Her seviyede devlet memurunun kesinlikle okuması gereken Dünya Klasiği.
Ünlü Rus yazar Gogolun üç öyküsünden oluşan bu eser, devlet dairelerinde kimi zaman gülerek, kimi zamanda üzülerek yaşadığımız sahnelerin bir vitrini
Akaki Akakiyeviç Basmacnikov bir daha asla mesaiye gelmeyecek efendim, çünkü üç gün önce ölmüş zavallı
Gogolu okuyunca Rusya ile Türkiyenin neredeyse aynı olduğunu anlıyorsun. Aynı toplumsal marazların ülkesi, aynı beşeri kokuşmuşluk. Tanrı inancı bile dinler faklı olmasına rağmen aynı
ömrü budamaktır ihtiyarlık anne
ben gölgene meftunum
seni sağır kaldırımlara şiirledim
sarhoş çiçekler açtı
ayakta durabilseler
toplayıp getirecektim sana
halleri benden beter
biz kimin gergefinde işlendik bu hayata
ellerimiz yarım gözlerimiz yarım.
Oysaki çok değil daha birkaç ay öncesinde büyük bir aşkla ve heyecanla hayata merhaba demişler ve yine büyük bir sevda ile bağlanmışlardı hayata. Kendilerini sımsıkı tutan dalların ucundan gülümsüyorlardı hayata ve tabiattaki aşkı tamamlamak adına bütün güzelliklerini cömertçe sergiliyorlardı. Ya şimdi Bir hazan vurgunu yemiş ve belki de yüreklerindeki sevdayı arkalarında bırakarak gelecek yarınlar için toprağa düşüyorlardı. Her aşkın sonunda, düşen bir yaprak misali ayrılık vardı. Öyle ya kavuşamamak demiş
Tuvalete işerken, işediğim yerin bir kanalizasyonla dereye, oradan denize, ve oradan da bir okaynusa açılmış olduğunu farkettim, yani işerken sadece işemiyorduk belki hayatımızda hiç göremeyeceğimiz dünyanın geri kalanıyla bir bütünleşme yaşıyorduk. Yalnızca işemek eylemi bile analiz edilseydi evrensel barış için yeterli olacaktı. Ama işemekten daha ziyade içine sıçtığımız bir dünyada yaşamaya devam ediyoruz.
Birinci sayfa, büyük puntolu manşetler, heyecanı artırmak için lunaparkın neon ışıklı tabelaları
Mecnun çekingen bir tavırla elini kaldırdı. Hocanın kendisini dinlemek için durduğunu anlayınca: Ama hocam, kadınlara bakma arzusunu da içimize koyan Allah, ama bunu günah sayan da Allah, ben bunu anlayamıyorum, dedi. Bütün çocuklar donmuş gibiydi, sanki en ufak bir hareket camiinin duvarlarını üstlerine yıkacak gibi tutulmuşlardı. Nefes alışlarını bile durdurmuşlar gibiydi. Önce soruyu soran Mecnuna kocaman açılmış gözlerle baktılar, hepsinin kaşları hayretten yukarı kalkmıştı. Sonra yavaşça başlarını dönd
Ömer Seyfettin, yerli edebiyatımızda hikaye denilince akla gelen ilk isimdir. Fakat en büyük yanılgı onun bir çocuk hikayecisi olduğunu sanmaktır.
Hala okumamışlar için Ömer Seyfettinin en meşhur hikayelerinden bir derleme yaptık.
Kitaptaki hikayeler:
pembe incili kaftan
kaşağı
kütük
yeni bir hediye
ferman
pireler
külah
ant
diyet
forsa
ilk cinayet
Sonbahar etkisini iyice göstermişti. Soğuk havaya rağmen büyük günün provasını yapma niyetindeydi. Son sahnenin nasıl gerçekleşeceğini kurguluyordu kafasında. Beşinci ve son eksik parça, annesinin öldürüldüğü tarihte ve annesinin öldürüldüğü saatte bitecekti. Bir çukur daha kazması gerekiyordu ve bunu da önceki gün yapacaktı. Çukuru daha önce tam bir insan iskeletini oluşturacak şekilde kazmıştı ve son çukuru da eksik olan bölgeye kazacaktı. O eksik parçada iskeletin kalbinden başka bir şey değildi. Toprak
Dostoyevskinin kısa romanı Yeraltından Notlar akla gelebilecek uçuk kaçık düşüncelerin satırlara döküldüğü bir başyapıttır.
