Gülünç olmakla güldürmek arasındaki farkı iyi ayırt eden dünyaca ünlü fikir adamlarının, âlimlerin, siyasetçilerin, edebiyatçıların hayata dair nükteli sözleri bu kitapta seni bekliyor. Gençler arasında dilden dile dolaşacak küçük hikâyeler, fıkralar ve özlü sözlerden oluşan bu kitapla birlikte sözü incelikli söylemenin farkına varacaksın. Genç arkadaşım, mizahın gününü keşfetmek için Güldüren Düşünceler kitabı tam sana göre!

Canım babacığım benim Beni şu anda görmüyorsun -beni en son ne zaman gördüğünü bilmem hatırlıyor musun?- ama sana bu satırları yazarken ağlıyorum. Gözyaşlarım, canım babacığım benim sözlerimden sonra biriktiği yerde daha fazla kalamadı, durmadan akıyor. Evet Benim babacığım. Gözyaşlarımın, salya sümük her şeyimin akıp birbirine karıştığı şu anlarda sana ilk mektubumu yazıyorum. Bundan annemin haberi yok. Aslına bakarsan, annemin şu dünya üzerindeki pek çok şeyden haberi yok. Çoğu zaman annemin baktığı yerd

Otlar, çalı çırpılar ve kurumuş yapraklar arasında, içten içe kızışarak ilerleyen ateş, gittikçe güçlenerek yanmaya devam ediyordu.Ateş, giderek hırçınlaşıyor, alanını genişletmeye çalışıyordu. Alevler, bir yandan ağaçların bedenlerini yalarken, bir yandan da, onların yerlere eğilmiş dallarına tutunup, yükseklere ulaşmaya çabalıyorlardı.Bir zaman için direnebilen ağaçlar, sonunda kendilerini ateşin sıcak kolları arasında buluyorlardı.Her ağaç, büyük bir korku içindeydi. Sıranın kendilerine de geleceğini düş

Babasının öldüğünü zanneden Sinbad, bir gün halasından babasının ticaret yapmak için uzak diyarlara gittiğini ve bir daha geri dönmediğini öğrenir. Sinbad babasını bulabilmek için sayısız yolculuğa çıkacak ve her yolculuğunda birçok zorlukla karşılaşacaktır. Bu yolculukların sonuncusunda büyük bir hazinenin izine rastlayan Sinbad ve yol arkadaşları hazineyi denizin dibinden çıkarmak için olağanüstü bir çaba harcarlar. Kurtların saldırısına uğrayan Sinbad ve arkadaşları inanılmaz bir şekilde kurtulurlar. Haz

Babasının öldüğünü zanneden Sinbad, bir gün halasından babasının ticaret yapmak için uzak diyarlara gittiğini ve bir daha geri dönmediğini öğrenir. Sinbad, babasına kavuşmadan yolculuklardan vazgeçmeyecektir. Yeniden yola çıkan Sinbad bindiği gemiyi kaçırır. İki arkadaşıyla beraber limanda kalan Sinbad ve arkadaşları kalacak bir otel bulur ve oraya yerleşirler. Parasını emanet ettiği otelci paraları alıp ortadan kaybolunca otel Sinbad ve arkadaşlarına kalır. Ancak hesapta olmayan bir şey olur. Otelin eski s

Babasının öldüğünü zanneden Sinbad, bir gün halasından babasının ticaret yapmak için uzak diyarlara gittiğini ve bir daha geri dönmediğini öğrenir. İkinci yolculuğunda babasına çok yaklaştığı halde kavuşamayan Sinbad babasının izine yeniden rastlar. Bu umutla evine dönen Sinbad, evinin satılmış olduğunu öğrenir. Ablası Kamerzad ve halası Müşire başka yere taşınmış, bu durum da Sinbad'ın babasına kavuşmasına engel olmuştur. Sinbad ikinci yolculuğunda tanıştığı ve öz ablası olduğunu öğrendiği Şemsizad ve anne

