tükendi
Elinizdeki çalışmanın sayfaları arasında gezinirken, çok partili demokrasinin başlangıç yıllarında, iktidar ile muhalefet arasında yaşanan sert tartışmalara şahit olacaksınız. Keşke Demokrat Parti iktidar, Cumhuriyet Halk Partisi muhalefet rolünü bu kadar kötü oynamasaydı, siyasal elitler tek parti döneminin tortularından kurtulabilmiş olsaydı diyeceksiniz. Bazı tartışmaları gördüğünüzde, şaşıracaksınız. Kimi zaman muhalefetin, kimi zaman iktidarın üslubuna içerleyecek, demokrasinin sadece bazı kurum ve kur
Tükendi
Cumhuriyet rejiminin Türkiye devleti ile özdeşleşmesi ile Cumhuriyetin kuruluş dönemindeki yapılanmaların, düzenlemelerin "cumhuriyetin kazanımları" adı altında yüceltilmesi, sonraki dönemlerde bunlar üzerinde sağlıklı bir tartışma yapılabilmesi ve değişen koşullara uygun bir dönüşüm geçirebilmesi noktasında sorunlar yaratmıştır. Ulusun "ortak çıkarı" ve devletin varlığının gerekleri, devleti öncelemekte ve devlet merkezli bir siyaseti toplum adına öne çıkarmaktaydı. Yani bireysel düzeyde yarar sağlama siya
Türk işçi hareketi, doğuş ve gelişim dönemleri boyunca yaşadığı çok özel tecrübeye rağmen bugün önemli bir dönüm noktasında bulunmaktadır. Bu nokta bir boyutu ile ekonomik, siyasal ve sosyal gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan yeni iç dinamiklerde ; diğer bir boyutuyla da modern sanayi çağının kapandığını ve yeni bir çağın başladığını belirginleştiren dış dinamiklerde somutlaşmaktadır. Bugün işçi hareketi bakımından karşı karşıya kalınan yol ayrımı bir anlamda yeni gelişmelere ve dinamiklere 'istemezükçü
Tükendi
"Ulus-devletin, kendi ‘vatandaş'ını belirli bir kimlik temelinde tanımlama sapkınlığını bertaraf etmek üzere, farklı bir biçimde tanımlanmış bir kimliği geçerli kılacak yeni bir ulus-devlet kurmanın peşine düşmek, insanlığın ‘respublica' yönünde yol alması/ ‘res'in ‘publica' kılınması yolunda bir adım atması değil, ulus-devlet paradigmasına kendi kendini hapsedip, patinaj yaptıkça içinden çıkmak istediği balçığa daha da fazla gömülmesi sonucunu verecektir. Bu durumda çözüm, işe ulus-devletin ulusunun molek
Tükendi
İşyerinde kurulu sosyal ilişkinin ihtiyacı olan hukuk, sosyal haklarla zenginleşerek gelişmektedir. Hukuku sosyalleştiren bu sosyal hakların en önemli özelliği evrensel nitelikte olmamasıdır. Bu özellik insan hakkının gelişimi için bir avantaj sağlayacaktır. Haklar, toplumdan topluma değişebileceği gibi aynı toplumda da zaman içinde gelişerek değişebilecektir. İnsan haklarının bir parçası olan sosyal haklar içinde öncelikli olarak beden ve ruh sağlığı içinde yaşama hakkı yer alır. İkinci olarak kişinin fik
Tükendi
Sosyal hukukun anlaşılabilmesi için sosyal hayatımızda eşitlik ve özgürlük bakımından iki değer arasındaki muvâzenenin korunması ihtiyacı vardır. Özgürlük, hukuk devletinin sosyal hayatımızda bize kazandırdığı önemli bir siyasî kazanımdır. Ancak hukuk devleti özgürlüğün elde edilmesindeki bu başarısını, sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin giderilmesinde gösterememiştir. İşte hukuk devletinin bu eksikliğini sosyal devlet, sosyal adâlet ve hukukun sosyalleştirilmesiyle gidermek mümkün olmuştur. Aydın Başbuğ,
Tükendi
Elinizdeki kitap, Trakya Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü ile Din Felsefesi Derneği'nin birlikte düzenlediği ve çeşitli üniversitelerden çok sayıda alanında seçkin akademisyenin iştirak ettiği "Sekülerleşme ve Din" adlı çalıştayda (Edirne, Mayıs 2016) sunulan metinlerden oluşmaktadır. Kitap içinde yer alan yazıların öncelikli kaygısı, her türlü popüler ve politik tazammunlarının ötesinde sekülerleşme sürecini tanıma ve tanımlamaya yöneliktir; mevcut literatür içerisinde bu kitabı değerli kılan
Tükendi
