Kapitalizm sürekli biçim değişimine tabidir; birikim tarzı, birtakım düzenlemeleri değişir (Serbest rekabetçi kapitalizm, tekelci kapitalizm ?emperyalizm-). Marks´ın dediği gibi kapitalizmin; "bugünkü toplumun, kaskatı bir kristal olmayıp, değişebilen ve sürekli olarak değişen bir organizma olduğu" kavranılmaksızın ne kapitalist üretim biçimi ne de onu aşma, sosyalizmi kurma mücadelesi kavranmış olur.
Bu çalışmada kapitalizmin ve krizlerin tarihi "değişken bir organizma"nın tarihi olarak ele alınıyor ve 160
Cesur kaşif Doktor Samuel Fergusson, Afrika´yı balonla geçebileceğini düşünüyordu. Bu inanılması güç bir olaydı ama Fergusson´a göre imkansız da değildi.
Jules Verne´in ilk romanı olan bu eser, ilk kez 1863 yılında yayınlanmıştır.
Bu kitap, umulmadık derecede ilginç. İlginç ki hem de ne ilginç! Bir annenin sevdiği küçük bebeğini nasıl ki ciddiye alarak bakımına dikkatle eğilip yapmışsa, ben de bu kitabı aynı o havayla ve aynı o ciddiyetle kaleme aldım. Kitap yeni; yeni bir ruhu, yeni bir üslubu ve yeni bir tekniği içeriyor. Bu bilinçle yazdım. Yazdım amma neler neler de çektim; ağlayıp inledim kaç kere. Ve fakat böyle bir kitabı yazdığım; içinde aynı zamanda şevindim, mutlu oldum. Kitabı okuduğunuzda anlayacaksınız. Merakla okuyacağı
Yaşam; ömrümüzün içinden aktığı, ters çevrilmesi mümkün olmayan bir kum saatidir. Doğa bize inatla ve insan elinin tüm hoyratlığına rağmen yaşamın güzelliklerini armağan etmeye devam ediyor. Biz ise, doğanın sunduğu bu eşsiz olanaklarda yararlanmayı her yıl, başka bir yıla erteliyoruz.
Recep Kadak Vadi Romanı, her geçen gün artan kötülükler karşısında, toplumsal sorumluluk ve yararlılık ilkesini erdemleriyle pekiştirmiş birkaç arkadaşın, yaşamdaki olumsuzlukları sorgulayarak; umut, sevgi ve aşk dolu yaşam
Askeri darbeler bu ülkenin tarihide hatırı sayılı bir yer tutmaktadır...
Bu hatırı sayılı zamanlara tarifsiz acılar ve zulümler sığmıştır. Adile Erkan, Zor Ölüm adlı bu kitabında, bir darbe döneminde yaşanan ve dayaktan ölümle sonuçlanan bir olayı anlatmaktadır. İşlemediği bir cinayet yüzünden öldürülen Duran'ın hikayesini...
Önce utanıyor sandılar. Sonra lâldır dediler. Varıp Onbaşı'ya sordular. Anladılar ki Nazlı'nın dili de var konuşması da ama ne onlar bilirlerdi Nazlı'nın dilinden, ne de Nazlı onların... El kol işaretleriyle anlattılar Nazlı'ya. Güldüler, neye güldüklerini anlamadı Nazlı. Konuştular, ne dediklerini de öyle... Gecenin geç bir vaktine kadar yankılandı köyün sesi, Kaz Dağı'nda, Ege Denizi'nde. Gece ilerleyince oynayanlar azaldı, bacaklar daha yavaş büküldü. Daha çok yalpaladılar sağa sola. Sesler kısıldı.
Ham
Ezilenlerin öfke, isyan, grev, ayaklanma dalgalarıyla şekillenen 20. Yüzyıl!
Toplumun belleğine yerleşen koca olaylar; Ekim Devrimi ve diğerleri... Dünya nüfusunun büyük bir bölümü sosyalizmi hayal dünyasından hayat dünyasına çekmek istedi. Kapitalizm büyük bir sarsıntı geçirdi. Ne var ki yeni bir topluma geçiş döneminin iktidarları kapitalizmin basıncına yenildiler. Ve sosyalizm ezilenlerin hayallerinde yerinden bir ütopya olarak kaldı.
Yazar Hasan Coşar, sosyalizmi inşa deneyimlerini birçok bakımdan ele a
Bu kitapta anlattığım şey yaşadığımız acılarla sınırlı değil. Zaten her gün birçok acıya şahit oluyoruz. İstemeden anlattıklarımız korkunun iktidarına su taşıyabiliyor. İşte bundan dolayı bu kitap "acılara tiryaki" olmayı değil, onu yaşatanlarla hesaplaşmayı anlatıyor.