Babasının öldüğünü zanneden Sinbad, bir gün halasından babasının ticaret yapmak için uzak diyarlara gittiğini ve bir daha geri dönmediğini öğrenir. Babasını bulmak için yollara düşen Sinbad'ın yolu bir mağaraya düşer. Mağarada gördüğü heykel buranın sıradan bir yer olmadığına delildir. Peki bu heykelin özelliği nedir? Sinbad yola devam edebilmek için bunu öğrenmek zorundadır. Yakın çevrede yaşayan bir kabilenin hurafe inanışları Sinbad'ı nasıl bir durumda bırakacak? Sinbad onlar gibi bir insan olduğuna kabi

Babasının öldüğünü zanneden Sinbad, bir gün halasından babasının ticaret yapmak için uzak diyarlara gittiğini ve bir daha geri dönmediğini öğrenir. Sinbad, babasını bulmak için çıktığı yolculukta ıssız bir adaya düşer. Kazadan kendisi gibi sağ kurtulan Caferi ile adada yaşamanın yollarını bulmaya çalışırlar. Adada buldukları vahşi genç Halhal ile birlikte adadan kurtulmanın yollarını aramaya başlarlar. Ancak hiçbirinin aklına gelmeyen bir gelişme olur. Sinbad ve arkadaşları adada yalnız olmadıklarını anlarl

Babasının öldüğünü zanneden Sinbad, bir gün halasından babasının ticaret yapmak için uzak diyarlara gittiğini ve bir daha geri dönmediğini öğrenir. Sinbad tutsak tutulduğu evde pratik zekâsını kullanarak ev halkını özel yetenekleri olduğuna inandırır. Bu batıl inanç kulaktan kulağa yayılarak bütün ülkeye ulaşır. Bu durum Sinbad ve arkadaşlarının kurtulmalarını daha da zora sokmaktadır. Sinbad ve arkadaşlarının kurtulmak için tek çareleri kalmıştır: Aylardır hasta yatan şehzadeyi iyileştirmek. Sinbad şehzade

Öykü okumak kitap kurtlarının vazgeçilmezidir. Onlar için hava kadar, su kadar elzemdir. Tam da bu ihtiyaca cevap verecek yepyeni bir dizi: Hava, Su, Toprak, Öykü! Bu dizideki öyküler yüzyılların imbiğinden geçerek günümüze kadar ulaşmış; dilden dile, ülkeden ülkeye gezmiş durmuş. Kimi zaman güldürmüş, kimi zaman hüzünlendirmiş ama mutlaka okuyanın içini ısıtmış. Her biri hayattan damıtılmış olan bu öyküleri okurken kimi zaman duygulanacak, kimi zaman tebessüm edeceksiniz.

Hayat denen yolculukta bize kötü ya da felaket gibi görünen durumların altında aslında güzellik ve iyilikler de yatar. Her gün gazetelerden ve televizyon kanallarından gözümüze kara gözlükler giydirilmeye çalışılsa da, hayat güzeldir ve şükredecek şeyler çok daha fazladır. Bu kitabı okurken; sevgi, merhamet, dostluk, aile gibi kavramların bizler için aslında daha çok önem taşıdığının ve şükretmek için ne kadar çok nedenimiz olduğunun daha iyi farkına varacaksınız

Dağların Kartalı Gökçen Efe "İşgaldeki kalesini kurtarmak için son hücuma hazırlanan bir komutan gibi dimdik kuruldu eyer üstüne. Kendisine hücum emrini yine kendisi verdi: Sür atını Gökçen Efe! Şehitlikten öte yol mu vardır ki? Ferman yedi düvelinse, dağlar senindir!" İstiklal Savaşı'nda, Gökçen Efe'nin kızanlarından biri olarak vatanın kurtuluşu yolunda millî mücadele heyecanını yaşamak isteyen gençler! Elinizdeki kitap, sizi bu heyecana ortak olmaya davet ediyor. Haydi! Şimdi, bu davete uymak zamanıdır