28 Şubat süreci, askerlerin yönetime doğrudan el koymadan, basın, büyük sermaye, sivil toplum, siyaset ve yargı ile tam bir işbirliği ve inanılmaz düzeyde örgütlü bir harekât planı çerçevesinde, siyasetin yönünü belirleme teşebbüsüydü. Seçilmiş siyasi iktidarlara karşı yapılan askeri müdahalelerde, her zaman darbecilerin yanında yer alan yargı, 28 Şubat sürecinde önceki darbelere göre daha aktif bir rol üstlendi. Bu defa yönetimi devralmayan askerler, yargıyı silah gibi kullanarak, darbeyi savcı ve hakimler
Tükendi
Sosyo-kültürel bir fenomen olarak müzikte yaşanılan değişimlerin, gündelik yaşamda eğlence aracı olarak kullanılmasına rağmen, bilimsel bakış açısıyla incelenmesi ve çalışılması önemlidir. Bizde ise bu çalışmalar, bilimsel bakış açısından çok, bürokratik kararlar doğrultusunda ele alınmıştır. Yaklaşık otuz yıl öncesine kadar entelektüel bir gayri meşrûluk içinde olan müzik incelemeleri, 80'li yıllarla birlikte akademik alana da girmiş oldu. Bu yıllardan itibâren, farklı disiplinlerden araştırmacıların müziğ
Tükendi
Türkiye'de 1923-46 döneminde, muhalefete izin vermeyen otoriter tek parti yönetimi uygulandı. 1946'da çok partili yönetime geçilmesine rağmen, siyasi hayatta tek parti dönemi ideoloji ve uygulamaları etkisini 20. yüzyılın sonuna kadar sürdürdü.
Tükendi
Elinizdeki kitap, Türkiye'nin modernleşme süreci içinde ortaya çıkan ve tartışma konusu olan farklı siyasi mevzularla ilgili değişik dergilerde daha önce yayınlanmış makalelerin toplamından oluşmaktadır.
Tükendi
1876'da Abdülaziz'i askeri darbeyle tahttan indirenler, ilk yazılı anayasanın yürürlüğe girmesini sağladılar. Sonraki Anayasalar da askeri darbe yönetimleri tarafından veya olağanüstü dönemlerde hazırlandı. Türkiye'de modernleşmenin öncülüğünü yapan askerler, kendilerini vatanı savunmak kadar, siyasi rejimi kollama ve korumakla da görevli saydılar. Toplumsal kargaşa ve kriz dönemlerinde, anayasal rejimi koruma gerekçesiyle darbe yaparak seçilmiş hükümetleri devirdiler. Darbeyi yapan cuntaların, sıkıyönetim
Tükendi
Toynbee ve Huntington, hatta Spengler'den de önce, 1885 yılında Türkçülük mefkuresinin önemli isimlerinden İsmail Gaspıralı, şöyle diyordu: "Avrupa medeniyeti veya ki diğer tabir ile Hıristiyan medeniyeti adı ile bilinen yaşam biçimi bütün insanlık için umûmi bir medeniyet mi? Uluslar ve zamanlar için genel bir kural mı? Bütün insanlara ait ahlâkın, anlayışın, düşünce ve aklın son sözü meyve-i neticesi bu medeniyet mi?" Henüz o dönemde yöneltilen bu soruya günümüzde de tatmin edici bir yanıt verilmemiştir.
Tükendi
Ulusların inşası, son iki asrın en büyük düşünsel girişimlerinden biri olmuştur. Her ulusun, kurucu ataları; ulusun çağlara yayılan sürekliliğini sağlayan bir tarihi; milli değerleri şahsında somutlaştıran kahramanları, bir dili; kültürel ve tarihi abideleri; anı mekanları; tipik bir manzarası; bir folklor ve de giysisi; damak zevki; sembolik hayvanları gibi bazı temel ortak unsurları vardır. Bu temel unsurlar her ulusta bir ortaklık ve aidiyet oluşturmuş olsa da, aynı zamanda kendilerinin diğerlerinden far
Tükendi
Bugün dünyaya ve Türkiye'ye baktığımızda her çağdakinden daha fazla ve daha farklı sorunlarla çevrelenmiş bir toplum/devlet/birey üçgeni görüyoruz. Ancak bu kitaptaki yazarlarında söylediği gibi bunlar çözümü bulunabilecek olan sorunlar; insan üretici, dönüştürücü bir akla sâhip, önümüze sürekli sorunlar çıkacağını ve insanın da sürekli bunların çözümünü araştıracağını biliyoruz, sosyolojinin tam tamına bu süreci inceleyen ve açıklayan bir bilim alanı olduğunun da farkındayız. İçinde bulunduğumuz çağın te
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 24 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1