Toplamında hukuken kaybedilmiş davaları, vicdanlarda nasıl kazandığımızı anlatıyor. Zalimin yakasından tutup bırakmamayı anlatıyor. Zalimin hukuksuzluğu ile birlikte akılsızlığını, sıradan insanların destansı direncini anlatıyor.
MGK, B. Ecev
Bu kitap Ekim Devrimi'ne giden süreçte, bir devrimcinin destansı yaşamını anlatıyor... Gorki'den Lenin'e, Stalin'den Troçki'ye ve döneme damgasını vurmuş birçok insanla yolları kesişen Kamo'nun hikayesi...
Okurken adanmışlığa, fedakarlığa, umuda, çocukça saflığa ve her ne koşuda olursa olsun baş eğmeyen bir iradeye tanık olacağınız bu kitap, dönemin bilinmeyenlerine de ışık tutuyor...
Dila, yıldızın kuyruğundan tuttu, onunla birlikte uçmaya başladı. Yıldızın kuyruğundan Dila'nın üzerine tozlar dökülmeye başladı. Yeryüzünden bakan insanlar bir kuyruklu yıldız değil de, yıldızın kuyruğunu tutmuş bir çocuk görüyorlardı.
Mutluluk onların küçük kalplerine sinmişti. Artık yorulmuşlardı. Şimdi dinlenmek için oturuyorlardı.
"Siz hep oyun mu oynuyorsunuz?"
"Hayır," dedi Yıldız. "Biz, gecenin karanlığında yolunu kaybetmiş kişilerin yollarını bulmalarına yardımcı oluruz. Gecenizi aydınlatırız."
Kitap birdenbire sayfasını çevirdi, kitabın yeni açılan sayfasında beyazlar içinde bir melek belirdi ve onlara dönerek konuşmaya başladı:
"Hoş geldiniz çocuklar,"
Çocuklar korkudan birbirlerine sarıldı. Melek onlara korkmamalarını söyledi. Herkes şaşkındı. Melek eliyle karşı taraftaki duvarları gösterdi, duvar deniz oldu. Denizin üzerinde kocaman bir gemi... Melek çocuklara dönüp "Güzel mi?" diye sordu. Rengarenk duran bu gemiye herkes ağzı açık bakıyordu. Beğenmeyen olmamıştı. Denizin yüzeyinde o kadar güz
Adile Erkan'ın bu kitapta yazdığı öykülerin çoğuna yaşanmışlıklar kaynaklık etmiştir. 12 Eylül
karanlığında eşini kaybeden Erkan, tüm acı ve zorluklara göğüs gerdiği gibi, direngenliğini, duygu
zenginliğini öykülerine de yansıtmıştır. Yazdıklarında sadeliği elden bırakmamış, toplumcu öykücü bir kalem olarak yaşamını devam ettirmiştir.
Bu kitap, okuyanın kendinden çok şey bulabileceği bir eserdir.
Adile Erkan'ın bu kitapta yazdığı öykülerin çoğuna yaşanmışlıklar kaynaklık etmiştir. 12 Eylül
karanlığında eşini kaybeden Erkan, tüm acı ve zorluklara göğüs gerdiği gibi, direngenliğini, duygu
zenginliğini öykülerine de yansıtmıştır. Yazdıklarında sadeliği elden bırakmamış, toplumcu öykücü bir kalem olarak yaşamını devam ettirmiştir.
Adile Erkan'ın bu kitapta yazdığı öykülerin çoğuna yaşanmışlıklar kaynaklık etmiştir. 12 Eylül
karanlığında eşini kaybeden Erkan, tüm acı ve zorluklara göğüs gerdiği gibi, direngenliğini, duygu
zenginliğini öykülerine de yansıtmıştır. Yazdıklarında sadeliği elden bırakmamış, toplumcu öykücü bir kalem olarak yaşamını devam ettirmiştir.
Yayınevimizden 2. baskısı yapılan bu kitap, okuyanın kendinden çok şey bulabileceği bir eserdir.
Bu dramı yaşamak ve yazmak gerekiyordu. Onların durumunu daha iyi anlamak, hissetmek,
onların acısını paylaşmak, acılarını bir nebze de olsa azaltacaktı.
Yaşamak kolay olmadığı gibi yazmak da kolay değildi. Sevinçler belki paylaşılır ve yazılırdı
ama kederi, dramı, ölümü, kıyımı yazmak kolay değildi. Yani acılara ancak yaşarsa anlam
verebilirdi insan. Gerçeğe o an yakınsın, sen de o acıyı hissediyorsun, senin de başına gelebilir
demekti. Ve gerçek yaşadığın anda sana kendini gösterir ve hissettirirdi.
Savaş
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.