Yaşarken kırkı aşmak bence utanılası bir şeydir. Basitliğe ve aşağılıkça yaşamaya eş değerdir. Bana açık bir şekilde, haysiyetiniz üzerine yemin ederek, kırk yaşının üzerine kimlerin çıktığını söyleyebilir misiniz? Arzu ederseniz ben bunların kimler olduğunu izah edeyim; ancak budalalar ve onursuzlar kırk yaşından sonra yaşarlar.
Değerli okuyucularım, sizi ne kadar ilgilendirir bilem
Josef K. bir sabah yatağında huzursuz uykusundan sıyrıldığında, kendini tutuklanmış olarak buldu
Franz Kafkanın sıradışı romanı Dava: bir sabah uyandığında tutuklandığını, ama günlük yaşamına devam edebileceğini öğrenen banka şefi, çapkın Josef K.nın dramatik öyküsü. Ne mahkeme, ne de yargıç vardır. Hatta suçunun ne olduğunu dahi hiçbir zaman öğrenemeyecektir.
Tuhaf şekilde çevresindeki herkesin dava yla bir ilgisi vardır. Josef K. başlangıçta hiç önemsemediği davasının merkezine doğru yavaş yavaş çekile
Niye mi Algarna?
Algarna, bi çeşit trol ağıdır... denizin dibinde, Allah yarattı demez, ne varsa canlı-cansız söküp alır... ve bizler, bu hayat denizinin dibindekiler... denizin sahibi olup, denizi bilemeyenler... bizler; yüzmesini bilip, denizde hiç yüzemeyenler... yani bizler, algarnadaki balıklarız işte azizim...
denizin içinde, denizi bilmeden oradan oraya sürükleniyoruz bu kör suların içinde... hangi türden balık olduğumuzun önemi yok, yahut canlı-cansız oluşumuzun, çünkü bir kere yakalanmışız algar
"Dünya Klasik Eserlerin yazarından kabul edilen Kafka'nın, kitaplarını Çekçe'ye çeviren Milena'ya yazdığı mektuplar. İşin tuhaf bir rastlantısı da Milena'nın Çekçe'de sevgili anlamına gelmesi. En başta masum bir iş için yazılan mektuplar, zamanla aşk mektuplarına dönüşüyor. Milena evlidir ve kocasıyla Viyana'da yaşamaktadır; Kafka ise nişanlı ve Prag'dadır.
Hastalıklı bir gelgit halini alan Kafka'nın Milena tutkusu, Prag'dan Viyana'ya kafası karışık Kafka'nın yüreğini döktüğü satırlar."
-Benjaim A.E-
Tüm
"Gece yarısı sıçrıyorum yataktan. Bir baskınlık, bir ağırlık taşıyor ruhum. Daraldıkça daralıyorum. Her nefesim bin bir soruya gebe Aklımdan çıkaramadığım, atamadığım tek bir isim, tüm bunlara sebep Ceyda
Anlamıyorum aşk üzerine yazılmış, çizilmiş ne varsa hepsi kifayetsiz kalıyor içine düştüğüm durumu anlatmaya. Aşk var mı yok mu bilmiyorum. Ceyda seviyor mu, sevmiyor mu anlamıyorum. Ben âşık mıyım peki? Belki Her düşüncem yaya, güdük kalıyor."
Üniversite öğrencisi beş gencin hikayesi, her biri farklı ya
amin ki rüyama haramdır gülüşün.
hangi harfe dokunsam Şengal'e kıvrılır yılan.
ve gözlerim, sürmesine hırsız atlar koşar.
geceye dolanır o düş, o harmani.
kara bir imla ile açar gece memesini o Laleş'in.
bileğimde bir kan kadehi...
dudakların kalbime sunaktır.
günaha sahife olan mezattır. amin'e düşeriz!
İbrahim'e uzattığım başımdır, sözüm değil.
...
A. Bedir'in merakla beklenen kendi deyimiyle "heba olmuş şiirleri" bir arada.
-Benjamin A.E-
Bir kurt ve köpek kırması olan Beyaz Diş'in soğuk ve ıssız topraklardan Amerika'ya uzanan hikayesi. Jack London Beyaz Diş'i bir kurdun gözünden yazmıştır. Onun bakış açısından insanı, dünyayı, açlığı, ormanı, şehirleri, çocukları yazmıştır. Bu romanı okuduktan sonra kendinize en yakın hissedeceğiniz hayvan bir kurt olacak.
Benim tanıdığım kadarıyla dost yazar Hamdi Ülker dörtdörtlük bir edebiyat adamı ve eleştirmeni. Daha önce Sarıkamış, Bana Aşkı Anlatır mısın ve Dergâh adlı romanlarını okumuş çok duygulanmıştım. Türk Dil Kurumu tarafından yayınlanmış olan Uzak Uçan Kuşlar ve Miras adlı hikâyelerinin de bulunduğu on üç eserden oluşan kitabının adı Son Cemre, Tilki Kitap tarafından yayınlanmak üzere okumak bahtiyarlığına eriştim.
Çok etkilendim. O kadar duygulandım ki keşke ben şair Cemal Safi değil de dost Hamdi Ülker gibi
"Gün Sesi" eseriyle tanın şair Bülent Tüsen ikinci eseri ile okuyucularını selamlıyor;
Vurdun yüreğimi
kuş kanadı kaldı yokuşta
Vurdun yüreğimi sevda içinde
Kaldı ömrüm
Panzehir masallar anlattılar çalınan çocuklara
Kuşlar kanat kırığı sevgilim gelme kollarım çok ağır
Çok ağır yeminleri çocukların
Çok ağır bu muhakeme yüzü
ağıra gidiyor sevgilim tüyden özgürlük sesindeki hür vicdanın kanyonu
Gelme kırarlar kanadındaki sevgilini
"Denemeler" günümüze kadar tazeliğini korumuş bir eser. Hayatınızda yer işgal eden, neredeyse her konuyu bulabilirsiniz kitabın içinde. Hümanist kültürün önemli kaynaklarından biri olan yapıt, yazılmasının üzerinden asırlar geçmesine karşın çoğumuzun başucu kitabı olacak nitelikte.
Montaigne bu eseri kendisini tanıtabilmek için kaleme almış. Şunu da ekleyebiliriz aslında; sanki Montaigne yalnız Denemeler'ini yazmak için yaşamış. Sohbet havasında yazılmış olduğundan, aslında, kitap ile okuyucu arasına girm
Jack London'un en çok ses getiren eseridir. İçki tutkusu üzerine yazılmış yalın çıplaklığı ile şaşırtan, heyecanlandıran, düşündüren satırlarla doludur. Amerika Birleşik Devtleri'nde 1919 yılında ilan edilen içki yasağının temel dayanaklarından biri olmuştur bu yapıt. Jack London'ın kendi hayatından bir çok bölümün işlendiği eser din adamları tarafından vaazlarda kullanılmıştır.
Jack London bu eseri için şöyle demişti: "İntihar'da gerçeği tüm çıplaklığıyla yazamadım.
Yazamadım, çünkü bu kadarına cesaretim
Gregor Samsa bir sabah yatağında huzursuz uykusundan sıyrıldığında, kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Zırh gibi sert sırtının üzerinde yatmaktaydı, kafasını kaldırıp da baktığında; kaskatı, bombeli, kahverengi karnını gördü
Franz Kafka'nın sıradıı romanı "Dönüşüm" bir sabah böceğe dönüştüğünü gören Gregor Samsa'nın kısa dramatik öyküsü. Ve bu öykü üzerinden bir ailenin başından geçenler.
Franz Kafka insan olmanın zayıflığını yüzümüze yüzüme vuruyor. "Dönüşüm" Dünya Klasikleri arasında belki de
Toplam 95 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 40-60 /
Aktif Sayfa : 3
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.